Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/980 E. 2020/496 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ İ
ESAS NO: 2017/980 Esas
KARAR NO: 2020/496
DAVA: İflas (İflasın Açılması)
DAVA TARİHİ : 12/09/2017
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Açılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının pasif malvarlıklarının aktif malvarlıklarının çok üzerine çıktığını borçlarını ödeyemeyecek durumda olan davacının iyi niyetle ödemeleri yapmaya çalıştığını fakat yaşadıkları son kriz nedeniyle tıkanma noktasına geldiğini, davacının bütün alacaklılarına eşit davranılmasını sağlayabilmek ve kanuni yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla doğrudan doğruya kendilerinin iflasını isteme kararı aldığını belirterek müvekkili şirketin aciz nedeniyle doğrudan iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil ——– dilekçesinde özetle; davacıdan alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili için———İcra müdürlüğünün —— Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin icra takibi dışında cari hesap olarak ——- bakiye alacağının da bulunduğunu davacı şirketin yaptığı işlerden hakedişler aldığını ancak müvekkilinin borcunu ödemekten kaçındığını, belirterek davaya müdahil ve katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil ——— vekili müdahillik dilekçesinde özetle; davacının iddia ve taleplerinin maddi gerçeği yansıtmadığı gibi yasal düzenlemelere de uygun olmadığını, davacı şirketin yurt içi ve yurt dışında birden fazla taahhüt işi aldığını ve uygulamaya geçtiğini, yaptığı işlerden dolayı hakedişlerinin bulunduğunu belirterek davaya müdahil ve katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesini ve davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, İİK’nın 178. madde hükümlerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir.
İİK’nın 178. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Borca batıklık, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur.
Davacının adli yardım talebi kabul edilmiş, iflas avansı dava şartı olarak aranmamıştır.
Dava, İİK.nun 178/2 yollaması ile 166. maddedeki usulle ilan edilmiş, müdahale talebinde bulunan ————–yazılı beyan dilekçesi sunmuş, davacı şirketin iflas talebinin kötüniyetli olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Davacı şirketin bildirdiği rayiç varlıklara göre Makine mühendisi bilirkişi atanmış ve rayiç raporu alınmıştır.
Teknik incelemeden sonra iflas koşullarının mevcut olup olmadığının irdelenmesi için mali heyet oluşturulmuş, bir mali müşavir, bir mimar, bir bağımsız denetçi muhasip bilirkişiden oluşan heyetten rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti —- tarihli raporda, davacı şirketin ——– defterlerini ibraz etmediğini, ——— kaydi defter kaydına ve kurumlar vergisi beyannamesine göre ——— borcu batık durumda olduğunu ancak şirketin son mali kayıtlarının sunulmamış olması sebebiyle güncel durumunun tespit edilemediğini, ispat yükünün davacı tarafça yerine getirilemediğini mütalaa etmişlerdir.
———— sayılı kararında açıklandığı üzere, “İflas talebi üzerine mahkeme bilirkişi incelemesi yaparak iflas talebinin yerinde olup olmadığını belirler. Borca batıklığın tespiti için borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. Mahkemece davacı şirketin borca batık durumda olmadığı kabul edilmişse de bu konudaki inceleme yeterli değildir. Zira, şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Mahallinde keşif yapılarak; uzman bilirkişi aracılığıyla tespit edilebilen niteliklerine göre kayıtlardaki malvarlığının (örn; araçlar, model ve yaş gibi diğer özelliklerine göre) rayiç tespitinin yapılması mümkündür. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları,—— kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir”.
Bildirilen rayiç varlıklar oldukça az olup Makine mühendisi marifetiyle değerleri tespit ettirilmiştir. Şirket yetkilisi, bilirkişilere attığı elektronik postada şirketin araçlarının, bilgisayarlarının satıldığı, elden çıktığı bildirilmiştir.
Müdahiller davacı şirketin tahsilatlar yaptığını ancak borçlarını ödemek yerine iflas talebiyle bu davayı açtıklarını ileri sürmüşlerdir. Müdahillerin bu iddiaları üzerinde durmak gerekir, ancak davacının —— kayıtlarını sunmamış olması, davacı şirketin son mali durumunu ve mevcut durumda borca batık olup olmadığını tespit etmeyi imkansız kılmıştır. Davacı vekili, ———— borcun mevcut olduğunun belirtilmiş olması ile şirketin iflasına karar verilmesini talep etmişse de, vergi beyannamesi şirket tarafından bildirilen ve dayanakları bakımından sorgulanmaya muhtaç, tek başına borca batıklık tespitinde yetersizdir.
Bir kısım araçlar satılmış ise bunların plakaları bildirilmeden, satışa ilişkin evraklar olmadan şirket yetkilisinin beyanı da teyide muhtaçtır.
Müdahil ortak ———- olan borçların bir kısmını kefil olması sebebiyle ödemiştir. Bankaya yazılan müzekkere cevabına göre ———— yılları arası şirketin hesabından bir miktar para da ortağın hesabına havale olmuştur. Bu havalelerin şirketin malvarlığını azaltmak amacıyla yapılmadığı hususunda, davacı şirketin, iflasını talep ederken kötüniyetli olmadığı hususunda mahkememizde yeterli vicdani kanaat oluşmamış, davacı tarafça sunulması gereken belgeler sunulmamış, icra dosya numaraları ve vergi beyannamesi ile yetinilmiş olmakla, borca batıklığın yöntemince ispatlanamamış olması karşısında davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gerekli 54,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 18,50TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
4- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 10 gün içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı ve müdahillerin vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 16/07/2020