Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/114 E. 2019/450 K. 30.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/114 Esas
KARAR NO : 2019/450
DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 16/12/2014
KARAR TARİHİ: 30/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ———şubesine giderek—- Başlangıç, —— Bitiş Tarihli İşsizlik/Maaş Farkı Teminatının da dahil olduğu farklı tür teminatları içerir sigorta sözleşmesini imzaladığını ve prim borcunu da ödediğini, müvekkili — tarihinde ———–Şubesinde işe başladığını, iş veren tarafından haksız olarak iş akdinin sonlandırıldığını, istemsiz vuku bulan işsizlik üzerine müvekkilinin istenilen belgeler ile birlikte sigorta şirketine başvurarak rizikonun gerçekleşmesi nedeniyle teminatın ödenmesini talep ettiğini, davalı tarafça hasar dosyasının oluşturulduğunu, ancak inceleme sonucunda davalı tarafça verilen cevabi yazı ile ” performans düşüklüğü nedeni ile işten çıkartılmış olduğunuz, işten çıkarılmanın sadece ekonomik gerekçelere bağlı olarak gerçekleşmemesi nedeni ile herhangi bir tazminat ödemesi yapılmayacağını bilgilerinize sunarız.” şeklinde cevap verildiği ve talebinin reddedildiğini, davacı müvekkile ile imzalanan Sigorta Poliçesinin İstem Dışı İşsizlik başlıklı 2. maddesinde yazılı tüm şartlar davacı müvekkile lehine gerçekleşmiş olup, davalı sigorta şirketinin iş hukukunda bile yer almayan işten çıkarılmanın sadece ekonomik gerekçelere bağlı olarak gerçekleşmesi halinde ödeme yapacağını belirtmiş olması gerek poliçeye gerekse TTK ilgili maddelerine aykırı olduğunu, sigorta poliçesinde yer almayan bir kloz yada şartın gerekçe olarak gösterilmesi hukuken kabul edilemeyeceği gibi, TTK’na göre “sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir.” amir hükmü gereğince, aksini iddia eden davalı sigorta şirketinin bu durumu ispat etmesi gerektiğini, muaccel hale gelen ve davalı sigorta şirketince ödenmeyen 20.000 TL. sigorta bedelinden şimdilik 5.000 TL’sinin rizikonun gerçekleştiği 11.09.2014 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile söz konusu sigorta poliçesi ile sigortalandığını, çalıştığı ———- “görev ve sorumluluklarını yerine getirme ve performansını arttırma yönünde beklenen çabayı göstermediği” gerekçesiyle işten çıkartıldığını, buna istinaden davacının kendilerine başvurarak tazminat talebinde bulunduğunu, davacının kredi sözleşmesi incelendiğinde anaparası —-TL, geri ödemesi ————-TL, son taksit ödemesi 05.08.2016 olan bireysel kredi aldığını, poliçenin de kredi sözleşmesini teminen düzenlendiğini, davacının ———— kesin, şartsız ve koşulsuz olarak muvafakatini almadan huzurdaki davayı sürdüremeyeceğinden bu yüzden davaya husumet yönünden itiraz ettiklerini, poliçe incelendiğinde “bölüm (2) ve bölüm(3) için geçerli koşullar” başlığı altında; 1.Bu bölüm, sadece hasar talebi kaynağının Sigortalının iradesi dışında gerçekleşmiş olduğu hallerde geçerlidir.” hükmünün varlığını, davacının talebinin poliçe teminatı altında olabilmesi için kendi iradesi dışında gelişen bir nedenle işten çıkartılmış olması gerektiğini, davacı kendisine iş yeri tarafından istikrarlı uyarılara rağmen görev ve sorumluluklarını yerine getirmemiş ve performansını arttırmayarak kendi iradesi ile sebep olduğu nedenlerle işten çıkartıldığını, İş bu nedenlerle davanın husumet itirazlarının değerlendirilerek sonrada esastan itirazlarının değerlendirilerek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; işsizlik maaş farkı sigorta poliçesine dayalı maddi tazminat davasıdır.
Bilindiği üzere 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Taraflar arasında akdi ilişki olup, davacı tacir olmadığı için dava nispi ticari dava olmadığı gibi, yukarıda bahsedilen kanun değişikliği nedeniyle dava mutlak ticari dava da değildir.
Nitekim Mahkememizce yapılan yargılama sonunda karar verilmiş, davalı vekilince karar istinaf edilmiş ancak İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi 2017/741 E. 2018/5 K. Sayılı ilamıyla mahkememizin görevsiz olması nedeniyle kararı kaldırarak mahkememize iade etmiştir.
Bu nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu karar neticesinde Mahkememizin HMK.nun 114/c ve HMK.nun 20. maddeleri uyarınca görevsizliğine, dosyanın talep halinde görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup,usulünce anlatıldı. 17/05/2019