Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/118 E. 2019/1368 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/118 Esas
KARAR NO : 2019/1368
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/01/2018
KARAR TARİHİ : 17/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacının davalı şirket ile uzun süredir devam eden ticari ilişkisinde son dönemde davacı tarafından tanzim edilen ve sevk irsaliyeleri ile de teslim edilen ürünler için kesilen faturaların sebepsiz yere iade edildiğini, bunun sebebinin davalı şirkete sorulduğunda sistemsel bir hata olduğunun ve yeniden fatura kesilmesinin istenildiğini, ancak bu faturaların da —–sistemi ile 11.08.2017 tarihinde iade edildiğini, bunun üzerine davalıya ihtarname keşide edilerek, iade faturasının sebebinin belirtilmediği ve teslim edilen ürünler için iade irsaliyesi kesilmediği ve davacıya bu ürünlerin iade ve teslim edilmesi gerekçesi ile iade faturasının kabul edilmediği ve alacaklarının ödenmesinin istenildiğini, ihtarnamenin tebliği üzerine davalı şirket ile yapılan yazışmalarda, cari hesapta alacaklı olduklarının, bu hatanın davalı şirketin iç işleyişindeki hatalardan kaynaklanan bir durum olduğunun davalı şirket satın alma sorumlusu— tarafından da kabul edildiğini, davacı şirkete ödeme yapılacağı belirtilmiş ise de bugüne kadar ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul —. icra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının borca ve yetkiye itiraz etmesi üzerine dosyanın İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini, 2017/27286 Esas sırasına kaydının yapıldığını ve bu dosya üzerinden gönderilen ödeme emrine davalının itiraz ettiğini, bu süreçte davalı tarafından bir kısım ödemelerin yapıldığını, bu ödemeler düşüldükten sonra dava değerinin ——- olarak belirlendiğini beyanla, haksız itirazın iptali ile takibin — üzerinden devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı davalı şirket ile aralarındaki alım satımdan kaynaklı ticari ilişki ve buna dayalı cari hesap ilişki bulunduğunu belirterek bu cari hesaptan alacaklı olduğunu iddiasının kabulünün mümkün olmadığım, borcun varlığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, taraflar arasında hukuken muteber bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, süregelen mal alım satım yapıldığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacıdan herhangi bir mal alınmışsa da alınan malların bedelinin davalı şirket çalışma prensibi gereği taraflarca tespit edilip cari hesap ilişkisine girilmeksizin davacıya ödendiğini, davalı şirket ile davacı arasında cari hesap mutabakatı da yapılmadığını, davalının takibe dayanak cari hesap ekstresinden kaynaklı herhangi bir borcunun bulunmadığını, TTK uyarınca cari hesap sözleşmesi bulunmamakta ise cari hesaba dayanarak alacak talebinde bulunulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, haksız, mesnetsiz ve ispat olunmayan davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacının başlatmış olduğu cari hesap alacağına dayalı İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün 2017/27286 E. sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Başlatılan icra takibinde davalı tarafa ödeme emri 21/12/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça 7 günlük itiraz süresi içerisinde 22/12/2017 tarihinde itiraz edildiği, davacı tarafından Mahkememize 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dosya içerisine sunulan delillerden; davalı tarafça davacı yana —- borcunun bulunduğuna ilişkin imzalı mutabakat metni gönderildiği görülmüştür. Eldeki davada işlemiş faizin konu edilmediği, mutabakat metnindeki miktarla örtüşen dava değerinden; yalnızca asıl alacağın konu edildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın tacirler arasında olması nedeniyle Mahkememizce tarafların defterlerinin incelenmesi için ara karar oluşturulmuş, davacı tarafın yerleşim yerinin ——yargı çevresinde bulunması sebebiyle talimat yazılmıştır. Talimat mahkemesince re’sen seçilen bilirkişinin 31/07/2018 tarihli raporunda özetle: “YTTK. 64/3 fıkraları gereğince davacı şirketin 2015 ve 2016 yılı (E) defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, ve ticari defterleri ve dayanağı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini teyit etmekte olduğu görülmüş, defterlerin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, dolayısıyla delil niteliğine haiz olduğu, davacı tarafından davalıya, Ankara —-. Noterliğinden, — yev.nolu ihtarnamenin keşide edildiği, ihtarnamenin keşide edildiği 21/08/2017 tarihi itibari ile, 25.877,68-TL İstanbul ——-.İcra Müdürlüğünün 2017/30908 e. sayılı dosyayı ile icra takibi başlatılma tarihi olan,—-.TL davacının alacak bakiyesi olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporu dosyaya sunmuştur.
Talimat Mahkemesince davacının defter ve kayıtlarının incelenmesi üzerine davalının defter ve kayıtlarının incelenmesi amacıyla Mahkememizce inceleme günü verilmiş, davalı taraf belirlenen gün ve saatte defterlerini ibraz etmiştir. Mahkememizce re’sen seçilen bilirkişinin —- tarihli raporunda özetle:”Davalının incelenen—– takvim yılları kanuni ticari defterleri kendi adına delil vasfına haiz olduğunu, davacı davalıya —- tarihinde ihtarname göndererek temerrüde düşürdüğünü, davalı şirket kayıtlarında davacıya cari hesapta 16.839.21 TL borcu olduğunu bildirdiğini, davacının 21.08.2017 tarihinde davalıya gönderdiği ihtarname ile temerrüde düşürmesi nedeniyle bu tarihten itibaren faiz talebinde bulunabileceği, davalının 02.10.2017 takip tarihi itibarıyla davacıya cari hesapta 16.839.11 TL borcu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu Mahkememize sunmuştur.
Bilindiği gibi fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir.Ancak davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı ticari defterlerine kaydedilmesi faturada belirtilen malın/hizmetin alındığına karine teşkil eder.Mal/Hizmet alınmadığının ispat yükü bu durumda davalıya aittir. Davalı bu hususu ancak yazılı delillerle ispat edebilir. Bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere dava değeri, mutabakat metni birlikte değerlendirildiğinde her iki tarafın defter kayıtları birbiriyle örtüşmekte ve davacının davalıdan takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf karine gereği takibe ve cari hesaba konu hizmet/malı teslim aldığından davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Öte yandan davalı vekili cevap dilekçesi ve tüm beyan dilekçelerinde taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, TTK 97. Madde gereği davacının davalının mutabakatını almadan takip yapamayacağını belirtmiş olup, bilindiği gibi TTK’nın 89/2. maddesi cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı hükmünü haizdir. Her ne kadar taraflar arasında TTK anlamında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunduğuna ilişkin dosya kapsamında delil bulunmamakta ise de; mevcut durumda taraflar arasındaki ticari ilişkide her iki tarafın kendi hesaplarını cari hesap olarak tanımlaması ortada cari hesap sözleşmesi olduğu anlamına gelmez. Burda kastedilenin tarafların açık-işleyen hesap şeklinde ilişkilerini yürütmekte olduğudur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ——.Hukuk Dairesi’nin 2019/337 E. 2019/302 K. Sayılı ilamı) Taraflar arasında açık hesap ilişkisinin cari hesap ilişkisi olarak gösterilerek takip başlatılması takibi geçersiz kılmaz. Esasen davalı tarafça da cari hesap sözleşmesi bulunmadığı belirtilmiş olup bu durumda da mutabakat aranmaksızın takip başlatılabileceği açıktır. Hal böyle olunca TTK’nın 89 vd. Maddelerinin eldeki davada uygulanma imkanı bulunmayıp, ticari defter ve kayıtlar göz önüne alındığında davacının davalıdan 16.839,39-TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından tespit edilen 8 kuruşluk farkın muhasebesel hata olacağı kanaatiyle davanın tam kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu ile delil olarak ibraz edilen belgelerin ve toplanan delillerin incelenmesi sonucunda: Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafça davalı tarafa bu ticari ilişki kapsamında faturalar düzenlendiği, ancak davalı tarafça borcun bir kısmında ödeme yapılmadığından icra takibine geçildiği anlaşılmış, Mahkememizce ve talimat Mahkemesince alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli ve denetlenebilir bulunmuş, davalının defterlerinde alacağı kaydetmesi ve mutabakat metni imzalamış olması nedeniyle cari hesaba dayalı ürünleri/hizmetleri teslim aldığına ilişkin karine oluşmuş, davalı karinenin aksini ispatlayamamış, Davacı işlemiş faiz ve asıl alacak talebinin bir kısmını itirazın iptali davasına konu etmediğinden davanın tam kabulüne itirazın ise kısmen iptaline karar vermek gerekmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KABULÜNE,
1-Davacının, İstanbul Anadolu—– İcra Müdürlüğü’nün — Sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine davalı tarafça yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin —– asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek değişen oranlarda avans faizi yürütülmek sureti ile aynen devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli — harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan — peşin harcın mahsubu ile bakiye — harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan —- başvurma harcı,— peşin harç toplamı olan —- davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam —— yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden——- göre davacı vekili için takdir olunan —– nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.