Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1093 E. 2020/192 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1093 Esas
KARAR NO : 2020/192

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 21/09/2018
KARAR TARİHİ : 19/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ——- faaliyet göstermek ———— suretiyle işletmesini temin etmek ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işler üzerine kurulduğunu, müvekkilinin dava dışı ————–banka kredi borçlarına müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, dava dışı ——– tarafından kredi borçlarının ödenmemesi üzerine müvekkili şirketi kefaleti nedeniyle kredi alacaklısı bankalar tarafından icra ve haciz işlemleri yapıldığını, müvekkili şirketin ticari faaliyetlerinin kilitlendiğini, müvekkili şirketin tüm gelirleri icra ve haciz riskiyle karşı karşıya kaldığını, bu nedenle müvekkili şirketin haciz ve ipotek baskısı altına girdiğini, son yıllarda ülkemizde yaşanan terör olayları, ————– yaşanan olumsuzluklar ve son olarak da döviz kurlarındaki olağanüstü artışlar olduğunu, borç çevrimi açısından, yeni yabancı kaynak temininde kredi kullandıran bankalar tarafından yüksek maliyetli verildiğini, bu nedenle faiz maliyetinin yükseldiğini, tüm bu olumsuz durumların aynı anda gerçekleşmesi müvekkilinin ———- bozulmasında ——- belirterek, öncelikle İcra Ve İflas Kanunu’nun 287. maddesi gereğince 3 aylık geçici mühlet verilmesini, geçici İİK. 285. maddesi çerçevisinde geçici mühlet neticesinde icra ve iflas kanununun 289. maddesi gereğince bir yıllık kesin mühlet kararı verilmesini, kesin mehil içinde yapılacak konkordato anlaşmalarının akdedilmesi halinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini İİK. 305. ve diğer maddeleri gereğince tasdik kararının ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Davacı şirketin bir yıllık kesin mühlet süreci içinde mahkemeye sunulan konkordato projesine göre hiç bir hedefini sağlayamadığı, sermaye artışı taahhüdünü yerine getirmediği, İİK.nun 305. maddesinde öngörülen yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmıştır.
Davacının kendi alacaklılarına borcu———- borçlarına kefaleti nedeniyle borcu———. Geçici mühletin sonunda — tarihinde davacı şirketin kendi borçlarına göre —– olduğu tespit edilmiştir. Kefalet borçları dikkate alındığında ————–durumdadır.
—————- konkordato süreci, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin ———-sayılı dava dosyası; ——— ise İstanbul —— Asliye Ticaret Mahkemesinin ————-sayılı dava dosyaları üzerinden devam etmektedir. Her iki şirket de kesin mühlettedir.
Davacı şirketin kaderi tabiri caizse———-konkordato sürecine bağlıdır. ——————kesin mühlet içinde olduğu konkordato talebi tasdik edilerek kabul edilirse davacı da kefalet borçlarından dolayı sorumluluktan kurtulabilecektir. —— tarihinde açılmış, İstanbul —-. Asliye Ticaret Mahkemesince —- sayılı dosyada 17/06/2019 tarihinde 1 yıllık kesin mühletin verildiği anlaşılmaktadır. Mahkememizce —– daha uzatılmış olsa bile, İstanbul —- Asliye Ticaret Mahkemesinin davacısı —– süreci geriden geldiği için, kesin mühletin davacı ————– yönünden uzatılmasının da esasa etkili bir yararı yoktur. Davacının ———- şirketinin borçlarına olan kefilliği nedeniyle kefalet borçları için de somut bir adımı, projesi yoktur. Kaldı ki sırf davacı şirketin kefalet borçlarından kurtulması ümidiyle hedeflerini ve nakit akışını sağlayamayan, ödeme gücü olamayan, hiç bir kaynak girişi sağlayamayan davacı şirketin kesin mühlet sürecinin uzatılması alacaklıların açıkça zararına olacaktır. 1 yıllık sürenin sonunda davacının özvarlığında olumlu hiç bir gelişme olmadığı gibi, borçlarda azalma da olmamıştır. Davacı şirketin vaad ettiği sermaye artışını yapmaması, hedeflerin hiç birisinin sağlanamadığı, vaad edilen taşınmaz satışlarında hiç bir gelişme olmadığı, hiç bir banka veya alacaklıyla yapılandırma yapılmadığı görülmekle, davacının zaman kazanmaktan öte bir amacı olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin kefalet borçları nazara alınmadığında borca batık olmayacağı düşüncesinden yola çıkılacak olursa, devam eden davalarda ————— yapılandırmalar yapıp süreçten çıkma ihtimaline göre eldeki davada 6 aylık süre uzatma isteniyor olabilir. Ancak yeni iş imkanları bulamasa bile en azından davacı şirketin sermaye artışı taahüdünü yerine getirmiş olması gerekirdi.
———- talebinin reddine karar verilmesi gerektiği çok açıktır. Tarıtşılması gereken husus iflas kararı verilip verilmeyeceğidir. Davacı şirketin kendi malvarlığı (122 milyon civarında) ve kendi borçları (kısa vadeli+ uzun vadeli borçları toplamı 50 milyon civarında) nazara alındığında özvarlığı —- diğer ifadeyle borca batık değildir. ——- borçlarına olan ——– kefalet borcu ile ——- borçlarına olan 8 milyonluk kefaleti nazara alındığında davacı şirketin borca batık olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, kefaletten doğan borçların asıl borçlunun pasifinde gösterilmesi gerekti sunucuna varılırsa, davacının kendi borçları yönünden borca batık olmadığı, bu durumda da iflas şartlarının tam oluşmadığından söz edilebilir. Bir görüşe göre İİK.nun 308. maddesi, 292/1-b maddeleri bir arada düşünüldüğünde kesin mühletin tasdik edilmemesi halinde, borca batıklık olmasa bile iflasa tabi borçlunun iflasına karar verilmesi gerekmektedir.
Yasanın düzenleniş şekli bu anlamda sıkıntılıdır. İİK.unn 308. maddesinin doğrudan iflas sebepleri denerek 177. maddesine yaptığı atıf, 177. maddesinin “308. madde hükmü saklıdır” şeklinde yaptığı karşı atıf ile kanun koyucunun iradesi yeterince açık yansıtılamamıştır. Ne var ki, konkoradto, borçlarını ödeyemeyen borçluya bir süre rahat nefes alma imkanı tanınmak için getirilmişse, projenin kötü olması, uygulama olanağının bulunmaması tek başına iflas için yeterli değildir. —– talimatlarına riayetsizlik yok ise, alacaklıların zararına iş ve işlemler yapılmamış ise, davacı şirketin borca batık olmayan şirketin iflası, bizi şirketlerin devamlılığı esasından uzaklaştırır. Hiç kuşkusuz, şirketin devamı, her geçen gün malvarlığının azalması ile devam edecekse, hem borçlunun hem alacaklıların menfaati gözetilerek iflas kararı verilmelidir. Eldeki davada, davacı şirketin kendi —— Kefalet borçları borca batıklık hesabında dikkate alınmaz. Bu nedenle de özetle, gelinen aşama itibariyle 1 yıllık kesin mühletin dolduğu eldeki dosyada davacının konkordato taleplerinin reddine kesin mühletin kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Davacı iflasa tabi kişilerden olmakla birlikte borca batık olmadığı, iflas verilmememisinin malvarlığını eritmeyeceği anlaşılmış olmakla bu aşamada iflas kararı verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Kesin mühletin kaldırılarak, davacının kesin mühletin devamı ve konkordatonun tasdiki taleplerinin REDDİNE;
2-Koşulları oluşmadığından iflas verilmesine yer olmadığına;
3-Tüm konkordato tedbirlerinin kaldırılmasına, konkordato komiserinin görevlerine son verilmesine,
4-Tedbirlerin ve kesin mühletin kaldırılmasına ilişkin kararın —– Kurumunda resmi ilan portalında ilanına, masrafın gider avansından karşılanmasına,
5-İİK 288/3 fıkra uyarınca gerekli kurumlara bildirim yapılmasına,
6-Alınması gerekli 54,40 harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 10 gün içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile alacaklı olduklarını beyen eden vekillerin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı