Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1231 E. 2020/60 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1231 Esas
KARAR NO: 2020/60
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/10/2018
KARAR TARİHİ: 21/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında —— tarihli—— nolu “Devremülk Sözleşmesi” karşılığında para borcu altına girdiğini, davalı şirketin ise buna karşılık müvekkiline yeni inşa edeceği tatil köyünde devremülk tahsisi borcu altına girdiğini, para borcunun bir kısmına dair müvekkiline senet imzalandığını, söz konusu sözleşme ve bir kısımı da senede bağlanan para borcunun tamamının müvekkili tarafından tam ve eksiksiz olarak ödendiğini, ancak davalı şirketin diğer davalı olan …’na olan borcu karşılığında senedi temlik ettiklerini, davalı …’nun ise senedi ———. İcra Müdürlüğü’nün ——– E. Sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı icra takibine koyduğunu, icra takibine konu senedin kambiyo niteliğinin olmadığından ve devamında sözleşmeye ve senede bağlı borcun müvekkili tarafından ödendiğini icra takibi sebebiyle müvekkilinin bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve tapu alım sertifikası adında bir belge almış alsa da davalı şirket sözleşme ile sorumlu olduğu devremülk hakkı tesisini gerçekleştirmediğini, yani davalı şirketin sözleşme ile doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyerek, müvekkili ile beraber birçok kişinin mağdur olduğunu, haklarına kavuşamayarak davalı şirket hakkında birçok dava açıldığını, müvekkilinin borcunu ödemesine rağmen icra takibi ile karşı karşıya kaldığını, bu nedenle——.İcra Müdürlüğünün ——– E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak cevap vermedikleri görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davalı gerçek kişi tarafından başlatılan ve davacının borçlu sıfatının bulunduğu —–. İcra Müdürlüğü’nün —— E. Sayılı icra dosyasında takibin usulüne uygun olmaması ve davacı tarafın devre mülkten kaynaklanan tüm borçları ödemesi buna karşılık devre mülkün devredilmemesi sebebiyle borçlu olmadığına ilişkin açılan menfi tespit davasıdır.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. Eldeki dava mutlak ticari dava olsa da diğer kanunlarda düzenlenen hükümler ve temel ilişkiyi değerlendirmek suretiyle görevin belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Yine 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
Eldeki davada dava konusu bonoda davacı ile davalı ——– arasında devre mülk satış sözleşmesine istinaden iş bu bonoların tüketici senedi olarak verildiğinin savunulduğu, davacı tarafın devre mülk satış vaadi sözleşmesini sunduğu ve tüketici konumunda bulunduğu, öte yandan her ne kadar diğer davalı arasında tüketici ilişkisi bulunmasa da uyuşmazlığa TKHK’nın 4/5 maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının ve bu kapsamda senetlerin tüketici yönünden geçersizliği koşullarının mevcut olup olmadığının tartışılması gerektiği, anılan Kanun uyarınca davacının tüketici, dava konusu bonoların da devre mülk satış sözleşmesine istinaden düzenlenen tüketici senedi olması dolayısıyla tüketici işlemi olarak sayılması ve Tüketici Mahkemelerinin görevli olması gerektiği kanaatine varılmıştır. Nitekim benzer nitelikte tüketici mahkemelerinin bakmış olduğu davalarda da diğer davalı yönünden tüketici ilişkisi bulunmasa da görevsizlik kararı verilmesi gerektiği tartışılmamış, bu yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —-.HD’nin — E. —– K. Sayılı ilamında: “Dosya kapsamından anlaşıldığına göre, devre mülk sözleşmesi asıl davanın tarafları arasında yapılmıştır. 6502 sayılı TKHK m.3 uyarınca davacı tüketici ile davalı satıcı arasındaki işlem tüketici işlemidir. İptali istenen kambiyo senetleri de tüketici işlemine ilişkin düzenlenmiştir. O nedenle adı geçen Kanununun 4/5. maddesi gereğince kıymetli evrak niteliğindeki senetlerin sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde düzenlenmesi gerekli olup, buna aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir. Bu durumda tüketici, senetlerini ciro yoluyla alan birleşen davanın davalısına karşı da sözleşmeden doğan def’ilerini ileri sürebilir. Taraflar arasındaki sözleşme geçersiz olduğundan ve davacı sözleşmeden caydığından senetler bedelsiz kalmıştır. Bu yüzden birleşen davanın kabulüne karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı istinaf sebeplerinde haklı değildir.” gerekçesi ile diğer davalı yönünden de esasa girmiştir. Yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi—-. HD’nin —— E. ———— K. Sayılı ilamında tüketici mahkemesinin görevsizlik kararını, aralarında tüketici ilişkisi bulunan sağlayıcı yönünden dava tarihinden önce iflas edilmesi sebebiyle kayıt kabul niteliğinde bulunduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerektiği diğer davalı ciro edilen yönünden ise devam edilmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırarak aralarında tüketici ilişkisi bulunmayan davalı yönünden görevli mahkemelerin tüketici mahkemesi olduğunu açıkça vurgulamıştır.
Açıklanan sebeplerle 6502 sayılı yasanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın 19/10/2018 tarihinde açıldığı dikkate alınarak Mahkememizin HMK.nun 114/c ve HMK.nun 20. maddeleri uyarınca görevsizliğine, dosyanın talep halinde görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.21/01/2020