Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/635 E. 2018/898 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/635 Esas
KARAR NO : 2018/898
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2017
KARAR TARİHİ : 20/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin talebi doğrultusunda 2008 yılı itibariyle .ölgesinde davalı şirkete ait ürünlerin satış ve dağıtımının müvekkili şirket tarafından yapıldığını, müvekkili şirketin …..şubesinde ticari faaliyetleri devam ederken 2012 yılında…. şubesinde görevli şube müdürü, kasadan sorumlu muhasebe personellerinden bir kişi, bir depo sorumlusu, 2 şube satış temsilcisi ile bu personeli yönetmekle görevli davalı şirket yöneticisin de içerisinde olduğu bir gurubun ürün satışı yapılan müşteriler ile olan cari hesap mutabakatlarında usulsüzlük yapmak, oluşturulan bütçelerin dışına çıkarak bu bütçelerin üzerinde harcama yapıp harcamaları faturalandırmamak sureti ile usulsüz işlemler yapıldığının davalı şirket yöneticileri ile yapılan incelemeler neticesinde ortaya çıktığını, yapılan incelemeler sonucunda müvekkili şirketin kasasında açık olduğu, şube depo stoklarında açık olduğu, cari hesabı problemli olan müşterilerin bulunduğunun tespit edildiği, müşteriler ile yapılan cari hesap mutabakatı çalışmaları neticesinde satış bütçe harcamalarına ilişkin fiyat farkı faturalarının müvekkili şirket yasal kayıtlarına intikal etttirilmemesi sonucu bazı müşteriler ile cari hesap mutabakatı yapılamadığını ve yaklaşık olarak 1.350,00-TL tutarında cari hesap açığının olduğunu, bahsi geçen personel hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve ….6 Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığını ve yargılamanın devam ettiğini, müvekkili şirketin davalı şirket yöneticisinin yönetim yetkisini kötüye kullanarak diğer personelleri yönlendirmeleri doğrultusunda zarara uğüramış olduklarını, gerek olayın gerçekleştiği dönemde gerekse bu davanın ikame edildiği zamana kadar taraflar arasında yapılan çeşitli elektronik posta yazışmalarında, protokol vb benzeri türden yazılı evraklarda davalı şirket tarafından da kabul edildiğini ve bu zararın tazmin edileceğinin davalı tarafça taahhüt edildiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile, müvekkili şirketin zararının şimdilik 50.000-TL’sinin zararın doğduğu tarih olan Nisan 2012 tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının rakamsal zararının değerini belirlemenin mümkün olmasına rağmen davacının belirsiz alacak şeklinde ileri sürdüğü isteminin usuli yönden kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu olayın 2012 yılında meydana geldiğini, davanın zaman aşımına uğradığını, taraflar arasındaki sözleşme ile bununla ilgili emsal yargısal uygulama ve yasal düzenlemeler dikkate alındığında, davacının davalı ile 01/01/2014 öncesindeki ilişkilerine dayanması, 01/01/2014 tarihinden önceki yapısı, işleyişi, sonuçları vs. yönünden tazminat istemesinin mümkün olmadığını, davacının hukuka uygun olmadığını bildirdiği işlemlerin bizzat davacının kayıtlarında yer alan ve davacının istihdam ettiği kişiler olduğunu, davacının tacir olduğunu, kendi işlemlerinden, kendi kayıtlarından kendisinin sorumlu olduğunu ve kendi istihdam ettiği kişilerin ve yardımcı şahıslarının işlem ve eylemlerinden bizzat kendilerinin sorumlu olduğunu, davalı tarafın sorumluluğunun bulunmadığını savunarak açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, zarar tazmini talebine ilişkindir.
HMK.166. maddesi uyarınca, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarındaki bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir. Yine aynı maddenin 4. fıkrası uyarınca, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da birini hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı var sayılır.
Mahkememizin ….. Esas sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde, davanın davacı tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davası olduğu anlaşıldı
Yukarıda açıklandığı üzere her iki davanın dayandığı ticari ilişkinin ve taraflarının aynı olması nedeni ile HMK. 30. maddesindeki usul ekonomisi ilkesi de dikkate alınarak davaların birlikte yürütülmesinin uygun olacağı sonucuna varıldığından birleştirme kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davalar arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle mahkememizin iş bu dava dosyasının, mahkememizin …. E. Sayılı dava dosyası ile HMK. m. 166 gereğince BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamanın İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
3-Mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/11/2018