Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1143 E. 2021/964 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1143 Esas
KARAR NO: 2021/964
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/10/2018
KARAR TARİHİ: 14/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının — tarihinde —- olarak işe başladığını, — tarihinde emekliliğe hak kazandığından bahisle başvuru yaparak müvekkili şirketten ayrıldığını, davalının uzun süre çalışmanın getirdiği güven duygusu ile birlikte müvekkili şirketin birçok işletme sırrına özellikle parçaların ithal edildiği imalatçılara ait bilgilere —- olduğunu, satış danışmanı olması sebebi ile özellikle müvekkilinin portföyüne ilişkin bilgilere ulaştığını, davalının müvekkili işletmede çalıştığı dönemde öğrendiği bilgileri iş sözleşmesi sona erdikten sonra işverenin aleyhine onunla rekabet edecek şekilde kullanmaya başladığını, davacı ile akdedilen iş sözleşmesinin —- kapsamında rekabet etmeme taahhüdünde bulunduğunu, ancak işten ayrılır ayrılmaz hazırlıklara başlayarak aynı faaliyet —– ortağı olduğunu, bu şahısların uzun zamandır müvekkilinin müşterisi olan —- sahipleri olduğunu, davalının müvekkilinin müşterileri ile el ele vererek aynı faaliyet alanında iş kolu kurduklarını, müvekkili şirketin —– yılında beri çalışıldığını, davalının bu şirket sahipleri ile ortak olarak rakip hale getirdiğini, müvekkili şirkete zarar verdiğini, müvekkilinin ne kadar zarar ettiğinin tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile ortaya çıkacağını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere rekabet etmeme ve sır saklama yükümlülüğüne aykırı davranarak haksız rekabet içine giren davalıdan şimdilik —– manevi tazminatın akdin fesih tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi uygulanarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilinin davacı şirketle imzalamış olduğu ve müvekkilinin —sayısını doldurup, emekliliğe hak kazandığı tarih olan —- tarihine kadar, iş sözleşmesinden kaynaklanan özen borcu kapsamında kesintisiz ve fasılasız bir şekilde davacı şirkette şube sorumlusu olarak çalışmasını sürdürdüğünü, davacının parçaların ithal edildiği tedarikçi bilgilerine —- olunduğu yönündeki beyanının tamamıyla gerçek dışı olduğunu, tedarikçi bilgilerini içeren —- kapalı olduğunu, ne davalının ne de diğer çalışanlarca bu modüle erişimin yapılamayacağını, davacının tüm satım alımlarını —– aldığını, davalı müvekkilinin —- büyük çoğunluğunu tanıdığının bir gerçek olduğunu, bu tanışıklığın, davacı şirketteki çalışmasından kaynaklı olmadığını, müvekkilinin —- süredir yaptığı tek işin istif makineleri satışı ve yedek parça satışı olması ve davalı müvekkilinin —– şirkette ve nihayet bu şirketin davacı tarafından satın alınması sebebiyle davacı şirkette çalışması sebebiyle davalı müvekkilinin istif makinaları sektöründe faaliyet gösteren birçok firmayı tanıdığını, müvekkilinin—- yetkilerince kendisine yöneltilen iş teklifini değerlendirerek, hali hazırda — ürünlerini yaptırmakta oldukları, buna ek olarak yedek parça ithalatı yaptıklarını beyan eden şirket yetkilisi— kararını aldıklarını ve iş akdinin sonlandığı —— tarihinde, hala daha faaliyete başlamadıklarını, taraflar arasında akdedilmiş olan iş sözleşmesinde, rekabet konusunda verilen taahhüt ihlal edilmemiş olmasına rağmen, taahhüdün ihlali halinde uygulanacak müeyyide de belirlenmediğini, bu nedenle davacının—kendisiyle çalışmadığı için mahrum kaldığı ciroyu dayanak göstermiş olmasına rağmen hem—-davacı ile çalışmaya devam ettiğini, bu çalışmanın—- kendi yedek parçalarını ithal etmeleri nedeniyle asgari düzeye indiğini, davacının iddialarının hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, davalının davacı şirkette çalışmaktayken işten ayrılıp kurmuş olduğu dava dışı —– davacı şirket nezdinde elde edindiği müşteri çevresini kullanarak davacıyı zarara uğrattığı iddiasıyla açılan haksız rekabete dayalı maddi manevi tazminat davasıdır.
Davacının dava dilekçesinde taraflar arasında akdedilen rekabet etmeme yasağına atıf yapılması ancak netice-i talebinde haksız rekabetten bahsedilmesi sebebiyle, Mahkememizce davacı vekiline dilekçesini açıklaması için süre verilmiş, Davacı vekili —- tarihli duruşmada eldeki davanın —- haksız rekabet hükümlerine ilişkin olduğunu, iş sözleşmesinden kaynaklı rekabet etmeme yasağına ilişkin dava açmadıklarını beyan ettiklerinden yargılama haksız rekabet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Mahkememizce dava dışı davalının kurmuş olduğu — davacı şirketin —- edilmiş, davalı tanıklarının dinlenmesi için — talimat yazılmıştır. Talimat mahkemesince yapılan duruşmada dinlenen tanık —- beyanında özetle; “Davalıyı ticari ilişkileri nedeniyle tanıdığını, davalının davacı şirkette satış sorumlusu olarak çalıştığını, kendilerinin malzeme ihtiyacı olduğunda davacı şirkete mail attıklarnı ya da telefonla görüştüklerini, ancak bizzat—- söz konusu olmadığını, o sırada hangi satış sorumlusu müsaitse onunla görüştüklerini, davalının şirketten ayrılmasından yaklaşık —- ay sonra kendisine birlikte çalışma teklifi götürdüğünü, ilk başta teklifi kabul etmediğini, sonrasında şirket ortaklığı da verebileceklerini söyleyince teklifi kabul ettiğini, davacı şirketin — öğrenince— içeriğinde tanıklık etmiştir. Davalı tanığı—– şirketle olan ticari ilişkilerinden ötürü tanıdığını, davalının davacı şirket nezdinde satış temsilcisi olarak çalıştığını, kendilerinin—- bir şirket kurma amacı olduğunu, bu kapsamda davalıya iş teklifinde bulunduklarını, ilk başta kendisinin başka bir iş kolunda çalışmak istediğini bildirerek kabul etmediğini, devam eden süreçte kendisine şirket ortaklığı da verilebileceğinş söyleyince teklifi kabul ettiğini, dava dilekçesinde ————olduğu, şirket olmadığı, bu firmanın kendisine ait olduğunu, her ne kadar davacının davalının iş değişikliğinden sonra tarafıyla olan ticari ilişkilerinin sekteye uğradığını iddia etmiş ise de kendilerinin davacı şirketten mal almak istediğini ancak davacının kendileriyle iş yapmak istemediğini ” beyanla içeriğinde tanıklık etmiştir.
Mahkememizin — tarihli duruşmasında hazır bulunan diğer tanıklar dinlenmiştir. —- “Davalının davacıda şube sorumlusu olarak çalıştığını, — görevlerinin, satışları koordine etmek, satışa destek olmak, şube sorunları olursa sorunları çözüme kavuşturmaya yardımcı olmak olduğunu, her şube müdürünün kendi müşteri çevresi olduğunu, müşteri çevresine vakıf olduğunu, davalı— —- olduğunu, davalının bildiği kadarıyla davacı şirketin daha önceden çalıştığı birtakım müşterilerine satış yaptığını,— sorumlusunun — olduğunu,— dışı şirkete geçtikten sonra —- taleplerinin azaldığını ancak gelmeye devam ettiğini, halen bir ilişki var ise çok nadir olduğunu, mal almak istediklerinde reddetmediklerini,” beyanla tanıklık etmiştir. —- — olduğunu,—- genelinde bölgesi olduğunu, müşteriler ile irtibat halinde olduğunu, davalı —- firmaya geçmesinden sonra bazı müşterilerde ciro kaybı yaşamaya başladıklarını, —-yarı yarıya düştüğünü, daha sonra da hiç almamaya başladıklarını, —- mal alımı talep ettiğinde vermeme gibi bir durumumun olmadığını, ancak kendilerinin davacıdan talepte bulunmadıklarını—- müşteri çevresi dışında, malın nereden tedarik ettiğini, ne kadara getirildiğini bildiğini, davalı şirketin kurulduktan sonra faaliyetlerine hemen geçtiğini, davacı müşterileri ile tahmini bir kaç ay içerisinde hemen iletişime geçerek satış sipariş ettiklerini, davacının— şubesinden çalışanları —- kendi şirketine aldıklarını” beyanla tanıklık etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin mali müşavir ve haksız rekabet konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti — havale tarihli raporunda özetle; “Tacir olan davacı ve dava dışı şirketin incelenen ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğu, — göre usulüne uygun tutulduğu, dava dışı — kaydının bulunmadığı, davalının —- tarihten sonra davacı şirketin net satışlarının —– faaliyetinin asıl belgesi olan fatura tasdik ettirme işleminin —– tarihinde olduğu, davacının dava dışı —- satışlarının azalmasının davalı eski personelden kaynaklandığına ilişkin somut veri olmadığı, aynı zamanda davalı şirkette çalıştığı — davacı şirketin bu firmaya satışlarının azalmaya devam ettiği, —–onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek” eyleminin haksız rekabet olarak nitelendirildiğini, bu haksız rekabet eyleminden söz etmek için bir kimsenin —- — yönlendirilmiş olması gerektiğini, görüldüğü üzere her şeyden önce haksız rekabetin mağduru ile müşterileri arasında bir sözleşmenin varlığı gerektiğini, sürekli bir sözleşme ilişkisi olmaksızın gerektiğinde arızi olarak yapılan alım-satımların ve ticari ilişkilerin kural olarak bu hüküm çerçevesinde değerlendirilmeyeceği, yine bu hüküm bağlamında haksız rekabetten söz edebilmek için sözleşme ilişkisinin ayartma ile sona ermesi gerektiğini, dava konusu ihtilafta davalının veya davalının ortak olduğu şirketin davacının sürekli bir sözleşme ilişkisi içerisinde olduğu bir müşterisini ayarttığının kanıtlanamadığı, davalının eyleminin haksız rekabet olarak nitelendirilemeyeceği,” sonuç ve kanaati ile raporunu ibraz etmişlerdir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı taraf rapora itiraz etmiş ise de, itirazlar hukuki mahiyette olduğundan yeni bir rapor almaya gerek görülmemiş, aşağıda belirtilen sebeplerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının davalıya yönelttiği haksız rekabet teşkil eden eylemleri; davalının dava dışı —- kurması, yine kurduğu şirketin ortaklarının davacının müşterisi olan —- şirketinin ortaklarından olması sebebiyle bu müşteriyi kaybettiği, bazı müşterilerde kayıp olması sebebiyle davalının müşteri portföyünü çalışmakta olduğu diğer şirkete yönlendirmesi neticesinde zarara sebep olduğudur. —- ilişkin bu kısım hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız hukuka aykırıdır.” içeriğiyle haksız rekabet hallerinin çerçevesi düzenlenmiştir. Çalışan personelin kendi isteğiyle görevden istifa ettikten sonra aynı konuda faaliyet gösteren yeni bir şirket kurmasının başlı başına haksız rekabet olarak kabul edilmeyeceği zira bu durumun dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturmayacağı açıktır. Aynı konuda faaliyet gösteren firmaların ekonomik faaliyette bulunma hakkı mevcut olduğu gibi hizmet akdiyle çalışan işçilerin de —– çalışma özgürüklerinin, ticari faaliyet kurma haklarının mevcut olduğu açıktır.—- Dava konusuna ilişkin düzenleme olan —-Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek” fiili haksız rekabet hallerinden sayılmıştır. Unsurları ise; a)Müşterilen daha önceden başkasıyla sözleşme yapması, b)Başkasıyla yapılan sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltme(ayartma) eyleminin bulunması, c)Sözleşmeye aykırı davranmaya yöneltilen kişinin müşteri olması, d)Yöneltme neticesinde müşterinin sözleşmeye aykırı davranmasının şart olmaması, e)Sözleşmeye aykırı davranmaya yöneltmenin amacının müşterilerin kendisi ile sözleşme yapmasını sağlamak olması olarak sayılabilir. Unsurlardan b bendini kısaca değerlendirmek gerekirse; Müşterinin önceden başkası ile yaptığı sözleşmeye aykırı davranması veya sözleşmeyi sona erdirmesi için onun iradesi üzerinde etki doğuracak eylemlerde bulunmak olarak nitelendirilebilir. Müşterinin iradesinde etki doğurmayacak davranışlar tek başına yöneltme olarak nitelendirilemez. Örneğin sözleşme teklifi göndermek tek başına yöneltme sayılmaz. Önemli olan başkası ile yapılan sözleşmenin sona erdirilmesini sağlamaya yönelik eylemlerdir. Bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, dava dosyasında davalının dava dışı şirkette ortaklık kurması neticesinde var olan müşteri portföyünü dava dış—– somut hiçbir yazışma, belge, mail vb. delil sunulamamıştır. Davacı firmanın müşteri ilişkisi içerisinde olduğu tanıklar davalıya kendilerinin iş teklifi götürdüğünü, başta kabul etmediğini ancak ortaklık teklif edince kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. Yani davalının ayartması olmadığı gibi aksine davacının ——– bizzat kendileri iş teklifinde bulunmuşlardır. Kaldı ki davalının ortağı olduğu şirketin —– halen hiçbir faaliyetinin/satışının bulunmadığı da bilirkişice tespit edilmiştir. Dava tarihi — dava dışı şirket faaliyetini gösterir fatura basım iznini dava tarihinden sonra — almıştır. Davacı rapora itirazında —- yılları defterlerinin de incelenmesi gerektiğini beyan etmiş ise de; bu yıllara ait defterlerin dava tarihinden sonra olduğu nazara alınarak davacının bu talebi uygun bulunmamıştır. ——- tarihteki koşullara göre sonuçlandırılması gerekmesine göre maddi tazminatın belirlenmesinde haksız rekabet fiilinin başladığı tarih ile dava tarihine kadar olan dönemde davacının, davalının haksız rekabet fiili nedeniyle uğradığı kazanç kaybının belirlenmesi zorunludur.” gerekçesi ile bu hususa değinmiştir. Yukarıda bahsedildiği gibi davalının, davacı müşterisi ile başka bir şirkete ortak olması başlı başına haksız rekabet teşkil etmeyeceğinden, yine dosyada bu kişiler yahut başka şirketlerle olan sözleşmelerde müşteri çevresini kullanarak davacının zarara uğratıldığı yahut ayartıldığına ilişkin dosyada delil bulunmadığı, dosyaya sunulmuş somut bir dürüstlük kuralına aykırı davranış örneği bulunmadığından sırf müşteri ortakları ile beraber şirket kurmanın haksız rekabet eylemi olarak nitelendirilmesinin ticari hayata aykırı olacağı, dava tarihi itibariyle incelenmesi gereken kayıtlarda da dava dışı kurulan şirketin herhangi bir ticari faaliyetine rastlanılmadığı nazara alınarak davacının haksız rekabete dayalı maddi manevi tazminat davasının reddi gerekmiş, her ne kadar bilirkişilerce rekabet etmeme yasağına aykırılık hükümleri de değerlendirilmiş ise de; bu konuda talep bulunmadığından ayrıca değerlendirme yapılmamış, yine tanık beyanları alındıktan sonra davacı vekili dava dışı davalının kurduğu şirkete bir kısım çalışanlarının geçtiğini iddia etmiş ise de; dava dilekçesinde bu yönde bir iddia bulunmadığından, aksi halde dahi böyle bir eylem varsa —– yöneltilmesi gerektiğinden bu iddiası da uygun bulunmamış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın esastan reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.024,65-TL harcın mahsubu ile artan 965,35-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden maddi tazminat davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
7-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı asilin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 14/09/2021