Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/867 E. 2019/603 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/867 Esas
KARAR NO : 2019/603

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2017
KARAR TARİHİ : 28/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında tüketici ilişkisi bulunmadığından davalının sigorta şirketi olması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğunu, —— malik ve işleteni olduğu — Plakalı araç davalı şirketçe kasko sigortası yaptırıldığını ve aracın —- tarihinde hasarlandığını, kasko sigortacısı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimselerin kastı dışında kusurları ile meydana gelen zararlardan sorumlu olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde —— plakalı araçta KDV dahil 5.768,87-TL hasar meydana geldiğini, davalının hasar tutarının tamamından sorumlu olduğunu, buna ilişkin emsal kararın bulunduğunu (Yargıtay —–. Hukuk Dairesi Esas No:2014/9038 Karar No:2014/9078), davalının ZMSS şirketi, KTK’nun 85. maddesinde düzenlenen araç işleteninin hukuki sorumluluğunu üstlendiğini, dava konusu olayda davacı aracını davalının anlaşmalı olmadığı bir yerde 12.669 TL karşılığında tamir ettirerek faturalandırdığını, davalının talebi üzerine ekspertiz raporunda parça bedelinden 2.097 TL iskonto yapılarak hasar tespit edildiğini ancak iskonto uygulamasının davacıyı bağlamadığını, hasar alan parçaların hasar bedelinin tespiti için rapor alınmak zorunda kalındığını ve bunun için 250 TL ekspertiz ücret ödendiğini, davalı sigorta şirketine araçta meydana gelen bedelin alacağın temliki sözleşmesine uygun olarak taraflarına ödenmesi için 30/05/2017 tarihinde başvuru yapıldığını, sigortacı hasar ihbarı üzerine talep ettiği belgelerin kendisine eksiksiz olarak verilmesi ve zararın eksper vasıtasıyla tespiti kararlaştırılmış ise de tazminat ödeme borcu her halde hasarın ihbarından itibaren 45 gün sonra muaccel olduğunu ve davalının 10/06/2017 tarihinde temerrüde düştüğünü, —-’un temlik yolu ile alacağını müvekkili ———— devrettiğini, taraflar arasında ki hasar bedeline ilişkin uyuşmazlık sebebi ile talep etikleri miktarın bilirkişi marifeti ile tespit edilmesinden sonra alacak miktarını belirlenecek miktar kadar arttıracaklarını, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 3.400,00-TL hasar bedelinin ve 250,00 TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihi olan 10/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, her türlü başvuru, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —- plakalı aracın müvekkil nezdinde sigortalandığını, teminatlarının poliçenin ön yüzünde kayıtlı olduğunu, davacı taraf HMK 121.maddesine göre dava ile ilgili delillerini müvekkil şirkete tebliğ etmesi gerektiğini, bu eksikliğin ikmal edilmesini talep ettiklerini, dava konusu araçta meydana gelen hasara ilişkin olarak 2.586.08.-TL araç hasarı bedelinin ödendiğini, davacı tarafından müvekkillerine müracaatları itibariyle hasar dosyasının açıldığını, incelemeler doğrultusunda davacıya 2.586,08.-TL bedelin 11.09.2017 tarihinde ödendiğinden davacının zararının karşılandığını, sigortanın kusuru oranında sorumlu olduğundan kusurunun tespit edilmesi gerektiğini, onarım masrafları sigortalı aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşsın veya aşmasın, ağır hasarlı aracın onarımının mümkün olduğunun eksper raporu doğrultusunda tespit edilmiş olması durumunda, aracın Karayolları Trafik Yönetmeliğinin ilgili maddesi hükümleri doğrultusunda trafikten çekildiğine dair —- kaşeli tescil belgesi sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenemeyeceğini, müvekkil şirketin aracı hasarlı hali ile sovtajını alma talebi olmadığını, Sigorta Genel şartlarına göre ödenecek zarar hasarın meydana geldiği tarihteki araç piyasa değerini aşmayacağı ve hasarlı araç bedelinin de tenzili gerekeceğinden bilirkişilerce gerçek zararın tespit edilmesi gerektiğini, gerçek zararın tespitinde hasarlı aracın sigortalı elinde olduğu dikkate alınarak, araç piyasa değerinden hasarlı araç değeri düşülmesi gerektiğini, fahiş servis fiyatlarına göre talep edilen tutarın kabulü mümkün olmadığını, davacının kaza tarihinden faiz talep etmesi kabul edilemeyeceğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz kabul edilebileceğini, huzurdaki haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddini, davacının davasının ispatı halinde; gerçek hasarın tespit edilmesi ile fahiş meblağdan açılan davanın reddini, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olarak kabulünü, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle; dava dışı —- ile davalı arasında mevcut bulunan ————- poliçe nolu —– kapsamında dava dışı sigortalı tarafa ait — plakalı araç ile geçirilen tek taraflı trafik kazasında araçta meydana gelen maddi hasarın ve ekspertiz ücreti alacağının dava dışı sigortalı tarafından alacağın temliki uyarınca davacıya temlik edilmesi sonucu alacak hakkına dayalı davalı sigorta şirketinden tahsili istemli maddi tazminat davasıdır.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
Bilindiği üzere 6502 Sayılı yasanın 73.maddesi hükmü uyarınca, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.Yine 8.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı: “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Alacağın temliki halinde, temlik alınan alacak temlik alan için önceki niteliğini muhafaza eder. Davacı vekili, sigortalı ——— ait aracın hasarlanması nedeniyle oluşan hasar bedeli ve ekspertiz ücreti alacağının müvekkiline temlik edildiğini ileri sürerek bu tutarın ———- uyarınca davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.Davacı tacir ise de, alacağını temlik eden —-ile davalı şirket arasında akdi bir ilişki olup, davalının sorumluluğunun kaynağı da bu sözleşmedir. Bu nedenle görev hususu belirlenirken davalı ile dava dışı temlik eden arasındaki ilişki değerlendirilmelidir.
Dava dışı —-ile davalı arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğuna ilişkin açılan davanın kaynağı 28/10/2016 poliçe başlangıç tarihli —– poliçe nolu genişletilmiş kasko sigorta poliçesidir. Davacı tacir olmadığı gibi, dava konusu kazayı yapan davacıya ait —- plakalı aracın ruhsat kayıtları incelendiğinde ticari işletmeyle ilgili olmayıp, hususi kaydı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca taraflar arasında tüketici işlemi olduğu, davanın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da düzenlenen özel hüküm gereği TTK’ya göre mutlak ticari dava olsa da Tüketici Mahkemeleri’nde görülmesi gerektiği, davalı tacir olsa da; dava dışı temlik edene ait aracın hususi olması ve dava dışı temlik edenin tacir olmaması nedeniyle nispi ticari dava koşullarının da oluşmadığı, Mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim benzer bir davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —– Hukuk Dairesi’nin 2018/3006 E. 2019/707 K. Sayılı ilamı da benzer mahiyette olup Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmiştir.
Açıklanan sebeplerle 6502 sayılı yasanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın 10/08/2017 tarihinde açıldığı dikkate alınarak Mahkememizin HMK.nun 114/c ve HMK.nun 20. maddeleri uyarınca görevsizliğine, dosyanın talep halinde görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair,Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.