Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/414 E. 2020/73 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/414 Esas
KARAR NO: 2020/73
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/04/2017
KARAR TARİHİ: 23/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ———İcra Müdürlüğünün ——– Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu, borçlunun itirazının haksız olduğunu, yapılan sözleşme gereğince borcunun —— TL olduğunu, —— tarihinde———- adına ——— TL ödeme yaptıklarını ve ödeme makbuzlarını dosyaya sunduklarını, kalan borç miktarının ———— TL olduğunu, ödeme emrinin geri kalan kısmına faizlerine ve tüm ferilerine itiraz borçlu tarafından itiraz edildiğini, takibin ———TL lik kısmının kesinleştiğini, borçlunun kalan kısım için borca itirizanı kabul etmenin mümkün olmadığını, sözleşme gereği ——- TL ödendiğini, bu miktarın —– TL’sinin banka aracılığıyla ödendiğini, borçlunun ödeme emri belgesi ekinde yazılı delil olarak kendisine tebliğ edilen toplam ——TL’lik dekontlar aleyhine herhangi bir açık itiraz, sahtelik, itfa ve. Savunmada bulunulmadığını, borçlu olmadığına ilişkin itirazı soyut ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, son olarak elden ——– TL olarak ödendiğini, borçluya bu ödemeler dışında ayrıca borçlunun itiraz dilekçesinde öne sürdüğü gibi—– TL tutarında hiçbir ödeme yapılmadığını, borçlunun borcunun ——-TL olduğunu ve ——-TL’lik kısmını —— tarihinde maltepe ———– adına ödendiğini iddia ettiği borcun, kendilerince elden ödenen ——–TL’lik tutar olduğunu, borçlunun bu savunmasının ——- TL’lik alacaklarının ikrarı niteliğinde olduğunu, borçlunun ikrarı sebebiyle takibin ——– TL’lik kısım için yapılan soyut ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptalının gerektiğini, borçlunun ——- TL’lik kısmi ödeme yaptığına ilişkin ikrarı niteliği itibariyle bölünebilir bir ikrar olup borçlunun bu savunması ispat etmesi gerektiğini, bu nedenle takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin———- öğrenci olduğunu, klasik araç ve yedek parça işiyle uğraşan yarı zamanlı çalışan biri olduğunu, davacı tarafla müvekkilinin herhangi bir iş ilişkisinin bulunmadığını, ———–ile müvekkili arasında araç satış için sözlü olarak anlaşıldığını, anlaşma sonrası müvekkilinin söz konusu aracı ———– istediği yere çekici ile gönderildiğini, daha sonra bu aracı beğenmeyen ——— aracı geri iade etmik istediğini, çekici masrafının tarafınca karşılanacağını, söz konusu aracın yerine yedek parça almak istediğini müvekkiline söylediğini, müvekkilinin ise bu durumu kabul ettiğini, bu durumua çekiciyi kullanan şahıs ve ilgili firma yetkilisininde şahit olduğunu, müvekkiline gönderilen —– TL çekici masrafları için gönderildiğini, daha sonra————- yedek parça da istemediğini, bu olaylardan sonra———- müvekkiline araç için vermiş olduğu ——- TL’nin iadesini talep ettiğini, müvekkilininde —— tarihinde —- vasıtasıyla ———- TL’lik kısmi bir ödeme yaptığını, bu olaylardan sonra müvekkilinin aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin borcunun kalan kısmını ödemek için kısmi olarak icra takibine itiraz ettiğini, borcun geri kalanını ödeyeceğini beyan ettiğini, dava konusu yapılan işlemlerin davacı olan ———- ilgili olmadığını, davacı şirketin bu ticari faaliyette taraf olmadığını, bu nedenle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle araç yedek parçası kapsamında verilen paranın iadesi istemiyle davacı tarafça başlatılan———— İcra Müdürlüğünün ———- E sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu kısmi itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Dava konusu uyuşmazlık araç yedek parçasına ilişkin olup davalı gerçek kişi olduğundan görev hususunu değerlendirmek gerekmiştir.
Bilindiği gibi, bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. Öte yandan 6335 sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK.’nın 5. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür ve görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Davalı vekili müvekkilinin öğrenci olduğunu ve tacir olmadığını beyan etmiş olup, Mahkememizce ———– müzekkere yazılarak davalının vergi kaydının bulunup bulunmadığı, kaçıncı sınıf tacir olduğu, hangi esasa göre defter tuttuğu, yıllık vergiye esas gayri safi kazancının ne olduğu sorulmuş, gelen yazı cevabında davalının herhangi bir mükellefiyet kaydına rastlanılmadığı ve potansiyel vergi kimlik numarası aldığı bildirilmiştir. Yine Mahkememizce sicil gazetesinden davalının tacir kaydı bulunup bulunmadığı araştırılmış ve tacir kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu durum karşısında, davalının tacir olduğunu söylemek mümkün olmadığından nispi ticari dava koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim —— Adliye Mahkemesi—- HD’nin — E. —– K. Sayılı ilamında açıkça: “Somut olayda, davacı vekili, davalı ile müvekkili şirket arasında muhtelif alışveriş nedeniyle ödenmeyen fatura bedellerinin tahsilini talep etmiştir.———— cevabî yazılarında davalının mükellefiyet kaydının bulunmadığı ancak davalının —— Dairesinin potansiyel mükellefi olduğunun belirtildiği görülmüştür. Bu durumda, davalının tacir olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ” gerekçesiyle benzer nitelikte bir davada asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu belirlemiştir. Yine davanın mutlak ticari dava da olmadığı görüldüğünden Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla asliye hukuk mahkemelerine görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller , vergi kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, davada mutlak ticari dava ve nispi ticari dava koşulları bulunmadığından Mahkememizin görevli olmadığı, genel nitelikte görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmış, görev kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında değerlendirilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 23/01/2020