Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/524 E. 2022/449 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/524 Esas
KARAR NO : 2022/449Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/05/2017
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı—– arasında yapılan anlaşma gereği, toplam alım satım şeklinde ticari ilişkileri bulunduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin, davalı yanın haksız ve hukuka aykırı davranışları nedeniyle sona erdiği, davacı şirketin, davalıya sipariş avansı olarak verdiği —- çek tutarının konusuz kamasına rağmen davalı çalışanı tarafından —- tarihinde arkasının yazdırıldığı, akabinde — tarihinde davalı tarafından —- sayılı dosyasından icra takibine konulduğu, yine davacı şirketin davalıya sipariş avansı olarak verdiği —-çek tutarının konusuz kamasına rağmen davalı çalışanı tarafından—- tarihinde arkasının yazdırıldığı, akabinde — tarihinde davalı tarafından —- dosyasından icra takibine konulduğu,—– yevmiye nolu İhtarnamesi ile davalıda bulunan çek,senet ve teminat mektuplarının iadesinin talep edildiği, davalının anılan icra takiplerinde davalı şirketin dört adet aracına haciz ve muhafaza işlemi uyguladığı, şirketin demirbaşları ve ticari mallarına haciz konulmak suretiyle ticari mallarının satışının engellendiği, haciz ve trafikten men edilen araçların——- rehinli olduğundan ve davalı tarafça teminat mektubu paraya çevrildiğinden, —- tarafından davacı şirketin tüm kredi hesaplarının kat edildiğini, araçların —- tarafından açılan ——sayılı dosyasından paraya çevrildiğini, davalı tarafça teminat mektubu paraya çevrilmese idi —- tarafından davacı şirkete ait kredi hesaplarının kat edilmeyeceğini, müvekkili tarafından gününde ödeneceğini, banka tarafından tüm hesaplar kat edilip borçların tamamının istenmesi üzerine müvekkilinin mali zorluğa düştüğünü, borçlarını tek seferde ödeyemediğini, banka tarafından araçların değerinin çok altında satıldığını, otopark ücretlerinin de satış parasından ödendiğini, davalı tarafça — tarihinde paraya çevrilen —- tutarlı teminat mektubunun bedelinin iadesi için davacı şirket tarafından davalı aleyhine —– davada, teminat mektubunun haksız olarak paraya çevrildiğinin tespit edilerek bedelinin iadesine karar verildiğini, çeklerin takibe konulduğu ve teminat mektubunun paraya çevrildiği tarihlerde davacı şirketin davalıya borcunun bulunmadığı gibi davalıdan alacaklı olduğunu, davacı alacağı için —-dosyasından —-üzerinden takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine —-miktar yönünden itirazın iptalinin talep edildiği, Mahkemece alınan raporla davacının davalıdan olan alacağının —– olarak belirlenmesi üzerine davanın talep edilen tutar üzerinden kabulüne karar verildiği, mahkeme kararı ile davalı tarafça haciz ve paraya çevirme işlemlerinin yapıldığı tarihlerde davacının davalıya borçlu değil alacaklı olduğunun ortaya çıktığını, davalının eylemlerinin davacı şirket ticari olarak bitirmeye yönelik olduğunu, davacı şirketin —- tarihinden sonra uğradığı zararlarının tazmini için —– dosyasından dava açıldığını, bu davanın açıldığı tarihten sonrada müvekkili davacı şirketin uğradığı zararların devam ettiğini, zarar giderilmediğinden müvekkilinin çek karnesi alamadığını, bankalardan kredi kullanamadığını, davalının eylemlerinin haksız eylem niteliğinde olduğunu, davacı şirketin —- tarihinden sonra uğramış olduğu kar kaybının hesaplanarak davalıdan tazminini talep ettiklerini, davacı şirket ortakları —- için bu süreçte duydukları acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminat talep ettiklerini belirterek davacı şirketin uğramış olduğu zararlar için şimdilik —- — tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline, davacı şirket ortaklarının uğramış olduğu manevi zararların tazmini için her bir ortak için—- olmak üzere toplam —- manevi tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların talep ettiği maddi ve manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın bu nedenle reddini talep ettiğini, davacı şirketin aynı iddiaya dayalı olarak müvekkili şirkete karşı maddi tazminat talebi ile — tarihinde — sayıl dosyası ile dava açıldığını ve hala derdest olduğunu, davacılar —– davada davacı sıfatlarının bulunmadığını, iki tüzel kişilik arasında tamamen ticari ilişkiye dayalı olarak ortaya çıkan hukuki anlaşmazlık nedeniyle hissedarların manevi zarar uğradıkları gerekçesiyle dava açamayacaklarını, manevi tazminat talep eden ortakların şahsına yönelik bir eylem bulunmadığını, bu nedenle manevi tazminat talep haklarının bulunmadığını, davada taraf sıfatlarının olmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, maddi tazminat unsurlarının oluşmadığını, davacı şirketin zararlarının tazmini için bir dava açtığını, zararının devam ettiğini iddia ederek bu davayı açtığını, davacı şirketin tüm faaliyet zararını ilelebet davalının karşılamasını beklediğini, basiretli bir tacirin ticari işletmesinin devamını sağlamak için gerekli tedbirleri alması gerektiğini, taraflar arasındaki hukuki ihtilafın— yılında başladığını, davacılara —- ödeme yapıldığını, davacıların aldıkları bu ödemelere rağmen zararlarının devam ettiği iddiasıyla halen talepte bulunduklarını, davacıların açtığı ve halen devam etmekte olan başkaca davalarda bulunduğunu, bunların aynı hukuki ihtilafa dayandığını, davacıların —- yılından sonra hiç bir ticari faaliyette bulunmaksızın müvekkilinden elde ettiği ödemelerle hayatlarını idame ettirdiklerini, ticari faaliyetlerini devam ettirmemelerinin kendi kusurlarında ileri geldiğini, iddia olunan haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını, aksi düşünülse dahi davacılara yapılan ödemeler ile illiyet bağının kesildiğini, unsurları bulunmayan maddi ve manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; haksız haciz ve muhafaza işlemi yapılması ve teminat mektubunun paraya çevrilmesi sebebiyle —- tarihinden sonra uğranıldığı belirtilen kar kaybının tazminine yönelik maddi ve şirket ortaklarının manevi tazminat istemine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkemenin — tarihli ara kararı ile; Davaya konu edilen olayla ilgili ——– tarihinde paraya çevrilmiş olduğu, dava teminat mektubunun haksız şekilde paraya çevrilmesinden dolayı uğranılan maddi ve manevi zarar nedeniyle açılmış tazminat davasından ibaret olup, teminat mektubunun paraya çevrildiği tarih itibarı ile dava tarihine göre BK 72 maddesinde öngörülen — yıllık zamanaşımı her ne kadar dolmuş ise de; davacı haksız paraya çevrildiği iddiasıyla — teminat mektubunun bedelinin iadesi için —- dosyası ile icra takibi başlattığı, davalı — bu takibe itirazı üzerine ——– tarihli ilamda davalının takibe itirazının iptaline, bu suretle teminat mektubunun davalı tarafından paraya çevrilmesinin yerinde olmadığı hükümle tespit edilmiş olup, bu karara karşı davalının —- müracaat ettiği ve —- ilamı ile hüküm onanmakla; davalının—- teminat mektubunun paraya çevrilmesinde haksız olduğu kesinleşen mahkeme ilamı ile anlaşıldığı ve hükmün kesinleştiği tarihe göre — yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı kabul edilerek davalının yerinde görülmeyen zamanaşımı itirazının reddine, karar verilmiştir.
Davanın devamı esnasında davacılardan—– tarihinde öldünün anlaşılması üzerine davacı mirasçılarına duruşma günü ile birlikte davayı takip edip etmeyecekleri hususunda beyanda bulunmak üzere ihtaratlı davetiye tebliğine karar verilmiş, Davacı mirasçıları —- tarihinde — üzerinden verdiği Dilekçe — olarak davayı takip etmediklerini bildirmiştir. Mahkemenin — tarihli celse ara kararı ile davacı—-açtığı dava hakkında dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece dosyanın bilirkişi heyetine verilerek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan — tarihli Raporda özetle; davacı tarafından davalıya verilen teminat mektubunun davalı tarafından paraya çevrildiği—— tarihinde davacının davalıya herhangi bir borcu bulunmadığı, tersine — bu tarih itibariyle davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı yanca davalı tarafa verilen çeklerin avans/ön ödeme niteliğinde olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında bu çeklerin konusuz kalmış olmasına rağmen davacı yanca yazdırıldığı, davalı şirket açısından teminat mektubunun nakde çevrilmesine ilişkin riskin gerçekleşmediği ve paraya çevrilmesinin yerinde olmadığı, ilgili tarihlerde davacı yanın davalı yana borçlu olmanın aksine alacaklı olduğunun mahkeme kararı ile hükme bağlandığı, bu itibarla davalı yanın alacaklı olmadığı ve bunu bildiği halde teminat mektubunun paraya çevrilmesi ve haksız haciz uygulanması işlemlerin bir çeşit haksız fiil olduğu, davacının çeklerinin haksız olarak yazdırılması ile çek karnelerinin iptal edildiği. teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile tüm kredilerinin kat edildiği, sonrasında davacının banka hesaplarına bloke konulduğu, araçların yediemine çekilerek muhafaza altına alındığı, davacı yan ticari defterlerine göre davalının haksız fiili sonucunda davacı şirketin ticari faaliyetinin filen son bulduğu bu kapsamda somut olayda haksız fiilin hukuka aykırı olması, kusur, illiyet rabıtası ve zarar unsurlarının gerçekleştiği, alacağı olmadığını bile bile haksız haciz uygulayan davalı yanın davacının bu yüzden uğradığı zararları TBK’nın 49.maddesine göre tazmin etmek zorunda olduğu, davacının zarara uğramasına veya uğradığı zararın artmasına sebep olan herhangi bir müterafik kusurunun bulunmadığı gibi davalının haksız fiili nedeniyle davacının elde ettiği bir yarar ve faydanın da söz konusu olmadığı, yapılan değerlendirmede davalı tarafından başlatılan icra takipleri sırasında davalının gerçekte alacaklı olmadığı halde ihtiyati haciz kararları alarak haciz işlemleri yaptığı, araçların bağlatıldığı, kesinleşen dosya ile teminat mektubunun paraya çevrilmesinin haksız olduğu olgusunun kesinleştiğinin anlaşıldığı, —- dosyasında hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde davacı şirketin —- kurumlar vergisi beyannameleri üzerindeki ——- değerlendirmeler yapılarak zarar hesabının yapıldığı, tabloda görüldüğü üzere; —- tarihleri aralığındaki davacının ticari kar kaybı bu hesaplamalar dikkate alınarak yapıldığı, — dönemi için önceki yapılan hesaplama esaslarına göre davacının ticari kar kaybının —- olarak hesaplandığı, bu tutarın davalıdan alınarak davacıya ödenmesinin gerektiği , davacının, dava dilekçesinde uğradığı yargı kararlarıyla sabit olan haksız fiili nedeniyle bankaların çek karnesi vermemesi, kredi kullandırmamasına bağlı olarak ne gibi bir kazanç kaybına uğradığına ilişkin somut bir açıklama ya da delil —-ortaya koymamış olması ve ileri sürmüş olduğu bankalara ilişkin olgular dolayısıyla uğradığını iddia ettiği zararı —– tarihinden dava tarihine kadar ki döneme ilişkin olarak somutlaştırmamış olması karşısında zarar iddiasının ispatlanıp ispatlanmadığı Mahkemenin takdirinde olduğu,şeklinde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporuna yönelik itirazlarda gözetilerek bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti —- tarihli Ek Raporunda; kök rapordaki görüşün korunduğunu belirtmiştir.
Davalı taraf vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi neticesinde dosyanın farklı bir mali müşavir bilirkişiye verilerek, rapor alınmasına karar verilmiştir. —- tarihli Bilirkişi Raporunda; Davacı şirketin — tarihli olarak düzenlenmiş—- —- limitinin olduğu, ayrıca — davacı şirket ve—- olduğu, Şirketin — devamındaki mali tablolarında, bu kadar borcu ödeyecek bir varlığı olmadığı, davalı yan muhtelif dilekçelerinde davacıya süreç içerisinde — ödeme yaptığından bahsettiği, ödenen bu tutar borca dayalı olarak yapıldı ise, bu tutarın hepsi davacının karı olmayacağı, davacının kar tutarı — olarak gözütüğü, Davacı şirket — sermaye ile kurulduğu, — kayıtlarına göre tasfiye veya iflas hali mevcut olmadığı, bununla birlikte davacının satışlarının —-olmuş ve bundan sonra çok aşağıya düşerek,— devamında sıfır olduğu, davalının iddialarının, davacının —devamı senelerdeki ticari faaliyeti ve kredibilitesinin tespit edilmesi yönünde olduğu, ancak bu taleplerin incelenmesi için, davacıya ilişkin — senesi ticari defter ve belgeler, mizan kayıtları ve mali tablolara ihtiyaç olduğu, eldeki veriler eşliğinde, davacının — ve devamında daralan bir sürece girerek, — senesinde ticari faaliyetinin tamamen durmuş olduğu, — senesinde faaliyet karı elde eden davacı — devamı senelerde faaliyet zararı üretmediği, —– tarihinde—–icra takibi ile karşı karşıya kaldığı, neticede; davacının — devamında daralma sürecine girmiş olduğunu; teminat mektubunun nakde çevrilmesi ve çeklerinin karşılıksız yazılması tarihlerinin de işbu daralma sürecine tarih olarak denk gelmekte olduğunu, belirtilmiştir.
Davacılar vekili — tarihinde verdiği Dilekçe ile; davasını —-üzerinden ıslah ettiğini beyan ederek dava ve ıslah dilekçesi ile talep edilen tutarların — tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle tahsili talep etmiş, aynı tarihte ıslahla arttırılan tutara ilişkin harcı tamamlamıştır. Davacı ıslah dilekçesi davalı vekiline —- tarihinde elektronik posta yoluyla tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı,toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; Davacı şirket haksız haciz ve muhafaza işlemi yapılması ve teminat mektubunun paraya çevrilmesi sebebiyle—- tarihinden sonra uğranıldığı belirtilen kar kaybına yönelik olarak maddi tazminat isteminde bulunmaktadır. Taraflar arasında toptan alım satım şeklinde ticari ilişki bulunduğu, davacı şirketin borçlarının teminatı olmak üzere ——miktarlı teminat mektubunu vermiş, söz konusu teminat mektubu— tarihinde davalı tarafından paraya çevrilmiştir. Davacı tarafça teminat mektubunun iadesi için davalı aleyhine —- sayılı dosyasında dava açılmış ve Mahkemece yapılan yargılama sonrasında teminat mektubunun haksız olarak paraya çevrildiği tespit olunarak, bedelinin iadesine karar verilmiştir. Davacı —– tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olduğu miktar için, davalı aleyhine— tarihinde —- asıl alacak üzerinden, ilamsız icra takibini başlatmış, davalı borçlunun itirazı sonucunda icra takibi durmuş, davacı şirket tarafından —- sayılı dosyası üzerinden, —- asıl alacak üzerinden icra takibinin kaldırılması talebi ile itirazın iptali davası açılmış olduğu, Mahkemece yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporunda davacının davalıdan — tarihi itibariyle — tutarında alacaklı olduğu belirlenmesi üzerine davanın kabulü ile, icra takibine yapılan itirazın taleple bağlı olarak—asıl alacak üzerinden kaldırılmasına ve takibin miktar üzerinden devamına, karar verilmiştir. Davacı — tarihinden itibaren uğramış olduğu zararın tespiti ve tazmini için —- dosyası ile dava açmış, bu Mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davalının eylemlerinin haksız fiil olduğu belirtilerek, davanın kabulü — haksız fiil tarihi olan—- tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı şirket mahkememizde açılan — bu dava ile, — tarihinden sonra uğramış olduğu kar kaybının tahsilini talep etmiştir. Bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davacının — tarihinden dava tarihine kadar gerçekleşen ticari kar kaybı — olarak hesaplanmıştır. Davacı, huzurdaki dava ile, —tarihinden dava tarihine kadar olan zararının tazminini talep etmektedir. Davacının,—- sayılı kesinleşen kararı ile sabit olan maruz kaldığı haksız fiilden dolayı tazminat talep edebilmesi için, —- tarihinden sonra da daha önce maruz kaldığı haksız fiil eyleminden dolayı zararın devam ettiğinin ve bu zarar ile davalının haksız eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunduğunun somut delillerle ortaya konulması gerekmektedir.
Davacı zararın giderilmemesi nedeniyle, halen bankalardan çek karnesi alamadığı, kredi kullanamadığını ileri sürmektedir. Ancak bu hususta somut bir delil getirilmemiş olup davacının, davalının haksız eylemleri neticesinde uğradığı zararları ——sayılı kararı ile hüküm altına alınmıştır. Söz konusu mahkeme kararı uyarınca ödeme yapılmakla davacının zararı giderilmiş olup anılan ödemeler dolayısıyla haksız eylem ile oluştuğu iddia olunan zarar arasındaki illiyet bağı kesilmiştir. Aksi yorumda davacının arka arkaya açtığı davalar ile zarar sonradan oluşacağından zamanaşımı defii ile karşılaşmaksızın iddia ettiği zararını davalıdan talep etmeye devam edecektir.
Belirtilen sebeplerle —- tarihinden sonra da zararın devam ettiği ispatlamadığından ve bir kere ödeme yapılara davacı zararı karşılanmakla haksız eylem ile zarar arasında illiyet bağının kesildiği, maddi tazminat isteminin unsurlarının bulunmadığı, aksinin düşünülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçeleri ile davacı şirketin maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı —- açtığı manevi tazminat davası mirasçıları tarafından takipsiz bırakılmakla bu davacının açtığı manevi tazminat davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı — açtığı manevi tazminat davasına gelinecek olunursa; TBK 58.maddesinde; kişilik hakkının zedelenmesinden zarar görenin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Davacı dava dilekçesi ile, zararın haksız haciz ve muhafaza işlemlerinden kaynaklandığını ileri sürmekte ve TBK 49. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil hükümlerine dayanmaktadır.
Manevi tazminat yönünden TBK 58, (eski BK’nın 49) maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, kusurlu olması gerekmektedir. Haksız yere bir kimsenin mallarının haczettirilmesi, o kimsenin ticari itibarına saldırı teşkil eder ve BK’nın 49’ncu maddesi gereğince manevi tazminat ile sorumlu tutulmayı gerektiren bir davranış olur. Ancak somut olayda manevi tazminatı ticari itibarının sarsıldığını ve zarar gördüğünü iddia eden davacı şirket bir talepte bulunabilecektir., söz konusu haksız eylem davacı şirket şahsında sonuç doğurmakta, davacı şirketin ticari itibarı ve kişilik hakları zedelenmektedir. Somut olayda şirket ortaklarının şahsına yönelik bir eylem söz konusu degildir. Bu sebeple davacı şirketin ticari itibarının sarsıldığı ve kişilik haklarının çiğnendiği gerekçesiyle şirket ortağının manevi tazminat talep etmesi mümkün bulunmamakta olup şartları bulunmayan manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı şirketin açtığı maddi tazminat davasının REDDİNE,
2-Davacı — açtığı davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3-Davacı —– açtığı manevi tazminat davasının REDDİNE,
4-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan peşin(ıslah harcı dahil) alınan 4.289,14‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.208,44‬-TL harcın talep halinde davacılara iadesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7- Davacı —- tarafından açılan maddi tazminat yönünden ;Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden hesaplanan 5.100,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı —tarafından açılan manevi tazminat davası yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı terekesinden —- alınarak davalıya verilmesine,
9- Davacı —- tarafından açılan manevi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/05/2022