Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/878 E. 2019/771 K. 09.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1331 Esas
KARAR NO : 2019/770
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/11/2018
KARAR TARİHİ: 09/07/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kurumun genel ekonomik vizyonu doğrultusunda ———–tasarlanan 1 yıllık sürede gerektiğinde piyasa koşullarını gerektiğinde kamu yararını dikkate alarak hareket edebilme yönünde kabiliyetlerinin arttırılması bu suretle karşılaştırmaya elverişli verilerin oluşturulmasına imkân tanınması amacıyla, ————- teklifi konusu ihalenin iptaline, söz konusu—— satışının 2016 yılı boyunca 1 yıl süreyle Kurumumuz ———- yapılmasına karar verildiğini,—yılı Ocak ayı itibariyle ———– tarafından ————-yerlerinin satış işlemlerine başlandığını, bu çerçevede davalı——–ile davacı kurum arasında imzalanan taahhütname/sözleşme gereğince, davalı firma ——- tarihleri arasında ———-kanallarında reklamlar ve sponsorluklar yayınlattığı, söz konusu reklam ve sponsorluk bedellerine istinaden davacı kurum tarafından 4 adet muhtelif tarihli ve bedelli faturalar düzenlendiğini, sözleşme gereğince faturaların vadesi tanzim tarihinden itibaren 90 gün olduğunu, bugüne kadar söz konusu faturalara istinaden vadesi geçtiği halde davalı tarafından bir ödeme yapılmadığı gibi itiraz da edilmediğini, faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 21/2 nci maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa ait olduğunu, TTK’nın 21/2 nci maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını 6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85 inci madde hükümleri (HMKm. 222) uyarınca ispatlamış olur…. ” hususları vurgulandığını, davanın kabulüne, 60.166,84-TL sözleşmeden kaynaklanan alacağın, asıl alacak kısmına her bir faturanın vade tarihinden itibaren ayrı ayrı hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili arasında hizmet sözleşmesi yapıldığını, sözleşme kapsamında taahhüt edilen edimlerin ayıplı ifa edildiğini, çoğu dönem hiç ifa edilmediğini, böyle olunca sözleşme müvekkilce sona erdirildiğini, davacı sunmadığı hizmetin bedelini kötü niyetli olarak talep ettiğini, hizmet almadığı halde alıyormuş gibi faturalar düzenlendiğini, müvekkil şirketin personelleri tarafından sehven faturaların ticari kayıtlara işlendiğini, akabinde davacı ile telefonda görüşülerek faturaların düzenlendiği beyan edildiğini, alınmayan hizmete ilişkin iade faturası düzenlemek üzereyken davacı taraf hiçbir ihtarda bulunmaksızın icra takibi yapmaksızın bu davayı açtıklarını, davacının, hizmeti ayıpsız ve eksiksiz olarak ifa ettiğini ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın iddiası hukuki dayanaktan yoksun olup davacının taleplerinin reddi gerektiğini, davacı delil listesinde salt delillerini bildirmiş olup, mahkemenin tensip tutanağının 5 no’lu ara kararı ve HMK md. 119/1-f hükmü gereği hangi vakıanın hangi delille ispat edileceğini açıklamadığını, anılan eskikliğin tamamlanması için davacı tarafa HMK md. 119/2 hükmü çerçevesinde 1 haftalık kesin süre verilmesi gerektiğini, davacının kötü niyetli davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle; taraflar arasında akdedilmiş sözleşmeden kaynaklı alacak davasıdır.
Davacı vekili ——- tarihli dilekçesi ile tarafların sulh olduğunu, sulh sözleşmesinin yargılama gideri, vekalet ücreti, faizi de kapsadığını beyan etmiş, davalı vekili de ——- tarihli dilekçesi ile tarafların sulh olduğunu, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.
Taraf vekillerin beyanları ile tarafların sulh oldukları,davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığında karar verilmiş, davacı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretini de kapsayan sulh sözleşmesi yapmış olduğunu beyan etmesi ve davalı vekilinin yargılama gideri, vekalet ücreti taleplerinin olmaması nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 14,80-TL harcın peşin alınan 1.027,50-TL harçtan mahsubu ile artan 1.012,70-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Taraf vekillerinin beyanları dikkate alınarak yargılama gideri ve avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
4-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.12/07/2019