Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1010 E. 2020/938 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1010 Esas
KARAR NO : 2020/938

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2018
KARAR TARİHİ : 17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin —— yılında kurulduğunu, bu çerçevede grup şirketleri ile birlikte dünya lideri konumunda olan iş makinelerinin —- —servis işlerinin yapılması maksadı ile davalı firma ile yetkili servis sözleşmesi akdettiğini, —- başlayan ticari ilişkinin 2017 yılında sona erdiğini, ancak ticari ilişki devam ederken davalının faturadan kaynaklı 47.484,62 TL tutarındaki cari hesap borcunu tüm şifahi ve yazılı uyarılara rağmen ödemediğini, işbu tutarın tahsili amacı ile İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün—-. Sayılı dosyası üzerinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazdan sonra 20.000,00 TL tutarında ödeme yaptığını beyan ederek, davalı itirazının iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar akdedilen yetkili servis sözleşmesine gereğince, müvekkili şirkete istenilen standartlara uygun nitelikte yedek parça temin edileceğini, bahse konu parçaların sözleşmede belirtilen kalitede ise ödeme yapılacağını, aksi takdirde ödeme yapılmayacağını,davacı şirketin göndermiş olduğu parçaların sözleşmede belirtilen nitelikte ve müvekkil şirketin aradığı kalitede ve standartlara uygun olmaması, bozuk olması sebebiyle müvekkil şirketin ödeme yapmadığı, çünkü gönderilen parçaların sözleşmeye göre ve TBK hükümlerine göre ayıplı ve bozuk mal niteliği taşıdığı için sözleşmenin tarafı olan müvekkillerinden yapmış oldukları edimin karşılığı ücreti talep etmelerinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, teslimi gerçekleşmeyen malların bedelinin istenilmesinin borç ilişkisine aykırı olduğu, davacı yana yapılan 20.000,00 TL’lik ödemenin de bozuk olmayan ve teslim edilen malların bedeli olduğunu beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle cari hesap borcundan kaynaklı davacı tarafça başlatılan İstanbul Anadolu —-. İcra Müdrülüğünün ——-. Sayılı icra dosyasının davalı tarafça yapılan itirazın İİK. 67 kapsamında iptali ve icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti isteminden ibarettir.
Dosya incelendiğinde, taraflar arasında 01/04/2014 tarihinde yetkili servis sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. Mahkememizce celp edilen icra dosyasında davalı yana ödeme emrinin 23/06/2018 tarihinde tebliğ olduğu, davalı tarafça adana mahkemeleri yetkili olduğundan bahisle takibe itiraz edildiği, takipten sonra 20.000,00-TL ödeme yapıldığından bakiye 27.484,62-TL fatura alacağına ilişkin eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında yapılan sözleşmede “İstanbul Mahkemeleri”‘nin yetkili kılındığı, davalının ise Adana İcra Daireleri’ni yetkili gösterdiği, yetki itirazının usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmakla yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir. Nitekim benzer nitelikte——- Sayılı ilamında:” HMK 19. maddesi gereğince yetkili yer doğru olarak gösterilmediğinden yetki itirazı dinlenmez. Davacı ile davalı borçlular arasında düzenlenen takibe konu kredi sözleşmelerinde İstanbul İcra Dairelerinin yetkili kılındığı, tarafların tacir olması karşısında, HMK.’nun 17. Maddesi uyarınca yetki sözleşmesinin geçerli olup tarafları da bağlar. Ancak davalı tarafın yetki itirazında bulunurken doğru yetkili kılınan icra dairesini İstanbul olarak bildirmesi gerekirken Bursa olarak belirtmesi HMK. 19/2. Maddesine aykırı olup yetki itirazı dinlenmez. İzah ve iştirak edilen gerekçelerle İlk Derece Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” bu hususa değinilmiştir.
Mahkememizce davalının defterlerinin incelenmesi amacıyla talimat yazılmış, davalının defterlerini sunmadığı anlaşılmıştır.Mahkememizce davacının defterlerinin incelenmesi için mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır. Mahkememizce re’sen seçilen mali müşavir bilirkişi 20/10/2020 tarihli raporunda özetle: “Davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle kaydi olarak 47.484,67 TL alacaklı göründüğünü, takipten sonra davalı tarafından 20.000,00 TL ödeme yapıldığı ve davacının dava tarihi itibariyle davalıdan kaydi alacağının 27.484,67 TL olarak göründüğünü, davacı tarafından kendisine teslim edilen yedek parçaların bir kısmının ayıpla olmasını gerekçe gösterdiği ve bu nedenle eksik ödeme yaptığını beyan ettiğini, ancak ayıp iddiasına dair tevsik edici herhangi bir belge sunmadığı ve dosya içerisinde ayıplı olduğunu iddia ettiği emtiaya ilişkin herhangi bir iade faturasının da görülmediğini, davalının ayıp iddiasının ve ayıplı olduğu iddia edilen emtianın iadesi hususunun belgesel anlamda izaha ve ispata muhtaç göründüğünü, davacının davalı yandan kaydi olarak 27.484,67 TL alacaklı olduğunu, ancak bu hususun hukuki yorum ve takdirin mahkemeye ait olduğunu, davacının davalı taraftan takiple temerrüde düşürdüğünün görüldüğünü, faiz yönünden hesaplanan infaz anında icra müdürlüğü tarafından yapılacağını, davacı yanın talep ettiği icra inkar tazminatı hakkında takdirin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur.
Bilindiği üzere HMK’nın 222. Maddesi gereği davacı tarafın defterlerinin sahibi lehine delil teşkil etmesi için davalı tarafın aynı şartlarla uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter ve kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmış olması gerekir. Öte yandan fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir. Belirtilen belgeler imzalı sevk irsaliyesi, mutabakatname, vergi kayıtları gibi her türlü ispata yarar yasal delil olabilir. Eldeki davada ise davalı taraf takipten sonra 20.000,00-TL ödeme yapmış olup, ödeme yapılmayan bakiye dava konusu alacak hakkında ise teslim edilmeyen mal ve ayıplı ifaya dayanmıştır. Bilindiği gibi ayıp iddiasında bulunan tarafın süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Davalı taraf ise buna ilişkin bir delil sunmadığı gibi ayıpların ne olduğu hususunda da somut hiçbir beyanda bulunmadığından ayıp savunmasına itibar edilememiştir. Diğer uyuşmazlık fatura konusu malların teslim edilip edilmediğidir. Taraflar arasında yapılan sözleşmelerde davacının defter ve kayıtlarının münhasır delil olduğu düzenlenmiştir. Elbetteki davacının defterlerinin münhasır delil olması halinde dahi davalının bir takım savunmaları kapsamında aksini ispatlayacağı hususlarda ispat hakkının elinden alınmaması gerektiğinde defterlerinin de incelenmesi gerekmektedir. Ancak davalı taraf hangi fatura alacaklarının ayıplı olduğu, hangi fatura alacaklarının teslim edilmediği hususunda açıklayıcı bir beyanda bulunmadığı gibi defterlerini de ibraz etmediğinden aralarında akdedilen sözleşme de göz önüne alınarak davacının defter ve kayıtları ile hüküm kurmak gerekmiş ve rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Nitekim benzer nitelikte Yargıtay —-HD’nin ————— Sayılı ilamı mevcuttur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde: Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafça davalı tarafa bu ticari ilişki kapsamında faturalar düzenlendiği, ancak davalı tarafça ödeme yapılmadığından icra takibine geçildiği anlaşılmış, Mahkememizce alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli ve denetlenebilir bulunmuş, davalı taraf ayıp iddiasında bulunmakla süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edemediği gibi hangi malların ne şekilde ayıplı olduğunu da beyan etmediğinden ayıp savunmasına itibar edilememiş, taraflar arasında akdedilen sözleşmede davacının defterlerinin münhasır delil olarak kabul edilmiş olması, davalının defterlerini ibraz etmemiş olması, davalının takipten sonra kısmi ödemeleri göz önüne alınarak, rapor doğrultusunda davacının 27.484,62-TL alacaklı olduğu kanaati ile davanın kabulüne karar verilmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş, davacı avans faizi talep edebilecekken takipte reeskont faizi talep ettiğinden talebi gibi reeskont faizi ile devamına karar vermek gerekmiş, itirazın iptaline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün—-. sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 27.484,62-TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %8,75 ve değişen oranlarda işleyecek reeskont faizi ile birlikte devamına,
2-Kabul edilen 27.484,62-TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.877,47-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 469,37-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.408,10-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 35,90-TL başvurma harcı, 469,37-TL peşin harç toplamı olan 505,27-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 973,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden ————— göre hesaplanan davacı vekili için takdir olunan 4.122,69-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı