Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/917 E. 2018/717 K. 27.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/917 Esas
KARAR NO : 2018/717 Karar

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/08/2017
KARAR TARİHİ : 27/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin … plakalrı … marka,….. tipi aracı davalı …’den Kartal … Noterliğinin 11 Ağustos 2017 tarih, …… yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile 22.800,00-TL bedelle satın aldığını, dava konusu aracı …. adresli internet sitesine vermiş olduğu ilan vasıtası ile aldığını, müvekkilini aracı satın aldıktan sonra sigorta yaptırmak için sigorta şirketine başvuruda bulunduğunu, sigorta şirketi tarafından aracın % 90 pert olduğu gerekçesi ile araca sigorta yapılamadığını,bu sebeple aracın iadesinin gerektiğini, müvekkiline ödenen bedelin satım tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte taraflarına iadesi ve menfi zararların tazmin edilmesini, davalıya ait taşınır-taşınmaz mallar üzerinde ihtiyati tedbir konulmasını,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının yersiz olduğunu, satış sözleşmesi yapılırken aracın hali hazırda durumunu görüp beğenerek aldığını, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Dava; niteliği itibariyle davacıya ait aracın davalıdan satın alındığı ve araçta sonradan ortaya çıkan ayıba dayalı olarak sözleşmeden dönme, araç bedelinin faiziyle iadesi ve menfi oluşan menfi zararın tazminine ilişkindir.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen gözönüne alınması gerekir. Tüm dosya kapsamı, tarafların iddiaları, savunmaları ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlıkta, davalının tacir sıfatı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık nisbi yahut mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından davanın genel görevli Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin 2014/22076 E., 2015/6667 K. sayılı, 04/03/2015 tarihli kararında; “Dava, nitiği itibariyle davacıya ait aracın davalıdan satın alındığı ve araçta sonradan ortaya çıkan ayıba dayalı olarak zararın tazminine ilişkindir. Davadaki istem ve davacının sıfatı gözönüne alındığında davanın mutlak ticari dava olmadığı da belirgindir. O halde davanın görev ve çözüm yerinin somut olayda davanında mutlak ticari dava niteliğinde bulunmaması ve 4857 Sayılı yasa kapsamında değerlendirilmemesi nedeniyle de davanın görülmesi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Mahkemece, değinilen bu yön gözetilerek Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” şeklinde hüküm kurmuş ve benzer uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirtilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı ile davalı arasındaki ilişkinin 6102 sayılı kanunun kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığından, görevli mahkemenin genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu değerlendirilmiş, bu sebeple HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca, mahkemenin görevli olmasının dava şartlarından olduğu ve dava şartlarının da davanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğinden, HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın niteliği itibariyle ticari nitelikte bir dava olmaması sebebiyle Mahkememizin görevsiz bulunduğundan usulden REDDİNE,
2-HMK madde 20. Uyarınca kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 331/2. maddesi gereği harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmemesi durumunda, mahkemece talep üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasına,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı asilin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.