Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/528 E. 2020/524 K. 03.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/528 Esas
KARAR NO : 2020/524

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/05/2017
KARAR TARİHİ : 03/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ———– bulunan %5’lik hisse satışından 24.999.989,99 TL gelir elde edildiğini, elde edilen meblağın ——– bulunan ortak hesaba yatırıldığını, müvekkilinin 03/05/2013 tarihinde hissedarı olduğu ——— Hisselerini davalı kardeşine hiçbir bedel almaksızın devrettiğini, davalının —— tarihli taahhütnamesi ile 1. Maddede belirtilen hisse satışından elde edilen tüm meblağın davalıya devredilen şirketlerin 03/05/2013 tarihinden önceki tüm borçlarını ödeyeceğini ve bu borçlar kapatıldıktan sonra geriye akalan meblağı müvekkiline ödeyeceğini taahhüt ettiğini, aynı şekilde müvekkilinin de —– tarihli taahhütnamesi ile davalı —— şirketlerin borcu ödendikten sonra geriye kalan meblağın kendisine ödenmesini kabul ettiğini, davalının bugüne kadar müvekkiline hangi şirketin ne kadar borcu olduğunu, hangi şirket için ne kadar ödeme yapıldığını hiçbir şekilde belirtmediğini, kendisine —– tarihinde ihtarname gönderilerek bu ödemelerin ne şekilde ve nerelere yapıldığının şirketlerin 03/05/2013 günü itibari ile borçlarının ne olduğunun bildirilmesi için ihtarname gönderilmesine rağmen davalının hiçbir belge vermediğini, bu nedenle 03/05/2013 tarihi itibari ile,—- ———– Şirketlerinin borç durumunun tespiti ile, tespit edilecek borç miktarının hisse satışından elde edilen —— mahsup edilerek müvekkilinin toplam alacağının tespitine, müvekkiline ödenen meblağın mahsup edilerek müvekkilinin alacağının reeskont faizi ile birlikte tazminine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı, zira iddia edilen ve talep edilen miktarın davacı tarafından bilinmemesine imkan olmadığı, davacının bizzat imzasını taşıyan tutanaklarda da dava dışı olan şirketlerin borç miktarları ne kararın işbu borçlara mahsup edildiği / edileceği rakamın net olarak yazılı olduğu, satış bedelinin ise yine dava dilekçelerinde belirtildiği üzere açık ve net ortada olduğu, 3 pay satışı yapıldığını, paylar ve hisse adetlerinin de net bir şekilde ortada olduğunu, bu sebeple davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açmaının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı——hisselerine tekabül eden 4.425.000 adet hissenin yine dava dışı—– tarihinde———bedelle satışını yaptıklarını, satış bedelinin üç ortak adına açılmış olan ———-yer alan ortak hesaba ödendiğini, taraflar ———– mirasçıları olduğunu, taraflar arasında yapılan miras paylaşım anlaşması gereğince bir takım devirler yapıldığını ve yine dava dilekçesinde yer alan dava dışı şirketlerdeki davacı hisselerinin davalıya devri hususunda anlaşmaya vardıklarını ve şirketlerin anlaşma tarihi itibariyla borç durumlarının belirlendiğini, o tutarların da satış bedelinden ödenmesinin kararlaştırıldığını, %5lik hisse satışının yapıldığı ve öncesi dönemlerde davacı——- şirket borçlarını bilmediği iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, zira şirket yönetimlerinin davacı Yönetim Kurulu Başkanlığı ile yürütülmekte olduğunu, burada davacı vekili tarafından kasıtlı bir şekilde sanki şirket sadece—— şirketlerin borçları ödenmiş gibi gösterildiğini, oysaki durumun bununla bir ilgisinin bulunmadığı, şirketlerin her üç mirasçıya ait olduğunu ve davacı yönetim kurulu başkanı olarak tüm şirketlerde söz sahibi olduğunu, taraflar arasında yapılan mal paylaşımı sonucunda bu şirketlerde davacının çekilmek istediğini ve bu şirketlerdeki hisselerini davalıya devir ettiğini, devir aşamasında da doğal olarak şirketlerin borçlarına da ortak olduğu ve anlaşma kapsamında şirketlerin borçları ödenerek, sonrasında hisse devirleri yapıldığını, davacının şirket borçlarını bilmediği, bilmesinin imkanı olmadığı iddiasının abestle iştigal olduğu, şirketlere ait borç ödemelerinin yine üçlü talimat ile yani davacının bizzat imzasını taşıyan talimatlar ile ödendiğini, ortada imzalı yazılı belgeler olduğu, tarafların bu bedelleri açık rızası ile imzalandığı ve davacının ilgili şirketlerdeki hisselerini de davalıya ve diğer ortağa satarak şirketten çıktığınını, şirketlerin—–davacının şirketlerin borç durumunu bilmemesinin hayatın olağan akışını da aykırı olduğu, bu sebeple işbu aşamada şirketlerin geriye dönük borç durumlarının tespitine dair talebin reddi gerektiği, davacı tarafından iddia edildiği üzere davacıya ödenmesi gereken bir bedel bulunmadığı, açıklanan sebeplerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacının HMK 329.madde kapsamında davalı tarafa ödediği vekalet ücreti ile 5.000.-TL’den az olmamak üzere disiplin para cezasına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle tazminat (sözleşmeden kaynaklanan) davasıdır.
Davalı vekili 25/08/2020 tarihli dilekçesi ile tarafların anlaşması sebebiyle feragat edildiğini, müvekkilinin talimatı gereğince dava ile ilgili olarak davacıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekili 25/08/2020 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin talimatı doğrultusunda davadan feragat ettiklerini, davalıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
6100 sayılı HMK madde 307 ve devamında düzenlenen feragat, davacının netice-i talebinden kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi (HMK.24), davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz.
Feragat, davayı sona erdiren, yapıldığı anda sonuç doğuran, kesin bir usul işlemi olup, HMK 311. maddesi uyarınca, karşı tarafın muvafakatine gerek olmaksızın kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğundan, somut olayda davacı yazılı beyanı ile usulüne uygun şekilde davadan feragat ettiğini beyan ettiğinden, açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş karşılıklı yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78-TL harcın mahsubu ile artan 116,38-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Tarafların karşılıklı yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Artan gider avansı bulunması ve talep etmesi halinde gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu kabil olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi