Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/628 E. 2020/851 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/628 Esas
KARAR NO : 2020/851

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2017
KARAR TARİHİ : 03/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından Anadolu —–. İcra müdürlüğünün —- dosyasından davacı şahıs aleyhine kambiyo senedine mahsusu haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, icra takibinin dayanağı olarak gösterilen senet davalı alacaklıya teminat senedi olarak verildiği, ancak davalıya ait söz konusu taşınmaz yapılıp kendisine teslim edildiği, buna rağmen davalı bu senedi takibe koyduğu, ayrıca senet 4 yıldan fazla süre bir geçtiği bundan dolayı zamanaşımına uğradığı, senet karşılığı yapılan taşınmaz da davalıya teslim edileli 2 yıldan fazla olduğu, bundan dolayı İstanbul Anadolu—-İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin iptali ve davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.
Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun tebliğ edildiği ancak cevap vermediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle; İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğünün ——– esas sayılı dosyasında takibe konu —— miktarlı senet dolayısıyla borçlu bulunup bulunulmadığı, senedin teminat senedi olarak verilmediği, senet karşılığı taşınmaz yapımının kararlaştırılıp kararlaştırılmadığı, takibin iptaline yönelik olduğu tespit edildi.
Davacının 03/11/2020 tarihli 7. Celsedeki beyanında “Önceki beyanlarımızı tekrar ediyorum, şuanda bina bize teslim edildi ancak binanın iskanı alınmamıştır, sözleşme tam olarak yerine getirilmemiştir, aldığım senet teminat senedidir, ancak davacı taraf sözleşmeye uymadığı için teminat senedini iade etmedim, davanın reddini talep ederim dedi” şeklinde beyanda bulunduğu ve imzasının alındığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için davaya son veren taraf işlemlerinin usul hukuku bakımından sonuçları hakkında kısa bir açıklama yapılmasında yarar vardır.
Davaya son veren taraf işlemleri olan feragat, kabul ve sulh, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 307 ilâ 315. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak davaya son veren taraf işlemleri hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir. Bir başka ifade ile taraflar davayı kabul ederek ya da davadan feragat ederek veya sulh sözleşmesi yaparak yargılamanın her aşamasında ve hatta kanun yollarında herhangi bir hükme gerek kalmaksızın davayı sona erdirebilirler. Ancak bu işlemler vekil tarafından yapılacaksa vekilin vekâletnamesinde özel yetkinin bulunması gerekir (HMK m. 74).
Davadan feragat, davayı kabul ve sulh, içerikleri itibariyle birer maddi hukuk işlemi olmakla birlikte, yapılış şekli itibariyle birer usulü işlemdir. Bu nedenle söz konusu işlemler bir taraftan maddi hukuk anlamında uygulama imkânı bulan iradeyi bozan hâllere dayanılarak iptal edilebilirken, diğer taraftan kesin hüküm gibi sonuç doğurmaktadır.
Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (HMK m. 307). Davadan feragat eden davacı, bununla dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan kısmen veya tamamen vazgeçer.
Davayı kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir (HMK m. 308/1). Davayı kabul eden davalı, bu şekilde, davacının talep sonucu bölümünde istemiş olduğu hakkı kısmen veya tamamen kabul eder.
Davadan feragat ve davayı kabul tek taraflı usul işlemidir; bu nedenle karşı tarafın izni ve mahkemenin onayına gerek kalmaksızın hüküm ifade eder.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı ile bina yapım sözleşmesi yaptığı, sözleşme gereğince davaya konu senetin teminat senedi olarak verildiği, davalının bu senetin teminat senedi olduğunu 7. Celsede kabul ettiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, —– düzenleme tarihli — vade tarihli 50.000,00 TL miktarlı bonodan dolayı ve davacı aleyhine davalı tarafça başlatılan İstanbul Anadolu–.İcra Müdürlüğü’nün —-Sayılı icra dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 3.415,50-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 853,88-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,62-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40-TL başvurma harcı, 853,88-TL peşin harç toplamı olan 885,28-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 155,25-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —- göre davacı vekili için takdir olunan 7.300,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı, davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı