Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/75 E. 2019/1425 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/75 Esas
KARAR NO : 2019/1425
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 18/01/2017
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacının murisi —- tavukçuluk konusunda faaliyet gösteren davalı şirkette – senesi ortasına kadar yönetim kurulu üyeliği yaptığını, davalı şirkette %25 oranında – hissesi bulunan—-tarihinde rahatsızlık geçirerek bitkisel hayata girdiğini, kendisine müvekkilinin vasi tayin edildiğini, bundan sonra davalı şirkette usulsüz işlemler yapılmaya başlanıldığını, davalı şirkete ait —-parselde kayıtlı arsa vasıflı taşınmazın -TLsına, — parselde kayıtlı -katlı betonarme kesimhane ve arsa vasıflı taşınmazın ise —TLsına rayiç değerin çok altında – tarihinde — devredildiğinin aylar sonra öğrenildiğini, davalı şirketin- tarihinde yapılan – senesine ilişkin olağan genel kurul toplantısında satış bedelinin gerçeği yansıtmadığı hususunda muhalefet şerhi konulduğunu ve yönetimin ibrasında olumsuz oy kullanıldığını, taşınmazların gerçek değerinin tespiti için – ayında gayrimenkul değerleme raporu alındığını, arsanın rayiç değerinin -, kesimhanenin rayiç değerinin ise —TLsı olarak tespit edildiğini, bu şekilde rayicin çok altında satış yapıldığının ortaya çıktığını, üstelik bu işlemin genel kurul karan alınmaksızın gerçekleştirildiğini, bu konuda açılan sorumluluk davası hakkında bilahare bilgi verileceğini, pay sahiplerinin % 75 oranında olumlu oyu ile alınmış bir karar olmadığından işlemlerin yok hükmünde olduğunun tespiti için huzurdaki davanın açıldığını, davalı şirketin herhangi bir yönetim kurulu kararı alıp almadığının bilinmediğini, bu konuda gönderilen ihtarnameye cevap verilmediğini, yönetim kurulu kararının olması halinde T.T.K.’nun 391 inci maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitinin talep edildiğini, Türk Ticaret Kanunu’nuıı 408 inci maddesinde önemli miktarda şirket varlığının satışının genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında sayıldığını, yine T.T.K.’nun 538. maddesine göre önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurul kararının gerekli olduğunu, bunun için de şirket sermayesinin % 75’ini oluşturan pay sahiplerinin olumlu oylarının gerektiğini, davalı şirketin fiilen tasfiyesinin oluşturacak işlemler yapıldığını iddia ederek; genel kurul kararı alınmadan yapılan satış işlemlerinin yok hükmünde olduğunun tespitine, yönetim kurulu kararı alınmış olması halinde ise kararın batıl olduğunun tespitine, yönetim kurulu karar defterinin tedbiren mahkeme kasasında muhafaza edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın sunduğu yetki belgesiyle bu davanın açılmasının mümkün olmadığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının buluşmadığını, satış işleminin tamamlandığını ve taşınmazların tapuda 3. kişi adına tescil edildiğini, dolayısıyla şirket yetkililerinin almış olduğu kararın yok hükmünde sayılmasının davacıya herhangi bir hukuki yarar sağlamayacağını, davacının uğramış olduğu zararın tazmini için — Asliye Ticaret Mahkemesı’nın — Esas sayılı dosyası üzerinden yönetim kurulu üyeleri hakkında tazminat davası açtığını, davacı tazminat talep ettiğinden hükümsüzlük iddiasında bulunamayacağını, genel kurul kararına hukuken ihtiyaç olmadığından söz konusu iki adet taşınmazın – tarihli ve – sayılı oy birliğiyle alınan yönetim kurulu kararına istinaden – tarihinde dava dışı — satıldığını, müvekkili şirketin sermayesinin -TLsı olduğunu, satış öncesi — tarihi itibarıyla şirket adına kayıtlı – adet taşınmazın ve bir çok taşınır malın bulunduğunu, bunların toplam yüzölçümünün -m2 tuttuğunu, – tarihinde-4m2 yüzölçümünde iki adet taşınmazın satıldığını, geriye -m2 yilzölçümünde – adet taşınmaz kaldığını, — tarihli bilânçonun aktif toplamının — TLsı, bunun içindeki iki taşınmazın bilânço değerinin –TLsı olduğunu, şirketin mal varlığının satış tarihindeki kıymetinin —TLsının üzerinde bulunduğunu, iki taşınmazın satışının önemli miktarda şirket aktifinin toptan satışı niteliğini taşımadığını, bu nedenle genel kurul kararına ihtiyaç duyulmadığını, bir arı için genel kurul kararına ihtiyaç olduğu düşünülse dahi satış sonrası yapılan — tarihli genel kurulda satış hakkında pay sahiplerine bilgi verildiğini, aynı genel kurulda faaliyet raporunun % 75 oranında oy ile onaylandığını, doktrinde satışı için genel kurul kararı gerektiren taşınmazların karar olmadan satışı halinde sonradan genel kurulun buna icazet verebileceğinin kabul edildiğini, davacının — senesine ait genel kurul kararlarının iptali için dava açmadığını ve süreyi de geçirdiğini, şirketin yönetim kurulu üyelerinin tamamının pay sahibi olduklarını, kendi zararlarına hareket etmelerinin düşünülemeyeceğini, tavukçuluk sektörünün zor günler yaşadığını, yönetim kurulunun tedbirli davranarak satış karart aldığını, alıcının müvekkili şirketin kredi borcunu ödeyerek taşınmazın üzerindeki ipoteği kaldırdığını, bakiyesinin ise şirket hesabına havale ettiğini, mahkemenize sunulan değerleme raporunun gerçeği yansıtmadığını, taşınmazlar — ipotekli olduğundan banka tarafından yaptırılan ekspertiz raporunda değerinin —-TLsı olarak belirlendiğini, davacının taşınmazların şirket tarafından kullanıldığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, taşınmazlardaki şirket faaliyetinin – tarihli yönetim kurulu kararı ile — tarihinde sona erdiğini savunarak; davanın usul yönünden reddine, haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesinc karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, genel kurul kararı olmaksızın taşınmaz satışına ilişkin yapılan iş ve işlemlerin yok hükmünde olduğunun tespiti ile mahkeme aksi kanaatte ise yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespiti taleplidir.
Davacı, davalı şirketin —- mukim arsasının, arsa üzerindeki kesimhane ve fabrikanın devir yoluyla satıldığını, ancak bu taşınmazın şirketin önemli malvarlığı vasfında olduğunu, bu hususta alınmış bir genel kurul kararı olmadığını ileri sürmüştür.
Davacının — davalı şirketin, %25 oranında- grubu pay sahibi olduğu, —-’ın geçirdiği rahatsızlık sonucu bitkisel hayata girmiş olması nedeniyle eşi — vasi olarak atandığı, açılan davada aktif husumetin, hukuki yararın olduğu; davalı şirketin merkezi itibariyle mahkememizin yetkili ve görevli olduğu anlaşılarak esasa geçilmiştir.
Davalı şirkete ait sicil dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Dava konusu yapılan taşınmaza ve satışına ilişkin tapu kayıtları, vasi atama kararına ilişkin – -. Sulh Ceza Mahkemesinin – E, – K sayılı dosya, iygiyi yönetim ve genel kurul kararları, banka ödeme belgeleri, taşınmaza ilişkin ekspertiz raporu celp edilmiştir.
Şirket defter ve kayıtları ile davacının iddiaları üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır. Mali küşavir bağımsız denetçi olan bilirkişi, — tarihli raporunda, şirketin yönetim kurulunun — tarihinde yönetim kurulunun —parseldeki taşınmazları — TL bedelle satışına karar verdiğini, satış kararının altında davacı asilin de olduğunu, TTK.nun 408. maddesi kapsamına girmediği, somut olayda aynı yasanın 538. ve 421. maddelerine göre nitelikli nisabın gerekmediğini, taşınmazın kaydi mukayyit değerinin tüm varlıklar içinde %2, taşınmazlar arasında %9 oranında bir değerde olduğunu, bu haliyle atış için genel kurul kararına ihtiyaç olmadığı, rayicin altında satıldığı iddiasıyla tazminat davasının da ayrı bir dava ile görüldüğü mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılarak itibar edilmiştir.
Gerçekten de, taşınmazın satışına ilişkin iş ve işlemlerin genel kurul kararı alınması gerektiği halde alınmayarak satışına karar verilmesi nedeniyle taşınmazın satışına ilişkin iş ve işlemlerin yok hükmünde olduğunun tespiti talep edilmektedir. TTK.nun 448. maddesinde genel kurulun devredilmeyen yetkileri düzenlenmiş olup, bunlardan biri de önemli miktarda şirket varlığının toptan satışıdır. Somut olayda toptan satış söz konusu değildir.
Yine, davacının taşınmazı satışının değerinin çok altında satıldığına ilişkin ikame ettiği – Asliye Ticaret Mahkemesinin — E sayılı dosyası ve bu dosyada alınan bilirkişi heyeti raporu da incelenmiş, taşınmazın önemli miktarda malvarlığını oluşturmadığı, taşınmazın şirket faaliyetlerinde etkisi yok iken satışına karar verildiği bu dosyada da tespit edilmiştir. Bu nedenlerle davacının yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması talebi yerinde görülmemiştir.
Yine, davacının, — Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılması talebi de, belirtilen dosyanın mahkememizde görülen davayı etkileyen bir yönü bulunmadığından, isabetli görülmemiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine;
2- Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 13,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 25/12/2019