Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/915 E. 2020/369 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/915 Esas
KARAR NO: 2020/369 DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/08/2017
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan banka ile dava dışı——— arasında —- tarihinde —— bedelli —— imzalandığını, davalı——— sözleşmeyi ——– bedel ile müteselsil kefil olarak imzalandığını, söz konusu sözleşmeler kapsamında dava dışı şirkete krediler kullandırıldığını, kredi kartı hesabından kaynaklanan ———-nolu ———- kredisi kaynaklı ————- bakiye ödeme yapılmadığını, firmanın işbu sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmemesi üzerine, Dava dışı şirket ve davalı müteselsil kefillere ——— tarih ve ——yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnamenin sonuçsuz kalması ile müvekkili tarafından ——— İcra Müdürlüğünün ——E. Sayılı dosyası ile ———- tarihinde takibe geçildiğini ancak borçlu süresi içerisinde takibe borca ve ferilerine itiraz ettiğini, yetki itirazı sonucunda dosyanın ——— İcra Müdürlüğü’nün ——– E. Sayılı dosyasına kaydının yapıldığını, davalının itirazının yerinde olmadığını itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin imzalamış olduğu kredi sözleşmesine istinaden kullanılan krediler bankaya ya ödenmiş ya da yapılandırılarak yeni sözleşmelerin yapıldığı, dolayısıyla müvekkilin kefil olduğu ve bankaya geri ödenmeyen kredi borcunun olmadığını, kefaletin şekil şartlarına uyulmadığını, bankanın iddia ettiği borçtan dolayı müvekkilinin kefil olarak sorumluluğunun olmadığını, kefilin sorumlu olacağı azami miktarı, kefalet tarihi, müteselsil veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyi kendi el yazısı ile kefalet sözleşmesine yazmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, kefalet sözleşmesindeki beyanların müvekkili tarafından doldurulmadığını, kefalet tarihi, kefalet tutarı ve kefilin beyanı yazılarının müvekkiline ait olmadığını, borcun rehinle teminat altına alındığı, müvekkili —— davalı şirket yönetiminden — yılında ayrıldığını, ——– yılında ise hisselerini devrederek ortaklığından ayrıldığını, bu nedenlerle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacı banka ile dava dışı ———- arasında akdedilen ——– tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklı bakiye borç nedeniyle davalıların kefil sıfatıyla borçtan sorumluluğuna dayalı olarak başlatılan ———- İcra Müdürlüğü’nün ———– Sayılı dosyasına davalılarca yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin banka konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişinin ——- tarihli raporunda özetle: ” Davacı bankanın takip talebinde talep ettiği tutarının yapılan hesaplamaların üzerinde olduğu için uygun olmadığını, davacı bankanın ———matrah üzerinden, takip tarihinden itibaren borcun tamamen ödeninceye kadar takipte yıllık %48 temerrüt faizi ve faizin gider vergisini talep edebileceğini, yapılan hesaplama ile talep arasındaki farkın ihtarname ile temerrüt oluşmadığından kredi anapara tutarına yapılan hesaplamada %15 akdi faiz işletilmesi nedeniyle oluştuğu sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu Mahkememize sunmuştur.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde ve tüm beyanlarında kefalet miktarı ve tarihindeki el yazılarının kendilerine ait olmadığını savunmaları sebebiyle, her iki davalının sözleşmedeki kefalet miktarı ve tarihinde el yazısı inkarının incelenmesi için gerekli imza asılları toplanmış ve ——- uzmanı bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişinin —— tarihli raporunda özetle: “Davacı banka tarafından düzenlenen —– tarihli ———tutarlı ——sayfa ve—— ekinden oluşan genel kredi sözleşmesinde genel kredi kefil imza sayfasında ——— yazılmış kefalet miktarı ——— tarihli el yazılarının, mukayese el yazılarını yazmış olan davalılar——- ürünü olmadığı, her iki bölümdeki ———– altındaki——-rakamları ile ——- ibaresinin kendi aralarında tam bir uyum ve benzerlik gösterdikleri ve davalılar dışında tek bir kişi tarafından yazılmış oldukları görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu Mahkememize sunmuştur. Mahkememizce alınan grafolojik inceleme hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmuş olup, gerçekten de yazıların tek bir elden çıktığının çıplak göz ile dahi anlaşıldığı kanaatine varılmış, bilirkişice de bu yazıların tek bir elden çıktığı ancak davalılara ait olmadığı tespit edilmiştir.
——– tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümleri 581 vd. düzenlenmiş olup, 583. Madde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır” hükmünü haizdir. Dava konusu kredi sözleşmesi de ———- tarihinde imzalandığından kefalete ilişkin yukarıda anılan kanun hükmünü uygulamak gerekmiştir. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile kefilin sorumlu olduğu azami miktarın ve kefalet tarihinin davalıların eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Davalıların sözleşmedeki kefalet imzasına itirazının bulunmaması da yasanın anılan emredici hükmüne aykırı olarak düzenlenen kefaletin geçerli olması sonucunu doğurmayacaktır. Hal böyle olunca kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu anlaşıldığından, davacının kefalet sözleşmesine dayalı olarak takip başlatamayacağı anlaşılmış ve davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Nitekim benzer mahiyette —– Adliye Mahkemesi ——— — Sayılı ilamında:”Hal böyle olunca mahkemece sözleşmedeki kefilin sorumlu olduğu azami miktarın davacı kefilin eli ürünü olmadığının tespit edildiği, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu, davalının anılan sözleşmeye dayanarak davacıdan alacak talebinde bulunamayacağı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.” gerekçesi ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Yine ——— Sayılı ilamı, —–Sayılı ilamı, ———— Sayılı ilamı gibi bu yönde bir çok karar mevcuttur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davanın davacı ile dava dışı şirket arasında akdedilen kredi sözleşmesine dayalı olarak kefillere yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davası olduğu, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde kefalet sözleşmesindeki kefil olunan miktar ve tarihin davalıların eli ürünü olmadığının tespit edildiği anlaşılmış, TBK ‘nın 583. Maddesi uyarınca kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan geçersiz sözleşmeye dayalı olarak davacının davalılardan herhangi bir alacak talep edemeyeceği kanaatine varılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiş, davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine,
3-Alınması gerekli 54,40-TL harçtan peşin alınan 1.680,30-TL harcın mahsubu ile artan 1.625,90-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı ——— tarafından sarf edilen toplam 150,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı —– verilmesine,
6-Davalı ——- tarafından sarf edilen toplam 117,70-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı —- verilmesine,
7-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
8-Davalılar kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13. Gereği hesaplanan 17.167,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.23/06/2020