Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/728 E. 2023/519 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/728
KARAR NO : 2023/519

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 05/07/2017
KARAR TARİHİ : 15/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … 21/02/2014 tarihinde —-İsimli bir şirket kurulduğunu, müvekkilinin bahse konu şirketin %50 ortağı konumunda olduğunu, kurulan bu şirketin 2 ortaklı bir şirket olduğunu, Mayıs ayı gibi davalı … ve babası müvekkilimi arayarak şirket ortaklığına devam etmeyeceklerini ayrılmak istediklerini beyan ettiklerini müvekkilinin ise sözleşmesi yapılan işlerin sonlanması ile arzu ederlerse çalışmayı sonlandıracaklarını bildirdiklerini, davalı … ve babasının müvekkilinin ortağı olduğu —– İsimli şirkete ait fatura ve müvekkilinin şahsi eşyalarının bulunduğu odaya gelerek, müvekkilinin kapısı kilitli iken çilingir çağırmak sureti ile odaya girdiklerini, davalı ortak ve babasının şirkete ait olan faturaları ve evrakları alıp iş yerini terk ettiklerini, davalı … münferiden yetkileri olması sebebiyle —– bankasına gelen 50.000,00 USD’yi elden çekmiş geri kalan 22.520,00 USD bedelini de aynı bankada bulunan başka bir hesabına aktardığını, bu bedelin—- yapılan bir işin parçası olduğunu, bu nedenle ihtarnamenin keşide edildiğini, davalı— şirketin çek ve faturalarını alıp iş yerini terk etmesi sebebiyle şirketi borçlandırıcı iş ve işlemler yapmasının mümkün olduğunu belirterek müvekkilinin ortaklıktan ayrılmaya izin verilmesine, davalı yanın ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin taraf sıfatının olmadığını, bu şekilde davanın sadece şirkete karşı yöneltilebileceğini, davacının dava dilekçesinde bildirmiş olduğu soyut iddialarının tümünün asılsız olduğunu, müvekkilinin kendi adına kayıtlı şirket ile ortağı olduğu şirketin adreslerinin aynı yerde olduğunu müvekkilinin adresi başka yere taşımak ve muhasebeciyi değiştirmek istediğini ancak bu talebinin davacı tarafından kabul edilmediğini, uyuşmazlığın bu sebepten çıktığını, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının müvekkilini kandırarak çok sayıda çok meblağda faturayı —- kestirerek şirketi borçlandırdığını, kendi şirketine finansman sağladığını, —- zarara uğrattığını, davacının müvekkili ikna ederek yeni şirket kurmaya ikna ederek iş yapmaya başladıklarını, müvekkilinin de ortağı olduğu şirketi evrak üzerinde dolandırdığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının muhasebeciyi değiştirme talebinin genel kurul kararıyla alınabilecek karar olduğunu, cevap dilekçesinde ileri sürülen vakıaları ispatlayabilecek hiçbir delil gösterilmediğini, ticari ilişkilerin nasıl dolandırıcılık olarak nitelendirildiğini anlamanın mümkün olmadığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle, davacının davalı şirket ortaklığından haklı nedenle çıkarılma talebine ilişkindir.Mahkememiz dosyası mali müşavir ve işletme uzmanı bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilerek davalı şirketin mal varlığının ve değerinin tespiti hususunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, 13/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davalı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, envanter ve kebir defterinin ibraz edilmediği, davalı defterlerinin HMK 222’ye göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun Sayın Mahkemenizin takdirinde bulunduğu, Davalı şirketin sunulan 2017 yılı mali tablo verilerine göre tespit edilen öz varlık üzerinden şirketin KAYDİ değerinin 1.028.077,03 TL ve %50 hissesi olan davacının bu özvarlık içerisindeki payının (1.028.077,03/2) 514.038,51 TL olacağı bu tutarın güncel değerleri ifade etmeyeceği, davalı şirketin güncel değerinin en son tarihli mali tablolar üzerinden ve Binalar ile Taşıtlarının rayiç değerlerinin tespitinden sonra hesap edilmesi gerektiği, bu hususun hukuki takdir ve yorumunun Sayın Mahkemenize ait olduğu…” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davalı şirketin 2018-2019 yıllarına ait defter ve kayıtlarının incelenmesi ve ek rapor alınması için dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmiş olup, 24/07/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “…dava konusu taşınmazın (— İli, — İlçesi, 387 ada, 5 parselde, D Blok, —-.katta bulunan —-nolu bağımsız bölüm) 05.07.2017 dava tarihli değeri: 380.000,00.-TL olarak tespit edilmiştir. —–plakalı kamyonetin dava tarihi 05/07/2017 itibariyle de rayiç değeri 26.000,0 TL’dir. —- plakalı otomobilin dava tarihindeki değeri 160.000,0 TL’dir. Araçların toplam güncel değerleri Temmuz 2020 yılında 302.000,0 TL olmaktadır…” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Dosyanın 24/07/2020 tarihli raporu düzenleyen heyetteki gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişiye tevdii edilerek rapora karşı ileri sürülen itirazlar karşılanmak suretiyle ek rapor tanzim edilmesine karar verilmiş olup, 11/01/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “… Taşınmaz değer tespiti hadde layık olarak değerlendirilmiş olup, tespit ve dava tarihli değerleri: dava konusu taşınmazın 23.07.2020 tespit tarihli değeri: 450.000,00 TL, dava konusu taşınmazın 05.07.2017 dava tarihli değeri: 380.000,00 TL, dava konusu taşınmazın 07.03.2018 satış tarihli değeri: 380.000,00 TL olarak tespit edilmiştir. Tarafımca yapılan inceleme neticesinde, kök raporda belirtilen görüş ve kanaatleri değiştirecek yeni bir belgenin sunulmadığı görülerek…” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Dosyanın 13/09/2019 tarihli raporu düzenleyen heyete tevdi edilerek, alınan gayrimenkul ve araç rayiçlerine ilişkin raporlar da göz önünde bulundurulmak suretiyle rapor tanzim edilmesine karar verilmiş olup, 18/05/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “…davalı şirketin sunulan 2017 yılı mali tablo verilerine göre tespit edilen öz varlık üzerinden şirketin rayiç değerinin 1.133.473,50 TL ve %50 hissesi olan davacının bu öz varlık içerisindeki payının (1.133.473,50/2) 566.736,75 TL olacağı…” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacak olması nedeni ile aynı heyetten ek rapor alınmasına, çıkma payı hesaplanırken şirketin mal varlığının karar tarihine en yakın gerçek rayiç değerinin belirlenmesi gerekmekte olup, dosya içerisine alınacak olan güncel mal varlığı dikkate alınarak, —-ilçesi— mahallesi, 387 ada 5 parsel —- nolu bağımsız bölümün davalı şirket adına kayıtlı olmaması nedeni ile hesaplamada dikkate alınmamasına, ——plakalı araçların uyaptan yapılan kontrollerinde davalı adına kayıtlı olmadığı anlaşıldığından hesaplamada dikkate alınmamasına karar verilmiş olup, 04/11/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “…Davalı şirketin sunulan 2017 yılı mali tablo verilerine göre tespit edilen öz varlık üzerinden şirketin rayiç değerinin 381.473,50 TL ve %50 hissesi olan davacının bu öz varlık içerisindeki payının (381.473,50 / 2) 190.736,75 TL olacağı…” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; TTK’nın 638/2 maddesi uyarınca; her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. Haklı sebep kavramının ne olduğu hususunda Kanunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Haklı sebep, ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kurallarına göre ortak açısından bu ilişkinin sürdürülmesinin kendisinden istenemeyeceği nedenlerdir. Bu nedenler, örneğin yeni vergiler yüzünden şirketin yaşama şansının kalmaması gibi nesnel nedenler olabileceği gibi, ortaklar arasında şiddetli geçimsizlik, güven temelinin çökmesi gibi öznel nedenler de olabilir. (—- Karar sayılı ilamı).Şirket ortaklığından çıkma talepli dosyada, özellikle davacı ile davalı şirketin diğer ortağı arasında güven ilişkisinin kalmadığı, ortakların birbirlerine karşı şirket hesaplarının usulsüz olduğuna dair ithamlarda bulunması, söz konusu ortaklar arasında anlaşmazlığı sürekli hale geldiği, davalı şirketin faaliyetlerine devam etmiyor oluşu, ortakların başka şirketler kurarak ticari faaliyetlerini bu şirketler üzerinden devam ediyor olması, davalı şirketin uzun süreden beri Ticaret Sicilinde herhangi bir tescilinin bulunmadığı, belirli bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelen ortaklar arasındaki husumetin ortak amacın gerçekleştirilmesine artık imkan vermeyeceği, ortaklığın her iki taraf için de çekilmez hal aldığı kanaatine varılmıştır.. Bu yönüyle şirket ortaklığından çıkmak için haklı sebeplerin oluştuğu kabul edilerek davacının ortaklıktan çıkmasına izin verilmesine karar verilmiştir. Davacanın ayrıca ortaklıktan çıkma payı talebi olduğundan karar tarihine en yakın tarihli şirketin mal varlığı değerleri üzerinden çıkma payı hesaplanmış, davalı şirketin fiili olarak karar tarihine en yakın tarihli mal varlığı dikkate alınarak düznelenen 04/11/2022 tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak 190.736,75 TL çıkma payına hükmedilmiştir.
Limited şirket ortaklığından haklı nedenle çıkarılma talepli davada, davalı olarak şirketin gösterilmesi yeterli olup, diğer ortakların bu davada davalı olarak gösterilmesi gerekmez. Davalı ortak ..—-bu davada pasif husumetinin olmadığı anlaşıldığından bu davalı yönünden davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı şirket yönünden KABULÜ ile; davacının, —- Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne —-sicil numarası ile kayıtlı davalı … — ortaklıktan çıkmasına İZİN VERİLMESİNE;
2-Davacı için 190.736,75 TL ortaklıktan çıkma payının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine;
3-Davanın diğer davalı … yönünden pasif husumet yokluğundan usulden reddine,
4-Alınması gerekli 13.029,23 TL harçtan davacının yatırmış olduğu 31,40 TL peşin harç ve 3.225,90 TL tamamlama harcı toplamı 3.257,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 9.771,93 TL harcın davalı … —- alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 3.225,90 TL tamamlama harcı toplamı 3.288,70 TL’nin davalı …—-alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından harç dışında yapılan 6.176,20 TL yargılama giderinin davalı … — alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 29.610,51 TL vekalet ücretinin davalı … —- alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı … kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ..- verilmesine,Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.