Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1236 E. 2020/269 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1236 Esas
KARAR NO : 2020/269

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2018
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili şirket … ile davalı şirket ——-. arasındaki ticari ilişki çerçevesinde müvekkili şirket tarafından kaya —– makinaları ve bu makinaların yedek parçaları ile sarf malzemelerinin satışının davalıya yapıldığını, müvekkili şirket tarafından ticari satıma ilişkin emtiaların davalı şirkete teslim edildiğini ve yasal olarak alacağın muaccel hale gelmiş olmasına karşın,—- tarafından müvekkili şirket alacaklarının bir kısmının ödenmediğini, müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından yetkiye de itiraz edildiğini ancak takibe konu borcun likit bir para borcu olduğu, BK.89/1 hükmü çerçevesinde davalı tarafça icra dosyasında yetkiye yapılan itirazın yasal mesnetten yoksun olduğunu, davalı ——— tarafından yapılan haksız ve mesnetsiz itiraz nedeniyle ilamsız takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle borçlu şirketin itirazının iptali ile takibin devamına ve haksız itirazı nedeniyle % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı usulüne uygun dava dilekçesi ve çağrı kağıdı tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE : İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre davanın, davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğu, dava konusu icra dosyasının incelemesinde, takip alacaklısının mahkememiz dosyasının davacısı, takip borçlusunun mahkememiz dosyasının davalısı olduğu, cari hesap ve faturalara dayalı olarak başlatılan 8.243,85-TL’lik ilamsız icra takibine davalı borçlunun süresinde itirazı doğrultusunda takibin durduğu, davanın itirazın iptali ve takibin devamı istemi ile açıldığı görülmüştür.
Tarafların tacir olması nedeniyle, duruşmada oluşturulan ara kararla tarafların defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmasına karar verilmiş, belirlenen inceleme gününde davacı tarafın defterlerini hazır ettiği ancak davalı tarafın defter ve kayıtlarını hazır etmediği görülmüştür. Bilirkişi tarafından davacının defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmış ve tanzim edilen 19/06/2019 tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. Bilirkişi raporunda, davacı tarafın defterlerinin kendisi lehine delil vasfına haiz olduğu belirtilerek, sevk irsaliyelerinde imza bulunmadığı, davacı tarafın defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 8.243,85-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği yönünde görüş bildirmiştir. Davalı tarafın adresinin—- olduğu görülmüş ancak davacının dava dilekçesinde delil olarak kendi defter ve kayıtlarına dayanmış olduğu, davalı tarafın defter ve kayıtlarına delil olarak dayanmadığı, davalı tarafın davaya cevap vermediği ve delil bildirmediği göz önünde bulundurularak talimat yoluyla davalı tarafın defterlerinin incelenmesine ihtiyaç duyulmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, —-. sayılı, — tarihli kararında; “Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalarda yazılı işlerin yapıldığını ve davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı tarafta olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya taşıma hizmeti verildiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır. Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun özellikle 79 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan yasanın 83. maddesi uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir.” şeklinde gerekçeyle, davacının münhasıran davalı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanması halinde davalı tarafın defterlerini sunmamış olmasının davacının davasını ispat ettiği anlamına geleceği, aksi durumda ispat yükü kendisinde olan davacının davasını ispat etmiş sayılmayacağını belirtmiştir.
Davacı tarafın dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olduğu görülmüş, 05/11/2019 tarihli duruşmada davacı vekiline yemin teklif etme hakkı hatırlatılmıştır. Davacı vekilinin bu hususta beyanda bulunmak üzere süre talep etmesi üzerine, davacı tarafa yemin teklif edip etmediği hususunda beyanda bulunmak üzere iki hafta kesin süre verilmiş ve verilen kesin süre içinde beyanda bulunmaması halinde yemin delilinden vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmiştir. Davacı tarafın, kendisine verilen ihtarlı kesin süre içinde yemin teklif edip etmediği hususunda beyanda bulunmadığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu bir bütünlük içerisinde değerlendirildiğinde, yerleşik Yargıtay İçtihatlarında da işaret edildiği üzere, davacı tarafından fatura düzenlenmiş olması, davacının defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı görünmesi, ticari ilişkinin varlığının ve davacının davalıdan alacaklı olduğunun ispatı için yeterli değildir. Alacağın varlığının ispatı için faturaya konu mal ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğinin ispat edilmesi gerekmekte veya davacı tarafından münhasıran davalı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanılmış olması ve davalı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınmış olması gerekmektedir. Dava konusu somut olayda, fatura konusu malların davalı tarafa teslim edildiğine dair delil sunulmamış olmakla birlikte, delil olarak münhasıran davalı tarafın defterlerine dayanılmamıştır. Davacı taraf yemin deliline dayanmış ancak verilen ihtarlı kesin süre içinde yemin teklif edip etmediği hususunda beyanda bulunmamıştır. Davalı taraf ise davaya cevap vermeyerek HMK. m. 128 gereği davacı tarafın ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından tanzim edilen fatura konusu malların davalıya teslim edildiği ve bu kapsamda dava konusu fatura nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olduğu hususu ispatlanamadığından, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R : Yukarıda açıklandığı üzere:
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40-TL harcın peşin alınan 99,57 TL harçtan mahsubu ile bakiye 45,17-TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.