Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/744 E. 2020/715 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/744 Esas
KARAR NO : 2020/715

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2014
KARAR TARİHİ : 13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ——————– adresinde ———– bulunduğunu, bu —— doğan su ihtiyacını tedarik edebilmek için davalı————ile mukavele akdedildiğini, ancak müvekkili ——-bahse konu şantiyede —- çalışanları tarafından yerinde de inceleme yapılmasına rağmen davalı —————uygulayacağı yerde —— tarifesi uygulandığını, durumun farkına varılmasına müteakip ———–tarihinde gerekli düzeltmenin yapılıp fazla yapılan tahsilatın iade edilmesini talep ettiklerini, ancak —————— tarihli yazısı ——– yapıldığından konuyla ilgili işlem yapılamadığını beyan ettiklerini, müvekkili şirketin ———, davalının müvekkili şirkete —- —– için uyguladığı tarife uyarınca birim fiyat uygulaması yapması gerekirken ——— uyguladığını, davalının haksız uygulamasını düzeltmediğini ve fazla alınan parayı iade etmekten imtina ettiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik —– haksız tahsilatların yapıldıkları tarihlerden itibaren yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkilin arasında düzenlenen sözleşme tarafların karşılıklı olarak birbirine uygun irade beyanlarıyla düzenlenmiş ve usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş bir sözleşme olduğunu, yaklaşık 4 yıl süren bu sözleşmenin yürürlüğü sırasında taraflar edimlerini sözleşme hükümlerine göre yerine getirdiğini, sözleşmeye aykırı herhangi bir aykırılık hali söz konusu olmadığını,—— tarihinde tarafların tekrar bir araya geldiğini yine karşılıklı olarak birbirlerine uygun irade beyanlarıyla sözleşmeyi sonlandırdığını, davacıya uygulanan tarifenin idareleri tarafından başvuru sırasında belirtmiş olduğu esaslar çerçevesinde kendi isteği doğrultusunda uygulanan bir tarife olduğunu, davacı tarafın da sözleşmenin uygulama süresi içerisinde idarelerine herhangi bir başvuruda bulunmadığını, davacının sözleşmenin bitiminden yaklaşık ————– tarihleri arasında davacının ————-tarifesi talebi ile ilgili herhangi bir müracaatı bulunmadığından dolayı tarife değişikliği işlemi yapılamadığını, sözleşme üzerinde yapılacak değişikliklerin sözleşmenin yürürlüğü sırasında tarafların yine karşılıklı birbirlerine uygun irade beyanlarıyla yapılabildiğini, sözleşmenin sonlandırılmasından sonra sözleşme hükümlerinin değiştirilmesinin hukuken de mümkün olmadığını, idarelerinin de başvuru sırasında başvurucu tarafından belirtilen niteliklerin değiştiğini bilmesi veya bilmesi gerekmesinin söz konusu olmadığını, öncelikle görevsiz mahkemede açılmış olan davanın HMK 114/3 maddesi gereği reddine, mahkemece esasa girilmesi durumda ise yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacı ile davalı arasında akdedilen—- tarihli sözleşme gereği davacının —- yıllarına ilişkin ödenen fazla bedellerin istirdatına yönelik alacak davasıdır.
Eldeki dava öncelikle İstanbul Anadolu —. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde —–. Sayılı dosya numarasını almış olup, Mahkemece taraflar arasında akdedilen— sözleşmesine ilişkin dosya celp edilerek dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki sözleşmeye ———– Yönergesinin uygulanması gerektiği, yönerge hükmü dikkate alındığında sözleşmenin yürürlükte olduğu tarih itibariyle idareye müracaat edilmesi halinde tarife değişikliği işleminin yapılabileceği, sözleşmenin iptal edildiği tarihten sonra tarife değişikliğinin mümkün olmadığı ve davacının davalıdan talep edebileceği herhangi bir alacağının bulunmadığı yönünde rapor sunmuştur. Davacı vekilinin rapora itirazlarının değerlendirilmek üzere bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi ek raporunda davacının davalıdan talep edebileceği herhangi bir alacağının bulunmadığını, mahkeme aksi kanaatteyse ——– uyguladığı fiyat tarifelerinin ortalaması alınarak, ——— kullanımlar ile konut fiyatları arasındaki fark alınarak yapılan hesaplamada davacının haklı görülmesi halinde iade talep edebileceği bedelin 13.130,08-TL olabileceği şeklinde raporunu sunmuştur. Davacı taraf rapor tebliğ olduktan sonra talep sonucunu ıslah dilekçesi ile 19.547,62-TL olarak değiştirmiştir. Görevsiz İstanbul Anadolu —-. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. Verilen ret kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi — Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —. Hukuk Dairesi’nin ———–. Sayılı ilamı ile —Mahkemesinin Yargı Yeri olarak belirlenmesine karar verilmiş, yargılamaya Mahkememizde devam edilmiştir.
Mahkememizce dava konusu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin elektrik mühendisi bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişinin 03/06/2018 tarihli raporunda özetle: “Dosya kapsamında davacı şirketçe imza edilen sözleşme ekinde yer alan———– istinaden belirlenen—– tarafından faturalar öncesinde daha sözleşme imza aşamasında belirlendiği, açıklanan nedenlerle davalı ————-tarafından davacı şantiyesinin ——-kapsamında olmasının gerektiğinin bilinmesi gerektiğine kanaat getirildiği, Davalı —— şirketin şantiye sahasının —— sözleşme esnasında davacı şirketçe sunulan belgeler doğrultusunda biliyor olmasının gözetilerek, davacının davasında haklı olduğuna, davacının davalıdan 19.582,75-TL alacak talebinin olabileceği görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur. Alınan bilirkişi raporlarının hem içerik hem hesaplama yönünden birbiriyle çelişkili olduğu bu haliyle hüküm kurmaya elverişli olmadıkları anlaşıldığından yeni bir elektrik mühendisi bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişinin——— tarihli genel kurul kararı ile kabul edilen tarifeler yönetmeliğinde tarife değişikliğinin müracaat şartına bağlandığı, önceki bilirkişi raporunda yapılan değerlendirme gibi baştan itibaren yapılan bir yanlışlık bulunmadığı, başlangıçta tek bir tarife uygulandığını,—- uygulanmaya başlandığını, Davacı ile davalı arasında——– tarihleri arasındaki — tarifesi ile —————-arasındaki birim fiyat farkından kaynaklı doğabilecek alacağın koşullarının oluşmadığını, sözleşme kapsamında uyuşmazlıkla ilgili davalının yapmış olduğu iş ve işlemlerde herhangi bir yanlışlık bulunmadığını, bu vesileyle davacının alacağının bulunmadığını, davacının istirdat talebinin yerinde olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, alınan rapor ile görevsiz mahkemede alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmuş, aşağıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Uyuşmazlık, davacının sonlanan bir sözleşmeye rağmen geriye dönük olarak tarife farkını isteyip isteyemeyeceği noktasındadır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede tarifenin —- belirlendiği anlaşılmaktadır. Davacının dava açmadan önce ————- müracaat ederek yanlış tarifeden oluşan aradaki farkın iadesini talep ettiği, davalının— tarihli cevabında ise tarife değişikliğinin yalnızca aktif sözleşmelere uygulanmakta olduğunu geriye dönük işlem yapılamayacağını bildirdiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin ise— tarihinde — ile sonlandığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre şantiye alanlarında—– olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle sözleşme yapıldığı tarihte davalının — tarifesi uygulama yükümlülüğü bulunmamaktadır. Sözleşmenin usulüne uygun olarak yapıldığı, davalıya kusur atfedilebilecek bir durum olmadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar 03/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda bir takım içtihatlara dayanarak davalının —-olduğunu bilmesine rağmen —————-tarifesini uyguladığı gerekçesi ile davacının davalıdan alacak talep edebileceği görüş ve kanaatine varılmış ise de; dava konusu uyuşmazlıkta sözleşmenin yapıldığı tarih ———- bulunmakta olduğundan, davalının kusuru ile başlangıçtan beri yanlış kurulan bir sözleşme bulunmadığı anlaşılmakla,ilgili içtihatların Mahkememiz dava dosyasına uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.—– Yönergesi’nin 15/6-b hükmü: “Mevcut —————- değişikliği talebi için —- kullanıcı tarafından idareye müracaat edildiğinde müracaatın idarece onayını müteakip müracaat tarihi itibariyle— şeklindedir. Yine 17. Maddenin c bendi müracaatın onayına müteakip —– değişikliği yapılır ve bu aboneliklere müracaat tarihi itibariyle konut inşaatı şantiye tarifesi uygulanır içeriğini haizdir. Eldeki davada ise davacı taraf —– şantiye tarifesinin uygulanması için davalıya başvurmamış, sözleşmeyi sonlandırdıktan 6 ay sonra başvuruda bulunmuştur. İlgili yönerge mevcut ————– değişikliği için müracaat şartı koşulunu getirdiği gibi şüphesiz mevcut — (sonlanmamış bir sözleşmenin) olması gerektiği de tartışmasızdır. Yönerge değişikliği sebebiyle -sözleşme sona erdikten sonra- tarife farkı talep edilebilmesinin hukuk düzeni ile bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır. Zira ortada sona ermiş bir sözleşme mevcut olup, davacı tarafından; davalı tarafça düzenlenen faturalar hiçbir ihtirazı kayıt olmaksızın ödenerek davacı talebi ile sözleşme sona ermekle yine davacı tarafından sona ermeden önce idareye bu hususta müracaat yapılmadığından tarife değişikliği yapılmamasında davacının kusurlu olduğu ve dava konusu alacak talebinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Öte yandan davacı taraf dava dilekçesinde —– belirlemiş, ıslah dilekçesi ile de 19.547,62-TL olarak düzeltmiştir. Talep sonucunun ıslah ile daraltılması yerleşik Yargıtay içtihatları gereği kısmi feragat niteliğindedir. Nitekim bu hususta Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ——– Sayılı ilamı mevcuttur. Hal böyle olunca reddedilen davada davalı lehine vekalet ücreti takdir edilirken —- hesaplama yapmak gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 333,82-TL harç ile 29,20-TL ıslah harcının toplamı olan 363,02-TL’nin mahsubu ile artan 308,62-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen toplam 73,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden—uyarınca hesaplanan 3.760,50-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı