Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/720 E. 2021/1237 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/720 Esas
KARAR NO: 2021/1237
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ: 03/07/2017
BİRLEŞEN—- SAYILI DOSYASINDA
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2018
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin — işletmecisi olarak ulaşım sektöründe hizmet verdiğini, ticari faaliyet kapsamında —– ihtiyacının karşılanması için davalı bankanın avcılar şubesinden taksitli ticari kredi kullandığını, müvekkilinin — kendisi ve hattı için — adet kredi kullanıldığını, işbu kredilerden — adet kredilerin bakiyelerinin tamamının, — kullanılan krediler ile kapatıldığını, banka tarafından talep edilen ve müvekkili tarafından ödenen davaya konu krediler tutarının uygulanan faiz miktarlarının, müvekkili ile banka arasında imzalanan —- konuyla ilgili yasal düzenlemelere aykırı olduğunu ayrıca banka tarafından müvekkiline verilen belgelerin birbiriyle çelişki içerisinde olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, davalı bankanın ödemelerin fahiş ve usulsüz miktarlarda alınması sebebiyle, banka tarafından gerekli araştırmanın yapılarak bilgi verilmesi için —- ihtarname gönderildiğini, kredi sözleşmeleri, ödeme planları ve sair ilgili bilgi ve belgelerin talep edildiğini, davalı banka cevabında hiçbir yasal dayanağı olmayan fahiş bir bedel olan — karşılığında istenen bilgi ve belgelerin teslim edileceğininin bildirildiğini açıklanan nedenlerle müvekkilinden fahiş ve usulsüz alınan kredi ödemelerinden —- ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilen —- sayılı dosyası ile açılan davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankadan toplam —- kullandığını, kredilerden kalan bakiye borcun ödenerek kapatıldığını, ancak ödeme yapıldıktan sonra kararlaştırılan faiz oranının çok üzerinde faiz tahsil edildiğinin öğrenildiğini, davalının sunduğu ibranamalerin imzalanmadığını, bunun üzerine davalı tarafın parayı iade etmek istediğini ancak paranın iadesi için onay verilmediğini, müvekkilinin protesto çekmesi üzerine davalı taraf bakiye kredi borcu ödemesini kabul ettiğini, davalının müvekkilinden aldığı ödemelerin fahiş ve usulsüz olduğunu, müvekkilinin tüm ödemelerini zamanında yaptığını, kredilerin yeniden yapılandırılması konusunda müvekkilinin beyanı yada onayı olmadığını, davalının sözleşmede belirlenen faiz oranının çok üstünde faiz oranı uyguladığını ve müvekkilinden haksız kazanç elde ettiğini ileri sürerek şimdilik —- ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile imzalanan—– kullandırıldığını, kredi borç ve miktarlarını kendisinin imzaladığının belgelerle sabit olduğunu, kredilere yapılan tüm ödemelerin de kendi rızası ile olduğunu, müvekkili bankanın zorunlu olmamasına rağmen tamamen iyi niyet çerçevesinde kabul ettiği erken ödeme talebine konu bir kısım borçlarını rızaen ödeyen ve bu ödemeler ile ilgili yıllarca en küçük bir itirazda dahi bulunulmadığını, yapılan ödemelere ilişkin müvekkilinin kayıtsız şartsız gayri kabilirucu ibra ettiğini, tacir sıfatına haiz olan davacının hukuka aykırı olarak tüketici hukukuna istinaden açtığı davanın, hukuki ve fiili gerçeklere aykırı olmakla birlikte aynı zamanda hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki haksız ve kötü niyetli davanın reddi gerektiğini, davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını ,tüm borçlandırmalarda, finansmanın tutarı, vadesi, geri ödeme vb hususların davacının rızası ile bizzat kabulünde olan hususlar olduğunu, davacının tacir olduğunu, davaya konu taleplerin tacir olan davacı tarafından talep edilebilir olmadığını, dava konusu edilen ödemelerin üzerinden uzun bir süre geçtiğini ve davacı tarafın geçen bu süre içinde her hangi bir itirazda bulunmadığının davacının idiasının haksız olduğunu gösterdiğini, davacı tarafın yaptığı ödemeler de dahil olmak üzere müvekkili bankaca gerçekleştirilen tüm işlemlerin davacı tarafından kabul edildiğini ve tüm işlemlerle ilgili olarak müvekkili bankayı kayıtsız ve şartsız gayri kabili rücu olarak ibra ettiğini açıklanan nedenlerle öncelikle davanın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle ve hukuka açıkça aykırı, haksız ve kötü niyetli tüm taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesi kapsamında davacının davalıdan almış olduğu krediyi kapatırken davalı bankaya fahiş faiz ödemesi yaptığı iddiasıyla açılan ödenen fahiş bedellerin iadesi istemli alacak davasıdır.
Uyuşmazlığın çözümü için bankacı bilirkişiden rapor alınmış olup, bilirkişi —- tarihli raporunda özetle: “Yapılandırmada söz konusu proje kredilerine ilişkin olarak yapılandırmada uygulanan kar payı oranı/faiz oranı belirtilmediğinden, ilk kullandırmada taraflarca belirlenen aylık —- kar payı oranında değişiklik yapılmadığının tespiti ile bu kar payı esas alınarak hesaplama yapıldığı, kullanılan kredilerden işbu davada konu edilen kredilerin bir kısmının erken kapatılması ile erken kapatılma tarihinde taraflar arasında imzalanan sözleşme ve kredi geri ödeme planlarında her iki tarafında kabulünde olan aylık yapılan hesaplama ile davalı bankanın davacıdan yapmış olduğu tahsilatlarda—- fark olduğu, davacının davalı banka nezdindeki hesap ekstreleri üzerinde yapılan incelemede, — erken kapatılan krediler için tacir olan taraflar arasında imzalanan — gereğince—- hakkı olmasına rağmen söz konusu kredilerin erken kapatılması nedeniyle erken kapama ücreti/komisyonu tahsil edilmediği” yönünde görüş bildirmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazda bulunulmuştur. İncelenen raporda birleşen dava yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından birleşen dava yönünden de değerlendirme yapılması amacıyla dosyaya yeni bir bankacı bilirkişi eklenmiş, asıl dava dosyasında rapor tanzim eden bankacı bilirkişi ile birleşen dava yönünden eklenen bankacı bilirkişiden itirazların karşılanması amacıyla rapor alınmıştır. Bilirkişiler bu kez banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaparak, yeni belgeler gözetilerek rapor tanzim etmişlerdir. Bilirkişilerin —— tarihli bilirkişi raporunun hazırlanmasında davalı banka tarafından işbu yapılandırmada tarafların kararlaştırdığı aylık —– oranına ilişkin somut belge ve ödeme planı dosyaya sunulmadığından kredilerin ilk kullanımı sırasındaki ödeme tablolarındaki oranlar esas alınarak hesaplama yapılmak zorunda kalındığını, bu kez yapılandırma ile taraflar arasında kararlaştırılan — tarihli yapılandırmada taraflarca kredilerin aylık — kar payı oranı üzerinden kalan anaparalar üzerinden — tarihine kadar yeniden yapılandırma akabinde kredilerin — tarihinde erken kapama yapılarak kapatıldığının tespit edildiği, davacı tarafça borç ödeme ve kabul taahhüdünün imza altına alınması sebebiyle, davacının davalı alacaklı bankaya olan toplam ödenecek borcu ve ödeme tablosuna göre ödeme vadelerini kabul ve taahhüt edildiğinin anlaşıldığı, yapılan hesaplamada —- fazla tahsilat yapıldığı, birleşen dava dosyası yönünden ise —- eksik tahsilat yapıldığının tespit ve hesaplandığı” içeriğiyle raporunu ibraz etmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş taraflarca rapora itiraz edilmiştir. Davalının hesaplama yöntemine ilişkin teknik itirazları ve ibranamenin değerlendirilmesi amacıyla bilirkişilerin yanına nitelikli hesap uzmanı eklenerek rapor almak gerekmiş olup, bilirkişi heyetinde tanzim edilen——tarihli raporda özetle: “Bileşik faizin bir birim döneminde elde edilen anapara ve faiz toplamının sonraki birim dönemlerde hesaba anapara olarak katılarak yeni tutar üzerinden faiz hesaplanması olduğu, bu şekilde faize faiz ödendiği, bankaların bireysel müşterileri ile kredi kartı ürünlerinde bu yöntemi uygulayamayacağı, ancak ticari müşterilerinde müşteriden talep edilebildiğini, bankanın —- tarihleri arasında işleyen kar payı tutarı hesaplarken —– günlük dönemde işleyen kar payı tutarını anaparaya ekleyerek oluşan tutara sonraki dönem için kar payı işletilerek bileşik hesaplama yöntemi ile hesaplama yaptığı kanaatine varıldığı, kullandırılan krediler ticari krediler olup, kredilerde gecikme, muacceliyet oluşmadığı, genel kredi sözleşmeleri ve kullandırılan kredinin ödeme planında bileşik kar payı hesaplama ile ilgili bir kar payı işleyişi hesaplama maddesi bulunmadığını,erken kapama ile tüm krediler kapatıldığından ibra tarihinden önce bankanın fazla tahsil ettiği miktar bulunmadığı, yapılan tüm tahsilatların erken kapama tarihinde yapıldığı” yönünde görüş bildirmiştir. Taraflar son rapora itiraz etmişler ise de; aşağıda belirtilen gerekçelerle itirazları yerinde görülmemiş ek raporlar hükme esas alınmıştır.
Davacı taraf kök rapor ve ek raporun çeliştiğini, fahiş oranda erken kapama bedeli alındığını iddia etmiş olup; bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davacının borç ödeme ve kabul taahhüdünü imzalaması sebebiyle banka tarafından belirlenen faiz oranlarını kabul etmiş sayılacağı, her iki rapor arasındaki çelişkinin de dosyada banka belgelerinin eksik olması sebebiyle ilk hesap tablosundaki faiz oranının benimsenmesinden kaynaklı olduğu, davacının imzaladığı borç ödeme taahhüdünün dayanağı faiz oranlarını kabul etmiş sayılacağı bu nedenle ek raporlardaki hesaplama yönteminin dosyaya uygun olduğu anlaşılmış, rapora bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir. Yine bilirkişilerce bankanın erken kapama ücreti altında herhangi bir ödeme almadığı tespit edilmiştir.
Davalının itirazlarından biri ise davacının —— kapsamında davacının davalıyı ibra etmesi sebebiyle eldeki davada talepte bulunamayacağıdır. Anlaşma metni incelendiğinde davacının davalı bankanın yapmış olduğu tüm işlemleri kabul ettiğini, bankanın o tarihe kadarki tüm iş ve işlemlerinden dolayı kayıtsız şartsız gayri kabili rücu olarak ibra ettiği anlaşılmaktadır. Ne var ki ibraname gelecekte yapılacak işlemleri değil, anlaşma tarihine kadar ki tüm işlemleri kapsamaktadır. Davalının —– rapora itirazında da belirtildiği gibi, yapılandırmadan sonra erken kapama tarihi olan — tarihine kadar anaparaya yeniden kar payı işleyecek olup,—- tarihli ödemeye kadar bilirkişice hesaplanan fazla kar payları yönünden davacının davalıyı ibra etmediği açıktır. Yine davalı ile bankacı bilirkişiler arasındaki hesap farkı her ikisinin de hesaplamada aynı faiz oranını kullanılırken farklı hesaplama formülü kullanmalarından ibarettir. Davalı bileşik faiz iç verim hesabı yöntemi kullanmış olup, bilirkişice sözleşmede bu yönde bir madde bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı raporun aksini ispat edememiştir. Yine davacının taahhüdünden sonra borç ödemesinde gecikmemesi sebebiyle temerrüt doğmadığı da tespit edilmiştir. Hal böyle olunca bilirkişinin yapmış olduğu hesaplama mahkememizce uygun bulunmuş, davalı bankanın asıl dava dosyası yönünden toplam — fazla tahsilat yapıldığı, birleşen dava dosyası yönünden ise —eksik tahsilat yaptığı kanaatine varılmıştır. Nitekim benzer nitelikte —– sayılı ilamında:”Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, her ne kadar taraflar tacir olsa da, taraflar arasında imzalanan sözleşmede davalının bileşik faiz talep edebileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. TTK. m. 8/2’de düzenlenen bileşik faiz ancak taraflar arasında bu konuda bir anlaşma olması halinde talep edilebilir. Sözleşmede yer alan ve yukarıda bir kısmı verilen sözleşme maddesi davalı bankaya bileşik faiz talep etme yetkisi vermemektedir, davalı vekilinin faize yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.” gerekçesi ile uygulanması gereken faiz türüne değinilmiştir.
Davacı vekili — tarihli ıslah dilekçesi ile; asıl dava dosyası yönünden — ıslah taleplerinin mevcut olduğunu beyan etmiş, – numaralı celse de ıslah dilekçeleri yanında dava dilekçelerindeki —taleplerinin toplamı kadar dava değeri bulunduğunu beyan etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesindeki taleplerini kalem kalem ayırıp her bir proje için– talep etmiştir. Bilirkşice —– projelerde fazla tahsilat yapıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda bu — proje için asıl davada davanın reddi gerekmektedir. Geri kalan—olmuştur. Davalı vekili banka tarafından rapora itiraz dilekçelerinde yapılan eksik tahsilatlar yönünden takas mahsup talebinde bulunmuştur. —- ilamında:”Davalı yargılama aşamasında verdiği —–alacaklı bulunduğunu savunarak bu miktar alacağın takas edilmesini talep etmiş, davacı vekili dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra ileri sürülen takas def’inin savunmanın genişletilmesi olup muvafakat etmediklerini bildirmiştir. Mahkemece davalının savunması —— olarak nitelendirilip, savunmanın genişletilmesine davacının muvafakatı bulunmadığından dikkate alınmamış ve davalının karşı alacağı bulunup bulunmadığı yönünde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan takas def’i reddedilmiştir. Aynı sözleşmeden kaynaklanan karşılıklı alacakların “mahsuplaşma” olarak kabul edilmesi gerekir. Mahsup talebi ise “itiraz” olup, savunmanın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Mahkemece davalının mahsup itirazının dikkate alınarak davalının bakiye iş bedeli ya da cari hesap alacağı bulunup bulunmadığı araştırılıp, varsa mahsup yapılarak davanın sonuçlandırılması gerekirken mahsup itirazının takas def’i olarak nitelendirilip yazılı şekilde mahsup yapılmaksızın davanın kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile takas mahsup şartları belirtilmiştir. Dava konusu davalının indirim yapılmasını talep ettiği miktar aynı sözleşmeden kaynaklandığından mahsup itirazından kaynaklı olduğu ve her aşamada ileri sürülebileceği anlaşılmış, mahkememizce dikkate alınmıştır. — Sayılı ilamı da bu yöndedir. Hal böyle olunca davacının talep ettiği — asıl dava ve birleşen davada fazladan tahsilat yapıldığı tespit edilen —- üzerinden kabulüne karar verilmiş, birleşen davanın ise fazla tahsilat yapılmadığı anlaşıldığından reddine karar verilmiş, davacı davalıyı dava öncesi temerrüde düşürmediğinden ve davadan önce gönderilen ihtarnamede herhangi bir miktar alacak talep edilmediğinden, miktar belirtilmediğinden dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kanaatine varılmış, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmediğinden—— ilamı gereği davanın kısmi dava olarak açıldığı anlaşılmış, ıslah edilen kısma da ıslah tarihinden itibaren faiz işletmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kuruştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
A)Mahkememizin —— sayılı asıl davası yönünden:
1-Asıl davanın kısmen kabulü ile, davalının mahsup talebi nazara alınarak toplam —dava tarihinden bakiye —- itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 781,53-TL harcın, 31,40-TL peşin harç, 236,92-TL tamamlama harcı toplamından oluşan 268,32-TL harçtan mahsubu ile bakiye 513,21-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından harcanan 31,40-TL başvuru harcı, 31,40-TL peşin harç, 236,92-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 299,72-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından harç dışında harcanan 2.554,40-TL’nin birleşmeden sonra yarısının birleşen yarısının asıl dava yönünden yapıldığı gözetilerek hesaplanan 1.321,90-TL’nin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan—– davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından harcanan 1.400,00-TL yargılama giderinin yatırıldığı tarihten önce birleşen dava yönünden bilirkişice yapılan hesaplamada davalı lehine rapor tanzim edildiği ve davalı tarafça yatırılan bu paranın asıl dava yönünden itirazların karşılanması amacıyla kullanıldığı göz önünde bulundurularak tamamı üzerinden asıl davada davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan —-davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen kısım yönünden davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 3.332,42-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
B) Birleşen —– dava yönünden;
1-Davanın esastan reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 16/11/2021