Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/755 E. 2019/1373 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/755 Esas
KARAR NO: 2019/1373
DAVA : İtirazın İptali (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/07/2017
KARAR TARİHİ: 17/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, —çalışanı olan ve yurt çapında sektöründe öncü olarak gümrük müşavirlik ve danışmanlık hizmeti veren bir firma olduğu, davalı firmanın da gümrük müşavirlik hizmetlerini gerçekleştirmek üzere — tarihinde –Noterliği — yevmiye numaralı vekaletname ile (ek-1) görev yapmaya başladığı, davalı firma ile — tarihi itibariyle herhangi bir alacak borç bulunmazken,— tarihinden bu yana dilekçede dökümü verilen ve gümrük müşavirliği hizmet bedelini içeren faturalar ile davalı adına, davacı tarafça gümrük, ardiye, antrepo… vb özel ve kamu kurum ve kuruluşlara yapılan ödemelerin davalıya yansıtılması şeklinde düzenlenen dekont bedelleri toplamı — TL’nin davalı yanca ödenmediği, davalı tarafça ödenmemiş olan fatura ve dekontların dökümünün aşağıda sunulmuş olup, aynı zamanda davalı firmaya hangi tarihte ve kime tebliğ edildiğinin de ayrıca gösterildiği, faturalara yasal süresi içerisinde itiraz edilmemiş olup, kesinleştiği, davalı ile — tarihli mutabakat ile, davalı firmaya — tarihi itibarı ile – TL borçlu olduğunu kabul ettiği, — tarihinde davalı firmaya ödeme yapması için yazı gönderilmiş olmasına rağmen borç ödenmediği, bunun üzerine davalı firma aleyhine — TL alacak için icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, borçlunun faize ilişkin itirazlarının da kabul edilmediği, takip tarihi itibariyle ticari işlerde (avans faizi) uygulanan faiz oranının %9,75 olduğu, bu nedenle borçlunun faize ilişkin itirazlarının da yerinde olmadığı, borçlu ile alacaklı arasındaki işin ticari nitelikli bir iş olduğu, bu nedenle takipte ödenmeyen borç için %9,75 oranında faiz talep edilmesinin hukuka uygun olduğu, borçlunun borca itirazının kabulünün mümkün olmadığı, tüm faturaların davalı firmaya tebliğ edildiği ve kanunda belirtilen sürelerde itiraz edilmeyerek kesinleştiği, alacak miktarının belirli, hesaplanabilir ve likit olduğu, borçlunun itirazının iptaline, takibin devamı ve borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına çarptırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından davanın konusunun icra takibinde “cari hesap ilişkisine” dayandığı, dava aşamasında mahkeme önünde ise bir kısım fatura sunarak alacağın fatura ilişkisine dayandığının ileri sürüldüğü, davacı tarafından davaya dayanak temel ilişkinin dahi ne olduğunun açıklanmadığı, hangi mal satımı yahut hizmet karşılığında fatura düzenlendiğinin dahi dava dilekçesinde belirtilmediği, itirazın iptali davasında takip talebinde talep ettiği alacağının bulunduğu ispat külfetinin bizzat davacı alacaklının kendisinde olduğu, davalının, davacı tarafından fatura teslimlerinin kanıtlanmasının talep ettiği, faturaların ne şekilde ve kime tebliğ edildiğini davalı tarafça bilinmediği, bu yüzden takibe ve davaya dayanak yapılan faturaların davalı taraf tebliğ edilinceye kadar beyanda bulunma hakkının saklı tutulduğu, bilindiği üzere; fatura düzenlenmiş olması adına fautra düzenlenen kişiyi borçlu kılmadığı, bu bağlamda kabul anlamına gelmemek kaydıyla, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkiden kaynaklanan borç durumu mevcut ise bile işbu borcun muaccel olmadığı, bu nedenle mevcut davanın reddi gerektiği, Türk Borçlar Kanunu hükümleri ile Yüksek Mahkeme içtihatları dikkate alındığında davaya konu alacakla ilgili davacı şirket tarafından davalı şirkete bugüne kadar herhangi bir ihtarname gönderilmediği gibi davalı tarafa gönderilen ödeme emri ekinde de bahse konu faturaların tebliğ edilmediğinden davalının temerrüde düşürülmesinin söz konusu olmadığı, şu aşamada davacı tarafın faiz isteminin yerinde olmadığı gibi likit bir alacaktan söz edilemeyeceği için icra-inkar tazminatı talebinin de yerinde olmadığı, davacı şirketin tüm taleplerinin reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; davacının başlatmış olduğu cari hesaba dayalı İstanbul Anadolu -. İcra Müdürlüğü —- E. sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Başlatılan icra takibinde davalı tarafa ödeme emri –tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça – günlük itiraz süresi içerisinde —tarihinde itiraz edildiği, davacı tarafından Mahkememize – yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığı anlaşılmıştır. İcra takibinde talep edilen —TL işlemiş faizin davaya konu edilmediği görülmüştür.
Uyuşmazlığın tacirler arasında olması nedeniyle Mahkememizce tarafların ticari defterlerin incelenmesi için gün verilmiş, davalı taraf belirlenen gün ve saatte defterlerini ibraz etmemiş, davacı ise defterlerini ibraz etmiştir. Mahkememizce re’sen seçilen Bilirkişi raporunu; “Davacı yana ait —- yıllarına ait ticari defterlerinin takdiri Mahkemeye ait olmak üzere sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, incelenen davacı yana ait cari hesap ekstresine ve defterlere göre davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle —-TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” içeriğiyle Mahkememize sunmuştur.
Bilindiği gibi fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir.Ancak davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı ticari defterlerine kaydedilmesi, vergi dairesine bildirilmesi yahut mutabakatname imzalanması gibi başkaca delillerin varlığı halinde faturada belirtilen malın/hizmetin davalı tarafça teslim alındığına karine teşkil eder.Mal/Hizmet alınmadığının ispat yükü bu durumda davalıya aittir. Davalı bu hususu ancak yazılı delillerle ispat edebilir.
Dosya içerisinde davacı tarafından davalı yana keşide edilen faturaların tebliğ edildiğine dair kargo takip formları bulunduğu gibi, davacı tarafça delil olarak dosyaya sunulan — tarihli mutabakat metni incelendiğinde davalı yana gönderilen metinde cari hesabın —–TL borç gösterdiği düzenlenmiş ve davalı şirket bakiyede mutabık olunduğunu bildirerek imzalamıştır. Mahkememizce mutabakat metnindeki imzanın davalı şirkete ait olup olmadığı hususunda şirket yetkilisine ihtaratlı isticvap davetiyesi çıkarılmış, davalı şirket yetkilisi belirlenen gün ve saatte isticvap duruşmasına gelmediğinden HMK 171. Madde uyarınca mutabakat metnindeki imzanın davalı şirkete ait olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davalı şirketin davacı yana mutabakat metninde de belirtildiği gibi takip tarihi itibariyle —–TL borcu bulunduğu ve cari hesaba konu mal/hizmetin davalı yana teslim edildiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Yine davalı taraf borcun varlığı tespit edilse bile muaccel olmadığını belirtmiş ise de; her borç doğduğu anda muaccel olduğundan ayrıca dosyaya sunulan faturaların vade tarihlerinin takip tarihinden önce olduğu anlaşıldığından davalı tarafça aksini ispatlayan bir delil sunulmamış olması da dikkate alınarak takibe konu alacağın muaccel olduğu sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde: Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafça davalı tarafa bu ticari ilişki kapsamında faturalar düzenlendiği, ancak davalı tarafça ödeme yapılmadığından icra takibine geçildiği anlaşılmış, Mahkememizce alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli ve denetlenebilir bulunmuş, davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmediğinden davacı defter ve kayıtları ile davalının defter ve kayıtları karşılaştırılamamış ise de isticvap davetiyesine rağmen duruşmaya katılmayan davalı tarafça imzası ikrar edilmiş mutabakat metninde; davalı yanın davacı tarafa —–TL borçlu olduğunu kabul etmiş olması nedeniyle malın/hizmetin eksiksiz biçimde davalı tarafa teslim edildiği anlaşılmış, hizmetin teslim alınmadığına ilişkin ispat yükü kendisine ait olan davalının aksini ispata yarayan yazılı belge sunmaması nedeniyle davacı tarafa borçlu olduğu kabul edilmiş, sunulan deliller ve mutabakat metni kapsamında bilirkişi raporu gereğince davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş, itirazın iptaline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, İstanbul Anadolu-. İcra Müdürlüğü’nün —- E. sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin –TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek avans faizi ile birlikte devamına,
2-Kabul edilen 27.128,06-TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.853,12-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 463,28-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.389,84-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40-TL başvurma harcı, 463,28-TL peşin harç toplamı olan 494,68-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 886,10-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 3.255,37-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.17/12/2019