Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/626 E. 2023/432 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/626
KARAR NO : 2023/432

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/06/2017
KARAR TARİHİ : 30/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin —-yetkilisi olduğunu, davalı şirketin müvekkilinin yetkilisi olduğu şirket aleyhine —Asliye Ticaret Mahkemesinin —– sayılı dosyası ile verilen ihtiyati haciz kararının —. İcra Müdürlüğünün—- Esas sayılı dosyası ile, yine başka bir mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının ise —- İcra Müdürlüğünün —Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, belirtilen iki icra müdürlüğünün dosyaları için müvekkili şirketin şubesi olan —adresindeki —ihtiyaten hacze gelindiğini, hacze gelinen adresin okul olması nedeniyle öğrenciler ve veliler nezdinde sıkıntı yaşanmaması için 25.05.2017 keşide tarihli 80.000,00-TL bedelli çeke mahsuben alacaklı vekiline; elden 13.000,00-TL nakit para, dava dışı şirketin 27.10.2017 tarihli 16.000,00-TL bedelli çeki, 30.05.2017 tarihli 15.000,00-TL bedelli çeki, ve ayrıca müvekkilinin şahsi imzaladığı 30.05.2017/vadeli 6.009_,90-TL bedelli, 03.06.2017 vadeli 75.000,00-TL bedelli, 18.06.2017 vadeli 100.000,00-TL bedelli bonoların verildiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında ticari herhangi bir ilişki bulunmadığını, bonoların verilme amacının ihtiyati haciz uygulanmaması olduğunu, ayrıca müvekkili tarafından ödenen 13.000,00-TL ve 6.000,00-TL senetlerle ilgili istirdat açma haklarını da saklı tuttuklarını belirterek İİK’nıin 72.maddesi gereğince bonoların takibe konmamasının önlenmesine veya takibe konması halinde takibin tedbiren durdurulmasına, borçlu olmadıklarının tespiti ile bonoların iptaline, masraf ve vekalet ücretlerinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın menfi tespit davası olarak açıldığını, davacının konu senetlerdeki imzaya bir itirazının bulunmadığını, davalı müvekkiline senet veya çek bedellerinin tamamını ödediğine dair bir iddiasının olmadığını, müvekkili alacaklı firmanın iyi niyetli yetkili hamil olduğunu, senetlerin haciz baskısı altında verildiğine dair iddiaların geçersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dosya borcunun borçlu dışında biri tarafından ödenmesinin önünde hiçbir engel bulunmadığını, alacak hususunda aşırı bir menfaat sağlanmadığını sadece dosya borcu kadar senet alındığını belirterek davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, 03/06/2017 tarih ve 75.000,00 TL miktarlı ve 18/06/2017 tarih ve 100.000,00 TL miktarlı senetlerin icra haciz tehditi altında imzalatıldığı iddiasına dayalı olarak bu senetler dolayısıyla borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Mahkememizce—-Asliye Ticaret Mahkemesinin —- esas sayılı dosyasının uyap sureti, —İcra Müd. — esas sayılı dosyası, — İcra Hukuk Mahkemesinin — esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.Mahkememiz 05.11.2020 tarihli ara kararında: “…davalının —-. İcra Müdürlüğünün — Esas ve —. İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyalarında takie konu senetleri iktisabının değerlendirilmesi ve takip dosyalarındaki borç alacak durumlarının – tespiti bakımından dosyanın mali müşavir ve hesap uzmanından (hukukçu) oluşturulacak heyete tevdii ile davalının ticari defterleri incelenmek suretiyle rapor alınmasına,” karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti 23/06/2021 tarihli raporunda: Davacının dava konusu bonolardan dolayı davalıya borçlu bulunduğu; bu nedenle davacının bu davadaki menfi tespit talebinin yerinde olmadığı, şeklinde raporunu sunmuştur.
Bilirkişi heyeti 26/06/2021 (09/06/2022 uyap kayıt) tarihli tarihli ek raporunda: çeki keşide eden kişi (davadışı/— Şirketi) çek bedelinin ödenmemesinden dolayı, çeki ciro yoluyla devralmış olan hamile (davalı/—Şirketi’ne) karşı sorumlu olduğunu, bu sorumluluk için, hamil (davalı/—- Şirketi) ile keşideci (davadışı/—-Şirketi) arasında herhangi bir borç ilişkisi bulunmasına ve bu borç ilişkisi dolayısıyla keşidecinin hamile borcu bulunmasına gerek olmadığı, şeklinde raporunu sunmuştur.
Bilirkişi raporları denetime açık, karar vermeye yeterli ve elverişli mahiyettedir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından;Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından davacı hakkında —. İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı takip dosyasında 18.06.2017 vade tarihli 100.000,00-TL ve 03.06.2017 vade tarihli 75.000,00 TL bedelli senetlere dayalı olarak takip başlatıldığı, davacının icra takibi nedeniyle dosya borcunu ödediği, davacı tarafında yapılan ödemenin haksız olduğu ileri sürülerek istirdat istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Takip dayanağı senetler (bonolar) davacı keşideci konumunda olup senet davalıya ciro yoluyla geçmiştir. Davalı tarafından senede dayanarak keşideci ve lehtar hakkında ihtiyati haciz kararı alınmış ve karar icra edilmiştir. Keşideci davacı, senetlerdeki imzasını inkar etmemiştir. Bu durumda keşideci davacı ile lehtar olan diğer davacı şirket arasındaki şahsi def’ilerin senetleri ciro yoluyla alan hamile karşı ileri sürülebilmesi 6102 sayılı TTK’nun 687. maddesi uyarınca hamilin senetleri kötüniyetle iktisap ettiğinin kanıtlanması koşuluna bağlıdır. Davacı tarafından, davalının sözkonusu çekin elinden rızası hilafına çıktığı hususunu bilerek senetleri aldığı ve bile bile borçlu zararına hareket ettiğinin dosya kapsamında ispat edilememiştir.Davacı vekilince, dava dışı lehtar şirket ile davacı keşideci arasındaki ticari ilişki gerekçe gösterilip, senetlerin bedelsiz kaldığı ileri sürülmüş ise de, dava dışı lehtar şirket ile keşideci arasındaki ticari ilişkinden kaynaklı def’iler senetleri iyi niyetle iktisap eden hamile karşı ileri sürülemez. Kaldı ki davacının lehtara karşı menfi tespit davası açması ve bu davada borçlu olmadığını tespit ettirmesi dahi davanın tarafı olmayan iyi niyetli hamil yönünden bağlayıcı olmaz. Ayrıca keşideci davacı ile dava dışı lehtar şirket arasındaki ticari ilişki uyarınca borcun bulunup bulunmadığı hususu da bu davanın konusunu teşkil etmediği gibi açılan dava uyarınca bu yönde bir araştırma yapılması da mümkün değildir (. —- HD. —-esas, —karar sayılı ilamı). Protokol kapsamında aşırı bir menfaat sağlandığı iddiasının da dosya kapsamıyla uyumlu olmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90-TL harcın 2.988,57-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.808,67‬-TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen 39,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Davalı kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 27.250,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair; karar davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.