Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/32 E. 2019/641 K. 13.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/32 Esas
KARAR NO : 2019/641
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/01/2017
KARAR TARİHİ: 13/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile———- isimli ——– bir firma arasında ticari mal alışverişi sözleşmesi akdedildiğini, müvekkil şirketten istenilen malların teslimi hususunda muhatap firma tarafından mal bedelinin ifası hususlarında mutabık kalındığını, taşıma işleminin davalı tarafından yapılacağını ve taşıma bedelinin—— şirketi tarafından ödeneceği konusunda anlaşma yapıldığını, ihraç edilecek malların hazır edildiği, sözleşme gereği——— şirketi tarafından taşımacılık hizmet bedeli olarak ——–USD ücretin ödendiğini, davalı şirket acentasına —– Dolar Almuntaser şirketi tarafından ödenmesine karşılık,—- şirketi ana merkezi acentasının kendilerine olan borcu münasebeti uyuşmazlığını davacı müvekkiline yansıttığını, malların ———- limanına ulaştığında 3 nüsha halinde düzenlenmesi gereken konşimentonun 2 nüsha düzenlendiği sebebi ile malların ———— şirketine teslim edilemediğini, davalının müvekkilinin malları üzerinde haksız bir tasarruf ve hakimiyet elde ettiğini, davalı ile görüşüldüğünde haksız ve sebepsiz kazanç sağlama suiniyetinde olduğu ortaya çıktığını, davalı şirketle görüşülüp evrak eksikliklerinin giderilmesi talep edilmişse de davalı şirket yetkilileri “işlemi yapan Ürdünlü acantalarının kendilerine ———– borcu olduğunu, bu borcun ödenmemesi halinde teslimatın yapılamayacağını” söylediklerini,davalı firmanın kendi acentasıyla iç ilişkisine dayalı ne müvekkil ne de ——— ile hiç bir illiyet bağı olmayan hukuka aykırı ve mesnetsiz gerçekler beyan ettiğini, müvekkilinin sorunu ivedikle çözmek için davalı firmaya acentasının borcunu ödediğini, davalının sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet verecek şekilde ve borçlu olmadığı halde müvekkilin zor durumundan faydalanarak davacı tarafça malların zarar görmesi, ticari itibarının zedelenmesi ve müşterisini kaybetme korkusu altında ödemek zorunda bırakıldığı, takibe konu———-USD asıl alacak ve 80,65 USD faiz olmak kaydı ile toplam 6755,65 USD ( 21.247,87 TL) bedelin müvekkile istirdadı söz konusu olduğunu, davalı tarafça sunulan itiraz dilekçesinde takibe konu bedelin konteyner hizmet bedeli olarak belirtilmişse de müvekkil tarafından herhangi bir konteyner talebinin olmadığını, sırf takibi sürüncemede bırakma niyeti ile icra takibine itiraz edildiğini, konteyner taşıma bedeli takibe konu bedel olmayıp çok daha düşük olan 1300 dolar olduğunu ve bu bedelin ise taşıma öncesinde ve ———tarafından ödendiğini, müvekkil şirketin davalıya taşıma bedeline ilişkin herhangi bir ödeme yükümlülüğü olmadığı gibi———USD bedelin taşıma bedeli olamayacak denli yüksek bir meblağ olduğunun da aşikar olduğunu, bunun da bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, davalıya ödenen bedelin istirdadı hususunda müvekkilince defalarca yapılan sözlü uyarılara ve ihtarnameye karşın kısmen dahi olsa bir ödemenin yapılmadığını, ihtarnamenin tebliğ edilmesine rağmen 3 gün içerisinde ödeme yapılmadığından temerrüde düştüğünü, dava konusu alacak banka ödeme dekontlarına dayalı likit bir alacak olduğunu, icra takibini sürüncemede bırakmak için haksız ve kötüniyetli olarak itirazda bulunulduğunu, davanın kabulü ile borçlunun icra takibine vaki itirazının iptaline ve takibin faizi ile birlikte devamına, davalının haksız ve kötüniyetli olarak itirazlarından dolayı % 20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından talep edilen alacakların zamanaşımı itibariyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının profesyonel anlamda taşımacılık yapan bir şirket olduğunu, dosyada ibraz edilen konşimento örneğindende anlaşılacağı üzerine toplamda 673 paket çeşitli nitelikteki malın taşınması için anlaşıldığını, konteyner ile taşınacak mallar——–menşeili firma adresine teslim edilmesi gerektiğini, söz konusu taşıma işleminin konişmento görüleceği üzere ———- şeklinde düzenlendiğini, taşınacak mallar konşimentoya uygunluğu teyit edilerek gemiye yüklenme işlemlerinin tamamlandığını, ancak Ürdündeki acenteye teslim edilmediğini,——– acentenin müvekkil şirkete 6.755,65 USD borcu bulunduğunu, davalı müvekkil davacı şirkete karşı edindiği taşıma yükümlülüğünü kötü niyetli bir şarta bağlamamış olup kanundan doğan HAPİS HAKKINI kullandığını,TTK’nın 1201. Maddesi gereği söz konusu olan borcun illiyet bağı içinde olduğunu, TTK’nın 1203. Maddesi gereği davacının ödediği miktarı————– adlı firmadan istemesi gerektiği, söz konusu durum davalı müvekkilin sebepsiz zenginleşmesine sebep olmamıştır aksine kendisine kanunen tanınan hakkını kullandığını, davacı şirketin bilinçli olarak davalı ile ilgili anlaşmayı akdettiğini, davacının takibe konu olan borcun ödenmesi adına hukuki hakkı olan hapis hakkını kullanmış olup buna karşılık teslimatı alan şirket ya da acenteye değil de müvekkil şirkete karşı icra takibi başlatılmasının kötüniyetli ve hukuka aykırı olduğunu, davalı müvekkil tarafından hazırlanan konşimento — şeklinde teslime uygun olup ayrıca dilekçe ekinde sunulmuş olan konşimento nüshasında da görülebileceği üzere konşimentonu üzerinde———————–unu, ilgili kayıtlar taşıyanın sorumluluklarının yanı sıra navlunun kim tarafından ödeneceğine ilişkin olduğunu, konşimentonun üzerinde bulunan ve iki tarafın da mutabık kaldığı———–baresi navlunun alıcı yani ithalatçı tarafından ödeneceğini gösterir nitelikte bir kayıt olduğunu, davalı müvekkil profesyonel bir biçimde yaptığı işinin bir parçası olarak konşimento hazırlamak konusunda oldukça uzman olup aynı zamanda konşimentonun şekli olarak kanuna uygun olmaması, içerik olarak gerçeği yansıtmayan bilgiler içermesi, eksik bilgi içermesi ya da eksik nüsha hazırlanması gibi hallerde doğabilecek hukuki sorumlulukların ve de maddi, ekonomik zorlukların bilincinde olarak basiretli bir tacir olarak tamamiyle hukuku uygun bir şekilde konşimentoyu 3 nüsha halinde hazırlandığını, davacı tarafın konşimentonun bilerek, kötüniyetli olarak eksik nüsha halinde hazırlandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, konşimentonun eksik olduğunu iddia eden davacı taraf yetkilisi ———–i tarafından konşimento üzerindeki kayda uygun olarak 3 nüsha orjinal kopya şeklinde bizzat teslim alınmış olup ayrıca ilgili nüshanın üzerine teslim aldım kaydı düşülerek bizzat kendisi tarafından imzalandığını, mutabık kalındıktan sonra ve akdedilen anlaşma gereği teslimatın gerçekleştiği, ilgili konşimento 3 nüsha orjinal olarak hazırlanmış olup kendilerine de orjinal bir parçası verildiğini, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini, davacının haksız ve kötü niyetli olarak açtığı davadan dolayı % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle, davacı tarafça başlatılan İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü’nün———E. Sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Yasası’nın 5/2. Maddesi: ” Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir” hükmünü haiz olup, 6103 Sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince Hakim ve Savcılar Kurulu, İstanbul İlinde 6102 Sayılı TTK’nun Denizcilik Kitabından kaynaklanan uyuşmazlıkları görmek üzere görevli özel yetkili İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesini belirlenmiştir. Hal böyle olunca, ——-tarihinden sonra 6102 Sayılı Kanunun Deniz Ticaret Kitabından doğan uyuşmazlıklar ticari dava sayılacak, ticari davalar ise 6102 sayılı TTK’nun 5. maddesi gereğince ihtisas mahkemesi olan Denizcilik İhtisas Mahkemesince görülecektir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Dava Şatları başlıklı 114/(1)-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartlarıdır. Dava şartları yargılamanın her aşamasında değerlendirilebilecek olup Mahkemece re’sen göz önüne alınması gereklidir. Yargıtay 11. HD’nin ———– K. Sayılı ilamı: “Denizcilik ihtisas mahkemesi sıfatlı ticaret mahkemesi ile diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Denizcilik ihtisas mahkemesinin görev alanın tayininde davanın değeri önemli olmayıp, uyuşmazlığın deniz ticaretinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı esas alınır.” hükmünü haizdir.
Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının dava dışı firmaya satmış olduğu ürünlerinin davalı şirketin İstanbul’daki merkezi tarafından ———–gemi yolu ile taşınacağı, ücretin dava dışı ——–isimli Ürdünlü firma tarafından karşılandığı, konişmentonun davalı tarafça — yapraklı (eksik) olması nedeniyle şirkete teslimatın gerçekleşmediği, davacının davalının Ürdündeki acentaya olan borcunun ödenmesi ve malların teslimi için ek olarak—– USD ödeme yaptığı iddia edilmekte ve takibin ödenen ek ücretin istirdatı amaçlı başlattığı anlaşılmakta; cevap dilekçesinde ise davalının TTK’nın 1201. Maddesinde düzenlenen hapis hakkını kullandığını, TTK’nın 1203. Maddesi ve 1204. Maddesi kapsamında kanunun kendisine tanıdığı hakları kullandığını beyan ettiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında, deniz taşımacılığı kapsamında TTK’nın 1201. Maddesinde düzenlenen hapis hakkının davalı tarafça kullanılma şartlarının mevcut olup olmadığı, yine TTK’nın 1203 ve 1204. Maddelerinin olaya uygulanabilir olup olmadığının, konişmentonun eksik yaprak olarak teslim edilip edilmediğinin tartışılması ve yargılamanın da TTK’nın 5. Kitabında düzenlenen Deniz Ticaretine ilişkin bu hükümler doğrultusunda yapılması gerektiği anlaşılmış, Mahkememizin görevsizliğine, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili denizcilik ihtisas mahkemesi sıfatıyla İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.28/06/2019