Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/636 E. 2019/417 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/636 Esas
KARAR NO : 2019/417

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2017
KARAR TARİHİ : 18/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 2010 yılından beri davalının sigorta acentalığını yürüttüğünü, gerçekte davacı şirket yetkilisi ———– 2007 yılından beri davalı şirketin acentasının olduğunu, ancak 2010 yılında şirketleşmeye gidildiğinden yeniden sözleşme yapıldığını, davalı …—– tarihinde Üsküdar ————.Noterliğinin —- yev nolu ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesini feshettiğini, feshe ilişkin portföy tazminatına ilişkin dava Anadolu ——. Asliye ticaret mahkemesinde açılmış olup —– sayı ile derdest olduğunu, fesih ihtarnamesinde 9 yıldır çalıştığı acenta hakkında “Mezuata uygun olmayan işlem uygulama ve davranışlar” iddiasında bulunmuş ise de bu işlemlerin ne olduğu hususunda hiçbir açıklama yapmadığını, davacının davalı çalışanlarını yanlış eylemler yapmaya yönlendirdiği anlamında ifadeler kullanmış ve bu şekilde kamuoyunda açıklamalar yaparak müvekkilin ticari itibarına açık bir şekilde zarar verdiğini, bu nedenle müvekkil sigorta poliçesi pazarında prestij kaybına uğramış, tamamen davalıdan kaynaklanan kusurlarda sanki iştiraki varmış, bu kusurlara davacıyı yönlendirmiş gibi yaratılan algı ile finansal ve manevi zarara uğradığını, oluşan haksız rekabet nedeniyle müvekkili aleyhinde algı oluşturulmaya çalışıldığını, davacı şirket ağır manevi zararlara uğradığını, bu nedenle 10.000 TL manevi tazminatın değişen oranlarda ticari temerrüt faizi ile birlikte taleplerinin olduğunu, Anadolu ———-.Asliye Ticaret Mahkemesi ——ayılı dosya derdest olup birleştirilmesini talep ettiklerini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dilekçesinde dellilerine ilişkin açıklama yapmadığını ve hangi delil ile hangi iddiasını kanıtlayacağı hususunu da göstermeyerek kanunun aradığı şartları yerine getirmediğini, bu nedenle HMK m. 119/2 uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, İstanbul Anadolu ————. Asliye Ticaret Mahkemesi´nin—- sayılı dosyası portföy tazminatı davası sonuçlanmadığından bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davanın esasına ilişkin olarak ise; davacı acentenin sözleşmeye ve mevzuata aykırı davranışları nedeni ile fesih işlemini uyguladığını, davacı acente müvekkil şirket adına ağırlıklı olarak motosiklet kaskosu satışı yaptığını, müvkkilinin davacı acente lehine ve ona özel pek çok çalışma yaptığını, davalının poliçeleri oluştururken prim fiyatlandırması konusunda başka şirketlere karşı avantaj elde etme ve fiyat rekabeti sağlayarak daha fazla komisyon kazanmak için şirketin bazı çalışanlarını yönlendirdiği ve iyiniyet kaidelerine ve mevzuata aykırı işlem yapılmasını temin ettiği tespit edildiğini, buna ilişkin kayıtların müvekkil şirketin şirket defter ve kayıtları ile bilgisayar kayıtlarında açıkça ortaya çıkacağını, davacının isteyerek çıkardığı haksız rekabet ve kötü niyetli işlemlerinden şirket yönetimi, dava dışı —–. tarafından Müvekkil sigorta şirketine gönderilen, Beyoğlu —–. Noterliği´nin —-no’lu ihtarnamesi ile haberdar olduğunu, bu acenta aracılığı ile kesilen—–no’lu kasko poliçesinde %40 oranında hasarsızlık indirimi yapıldığı, ancak —–kayıtlarında bu hasarsızlık indiriminin davacının isteği ve talebiyle görülmediği tespit edildiğini, bunun üzerine inceleme yapıldığını, davacının bu eylemi gerçekleştirmesinde ihmali ve hatası görülen personelin iş akdinin feshedildiğini, davacı ilgili personele ısrar edip haksız rekabete yol açacak eylemlerde bulunduğu gibi müvekkil şirketi de zor duruma düşürdüğünü, bu nedenle hatası ve ihmali bulunan personel işten çıkartıldığı gibi davacı acentenin de sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini, davacının davalı şirketin menfaatlerini korumakla yükümlü olduğunu, ancak davacının davalı şirketin aleyhine ve onu üçüncü kişiler ve idareye karşı zor durumda bırakacak iş ve eylemlerde bulunduğunu, bu nedenle feshin haklılığını ve sigorta şirketinin herhangi bir tazminat talep etmesinin mümkün olmadığını, davalı müvekkilinin davacının ticari itibarına zarar verecek bir davranışta bulunmadığını, davacı yanca bu durumun ispat etmesi gerektiğini, bu durumun hakkaniyet ve iyi niyetle bağdaşmadığını, müvekkil şirketin sermayesi halka açık olduğunu, faaliyetlerinde sigortalıların ve hissedarların menfaatlerini gözetmek ve şirketi koruyacak gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğunu, davacının yaptıklarını yapan bir acenteyi feshetmek sadece bir tercih değil, mevzuat tarafından müvekkil şirket yetkililerine yüklenmiş bir ödev niteliğinde olduğunu, davacı zarara uğradığını, manevi zararın hangi nedenle ortaya çıktığını ve uğradığı zararı ve miktarını kanıtlamak zorunda olduğunu, bu nedenlerle davanın dava şartı yokluğundan reddine, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle manevi tazminat davasıdır.
HMK.166. maddesi uyarınca, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir. Yine aynı maddenin 4. fıkrası uyarınca, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da birini hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı var sayılır.
İstanbul Anadolu ——- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/802 E. Sayılı dosyası celp edilip incelenmiş, işbu dava dosyası ile dosyamızın taraflarının aynı olduğu, dosyanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu—-. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan davanın haksız feshe dayalı portföy tazminatına ilişkin alacak davası olduğu, mahkememizde görülmekte olan davanın haksız feshe dayalı manevi tazminat davası olduğu, dava konularının birbirleriyle bağlantılı olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/802 E. sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının tarafları ve konusu aynı olduğu ve davalar arasında bağlantı bulunduğu anlaşıldığından, HMK. 30. maddesindeki usul ekonomisi ilkesi de dikkate alınarak davaların birlikte yürütülmesinin uygun olacağı sonucuna varılmış, birleştirme kararı verilerek ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalar arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle mahkememizin iş bu dava dosyasının İstanbul Anadolu——-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—– Sayılı dava dosyası ile HMK. m. 166 gereğince BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamanın İstanbul Anadolu —— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — Sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
3-Mahkemeye birleştirme kararının derhal bildirilmesine,
4-Mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına,
5-Yargılama harç ve giderlerinin birleştirilen dosyada nazara alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın tarafların yüzlerine karşı asıl birleşen dosyayla birlikte İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere bu aşamada kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı