Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/379 E. 2021/660 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/379 Esas
KARAR NO : 2021/660
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/03/2017
KARAR TARİHİ : 20/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı—- müvekkili—— akdedildiğini, bu sözleşmenin, diğer davalılar ——-müşterek borçlu ve müteselsil sıfatıyla imzalandığını, buna müteakiben davalı şirkete krediler kullandırıldığını, kredilerin geri ödenmemesi üzerine davalılara—- yevmiye no.lu ihtarnamesinin keşide edilerek hesap özetinin gönderildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapmayan davalılar hakkında—- dosyasından tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ilamsız icra takibinin başlatıldığını, ödeme emri ve belge suretlerinin davalılara— tarihinde tebliğ edildiğini, davalıların vekilleri aracılığıyla — tarihinde vermiş oldukları dilekçe ile yetkiye, takibe, borca, faize, faiz oranına, ferilere ve diğer taleplerin tamamına itiraz ettiklerinden takibin durduğunu, davalıların bu itirazlarının haksız ve yersiz olduğunu,—– faizinin hangi oranda uygulanacağının gösterildiğini, müvekkili bankaca yayınlanan genelge ile bu faiz oranlarının ne olduğunun açıkça belli olduğunu, istenen gecikme faizinin bu düzenlemelere uygun olduğunu, bu nedenle davalıların faize itirazlarının haklı bir gerekçesinin bulunmadığını, davalıların yetkiye, takibe, borca, faize, faiz oranına, ferilere ve diğer taleplerin tamamına yönelik itirazlarının zaman kazanmaya yönelik olduğunu iddia ederek, davalı borçluların —- dosyasına yapmış oldukları itirazlarının iptaline, takibin devamına, %20 İcra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasını yetkisiz mahkemede açtığını müvekkillerin — bakıldığında —- yetkili olduğu yerde oturduklarının görüleceğini davaya konu sözleşmeden de görüleceği üzere ifa yeri—– olduğunu bu nedenle işbu davaya bakmada — yetkili olduğunu müvekkili —— sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığını, ancak sözleşme kurulduğunda yahut kurulmadan önce eşinin yasal rızasının alınmadığını, bu nedenle müvekkili için kefalet şartları gerçekleşmediğinden anılan sözleşmeden müvekkilinin sorumlu olmadığını, davanın müvekkili — yönünden iptalinin gerektiğini, dava dışı —- eş rızası altında alınan evrakta kendisinin el yazısının, tanzim tarihinin, kefaletin türünün, azami kefalet tutarının, kefilin isminin, sözleşmenin kimler arasında imzalandığının bulunmadığını, matbu bir metin çıktısının herhangi bir bilgilendirme yapılmadan kendisine imzalatıldığını, böyle bir rıza metninin kanuna aykırı olduğunu, müvekkili— de kefalet şartlarının gerçekleşmediğinden davanın müvekkili —– yönünden de reddinin gerektiğini, müvekkillerinin kefalet sözleşmelerinde kendi el yazılarıyla sorumlu oldukları azami miktarlarının, kefalet tarihinin ve bu sıfatla herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiklerinin belirtilmediğini, bu nedenle kefalet sözleşmesinin şekil şartlarının her iki müvekkili için de oluşmadığından icra takibine konu borçtan sorumlu olmadıklarını, diğer müvekkili——- hakkında başlatılan icra takibinde belirtilen borcunun bulunmadığını, ayrıca icra takibinde istenen asıl alacak ve faizlerin fahiş olduğunu, yanlış faiz oranından hesaplamalar yapıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, —- kaynaklanan borcun ödenmesi nedeniyle davalı asıl borçlu ile davalı kefiller aleyhine başlatılan icra takibine itiraz üzerine icra takibi için açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı ile davalı —– arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, diğer davalıların bu sözleşmede müteselsil kefil olarak yer aldığı tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık ise; kefalet sözleşmesinin eş rızası olmaması nedeniyle geçerli olup olmadığı, takibe konu kredilerden davalı kefillerin de sorumlu olup olmadığı hususundadır.
——- arasında düzenlenmiştir. Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 581 inci maddesinde “kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir.
Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir. Diğer sözleşmeler gibi kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Bu sözleş­me ile kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir.
Türk Borçlar Kanunu’nda kefalet sözleşmesinin geçerliliği 818 sayılı Borçlar Kanunu’ndan daha ağır şartlara bağlamıştır. Kefalet sözleşmesinin geçerli olması, genel hükümlerin yanında, Türk Borçlar Kanunu’nun 583 ve 584 üncü maddelerde kefalet sözleşmesi için öngörülen koşulların varlığına bağlıdır. Bu koşullar mevcut ve geçerli borcun bulunması, kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve kefil evli ise eşin rızasının alınmasıdır.
818 sayılı Borçlar Kanununda yer almayan eşin rızasına ilişkin düzenleme, Türk Medeni Kanunun 193 üncü maddesinde öngörülen, eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi serbestçe yapabileceklerine ilişkin kurala Türk Borçlar Kanununun getirdiği bir istisna niteliğindedir.
Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği — tarihinde —- başlıklı 584 üncü maddesi: “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yasama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez” şeklinde idi.
Düzenlemenin ticaret hayatındaki sürat, güvenlik ve pratiklik ihtiyacına uygun olmadığı yönündeki yoğun yakınmalar üzerine—— üçüncü fıkra olarak:—- kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak—- tarafından verilecek kefaletler, ———- kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile—— ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz” hükmü eklenmiştir.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen hususlar dikkate alındığında; davalı —- davalı şirketin yetkilisi olduğu bu nedenle kefalette eş rızası aranmayacağından bu davalı yönünden kefalet geçerlidir. Diğer davalı —– ise eş rızasının usulüne göre alınmadığı, zira dosyaya sunulan eş rızası belgesinde kefalet sözleşmesinin tarihi, azami sorumluluk limiti gibi esaslı unsurları eş rızası formunda belirtilmediğinden bu davalının kefil olarak sorumlu olmadığı anlaşılmış bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. —— tarihli bilirkişi raporuna göre; davalı şirketin dava konusu krediyi kullandığı ve bu krediden dolayı toplam —– borçlu olduğu tespit edilmiş, bilirkişi raporunda belirlenen hesaplamaların usulüne uygun olması dikkate alınarak bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı — yönünden REDDİNE,
2-Davanın davalılar —- yönünden KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, —- takip dosyasına bu davalıların yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE,
a)— nolu kredi için— işlemiş temerrüt faizi, — üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren— uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
b)takibin— asıl alacak,– işlemiş akdi faiz, — işlemiş temerrüt faizi,—olmak üzere toplam — üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren— faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
c)takibin— nolu kredi için — asıl alacak, — işlemiş temerrüt faizi,— ihtarname masrafı olmak üzere toplam — üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren —- faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
d)takibin — nolu kredi için— asıl alacak, — işlemiş akdi faiz,– işlemiş temerrüt faizi, — olmak üzere toplam —- üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren —- faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
e)takibin– nolu kredi için — asıl alacak, — işlemiş akdi faiz,— işlemiş temerrüt faizi, — olmak üzere toplam — üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren— uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
f)takibin — nolu kredi kartı için— işlemiş akdi faiz, — işlemiş temerrüt faizi,—olmak üzere toplam — üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren —- faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Toplam kabul edilen— üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli — harçtan davacı tarafından yatırılan toplam — peşin harcın mahsubu ile bakiye — harcın davalılar—– tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan— başvuru harcı olmak üzere toplam —- harcın davalılar—- alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan —- yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan — davalılar——– alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı — tarafından harç dışında harcanan — yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan — davacı’dan alınarak davalı— verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı—— tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan— vekalet ücretinin davalılar———- alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalılar —— kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ——- verilmesine,
10-Davalı —– kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 33.210,88-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —–verilmesine,
11-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —- Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/05/2021