Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1031 E. 2019/63 K. 23.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1031 Esas
KARAR NO : 2019/63
DAVALI : HASIMSIZ
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 07/09/2018
KARAR TARİHİ : 23/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde nnlarda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum neticesinde döviz kurlarında meydana gelen olağanüstü artışı ile başlayan daha sonra tüm sektörlere yayılan ekonomik kriz sonucu nakit akışında ön görülemeyen sıkıntılar yaşanmaya başlandığını, bundan dolayı müvekkilinin konkordato talebinde bulunduğunu, İİK 285 vd maddeleri gereğince konkordato taleplerinin kabulü ile öncelikle müvekkili şirket lehine 3 ay geçici mühlet kararı ile birlikte İcra ve İflas Kanunu’nun 287 ve 294.maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve ihtiyati tedbir kararlarının aynen devamıyla yargılama sırasında kesin mühlet kararı verilmesi ile yargılama neticesinde de konkordato tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, İİK.nun 285/1 maddesi uyarınca borclu tarafından yapılan konkordato talebidir.
Davacının dava dilekçesi ve ekleri incelenmiş, İİK’nun 7101 sayılı kanunla değişik 286.maddesine göre istenen belgelerin dava dilekçesi ekinde mevcut olduğu anlaşılmakla davacı şirket lehine 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş, geçici mühlet süresi içerisinde İİK 294-295-296 ve 297.maddelerinin uygulanmasına, şirket aleyhine ihtiyati haciz ve muhafaza işlemlerinin yapılmasının tedbir yoluyla durdurulmasına, şirkete, şirketin mali yapısı göz önüne alınarak bir konkordato komiserinin atanmasına, atanan komiserlere şirketin defterlerini tutarak projenin incelenmesi, şirketin faaliyetlerine nezaret etmeleri ve kanundan kaynaklanan diğer görevleri yapmak suretiyle rapor düzenlemeleri görevi verilmiştir.
Verilen geçici mühlet kararı, tedbirler ve atanan komiserler ile ilgili gerekli ilanlar yapılmış ve ilgili kurumlara gerekli bilgiler verilmiştir.
Davacı tarafından gerekli iflas avansı ve konkordato gider avansı verilen süre içerisinde dosyaya yatırılmıştır.
Davacı şirketin iki ortaklı olduğu; %51 hissesinin ———– %49 hissesinin ————-ait olduğu,———–TL sermayeli olup, sermayenin tamamının ödenmiş olduğu görülmüştür.
Mahkememizce atanan konkordato geçici komiseri 16/01/2019 tarihli sunulan raporunda; kaydi bilançoya göre şirketin 31/10/2018 tarihi itibariyle öz varlığının (+) 7.894.563 TL olduğunu, rayiç değer bilançosuna göre öz varlığının (+)5.668.820 TL olduğunu, geçici mühletin de dahil olduğu son 6 ayda, şirketin bilanço aktiflerinin 5.285.184 TL arttığı; pasiflerinin ise 5.337.586 TL arttığını, 5 aylık dönemde dönem net zararının (-)52.404 TL arttığını, elinde devam eden 4 adet proje olduğunu, bu 4 projeden net olarak 5.250.000TL kar elde etmeyi hedeflediğini, sonuç kısmında da, konkordato talep ettiği borçlarını ödeme ihtimalinin bulunduğunu, başarıya ulaşması ihtimalinin olduğunu mütalaa etmiştir.
Geçici komiser raporunungelir tablosu, bilanço gibi mali verilere ilişkin tespitlerinin usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılarak itibar edilmiş ancak komiser heyetinin, “konkordatonunu başarıya ulaşmasının alacakların tahsili ve planlanan karlılık hedeflerine ulaşılması ile mümkün olacağı” şeklindeki soyut görüşlerine itibar edilmemiştir.
Komiser raporunda geçen “alacakların tahsil edilmesi halinde”, “hedeflenen karlılığın sağlanması halinde” gibi ihtimale dayanan olumlu görüş, davacının özel durumuna, projesine ilişkin hiç bir tespit içermeyen, her konkordato talebi için genel geçer ifadeler olup, kesin mühlet için gereken somut yapısal iyileşme ihtimalinin tespiti olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali bakımından dikkate alınacak iyileşmeden kasıt, yapısal, sürdürülebilir bir iyileşmedir. Bilançosal bir iyileşme değildir. Konkordato zaman kazanmaya yönelik bir talep olmamalı, borçluya geçici bir koruma sağlamalıdır.
Davacının talebi vade konkordatosudur. Davacı şirket borcun %100’ünü, konkordatonunu tasdikinden sonra 48 aya yayılmış şekilde ödemeyi vaad etmiştir. Kaynak olarak da devam eden projelerin sonucunda alınacak hakedişler ile önümüzdeki 4 yılda hedeflenen kardır.
Davacı şirketin bildirdiği toplam borcu 23.140.316 TL dir. Davacının nakit krizini nasıl aşacağına ilişkin projede somut bir adımı yoktur. Konkordato projesi için zorunlu olmamakla birlikte nakit krizinin aşılmasını sağlayan en yaygın plan “sermaye artışı taahhüdü” dür ki davacının sermaye artışı gibi bir planı da yoktur. Borçların ödenmesi devam eden 4 proje sonunda elde edilecek hak edişlere bağlanmıştır. Ne var ki bu taahhütlerin hiç hatasız, eksiksiz tamamlanması halinde elde edilmesi hedeflenen kar ise 5.250.000TL olup, borcun yaklaşık dörtte biridir. Yine davacının 2018,2019,2020,2021 yıllarında elde etmeyi planladığı kar tutarı da 4.592.950 TL dir ve toplam borç miktarının 23 milyon civarında olduğu dikkate alınırsa bu hedeflerin sağlanması da yetersiz kalacaktır. Davacının hiç icra takibi görmeden geçirdiği 5 ayda, kayda değer bir faaliyet karı, ivmesi olmadığı gibi, net zararı artmıştır. Şirketin bilançosunun pasif kısmında cari işletme giderlerinden olan ödenmemiş personel borcu, finansal kiralama borcu mevcuttur. Şirket aktifinde yer alan 3 adet aracın konkordato teklifinden hemen önce satıldığı, bilanço aktifinin “taşıtlar hesabı”nda bu nedenle azalma görüldüğü; 31/12/2018 tarihinde ortaklara borç hesabına 64.898 TL aktarıldığı, diğer bir ifadeyle şirketin geçici mühlet içinde ortakların da alacaklı hale getirildiği görülmüş, bu tasarruflar, heyetimizce olumlu karşılanmamış açıklanmaya muhtaç hususlardır. En önemlisi, konkordatonun tasdikinden itibaren (kesin mühlet uzamasa dahi en erken 2020 yılında tasdik edilecek olup, zaten 1,5 yıl tedbirlerle geçirildikten sonra) 48 aya yayılan konkordato projesinin inandırıcı ve ciddi olduğundan söz etmek de oldukça güçtür.
İnandırıcı ve gerçekçi olmayan, iyi hazırlanmamış proje ve soyut çözüm önerileri ile kesin mühlete geçilemeyeceği, yapısal düzelme ve net tedbirlerin zorunlu olduğu, vadelerin öngörülebilir ve takip edilebilir olması, aksi takdirde amacın ödemelerin bir süre tatil edilmesi, alacaklıların alacağına geç kavuşması için kurumun kullanılması anlamına gelebileceği görülerek konkordato talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı şirketin gerek kaydi gerekse rayiç bilançolarına göre borca batık durumda olmadığı net biçimde anlaşılmış, iflas verilmesini gerektirir koşullar olmadığından iflas kararı verilmemiş, tedbirler kaldırılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın ve konkordato talebinin REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına,
3-Konulan tüm konkordato tedbirlerinin kaldırılmasına, komiserlerin görevlerine son verilmesine,
4-Ticaret Sicil Gazetesinde ve———- Kurumunda gerekli ilanların yapılmasına,
5-Alınması gerekli 44,40 TL harcın davacı tarafça yatırılan 35,90 TL harcın mahsubuyla bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle hazine adına irad kaydına,
6-Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 10 gün içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile huzurdaki müdahale talep eden vekillerin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 23/01/2019