Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/862 E. 2019/839 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/862 Esas
KARAR NO : 2019/839 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/05/2016
KARAR TARİHİ: 18/07/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket———— telekomünikasyon hizmetleri sunmakta olduğunu ve markası ———- tanınmış marka statüsünde olduğunu, müvekkilinin toplumsal sorumluluk adı altında birçok farklı alandaki projelere destek verdiğini ve çocukların eğitimi için de birçok projeye destek olduğunu, sosyal medyada son zamanlarda gündem olan———- ait olduğu söylenen yurtta bir öğretmen tarafından———– çocuğa tecavüz edildiğine dair iddialar ve yürütülen soruşturma ile müvekkili şirket ilişkilendirilerek karalama kampanyalarının yapıldığını, davalının —— tarihinde kişisel —— hesabından ———– şeklinde ——– atarak (paylaşım yaparak), müvekkili şirketin “tecavüzü desteklediği” yönünde haksız ithamlarda bulunduğunu, müvekkili şirketin ———– ya da başka bir vakfı desteklemediği, yalnızca öğrencilere destek verdiği ve verilen bursların da doğrudan öğrencilere aktarıldığını, bu sebeple müvekkil şirketin ——- destek olduğunu ifade etmenin, ——– gerçekleşen olayı müvekkili şirket ile ilişkilendirmenin kişilik haklanın ve ticari itibarını zedelediğini, bu iddiaların birer yorum veya eleştiri olmayıp olgu isnadı olduğunu ve davalının bu iddialarını ispat etmesi gerektiğini, aksi halde iddiaların gerçek dışı ve açıklamaların kişilik haklarını ihlal ettiğinin kabul edilmesi gerektiğini, bu ihlalin paylaşılan bir yazının dakikalar içerisinde binlerce kişi tarafından okunabileceği bir sosyal medya platformu olan ———açıklamalar ile yapılması müvekkilinin saygınlık ve ticari itibarını zedelediğini ve kişilik hakkını ihlal eden davranışlara karşılık TMK m.25, TBK m.49 ve TBK m. 58 uyarınca manevi tazminat hükmedilmesi gerektiğini iddia ederek hukuka aykırı açıklamaların müvekkil Şirketin kişilik haklannı ve ticari itibarını ihlal etmesi sebebiyle, ———- TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkili şirkete verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmak suretiyle müvekkilinin attığı——– ile ———4. büyük şirketi olan davacının haksız rekabete uğramasının mümkün olmadığını ifade etmiş ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; —— tarihinde——- adlı ——— hesabından ————– şeklinde bir paylaşımın davacı şirket yönünden haksız rekabete yol açıp açmadığı, davacının ticari itibarını zedeler nitelikte bulunup bulunmadığı ve manevi tazminat talebine ilişkin şartların bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Dosya konusunda uzman bilirkişiye tevdii edilerek, rapor alınmıştır.Bilirkişi raporunda; davalı —————– şeklindeki eleştirisinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, zira bu ifadenin objektif olarak yanlış veya yanıltıcı bir açıklama içermediği gibi gereksiz yere incitici olarak nitelendirilebilecek derecede ağır bir ifade de içermediği, davalı … tarafından kullanılan “en azından tecavüze destek olmayın” şeklindeki ifadenin ise bir eleştiri veya bir itham değil; bir temenni olarak değerlendirilmesi gerektiği, davalı tarafından kullanılan bu ifadenin dil bilgisi yönünden incelendiğinde varılacak sonucun; “olmayın” fiili emir kipi ile çekimlendiği ve emir kipinin ikinci çoğul ekinin aynı zamanda rica anlamına geldiği, bu sebeple yalnızca bu paylaşımdan yola çıkarak davalı …’ın davacı aleyhinde ”tecavüzü desteklediği yönünde ithamda bulunduğunun” söylenemeyeceği, davalının bir eleştiri, itham veya iddiada bulunmadığı için yapılan paylaşım TTK m,55/l-a-l anlamında yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici olarak nitelendirilemeyeceği, davalı … tarafından yapılan paylaşımın haksız rekabete neden olmayacağı, şeklinde mütalaada bulunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı 55. maddesi “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle; 1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,” düzenlemesini içermektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, bu tür haksız rekabetin oluşabilmesi için başkalarının faaliyetini gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek gerekmektedir.
TBK 58. maddesinde; Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar görenin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Ancak bu kapsamda bir tazminata hükmedilebilmesi için fiilin hukuka aykırı nitelik taşıması gereklidir. Bu kapsamda TTK 55 v, 56/1-e ve 58/3 madde hükümleri ve TBK 49 vd maddeleri hükümleri uyarıca haksız rekabet taşıdığı iddia edilen fiilin aynı zamanda hukuka aykırı olması, bu kapsamda yanlış yanıltıcı veya gereksiz yere incitici nitelik taşıması gerekmektedir.
İfade özgürlüğü hakkı Anayasal haklardandır. Davalının sosyal medya hesabından paylaşılan ifadelerinin davacının ürünlerini kötülemekten ziyade,———–gerçekleşen olay dolayısıyla ve davacının bu vakfa sponsor olduğu iddiaları sebebiyle duyulan tepkinin neticesi olarak paylaşıldığı açıktır. Ancak, ifade özgürlüğü çerçevesinde vakıa, olay ve şahsi fikirler kural olarak açıklanabilir, bir olay dolayısıyla sahip olunan düşünce, prensip ve yorumları her zaman ortaya konulabilir. Bir kişi ya da faaliyetleri ile ilgili yapılan olumsuz açıklama ya da beyanlar tek başına haksız rekabet teşkil etmez. Kötüleme içeren açıklama ancak yanlış veya yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici ise haksız rekabet olarak nitelendirilebilir. Oysa dava konusu yapılan paylaşım maddi bir vakıaya dayanmaktadır.
Ayrıca bu açıklama ve beyanların karşı tarafta bir zarar doğurması gerekli bulunmaktadır. Bu zararın ise davacı tarafça ispatlaması zorunluluğu ortadadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ———– başvuru no lu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan ————ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.
Dava konusu paylaşımın yapıldığı dönem itibariyle gerçek olaylara dayandığı, toplum algısının bu yönde olduğu, konunun——— genelinde yayın yapan gazete ve televizyon kanallarında yer aldığı, toplumun ilgi ve tepkisini çeker nitelikte bulunduğu bilinmektedir. Davacının bu olayın gerçekleştiği ——–sponsor olduğu iddiası toplumun belli bir kesimi tarafından bilinmekle birlikte söz konusu olay üzerine daha da dikkat çeker ve bilinir hale gelmiştir. Dava konusu paylaşımın söz konusu olayın etkisiyle ve tepkisel olarak paylaşıldığı, paylaşımın içeriği bakımından güncel konu hakkında yorumda bulunulduğu, kişileri davacı şirketin sunduğu hizmetin alınmaması yönünde teşvik eder nitelikte olmadığı, davacının sunduğu hizmeti kötüler nitelikte bir ifade barındırmadığı, davacı şirketin itibarını zedeler nitelikte bulunmadığı, haksız rekabet oluşturmayacağı, esasen ifadenin, ifade özgürlüğü sınırları içerisinde değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda sıralanan gerekçelerle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın reddine,
Alınması gerekli 44,40-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 170,78-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 126,36-TL’nin karar kesinleşince ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 13,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı için takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/07/2019