Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/452 E. 2019/255 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/654 Esas
KARAR NO : 2019/161

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/05/2016
KARAR TARİHİ : 14/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin, davalı şirketin ———————– abone no’lu elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafça abonelik başlangıç tarihinden dava tarihine kadar elektrik tüketim dönemlerinde düzenlenen faturalarda ———— Sayaç Okuma Bedeli yansıtılıp tahsil edildiğini, Yargıtay Dairelerinin tahsil edilen söz konusu tutarların iadesine ilişkin kararlarının olduğunu beyanla yargılama giderleriyle ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 12.190,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, usule ilişkin itirazlarının olduğunu, basiretli tacir gibi davranması gereken davacının taraflar arasındaki sözleşmede ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği kalemlerin istirdadını talep edemeyeceğini, sözleşme serbestisi olduğunu, 4628 sayılı kanun ve 6446 sayılı kanunların elektrik tarifelerinin oluşturulması hususunda Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulunu ————— yetkilendirdiğini ve kurulun çıkarttığı yönetmelik, tebliğ, karar ve ikincil mevzuatlarla tarifelerin düzenlendiğini, dava konusu edilen Kayıp Kaçak Bedeli ile dava konusu olmayan diğer kalemlerin EPDK düzenlemesi gereği olduğunu, 17/06/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürülüğe giren 6719 sayılı Kanun doğrultusunda davanın reddine, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın reddine, taleplerin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle elektrik abonesi olan davacının kendisinden haksız tahsil edildiğini iddia ettiği Kayıp Kaçak Bedeli, PSH Bedeli, Dağıtım Bedeli, İletim Bedeli, Sayaç Okuma Bedelinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Dava ————— hasım gösterilerek açılmış, davacı tarafın faturaları ve sözleşmeleri esas alarak dava açtığını, daha sonra …’ın sorumlu olduğunu öğrendiğini beyan ederek HMK. m. 124 uyarınca talep ettiği taraf değişikliği talebi, kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olduğu kanaati oluştuğundan kabul edilmiş, —————- taraf olmaktan çıkarılarak … davalı olarak eklenmiştir.
Dava konusu ile benzer kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21/05/2014 tarihli ———- Esas, —- Karar sayılı hükmü ile; “Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73 maddesinde ” herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık , istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden Kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından ; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur. Dava da Hukuk Genel Kurulunun bu kararı dayanak yapılarak açılmıştır.
Dava tarihinden sonra 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fakrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Maddede “bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise ” kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti bedeli, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava açılmadan önce ve dava açıldıktan sonra dava konusu ile ilgili safahat özetle yukarıda açıklandığı şekilde olmakla, mahkememizde yapılan yargılamada tarafların iddiaları ve savunmaları çerçevesinde deliller toplanmış, davacı vekilinin 02/05/2017 tarihli duruşmada, tahsil olunan bedellerin tarifeye aykırı hesaplandığını iddia ederek rapor alınmasını talep etmesi üzerine dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından tanzim edilen 19/03/2018 havale tarihli raporda, faturalarda tahakkuk eden bedeller için 24.753,54-TL olarak hesaplandığı, EPDK’nın onayladığı tarifelere göre yapılan hesaplamada 25.891,64-TL bedel hesaplandığı, dolayısıyla tahakkuk ettirilen faturaların kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu yönünde görüş belirtilmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekil sunmuş olduğu beyan dilekçesi ile bilirkişi raporundaki hesaplamanın yerinde olduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E. – 2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” şeklinde hüküm kurmuştur. Mahkememizde açılan davanın yargılaması devam ederken 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6440 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda davacının talepleri de bu kapsamdadır. Mahkememizde açılan davanın tarihi itibari ile gerek YHGK gerekse Yargıtay———-. Hukuk Dairesi’nin emsal niteliğindeki kararları ve yasa değişikliğinden önce alınan bilirkişi raporu ile davacının bu davayı açmakta haklı olduğu ve hukuki yararı olduğu sabittir. Dava açıldığı anda haklı olan tarafın yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden ve dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması da mümkün değildir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, değişen yasa metni ve ———— kararları bir bütünlük içerisinde değerlendirildiğinde, davacı yanın davanın açıldığı tarih itibari ile emsal yüksek mahkeme içtihatları uyarınca isteminde haklı olduğu, dava sırasında dava konusu bedeller ile ilgili olarak yasa değişikliğine gidildiği ve dava konusu bedeller ile ilgili olarak açılan davalarda mahkemelerin yetkisinin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu hükme bağlanmış olup davacının, davalının yapmış olduğu işlemlerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının incelenmesi talebi doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmış, bilirkişi raporu alınmış, alınan bilirkişi raporu ile davalının tahakkuk ettirdiği faturaların kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu belirlenmiş ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, ancak yukarıda bahsedeilen Hukuk Genel Kurulu Kararı uyarınca dava açıldığı tarihte davacının haklı olması ve aynı konuda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi————–. Hukuk Dairesi’nin ——-. Sayılı kararı ve benzer konuda verilen kararları göz önünde bulundurulduğunda, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 6/1 maddesi ve emsal içtihatlar uyarınca davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapılan yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,40-TL harcın peşin alınan 208,18-TL harçtan mahsubu ile bakiye 163,78-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça harç dahil harcanan 1.274,48-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre 2.725,00-TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair , davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulünce anlatıldı