Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1109 E. 2021/651 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1109 Esas
KARAR NO : 2021/651
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 25/09/2018
GEÇİCİ MÜHLET
(TEDBİR)TARİHİ :28/09/2018
KARAR TARİHİ : 17/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin demir çelik ve inşaat alanlarında faaliyet gösterdiğini, alanlarınca öncü firmalardan olduğunu, kuruluşundan bu yana istikrarlı bir şekilde büyüdüğünü, davacı şirketler arasında organik ve ticari bağ bulunduğunu, aynı zamanda davacı şirketlerin hepsi birbirlerinin borçlarına kefil olduğunu, dolayısıyla aralarında ekonomik bütünlüğün olduğunu, ———– alandaki ticari süreçlerde ciddi bir yavaşlama söz konusu olduğunu, belli sektörlerdeki hızlı gerileme tüm ekonomide domino etkisi yaptığını, özellikle son dönemde —— arasındaki siyasi problemler kaynaklı döviz piyasalarında ciddi çalkantıların şirketleri olumsuz yönde etkilediğini, ülke genelindeki ekonomik ve siyasi problemler nedenleriyle davacı işletmelerde de ciddi finansal sıkıntılar ortaya çıktığını, nakit akışının bozulduğunu, özkaynaklar ile finansal döngü sağlanmaya çalışılmakla birlikte aynı zamanda sektör bazında yaşanan sıkıntılar, en nihayetinde bankaların olumsuz tutumlarından kaynaklı işletmeler likidite kaynaklarını kaybetmeye başladığını, şirketlerin malvarlıklıkları, sermayeleri, tesisleri borçlarını karşılar durumda olmasına ve bankalarda kredi limitleri bulunmasına rağmen, sektörün genelinde yaşanan problemler ve —– içinde bulunduğu durumu sebep göstererek bankalar işletmelerin kredi kullanımlarına izin vermedİğini, kredi limitlerini kullandırmak bir yana ek teminatlar talep etmekte ve kredileri geri çağırma noktasına gelindiğini, bankaların işbu olumsuz tutumları nedeniyle halen projeleri/üretimleri devam eden müvekkili şirketler nakit döngüsünü sağlayamadığını, alacakları ve yapılan yatırımları ile sabit olduğu üzere şirketler borca batık durumda değil ise de; gerek bankaların işbu olumsuz tutumları sebebiyle şirketlerin nakit sıkıntısının büyümesi gerek şirketlerin inşaat sektöründe faaliyet gösteriyor/üretim yapıyor olması, döviz kurlarındaki artış ve konut kredi faizlerinin yükselmesi nedeniyle alım gücünün düşmesi neticesinde yatırımlarının kısa vadede nakde çevrilmesinin mümkün olmaması gerekse alacaklarını tahsil etmesinin zaman gerektirmesi nedeniyle, davacı şirketlerin bu durumdan çıkabilmesi ve —ettirebilmesi için konkordato talebinde bulunma zorunluluğu doğduğunu belirterek, müvekkili şirketler yönünden öncelikle İcra Ve İflas Kanunu’nun 287. maddesi gereğince 3 aylık geçici mühlet verilmesini ve gerekli görülmesi halinde işbu müddetin 2 ay daha uzatılmasını, geçici İİK. 285. maddesi çerçevesinde geçici mühlet neticesinde icra ve iflas kanununun 289. maddesi gereğince bir yıllık kesin mühlet kararı verilmesini ve gerekli görülmesi halinde bu mühlet kararının 6 ay daha uzatılmasını, kesin mühlet kararının ilanına yargılama neticesinde İİK. 305. ve diğer maddeleri gereğince konkordatonun tasdikine, tasdik kararının ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava hukuki mahiyeti itibarı ile 7101 sayılı İİK 285 vd. maddeleri uyarınca açılmış konkordato davasından ibarettir.
7101 Sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K’nun 285. Madde hükmü gereğince borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. Bilindiği gibi konkordato; vade konkordatosu ve tenzilat konkordatosu olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrım İ.İ.K’nun da yer almamakla birlikte öğreti de genellikle kabul edilen bir ayrımdır. Tenzilat konkordatosunda alacaklılar, borçluya karşı, alacaklarının belirli bir yüzdesini tahsil etmekten vazgeçerler ve borçlu borçlarının konkordato kabul edilen kısmı—- ödemek suretiyle borçlarının tamamından kurtulur. Vade konkordatosunda ise borçlu borcunun tamamını ödemek için alacaklılarından bir vade ister, veya borçlarını taksitlendirir. Borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden haciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesi de mümkündür. Diğer bir deyişle mevcudu borçlarının tamamını ödeyecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarına ödemesi mümkün değilse o zaman borçlu borçlarını % 100 yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir.
— tarihli dava dilekçesi ve ekleri incelenmiş, —- tarihli İİK’nun 7101 sayılı kanunla değişik 286.maddesine göre istenen belgelerin şekli olarak dava dilekçesi ekinde mevcut olduğu, yasa gereği şeklen İİK.nun 286. maddesinde yazılı belgelerin bulunması halinde geçici mühlet kararı verileceği anlaşılmakla davacı şirket lehine 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş, geçici mühlet süresi içerisinde İİK 294-295-296 ve 297.maddelerinin uygulanmasına, şirket aleyhine ihtiyati haciz ve muhafaza işlemlerinin yapılmasının tedbir yoluyla durdurulmasına, şirkete, şirketin mali yapısı göz önüne alınarak bir konkordato komiserinin atanmasına, atanan komiserlere şirketin defterlerini tutarak projenin incelenmesi, şirketin faaliyetlerine nezaret etmeleri ve kanundan kaynaklanan diğer görevleri yapmak suretiyle rapor düzenlemeleri görevi verilmiştir.
Verilen geçici mühlet kararları, tedbirler ve atanan komiserler ile ilgili gerekli ilanlar yapılmış ve ilgili kurumlara gerekli bilgiler verilmiştir. Davacı tarafından gerekli iflas avansı ve konkordato gider avansı verilen süre içerisinde dosyaya yatırılmıştır.
Dosya içinde mevcut —- adet de komiser raporları sonrası alınan bilirkişi raporu mevcuttur. Komiserlerin, nihayetinde gelinin süreç sonunda tasdik için gereken şartların oluştuğunu mütala ettiklerini belirtmekle yetinilmiş, bu raporlar çok ayrıntılı olmakla, burada hepsinin özetlenmesine gerek görülmemiştir.
Dava açılırken — kişi ile birlikte konkordato talep edilmiş ise de, süreç içinde —– yönünden dosya tefrik edilerek — dava usulden reddedilmiş; —-yönünden de davanın reddine karar verilmiştir. Böylece eldeki dosyada tek davacı —— Şirketi olmuştur.
Geçici mühletin sonunda, komiserlerin projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu belirten görüşleri de nazara alınarak kesin mühlet verilmiş, şirket —- tarihinden karar tarihine kadar kesin mühletten faydalandırılmıştır. ———
Tasdik kararı verilebilmesi için: iflas halinde alacaklıların eline geçecek olan miktardan daha çoğunun geçmesi (İİK.nun 305/1-a), teklifin kaynaklarla orantılı olması (İİK.nun 305/1-b), borçlunun dürüst olması, komiser talimatlarına uyması, alacaklıları zarar uğratma davranışı içinde olmaması (İİK.nun 292/1-c), adi alacaklar yönünden teklifin —- alacaklar yönünden —-, projenin inandırıcılığı ve ciddiyetini koruması, tasdik harcının yatırılması (İİK.nun 305/1-e), teminat şartının yerine getirilmesi (İİK.nun 305/1-d), komiserlerin karar vermeden evvel mahkemede dinlenmesi (İİK.nun 304/1) gerekir.
Tasdik için bu sayılan koşulların tümünün bir arada olması zorunludur.
Eldeki davada, bu sayılan şartlardan projenin ciddi ve inandırıcı olma vasfının sürdürmesi ile nitelikli çoğunluk tarafından projenin kabul görmesi, orantılılık şartları mevcut değildir.
Rehinli alacaklar yönünden zaten nisaplar sağlanamamıştır. Adi alacaklar yönünden davacı şirket nisabın sağlandığını ileri sürmüştür.
—- kararında borçlu tarafından rehin verilmeyen, üçüncü kişilerin rehin borçlusu olduğu alacaklarda, alacaklıların adi alacaklı olarak kabul edilmesi ve ona göre adi alacaklılar arasında oy kullandırılması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Bu içtihat, daha önceki iflas erteleme, konkordato davalarında uygulamada benimsenen görüşle aynı doğrultudadır. Eldeki davada, üçüncü kişilerin ipotek borçlusu olduğu alacaklarla ilgili komiser heyetinin raporlarında belirttiği gibi, bu alacaklılar rehinli alacaklı sayılırsa İİK.nun 302,305. maddelerine göre nitelikli çoğunluk sağlanmakta; adi alacaklı sayılırlarsa nitelikli çoğunluk sağlanmamaktadır. ——– çok açık olmakla, alacaklı ve alacak miktarlarına göre aranan nitelikli çoğunluk mevcut değildir. Her ne kadar rehin veren ipotek borçlularının, borçlu şirkete ipoteklerin paraya çevrilmesi halinde borçluya rücu etmeyeceklerini vaad ettikleri, bu doğrultuda şimdiden rücu haklarından feragat ettikleri beyan edilerek bu alacaklıların rehinli alacaklı sayılması gerektiği ileri sürülmüşse de buna itibar edilmemiştir. Bir kere, bir hak doğmadan o haktan feragat edilmesinin ne derece geçerli bir feragat sayılacağı kuşkuludur. Ayrıca ipotek verenin irade açıklaması ile alacaklının oy kullanırken vasfının değiştirilmesi de alacaklının hak ve çıkarlarının borçlu tarafından olumsuz etkilenmesine sebep olur. Davacı şirket lehine ipotek veren borçlular, şirketin ya ortağı, ya bağlı şirketlerden biri ya da ortağın yakın akrabalarıdır. Bu kimselerin açıklaması ile bir alacaklının adi mi rehinli alacaklı mı olacağına karar verilmesi kabul edilebilir olmaz. Bu nedenle gerekli nisabın sağlanmadığı kabul edilmiştir.
Esasen kısaca bahsetmekte fayda olan bir diğer husus da, yeterli nisabın sayısal olarak sağlandığı fikri, revize projenin oylamadan sonra sunulmuş olmasını da göz ardı etmektedir. Alacaklılar toplantısı — tarihinde yapılmış, alacaklılar oy kullanmış, davacı şirket —- tarihinde revize proje sunmuştur. Esasen oylama yapılan proje, önceki projedir. Alacaklılar revize projeye evet demiş gibi kabul etmek de doğru değildir. Üstelik revize proje oylanan projeden farklı kaynaklar ve ilave ödemesiz bir dönem öngörmektedir. Yani revize proje alacaklıların daha lehine değildir. Yine, komiser heyetinin 4 nolu raporunda toplantıya katılmayan —– haricen borcu ödenen alacaklıları alacaklı sayısından düşürmüştür. Esasen haricen borcun ödenmesine engel bir durum da yoktur. Ancak sırf ret oyu verenlerden seçilerek bir kısım alacaklıların alacağı haricen—– ödenerek bu alacaklıların aradan çıkarılması, nisabın sağlanması için yapılan müdahale gibi görülmektedir.
Konkordato talebinin tasdik edilmesi için bir arada -kümülatif olarak- bulunması gereken tasdik şartlarının mevcut olması gerekir. Bunlardan ön önemlisi davacı şirketin alacaklılarına, alacakları belli bir ödeme takvimi içinde ödeyebileceğini somut olarak inandırıcı olarak ortaya koyan kaynakları göstermesidir. Eldeki davada davacı şirket, faaliyetine devam ederek elde edeceği kardan borçlarını ödeyeceğini, piyasadaki alacaklarını tahsil edeceğini, mühlet içinde — taşınmazları satarak kaynak sağlayacağını kaynak yaratacağını vaad etmiştir. ——-işlemlerini maddi kaynak yaratamadığı için tamamlayamamış ve satış yapamamıştır. —etmeyi hedeflemesine rağmen,—- civarında zarar etmiştir. —- karar tarihinde —- düşmüştür. Hedeflerin sağlanamadığı açıktır. —— süreceğini, burada yapacağı —- kadar satarak kaynak yaratacağını, —- borçlarını ödeyeceğini vaad etmiştir. — finansmanı için de bankalarla —- görüşmeleri yapıldığını, bankalardan alacağı kredi ile bu projeye başlayacağını ileri sürmüştür. İlk projeden daha soyut, daha ihtimale dayalı, henüz elde olmayan kaynaklara dayalı revize projenin inandırıcı olduğu söylenemez. Mevcut bitmiş projede —- ipotek fek bedellerini, iskan masraflarını karşılayamadığı için satış yapılamayan şirketin henüz hiç temel kazılmamış bir konut projesine başlayıp bitirip satacağı fikri inandırıcı değildir. Ciddi ve inandırıcı bir projenin varlığı sadece kesin mühlete geçmek için değil tüm mühlet boyunca tasdik kararına kadar —- edilmesi gereken bir şarttır. Sürecin devamında projenin ciddiyet ve inandırıcılıktan uzak hale gelmesi durumunda mahkeme bunu gözetmek durumundadır.
—-görüşmelerinin sona yaklaştığı, tasdik verilmesi gerektiğini ileri sürülmüşse de bu husus da ayrıca üzerinde durulması gereken bir husustur. Konkordato tüm alacaklılara (özellikle adi alacaklılara) eşit muamele edildiği, dürüst hareket edilerek tüm alacaklıların alacaklarına en fazla oranda kavuşmasını sağlayamaya yönelik olmalıdır. — sonunda davacı şirketin bankalara (bir kısmı adi alacaklı olan bankalara) %5 oranında ilave faiz öngörmesi, buna dair—–sonucu yapılandırma sözleşmeleri yapması; öte yandan konkordato davasındaki adi alacaklılar için ilave faiz öngörmemesi, başka bir vade öngörmesi de eşitlik kuralına uygun değildir. Davacı şirket, — aylık sürecin son aylarında —- tarihinde yapılmış, karar tarihi olan —- tarihi itibariyle konkordato kesin mühlet süresinin tümünü kullanmıştır. Konkordato davası devam ederken —– görüşmelerine başlanmasına hiç bir engel olmamakla birlikte davacının —– görüşmeleri sonunda varacağı uzlaşmanın mutlaka konkordato projesi ile çelişmeyecek biçimde, aksine tasdik edilecek projeyi destekleyecek mahiyette olması gerekir. Zira tasdik kararı verildiğinde alacaklılar tasdik edilen ödeme tablosuna göre taksitlerin ödenmesini bekleyecektir. Davacı şirketin bu ödeme takviminin yanı sıra bankalarla ayrı bir ödeme tablosu oluşturması halinde her ikisin bir arada yürütülebileceğini gösteren somut kaynakları ortaya koyduğu da söylenemez. Bu sebeple —– görüşmeleri, kesin mühletin son gününe kadar beklenmiş ancak neticelenmemiştir. Gelinen karar tarihi itibariyle yapılandırmanın son şeklinin mahkememize sunulmadığı da nazara alındığında — kaynak yaratılmış olduğunu kabul etmek mümkün görülmemiştir.
Borçlunun ödeme teklifi aktifi ile orantılı ve uyumlu olmalıdır. Bu aktif belirlenirken konkordatoya tabi olmayıp tamamen ödenmesi gereken rehinli, imtiyazlı ve kamusal nitelikli alacakların bütünüyle ödenmesi gereken borçların tüm aktiften indirilmesi gerekir. —— yılından beri konkordato sürecinde olan ve borca batık durumda olmayan davacı şirketin ilave faiz dahi olmadan, alacaklılarının alacağın tümüne kavuşması için —- sonuna kadar beklememelerini öngörmesi orantılılık şartına da uygun görülmemiştir. Aradan geçen sürede paranın satın alma gücünde meydana gelebilecek değişikler nazara alındığında ilave faiz vaadi içermeyen proje, borca batık olmayan, toplam borcunun bir buçuk katı aktifi olan şirket için orantılı olup olmadığı da kuşkuludur.
Davacı şirketin özvarlığının —- civarında olması , borca batık durumda olmaması, alacaklıların zararına kötü niyetli iş ve eylemlerinin bildirilmemiş olması göz önüne alınarak iflas kararı verilmemiştir.
Sonuç olarak, gelinen aşama itibariyle projenin gerçekçi ve uygulanabilir niteliğinin kalmadığı, süre verilmesine rağmen vaad edilen kaynağın sağlanamadığı, tasdik için gereken alacaklı nisabının oluşmadığı, bu haliyle projenin İİK.nun 305/son maddesine göre mahkemenin müdahalesi ile tasdik edilemeyeceği anlaşılmakla konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmiştir.
Kısa kararda sehven borçlu ve alacaklıların gerekçeli kararın tebliğinden 10 gün içinde istinaf edebilecekleri yazılmışsa da, İİK.nun 308/a maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren, itiraz eden diğer alacakılar ise gerekçeli kararın ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf edebileceklerinden, yasa yolu alacaklılar için gerekçeli kararda aşağıdaki şekilde düzeltilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1—– numarasında kayıtlı davacı—– kesin mühletinin kaldırılarak, konkordatonun tasdiki talebinin REDDİNE;
2-Koşulları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına;
3-Tüm konkordato tedbirlerinin kaldırılmasına, konkordato komiserinin görevlerine son verilmesine,
4-Tedbirlerin kaldırılmasına ilişkin iş bu kararın ——- resmi ilan portalında ilanına, masrafın gider avansından karşılanmasına,
5-İİK’nun 288/3 maddesi uyarınca gerekli kurumlara bildirimlerin yapılmasına,
6- Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafça yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubuyla, bakiye 23,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve hazır bulunan alacaklı vekillerinin yüzüne karşı, borçlu tarafından İİK.nun 308/a maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren, itiraz eden diğer alacakılar ise gerekçeli kararın ilanından itibaren 10 gün içinde ——– Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/05/2021