Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/381 E. 2022/629 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/381 Esas
KARAR NO:2022/629

DAVA:Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/03/2017
KARAR TARİHİ:21/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalılar arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, bu kapsamda davalıların hukuka aykırı olarak hiçbir belge/senet olmaksızın mesnetsiz ve kötü niyetli bir şekilde müvekkilleri aleyhine—- esas sayılı dosyası ile —tutarlı asıl alacak miktarlı ilamsız icra takibi başlattığını, bunun dışında davalıların yine — esas sayılı dosyaları ile de müvekkillerini haksız bir şekilde borçlandırdığını, davalıların bir kısım hukuk dışı yollarla takipleri kesinleştirdiğini, —sayılı dosyası ile hacizli gayrimenkullerin satışı yoluna gidildiğini, müvekkillerine ait — adet gayrimenkul ve hisseli bir gayrimenkuldeki hissenin satıldığını, bunlardan üçünün kesinleştiği ve diğerleri ilgili dava açılarak halen sonucun beklendiğini, bahse konu takiplere ilişkin tebligatların usulsüz yapıldığına dair—sayılı dosyasında dava ikame edildiğini ve halen derdest olduğunu, müvekkilleri ile davalılar arasında bir kısım ticari işlerin yapıldığını, ancak hiçbir zaman davalıların icra takibinde talep ettiği tutarda alacak/verecek ilişkisinin olmadığını, işbu durumun tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi ile ortaya çıkacağını, ancak davalıların olmayan bir borca ilişkin ilamsız takip yaparak olmayan alacaklarını kesinleştirdiğini ve müvekkillerinin kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden olan alacak haklarına haciz koydurduğunu ve arsa sahipleri adına tescilli olan gayrimenkullerin müvekkillerine devrini sağlamak üzere —esas sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açtığını, bu güne kadar harç yüksekliği nedeniyle menfi tespit davası açına imkanının olmadığını ve — esas sayılı dosyasının —- tarihli celsesinde talep edilen — şikayet davasının bekletici mesele yapılması talebinin kabul edilmediğini, bu sebeple— dosyalarına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesi gereğinin doğduğunu, işbu hukuka aykırı icra takipleri sonrasında davalıların müvekkillerine henüz devri yapılmamış kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde yer alan gayrimenkul alacaklarının devrini sağlamak üzere — sayılı dosyasında açılan davanın karar aşamasına geldiğini, davalının açtığı söz konusu tapu iptali ve tescil davasının kabulü halinde davalıların yaptığı hukuka aykırı icra takipleri nedeniyle satılacağını, taraflar arasında herhangi bir borç bulunmadığını, özellikle— esas sayılı dosyada borca mesnet olabilecek cari hesap alacağı veya senet olmadığını, zaten ticari defterlerin incelenmesi neticesinde böyle —- borcun bulunmadığının ortaya çıkacağını beyan ederek, teminatsız tedbir kararı verilmesine, mezkur icra takiplerine ilişkin olarak tedbir kararı verilerek gayrimenkullerin satışının durdurulmasına, mahkemenin takdir edeceği kadar teminat mektubu karşılığı tedbir ve hacizlerin kaldırılmasına, davanın kabulü ile borçlu olunmadığının tespitine, —-oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yaklaşık — yıl süren, davacıların yüklenici sıfatı ile aldıkları taahhüt işlerinin bir bölümünü ise müvekkillerinin taşeron sıfatıyla yerine getirdiği bir ticari ilişki bulunduğunu, nitekim yanlar arasındaki ticari ilişkinin varlığını davacıların da ikrar ettiğini, müvekkillerinin ticari ilişkinden kaynaklanan alacaklarının tahsili için icra takipleri başlattığını, davacıların tebligatların usulsüz olduğunu iddia etmesi karşısında,— esas sayılı dosyası ile bu Şikayetin reddine karar verildiğini, kesinleşen takip gereğince borçlu davacılar hakkında İİK’nin 94.maddesine göre, dava dışı arsa sahipleri de taraf gösterilmek suretiyle, davacılar adına tescili gereken taşınmazlara yönelik olarak — Mahkemesi nezdinde taptı iptal ve tescil davası açıldığını, anılan davanın yerel mahkeme tarafından reddedildiğini ve temyiz incelemesinin henüz sonuçlanmadığını, haczedilen — adet bağımsız bölümün satışından elde edilen gelir ile ancak —gibi kamu borçlarının ödenebileceğini, dolayısı ile müvekkilinin alacaklarına sıra gelmeyeceğinin anlaşıldığını,
davacıların aynı dosyadan, aynı şartlarla, aynı gün satışa çıkarılan — adet bağımsız bölümden—tanesindeki hisse satışına için ihalenin feshi istemiyle dava açtıkları halde, aynı gün ve aynı şartlarda satılan diğer — tam daire için fesih talebinde bulunmadıklarını, bu durumun söz konusu —adet bağımsız bölümün davacıların bağlantılı ya da ilişkili oldukları kişiler tarafından satın alındığını ortaya koyduğunu, tarafların bu güne kadar— daire arasında değişmek üzere —fazla projede yüklenici ve taşeron olarak birlikte çalıştığını, davacıların bahse konu projelerde müvekkilinin yaptığı imalat bedellerini yapım halinde binalardan daireler vererek ödemek istediğini, bu amaçla yanlar arasında birçok adi yazılı satış sözleşmesi imzalandığını, — yılından önceki dönemde yapılan projelerde müvekkili tarafından verilen mal ve hizmetlerin davacılar tarafından tam olarak ödendiğini,— yılından sonraki dönemde ise, muhtelif projelerde taahhüt ettiği daireleri vermek yerine, beher daire için — değerinde senetler verdiğini, bu gelişmeden sonra inşaat alanına malzemenin tamamının indirildiğini ve montaj işlemine başlandığını, montaj sırasında toprak sahibi ile davacı arasında —- işlerinde kullanılacak malzemenin markası konusunda yaşatan anlaşmazlık nedeniyle müvekkilinin montaj işlemlerinin durdurulduğunu, bilahare daha sonraki projeler için davacıların dava dışı — ile ortaklık yapacağını, burada yapılacak inşaat için proje çizdirildiği beyanıyla — bedelli senetlerin ve— dairenin kendisine iade edilmesi karşılığında,— yapılacak bu projeden — ve üzeri katlardan olmak kaydıyla —adet bağımsız bölümü ve kendisinin kullanmakta olduğu — aracını müvekkiline devretmeyi taahhüt ettiğini, daha sonra davacılar ile dava dışı —- arasındaki ortaklığının bozulduğunu ve— tüm haklarının — devredikliğini, davacılarını harç ödemedeki zorluk nedeniyle huzurdaki davayı
açamadıklarını, dolayısıyla acz halinde ve borçlarını ödeyemeyeceklerini ikrar ettiğini, bu nedenle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davacıların, alınması gerektiği gibi takip tutarı üzerinden harç yatırdıkları , mahkememizin görevli olduğu, yetki itirazının da mevcut olmadığı görülmüştür.Davanın açılışında davacılar— sayılı takip dosyaları sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.Bu icra dosyalarından— sayılı takip dosyası bakımından takipte alacaklının — ; oysa eldeki menfi tespit davasında davalıların ve —olduğu, menfi tesipiti davasının takipte alacaklı görünen kişiye açılması gerektiği anlaşılarak bu icra takibi yönünden davanın tefrikine karar verilmiş; akabinde mahkememizin — sırasına kaydedilen davada— ile pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, bu karar istinaf edilmeyerek — tarihinde kesinleşmiştir.Böylece yargılamaya —sayılı takip dosyaları yönünden menfi tespit davası olarak devam edilmiştir.
Takibe konu icra dosyaları celp edilerek incelenmiştir.
—-sayılı takip dosyası incelendiğinde, alacaklıların— tarihli takip talebi ile — asıl alacak, — işlemiş faiz olmak üzere toplam —-alacak üzerinden başlatıldığı, takibe dayanak olarak — tarihli protokol ve eklerinin gösterildiği; ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği, süresinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiği görülmüştür.
Davaya konu diğer— sayılı takip dosyası incelendiğinde de, alacaklının —tarihli takip talebi ile — asıl alacak, — işlemiş faiz olmak üzere toplam— alacak üzerinden başlatıldığı, takibe dayanak olarak —tarihli cari hesap alacağının gösterildiği; ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği, süresinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiği görülmüştür.Tarafların her ikisinin de tacir olması ve TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülüklerinin bulunması karşısında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir—heyetinin— tarihli kök raporunda, davacının –yılı defterlerinin kapanış onaylarının bulunmadığı, delil vasfına haiz olamayacağı, davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmediği, davacı tarafın –yılına ait cari hesaba dayandığı ancak—yıllarına ait ticari defterleri ibraz etmediği, taraflar arasındaki alacak durumunun izaha ve ispata muhtaç kaldığı belirtilmiştir.— heyeti — tarihli ek raporunda da, bu kez davalı tarafın defterlerini sunduğu,—yılı kapanış tasdiklerinin mevcut olmadığı, envanter defterinin sunulmadığı, davacının defterlerinin de tam olarak sunulmadığı, bu haliyle bir kısmı eksik olan davalı defterlerine göre davalının—alacaklı göründüğü, davacı menfi tespit iddiasının izaha ve ispata muhtaç olduğu, — rapordaki görüşlerin aynı kaldığı belirtilmiştir.Taraflar arasındaki ticari ilişki uzun yıllara yayılmış olup; alacak- verecek hesapları düzenli şekilde kayıt altına alınmamış; belli açık mutabakatlar yapılmamıştır. Davacıların yüklenici, davalıların taşeron olduğu, çok sayıda iş ilişkisi içine girdikleri; iş ilişkisi dışında borç alma, kefil olma, birinin kredi borcu için diğerinin ipotek borçlusu olması gibi çeşitli başkaca ilişkilerinin de olduğu her iki tarafın da kabulündedir.Hukuk tekniği bakımından menfi tespit davasında kural olarak ispat yükü alacaklı olduğunu ileri süren davalılardadır. Ancak kambiyo senedi niteliğindeki belgeden kaynaklanan alacaklarda ispat yükü borçlu bulunmadığını iddia eden davacı borçluya düşer. Somut olayda gerek dayanak gerekse miktar bakımından ispat yükünün alacaklılarda olduğu anlaşılmaktadır.
Takip tarihleri — olup takip tarihinde 6102 sayılı TTK hükümleri yürürlüktedir. 6102 sayılı TTK’ya göre defter tutmada gerçek kişi ve tüzel kişi ayırımı ortadan kaldırılmış ve tüm tacirler için zorunlu tutulacak muhasebe defterleri; yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri olarak belirlenmiştir. Takibe dayanak gösterilen —sayılı dosyada dayanak gösterilen) protokol tarihi —- sayılı takipte ise dayanak gösterilen cari hesap dönemleri— olup; 6762 sayılı TTK hükümlerinin yürürlükte olduğu dönemlerdir. 6762 sayılı TTK’ da tutulması zorunlu olan defterler 66. maddede, tüzel kişiler ve gerçek kişiler için ayrı ayrı belirlenmiştir. Tüzel kişi işletmeler; Yevmiye Defteri, Defteri Kebir, Envanter Defteri ve Karar Defteri tutmakla yükümlü tutulmuştur. Gerçek kişi işletmeleri ise, yaptıkları ticari faaliyetin önemine göre; yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri veya bunların yerine sadece işletme defteri tutabilirler.Somut olayda ispat yükü alacaklıda yani davalılarda olup; davalılar ek rapor aşamasında muhasebe defterlerinden envanter defteri—- ibraz edilmemiştir. Bu bakımdan davalının kendi defterlerinde — tarihi itibariyle —alacaklı görünüyor olması tek başına alacağın varlığını ispatlaması bakımından HMK.nun 222 maddesine yeterli değildir.Davalı, sadece defterleriyle alacağını ispatlamak mecburiyetinde değildir. Ticari defterlerine işlememiş olsa bile, temel ilişkiye dayanarak da taşeron sıfatıyla davacı yüklenicilerden alacaklı olduğunu ispatlayabilir. Ne var ki taraflar arasında — fazla proje yapıldığı, davalının hangi projedeki hangi edimi sebebiyle takip başlattığı net değildir. Öyle ki alacağın sadece eser sözleşmesi ilişkisinden doğmamış olma ihtimali de vardır.– beyanlara göre davalı gerçek kişinin davacı için kredi çekip elden davacıya verdiği ve alacağın bir kısmının da böyle doğduğu beyan edilmiştir) Ne sunulan protokol ne de defter kayıtları alacağın varlığını,dayanağını ve miktarını net olarak koymaktadır.Dayanak yapılan protokol davacı ile davalı arasında imzalanmış, şirketler adına imzalanmamıştır. Protokolde keşide ettiği ve verdiği toplamda — adet bononun,tarafından iade edileceği,— projesindeki — dairenin —şirketine verileceği, — marka aracını, yeni bir araç alınca, bedelsiz —devredeceği, — borç vereceği, —tarihine kadar geri ödeyeceğini kararlaştırmışlardır. Yani davacılar — senedi geri alacak, davalıya ait olan—ev davacıya verilecek; davacı sadece kendine yeni bir araç alınca mevcut — marka aracını davalıya bedelsiz devredecek ve bir de —borç verecektir.Bu protokol hükümleri incelendiğinde davalıya da yüklenen edimler olduğu, davacının belli bir miktar borcu taahhüt etmediği, tarafların mutabakatlaştığı belli bir tutar olmadığı, bu haliyle davalının takipler sebebiyle alacaklı olduğunu ortaya koyamadığı görülmektedir.Ticari ilişki şirketler üzerinden, para alış verişi gerçek kişiler üzerinden ve elden yapılmış, kimin kimden ne kadar alacaklı olduğu usulünce ortaya konamamıştır. Bu durumda ortaya çıkan neticeden, ispat yükü altında olanın etkilenmesi gerekir.Alacaklı olduğu tutar ve sebebi usulünce ortaya koyamayan davalıların, cevap dilekçesinde yemin deliline de dayandıkları görülmekle; bu delile dayanıp dayanmadığı hususunda beyanda bulunması için süre verilmiş; davalılar vekili — tarihli beyan dilekçesi ile yemin ara kararından rücu edilmesini, edilmeyecek ise yemin deliline dayandıklarını beyan etmiştir. Mahkememizin — tarihli ara kararı ile davalılar vekilinin rücu isteminin reddine karar verilmiştir. Takip eden — tarihli celse de davacı asile (hem kendi adına hem davacı şirket yetkilisi olarak şirket adına),—Esas sayılı takip dosyasında alacaklı görünen — Esas sayılı takip dosyası sebebiyle takibin alacaklısı görünen—borcu olmadığına, davalıların bu takipler sebebiyle alacaklı olmadıklarına dair yemin teklifi için meşruhatlı davetiye ile çağrılmış; davacı asil de takip eden —tarihli celsede hazır bulunarak yemini eda etmiştir.Her ne kadar davalılar vekili, yemin teklifinde bulunmadıklarını, yemin metni hazırlamayarak bu haklarından vazgeçmiş sayıldıklarını, yemin ettirilecekse defterlerin kapanış tasdiklerine ilişkin yemin ettirilmesini istediklerini beyan etmişse de bu itirazların dinlenirliği yoktur.— tarihli beyan dilekçesinde yemin deliline dayanılmıştır. Tarafların yemin metni hazırlama görevi yoktur. Mahkemece yemine elverişli hususlarda yemin metni hazırlanır. Defterlerin kapanış tasdikindeki eksiklik, defterlerin usulüne uygun olup olmadığı teknik bir husus olup yeminin konusu olamaz. Gelinen durum itibariyle protokole dayanılarak yapılan — icra dosyasında (protokol ile takip arasında bağ kurulmadığından); cari hesaba dayanılarak yapılan —- sayılı takip dosyasında da (davalı defterlerinde— alacaklı ise de defterler sahibi (davalı) lehine delil vasfına haiz olmadığından) davalılar alacaklı olduğunu ispat edememiş, davacılar da borçlu olmadıklarına dair yemin eda etmiş olmakla, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE;
1—- Esas ayılı takip dosyasında, davanın kabulüne; davalıların takip sebebiyle davacılara BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE;
-Koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2—- Esas sayılı takip dosyasında, DAVANIN KABULÜNE; davalıların takip sebebiyle davacılara BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE;
-Koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli — harçtan davacılar tarafından yatırılan — peşin ve tamamlama harcının mahsubu ile bakiye— davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacılar tarafından dava açılırken yatırılan — başvurma harcı, — peşin ve tamamlama harcının toplamı olan— davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından sarfedilen toplam —yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacılar vekili için takdir olunan — nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren — haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacılar vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.