Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1057 E. 2021/893 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1057 Esas
KARAR NO: 2021/893
DAVA: Maddi Tazminat (6102 sayılı TTK m. 395,396- 6762 sayılı eTTK m.335,336)
DAVA TARİHİ : 13/09/2018
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (6102 sayılı TTK m. 395,396- 6762 sayılı eTTK m.335,336) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ——- hissedarı olduğunu, hissedar olması dolaysıyla yapılan genel kurul toplantılarına katıldığını ve hukuka aykırı şekilde yönetim kurulu üyelerine tanınan 6762 sayılı TTK 334. ve 335. Maddelerine —— dair genel kurul tarafından verilen yetki ve iznin iptalini talep ettiğini, ————- Maddelerinde yazılı yetkinin verilmesi,” ne dair yetki ve izinler — karan ile iptal edildiğini,—– sayılı dava dosyası ile genel kural kararının iptaline dair kararın—– tarihli ilamı ile —— düzeltme taleplerinin reddine karar verilmesi neticesinde kesinleştiğini, davalı ———- yönetimini hakimiyetlerinde bulduran —- bir aile şirketi olduğunu, ayrıca —- hissedarlarının özellikle —— hissedarı olduğunu, yine ——– hissedarlarının ——- yılında— olduklarım, yine davalı —- önce olduğu gibi —–yılından sonra ve işbu davanın ikamesi zamanında da — olduğunu, ——— bağlı bir müessese olarak faaliyetini sürdürdüğünü ve işletmenin muhtelif ünitelerinin ilavesi ile genişletilmesi üzerine —–ayrılarak bağımsız bir —– adını aldığını, ——– Madenlerinin de bünyesine katılmasıyla——— olarak faaliyetini sürdüren—— tarihten sonra —- haline getirildiğini,— yaşandığım, —– bağlı bir müessese olarak faaliyet gösteren ——- kararlan çerçevesinde kapatılmasına karar verildiğini, ancak, ülkemize sayısız hizmetleri olan ————–kapatılması kararına karşı, fabrikada örgütlü bulunan —–çalışanlarıyla birlikte tüm yöre halkı büyük tepki gösterdiğini ve —– oluşan bu tepkiler ———bir sürecin başlangıcı olduğunu, dönemin hükümeti ile sürdürülen uzun görüşmeler sonrasında fabrikanın özelleştirme kapsamına alınması sağlanmış ve ——– devri öngörüldüğünü,———- tarihinde imzalanan sözleşme ile devir şartlan hükme bağlanarak özelleştirme gerçekleştirildiğini ve——sembolik değer ile devir alındığını, —- olmuş bir kuruluş olduğunu, özelleştirme neticesinde —– davalı —- aralannda bulunduğu — mensuplan hakim hissedar olarak yer aldığını, davalı——– bulunduğu ve ——— pozisyonundaki kişilerin elindeki şirket hisseleri ile şirketi halka açık şirket olmaktan çıkardığını ve bir aile şirketi haline dönüştürdüğünü, neticesinde kendi hakim pozisyonda oldukları şirketlere —– mal satımlarında hakim hissedar oldukları aile şirketlerine öncelikle tanımak sureti ile haksız işlemler yaparak ve ihaleleri vermek sureti ile —– zararlara uğramasına sebebiyet verildiğini, bu durumun hissedarların dolaylı zararına sebebiyet verdiğini ve vermeye devam ettiğini, — tümü — olduğunu,—- aynı sektörde faaliyet gösteren– ailenin elinde bulunduğunu, gerek ——–gerekse diğer davalı —- celp edildiğinde— yönetiminde bulunan kişilerin davalı—— bulunan —– ortaklan olduklarının görüleceğini, —- seçildiğini, yapılan genel kurullarda 6762 sayılı TTK 334. ve 335. madde————-yetkileri alarak bu üç ailenin hakim hissedar olduğu aile şirketleri dışındaki şirketlerin daha yüksek birim fiyatından ————kütük demiri alma talepleri olmasına rağmen, kendi hakim pozisyonunda olan şirketlere -fiyat listeleri adı altında- daha düşük birim fiyatından liste fiyatları düzenleyerek satış yapıldığını, aynca ticari teamüllere ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak, —— daha önce siparişnameye bağlanan dava dışı şirketlere ait siparişin teslimatı bekletilerek, kendi hakim hissedar oldukları şirketlere, daha sonra siparişe bağlanmasına rağmen hem öncelikli hem normal kısım adı altında teslimatlar da bulunmak sureti ile halka açık ortaklığın kârım eritmek sureti ile kâr aktanmları yaptıklarını, ——- yönetiminin uzun süredir aynı kişilerin/ ailelerin tekelinde bulunduğunu, bu durum —- dosyalanın celbi neticesinde anlaşılacağını, yönetimde yer alan kişilerin —etmek sureti ile örtülü kazanç elde ederek —-zarara uğrattıklarını, —-neticesinde elde ettikleri menfaati iade etmek zorunda bırakıldığını, —- ile menfaat çatışmasına girdiğini ve —- bu şahıs ve firmalara tazminat davaları ikame ettiğini, daha sonra bu kişilerin — yönetimini ele geçirip geri çektirdiğini, ——- ortaklarının, yapılan ——– kendilerini yönetime seçtirip, yönetim kurulu üyelerine 6762 sayılı TTK 334. ve 335.maddeleri mucibinde izin verilmesini genel kuruldan geçirdiğini, bu yetkinin yönetim kurulu üyelerine tanınmasının yönetim kumlunda bulunan kişilerin aile şirketlerine haksız vc hukuksuz menfaat elde etmenin zeminini hazırladığını, yönetim kurulu üyelerinin tamamının halka açık bir şirket olan —–hissedarlarının haklan hilafına ve kendi menfaatlerine iş ve işlemler gerçekleştirerek —- uğratarak kendi aile şirketlerine haksız menfaat temin ettiklerini belirterek; davanın kabulü ile ———— maddesinde tanımlanan ——– verilen yetki/izin mahkeme kararı ile iptal edilip kesinleştiğinden davalıların ——- yılında verilen yetki ve iznin iptali dolaysıyla 6762 sayılı TTK 334. (6102 sayılı TTK 395 ) maddesinde tanımlanan” —– na aykırı her bir işlem ve eylem için fazlaya dair her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik —–tazminata sebebiyet verilen olay tarihlerinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılar——– müştereken ve müteselsilen — ödenmesine, —-yılında yapılan genel kurulda 6762 sayılı TTK 335. ——- maddesinde tanımlanan “Rekabet Yasağı” na dair verilen yetki/izin mahkeme karan ile iptal edilip kesinleştiğinden davalıların —– yılında verilen yetki ve iznin iptali dolaysıyla 6762 sayılı TTK 335. (6102 sayılı TTK 396.) maddesine aykın her bir işlem ve eylem için fazlaya dair her türlü dava ve talep hakkı sakh kalmak kaydıyla şimdilik —- tazminata sebebiyet verilen olay tarihlerinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılar—- müştereken vc müteselsilen tahsili ile ——– ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürüldüğü üzere ——– tekel olduğu ve müvekkillerinin — –hissedarları olduğu yönündeki iddialannın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, ——— konumunda olmadığı gibi piyasaya hakim pozisyonda da bulunmadığını. ülkenin —–üretiminin yaklaşık %51’ini — gerçekleştirdiğini, ——dışında içlerinde bizzat davacı şirketin de yer aldığı onlarca ——-üreticisinin bulunduğunu, ——- sınırlarını da aşar nitelikte dünya piyasaları olduğunu, ——-hemen hemen dünyadaki tüm bölgelere ihraç edilebildiği gibi özellikle kütük demirin birçok yabancı ülkeden de ithal edilebildiğini, bizzat davacı şirketin kütüm üretim kapasitesi ——–daha fazla olduğunu, bu halde —— gerek ülke pazannda gerekse —oluşturduğunu iddia etmenin mümkün olmadığını, müvekkillerinin ————– olduktan yönündeki iddianın da kabulünün mümkün olmadığını,—— işlem gören halka açık bir anonim şirketi olduğunu, tüm işlemleri—– tabi olduğu yasal mevzuat hükümlerine uygun olarak gerçekleştirildiğini, müvekkillerinin — en büyük hissedarlan olmadıklarını, —–müvekkillerinden daha büyük oranda hissedarlan bulunduğunu, müvekkillerinin sahip oldukları hisseler ile genel kurulda istedikleri kafadan çıkartabilmelerinin söz konusu olmadığını, bu iddianın öncelikle müvekkillerine ve devamında ——- hissedarlanna yönelik kabul edilemez nitelikte haksız bir itham olduğunu, müvekkilleri tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümlerine aykırı olacak biçimde herhangi bir şekilde rekabet kuralları İhlal edilmediğini, dava dışı —— zarara uğramasına yönelik hiçbir eylem ya da işlemde bulunulmadığını, davacının Türk Ticaret Kanunu hükümlerine aykırı biçimde müvekkillerinin —– zarara uğratacak nitelikte kendilerine örtülü kazanç sağlama amacı ile işlem ve eylemlerde bulunarak haksız rekabet kurallarının ihlal edildiğini ileri sürdüğünü, öncelikle müvekkillerinin hiçbir şekilde haksız rekabet kurallarını ihlal edecek nitelikte eylem yada işlemde bulunmadığını, bu hususun müvekkilleri hakkında davacı şirket tarafından ileri sürülen iddialar çerçevesinde —— Esas sayılı doyasında yapılan ceza yargılaması neticesinde —– ilamında verilen beraat hükmü ile basit olduğunu, işbu kararın ———- sayılı ilamı ile de onanarak kesinleştiğini, anılan karada hükme esas alınan —- tarihli bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere müvekkillerinin eylemlerinin 6762 sayılı TTK’nın 57.maddesinin 1,2,3,4,5,6,8,9 fıkraları ile 64.maddesinin 2,3 ve 4 fıkralarında düzenlenen haksız rekabet eylemlerinin hiçbirisine uymadığına hükmedilerek müvekkilleri hakkında beraat kararına hükmedildiğini, davaya konu — yılında yapılan genel kurulda alınan ——- no.lu kararın iptaline ilişkin hukuki süreçte, kararın iptaline yönelik gerekçede aynen “davalı şirket yönetim kurulu üyelerine 6762 sayılı TTK’nın 334 ve 335.maddelerince düzenlenen yetkiler tanınmış ise de aynı yöneticiler hakkında daha önceden alınan maddelerdeki yetkilerin verilmesinden kaynaklanan eylemlerden dolayı açılmış ve devam eden ceza davasının bulunmasına göre aynı kişilere, aynı yetkilerin tanınmasının afaki iyi niyet kurallarına aykın olduğu ve bu aykırılığın kararın çoğunluk oyu ile alınması suretiyle giderilemeyeceği” şeklinde belirtildiğini, iptal kararının gerekçesinin anılan maddelerdeki yetkilerin verilmesinden kaynaklanan eylemlerden dolayı açılmış ve devam eden ceza davasının — karşısında bahsedilen ceza davası olan ———– sayılı dosyasının esasında iptal kararının hukuki gerekçesini oluşturduğunu, bu nedenle mezkur ceza mahkemesi dosyasının eldeki dava ile de yadsınamaz bağlantısının bulunduğunu, işbu ceza yargılamasında müvekkillerinin haksız rekabet oluşturacak eylemlerde bulunmadıklarının tespit edildiğini, iptal karannm gerekçesinin hukuki manada ortadan kalktığını, davacın maddi gerçekliği yansıtmadığının açıkça ortada olduğunu, müvekkillerinin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine aykırı biçimde haksız rekabet olarak kabul edilebilecek eylemlerde bulunmadığının yine davacı şirket tarafından müvekkili —— aleyhinde —- İkame ettiği dava dosyasında yapılan yargılama neticesinde — tarihinde verilen karar İle de tespit edildiğini, davacı tarafından aynı iddia ve talepler —-aleyhinde —— sayılı dosyası ile de dava ikame edildiğini, yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiğini ve onanarak kesinleştiğini, müvekkillerinin —- oluşturacak bir davranış ve eylem birlikteliği içerisinde bulunmadığının— tespit edildiğini, ——– sayılı kararında işbu eldeki davada davacı tarafından İleri sürülen iddiaların da tüm detayları ite incelediğini, neticede müvekkillerinin iddia edildiği şekilde haksız rekabet oluşturacak yahut kendilerine örtülü kazanç sağlayacak herhangi bir işlem yada eylemde bulunmadıklarının tespit edildiğini belirterek haksız hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri île vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, şirket ortağı tarafından açılan, şirketle işlem yapma ve rekabet etme yasaklarının ihlali sebebiyle şirket zararının şirkete ödenmesi talepli tazminat davasıdır.
Davacının ve davalıların ortağı olduğu, dava dışı— tarihli ——— maddeleri uyarınca şirketle işlem yapma ve şirketle rekabet etme konusunda yazılı izin verilmesine dair” karar verilmiştir.
Davacı ortak, bu kararın iptali için süresinde dava açmış, — kararı ile davanın reddine karar verilmiş—– onanmasına karar verilmişse de, karar düzeltme istemi sonras—– —- davalı şirket yönetim kurulu üyelerine 6762 sayılı TTK’nın 334 ve 335. maddelerinde düzenlenen hususlarda yetkiler tanınmış ise de, aynı yöneticiler hakkında daha önce anılan maddelerdeki yetkilerin verilmesinden kaynaklanan eylemlerinden dolayı açılmış ve devam eden bir ceza davasının bulunmasına göre, aynı kişilere yeniden aynı yetkilerin tanınması afaki iyi niyet kurallarına aykırı olup, söz konusu kararın çoğunluk oyu ile alınmasının da yapılacak değerlendirmede etkili olamayacağı, bir başka anlatımla kararın oy çokluğu ile alınmış olmasının afaki iyi niyet kurallarına aykırılığı ortadan kaldırmaya yetmeyeceği, bu itibarla davacının isteminin kabulü ile afaki iyi niyet kurallarına aykırı bulunan davaya konu genel kurul kararının iptaline karar verilmesi gerektiği ” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Bu bozma sonrasında— — tarihli genel kurulun 4. maddesinin iptaline karar verilmiş, bu karar da————— kesinleşmiştir.
Davacı, eldeki davada, bu iptal kararı sonrasında — tarihleri arasında davalılar —- yaptıkları her bir işlem sebebiyle, şirketle işlem yapma yasağına aykırı işlemler için şimdilik — rekabet etmeme yasağına aykırı işlemler için şimdilik —– tazminatın her bir işlemde olay tarihinden itibaren avans faizi ile, her üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve dava dışı ——— ödenmesini talep etmektedir.
Husumet yöneltilen her üç davalı da —- davalılar ——- aynı zamanda anılan dönemde şirketin yönetim kurulu üyeleridir. Diğer davalı şirket ise davalılar ————– ortağı olduğu aile şirketidir.
Davacı,——— hakimiyetinde olduğunu, yöneticilerin kendi aile şirketlerinde de yönetici durumunda olduklarını ileri sürmüştür.
Davacının haksız rekabet hükümlerine göre açtığı davalar olup bunlar celp edilerek incelenmiştir. Davacı—- haksız rekabet hükümlerine göre dava açmış, ——–sayılı kararla davanın reddine karar verilmiştir. Davacı bu kararı istinaf etmiş, —–sayılı kararla istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı —- karşı haksız rekabet hükümlerine göre dava açmış,—-sayılı kararla davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar —kararla onanmıştır.
Davacı, dava dışı ——– haksız rekabet hükümlerine göre dava açmış, —- sayılı kararla davanın reddine karar verilmiştir. Bu kararın istinaf istemi —- reddedilmiştir.
Davacının başvurusu üzerine——- kapsamında —– dava dışı diğer şirketlerde incelemelerde bulunmuş ve sonuç olarak ——- tarihli karar ile, davalı şirketlerin ve diğer şikayet edilen şirketlerin eylemlerinin 4054 Sayılı RKHK.nun 4 ve 6 maddelerini ihlal etmediklerine karar verildiği anlaşılmıştir. Davacı, —– karar sayılı kararına karşı dava açmış, —- dava reddedilmiş;———– tarihli kararı ile davacı itiraz ve temyizleri de yerinde görülmemiştir.
Yöneticilerin yargılandıklar—– tarihli kararla sanıkların beraatine karar verilmiş, bu karar ———– kararla onanarak kesinleşmiştir.
Öncelikle davanın hukuki nitelendirmesi ile davalıların husumeti üzerinde durmak gerekir.
Davacının tazminat talebi esasen TTK.nun 553,555 maddelerine dayalı sorumluluk davasıdır. Her ne kadar davacı, dava dilekçesinde ve ilerleyen tüm aşamalarda davanın 6762 sayılı TTK.nun 334,335 (6102 sayılı TTK.nun 395,396) maddelerine dayalı tazminat davası olduğu ileri sürülmüşse de, yasanın yöneticiler için getirdiği yasal zorunluluklara (işlem yapmama, rekabet etmeme) uyulmaması halinde tazminat yahut, menfaatin şirkete ait olduğunu talep etme hakkı doğrudan şirkete aittir. Davacı şirket ortağı olarak, ancak yöneticilere karşı sorumluluk davası açarak, zararın şirkete ödenmesini talep edebilir. TTK.nun 334,335 maddelerine dayalı davada davacının aktif husumeti, sorumluluk davası esaslarına göre de davalı——— pasif husumeti bulunmamaktadır. Bu nedenle dava, davalı yöneticiler yönünden sorumluluk davası olarak nitelendirilerek esasa geçilmiştir.
Bu hukuki vasıflandırma zamanaşımı itirazını da bertaraf etmiştir. Davalılar 6762 sayılı TTK.nun 334,335 (6102 sayılı TTK.nun 395,396) maddelerine göre üç ay, her durumda —– yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğunu,—- tarihinde açılan davada zamanaşımının dolduğunu ileri sürmüşlerse de, yöneticinin sorumluluğu davası olarak nitelendirilmesi gereken davada zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Davada, asıl mesele, genel kurul kararının iptal edilmesi ve iptalin kesinleşmesinin hukuki sonuçlarına ilişkindir. Bilindiği üzere, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri kural olarak şirket konusuna giren işlerde şirketle kendi adına veya başka bir kişinin temsilcisi sıfatıyla işlem yapamaz, şirkete borçlanamaz, ortaklığın işletme konusu ile ilgili rekabet edemez. Ancak TTK.nun 395,396 (e TTK 334,335) maddelerine göre genel kurulda yönetim kurul üyelerine süreli veya süresiz biçimde bu hususta izin verilebilir. Bu izin başlangıçta olabileceği gibi, şirket sonradan da icazet verebilir. Genel kurul kararlarının iptaline dair kararın kesinleşmesi, ortaklık içi ilişkilerde ve genel hukuki ilişkinin unsuru veya geçerlilik koşulu oluştuğu hallerde geçmişe etkilidir.—- İyiniyetli üçüncü kişilerin genel kurul kararına dayalı kazanımları korunur. ————-
Bir diğer ifadeyle, somut olayda uygulanacak 6762 sayılı TTK nun 334,335 maddelerine aykırı olarak yönetim kurulu üyesine verilen izin iptal edilse de, bu tek başına bu yönetim kurulunun mevcut ve iptal edilene kadar da geçerliliğini koruyan genel kurul kararına uygun olan işlemlerini hükümsüz hale getirmez. Dava dışı şirketin devam eden yıllarda da yine yönetim kurulu üyelerine aynı şekilde işlem yapma ve rekabet etme izin verdiği düşünüldüğünde, şirketin izni iptal edilse dahi, sonradan verilmiş icazeti söz konusudur.
————sayılı ilamında da açıklandığı ve doktrinde de kabul edildiği üzere, genel kurul işleme açık veya zımmi olarak icazet verebilir. Zira, ortaklıkla yapılan işlem, re’sen batıl olmayıp iptali kabildir. Batıl sayma yetkisi genel kuruldadır. Genel kurulun işlemi takip eden yıllarda aksine bir karar almaması, yönetim kurulunun ibra edilmesi, bu işlemlerin de bilançoda, kar tablolarında gelir olarak yer alması ve onaylanması, kâr dağıtımının bu işlemlerin geliri üzerinden yapılması, uzun süre genel kuruldan aksi yönde bir karar çıkmaması, kurumlar vergisinin bu gelirlere göre ödenmesi gibi olgularla zımni olarak genel kurulun işlemlere icazet vermesi mümkündür. Şirket kayıtları üzerinde bu yönde inceleme yaptırılması sonrasında bunun tespiti halinde, mahkemenin artık anılan maddeyi re’sen uygulama yetkisi bulunmamaktadır” denerek TTK.nun 334 maddesine aykırı şekilde yönetim kurulu üyesinin şirket adına verdiği taşınmaz tapusunun mahkemece iptaline karar verilemeyeceğini belirtmiştir.)
Davacının yönetim kurulu üyelerinden tazminat talep edebilmesinin tek yolu sorumluluk davası olup, bunun ön koşulu da zarar, kusur ve zarar ile kusur arasında uygun bir nedensellik ilişkisinin mevcut olmasıdır.
Dava dışı———– ; sonrasında da davalı şirketin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle incelemeler yaptırılmıştır.
Dava dışı —- şirketin defterlerinin incelendiği —- tarihli bilirkişi raporunda “sektördeki dalgalanmalar satış fiyatlarını değişken kıldığından,———– beş günde bir fiyat listesi güncellediği, bu sebepten dolayı toplam satışların toplam fiyata bölünerek birim fiyatın bulunması yönteminin değerleme açısından bir sonuç vermeyeceğinden dolayı satış faturaları —— açıkladığı fiyatlar karşılaştırılmış, ilişkili olamayan kişilerle yapılan satışların etüt edilmiş,——– alımlarında uygulanan fiyat ve vadelerin kamunun bilgisine açık olan fiyat listesi ile uyumlu olduğu” belirtilmiştir.
Davalı şirketin defter ve kayıtları ile tüm dosya kapsamında yaptırılan incelemede, —- tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle, “davalının —- yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, kapanış tasdikinin bulunmadığı, ——- yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığını, 6762 sayılı TTK.m.383 (aynı yönde 6102 sayılı TTK.m450) uyarınca, genel kurul kararının iptaline ilişkin kesinleşmiş ilamın bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade ettiği; buna karşılık iyi niyetli üçüncü kişilerin haklarının korunduğunu, şirketle işlem yapma yasağına şirketçe önceden izin verilebileceği gibi sonradan da bu işteme icazet verilerek geçerlik tanınabileceği; icazet açık olabileceği gibi zımnî de olabileceğini, rekabet yasağı düzenlemeleri ile amaçlanan şirketin zarar görmesinin önlenmesi olduğu; şirket rekabet yasağına aykın hareket eden üyeden ve iş birliği halinde ilişkili kişiden tazminat talep edebileceği; şirketin bu hakkın kullanabilmesi zararın varlığına ve bunun ispatına bağlı olduğunu; tazmini talep edilen zarar daha çok, bu işlemin şirketin ad ve hesabına yapılmamış olmasından doğan kâr kaybı olduğunu; Borçlar Kanunu’nun sistematiğinde de tazminatın uğranılan zarardan fazla olamayacağını, davalı şirkete satılan ürünler dolayısıyla dava dışı şirketin zarara uğrayıp uğramadığı ve haksız rekabet yönünden; dava dışı—- —— kamuya açıkladığı fiyatlar ile talimatla incelenen dava dışı şirketin satış kayıtları ve davalı —— dava dışı şirketten almış olduğu mallann fiyatlarının yapılan karşılaştırmasında, alınan fiyat ile kamuya açıklanan fiyatın uyumlu olduğu, —— yapılan inccleme sonucunda düzenlenen değerleme raporlarında — dava dışı —— alımlarında uygulanan fiyat ve vadelerin kamunun bilgisine açık olan fiyat listesiyle birebir uyumlu olduğunun,——- mal alımlarının piyasa değerinin üzerinden gerçekleştirildiğinin belirtildiği, tarafımızca yapılan hesaplamada da aynı şekilde dava dışı şirket tarafından davalı şirkete satılan ürünlerden dolayı herhangi bir zararının bulunmadığı hususları topluca değerlendirildiğinde davalıların haksız rekabet teşkil edecek eylemlerinin bulunmadığı” mütalaa edilmiştir.
Davacı rapora itirazlarında, yöneticilere verilen iznin iptal edilmesi kararının geriye etkili sonuç doğuracağını, bu nedenle de hiçbir zarar koşulu aranmaksızın yapılan tüm işlemler sebebiyle tazminat sorumluluğunun doğduğunu ileri sürmüşse de buna itibar etmek mümkün değildir. Bir kere 6762 sayılı TTK’nın 334,335 maddelerine göre istenen tazminatı talep etme hakkı şirketin kendisine aittir. Davacı ortağın talebi ancak yöneticinin sorumluluğu kapsamında mümkün olabilir ki bunun için de yöneticinin eylemi, şirketin zararı ve zarar ile eylem arasındaki illiyet bağının ortaya konması gerekir. —– tarihinde 6102 sayılı TTK.nun yürürlüğe girmesinden önceki dönem için istenen tazminatta, kusurun olmadığını ispat yükü yöneticilere—— aittir. Diğer bir ifadeyle eski TTK döneminde yöneticiler kusursuz olduklarını ispatlamadıkça zarardan sorumlu idiler. Öte yandan şirketin “zarar”ı olduğunu gerek eski gerekse yeni TTK döneminde davacı ispat etmek zorundadır. Zararın mevcut olduğu ortaya konamamıştır.
Alınan bilirkişi raporlarına, özellikle —— sayılı kararında yapılan tespitlere, bu tespitlere davacının itirazı üzerine açılan ————– nazara alındığında, şirketin bir zararının olmadığı, yöneticilerin kusurlu bir davranışının olmadığı, yöneticilerin alınan bir genel kurul kararı doğrultusunda, kamuya açık olarak piyasaya bildirilen fiyatlara göre işlem yaptığı, iptal kararının tek başına yöneticinin işlemini hukuksuz hale getirmediği anlaşıldığından davanın davalı yöneticiler ———- Diğer davalı ——yönünden yukarıda açıklanan gerekçelerle husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar—-yöneltilen davanın reddine;
2-Davalı ——— yöneltilen davanın husumet yokluğundan reddine;
3- Alınması gerekli 59,30TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.024,65-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 965,95-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4- Davacı tarafından yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafından yapılan 44,00TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmenine
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalılar ——— vekili için takdir olunan 4.080,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar —–vekiline verilmesine,
7- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı ——- vekili için takdir olunan 4.080,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı——- vekiline verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 07/07/2021