Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/316 E. 2019/918 K. 17.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/316 Esas
KARAR NO : 2019/918 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2017
KARAR TARİHİ : 17/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan olan alacağı nedeniyle, davalı aleyhine İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün 2017/2522 Esas sayılı dosyasıyla yapılan takibin, borçlunun itirazı üzerine durduğunu, borçlunun söz konusu takipte, borcun tamamına itiraz ettiğini, davalı borçlunun itirazının haksız olduğunu, bu nedenle Mahkemece iptalinin gerektiğini, müvekkilince 09.06.2016 tarihli fatura nedeniyle icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmakta olduğunu ve söz konusu defterler incelendiğinde takip dayanağı faturanın ödenmemiş olduğunun açıkça görüleceğini, bu husus çok iyi bilmesine rağmen kötü niyetli olarak borca itiraz edildiğini, aynı şekilde davalı şirketin satın almış olduğu makinenin ithal olduğu ve gümrükten geçtikten sonra sevk irsaliyesinden de anlaşılacağı gibi doğrudan davalıya teslim edildiğini, teslim eden aracın plakasının dahi sevk irsaliyesinde mevcut olduğunu, belirtilen sebeplerle davanın kabulü ile, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesıne karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı tarafından dosyaya cevap dilekçesi verilmemiş, savunma yapılmamıştır.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, İstanbul Anadolu —-. icra dairesinin 2017/2522 Esas sayılı sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İstanbul Anadolu —-.icra Müdürlüğünün 2017-2522 esas sayılı dosyasının dosyamız içerisine alınmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine cari hesap bakiyesine dayalı olarak 44.506,95-TL takip toplamı üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, davalıya ödeme emrinin 04.02.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının takibe 10.02.2017 tarihli dilekçe ile; takip konusu borç, faiz ve ferileri yönünden itiraz ettiği ve takip durduğu görülmüştür.
Dosya konusunda uzman bilirkişiye verilerek, bilirkişiden rapor alınmıştır. 26.02.2018 tarihli Bilirkişi raporunda; Davacı tarafın inceleme gününde ticari defterlerini ibraz ettiği, davalı tarafın inceleme günü kendisine tebliğ edilmesine rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği, bu sebeple dava konusu ticari ilişkinin davalı tarafça kayıt altına alınıp alınamadığının belirlenemediği, davacının davalıya hitaben düzenlediği faturada teslim alan isim ve / veya imzanın bulunmadığı, davaya konu faturaya dayanak olarak düzenlenen sevk irsaliyesinde teslim alan olarak —-plakalı araç bilgisi ve imzanın bulunduğu, davaya konu olan malın davalıya teslim edildiğinin ispat edilebilmesi için — plakalı araç tarafından nakliye ile ilgili düzenlenmesi gereken nakliye faturası ile nakliyeye alt irsaliyenin dosyaya ibraz edilmesi gerektiği, nakiye faturası ve nakliye irsaliyesinden davaya konu malın davalı şirkete teslim edildiğinin ispat edilmesi durumunda, davacının davaya konu olan fatura bedelini isteyebileceğinin söylenebileceği, Mahkemece istenmesi ihtimalinde ve davaya konu olan faturanın davalının BA forrmunda ilgili vergi dairesinin bildirmesi ihtimalinde de davacının davalıdan alacak talep edebileceğinin söylenebileceği, davalı şirkete inceleme gününün TK. 21’e göre tebliğ edildiği, Mahkemece davalı şirketin ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı görüşünün benimsenmesi durumunda da davacı tarafın davalıdan alacak talebinde bulunabileceğinin söylenebileceği, takip öncesi için istenen faiz ile ilgili değerlendirme yapılabilmesi için, taşıma faturası ile irsaliyesi ile davalının 2016 yılına ait BA – BS formlarının sunulmasından sonra TTK 1530 maddesine göre değerlendirme yapılabileceği, bu durumda, dosyada bulunan mevcut belge ve bilgilere göre davacı tarafın alacak talebinde bulunabileceğinin kabulü durumunda, davacının davalıdan 02.02.2017 takip tarihi itibariyle 42,039,84.-TL alacağının bulunduğunun ve takipte yıllık % 10,50 ve sonraki dönemlerde değişen oranlarda avans faiz isteminin mümkün bulunduğunun söylenebileceği şeklinde raporunu sunmuştur.
Mahkemece davalının bağlı olduğu vergi dairesine müzekkere yazılmak suretiyle uyuşmazlık dönemine ilişkin vergi dairesi kayıtları ve davalıya ait beyannamelerin kaydı istenmiştir. Gelen vergi dairesi kayıtlarının incelenmesi ve yeniden değerlendirme yapılması için dosya dosyaya rapor sunan bilirkişiye verilerek ek rapor alınmıştır. Bilirkişi Ek Raporunda; davalı şirketin bağlı olduğu vergi dairesi kayıtlarının incelenmesinde, davalı tarafından 2016 yılının 6.ayında davacı——– KDV hariç 35.626,00-TL mal alımının beyan edildiği, davacı tarafın davalıdan takip tarihi olan 02.02.2017 tarihi itibariyle KDV dahil 42.039,84-TL alacağının bulunduğu, TTK 1530 maddesi uyarınca fatura tarihi olan 09.06.2016 tarihinden 30 sonrası itibariyle faiz talep edilebileceği, buna göre takip öncesi faiz tutarının 2.171,78-TL olduğu, bu miktarı aşan faiz isteminin yerinde olmadığı yönünde değerlendirme yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirdiğinde;
Her ne kadar davalı tarafça defter sunulmaması sebebiyle, dava konusu ticari ilişkinin davalı tarafça kayıt altına alınıp alınamadığı belirlenememiş ve davacının davalıya hitaben düzenlediği faturada teslim alan isim ve/veya imza bulunmamakta ve davaya konu faturaya dayanak olarak düzenlenen sevk irsaliyesinde teslim alan olarak —- plakalı araç bilgisi ve imza bulunmakta ise de Mahkememizce celp edilen davalıya ait vergi dairesi kayıtlarının incelenmesinde, davalı tarafından 2016 yılının 6.ayında davacı —–hariç 35.626,00-TL mal alımının beyan edildiği, görülmüştür.
Davacı tarafından tanzim edilen faturarın davalı tarafından bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirildiği anlaşılmıştır. Faturaların vergi dairesine bildirilmiş olması ve BA formunda yer alması, yerleşik hale gelmiş Yargıtay İçtihatlarında da belirtildiği üzere (Yargıtay —. Hukuk Dairesi’nin 2016/19496 E., 2018/4565 K. Sayılı 27/09/2018 tarihli kararı, Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin 2017/5093 E., 2018/2596 K. Sayılı 09/05/2018 tarihli kararı) fatura konusu mal veya hizmetin davalı tarafa teslimine karine teşkil etmektedir. Aksi durumun davalı tarafça iddia ve ispatı gerekir. Esasen davalı tarafa ait vergi kayıtları davacı taraf ticari defterleri uyumlu bulunmaktadır.
Davalıya ait vergi dairesi kayıtları, davalının icra takibine yönelik itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü, ”alacaklı olduğunu iddia edenden herhangi bir mal veya hizmet alınmadığı” yönündeki beyanı ve dosya kapsamında toplanan deliller ve bilirkişi tespitleri birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın davalıdan takip tarihi olan 02.02.2017 tarihi itibariyle 35.626,00-TL+ (%18) KDV si ile birlikte 42.039,84-TL alacağının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bununla birlikte, bilirkişi tarafından, davacının TTK 1530. maddesi uyarınca fatura tarihinden 30 gün sonrası için faiz talep edebileceği tespit edilmiş ise de dosya kapsamında toplanan delil durumuna göre taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacı tarafça da taraflar arasında yazılı sözleşme bulunduğuna ilişkin bir iddiada bulunulmamıştır. Belirtilen sebeple TTK 1530. maddesinin olaya uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca davacı tarafça davalının takip öncesinde temerrüte düşürüldüğüne ilişkin bir delil dosyaya sunulmamış ve bu yönde bir iddiada da bulunulmamıştır. Buna göre davalı tarafın takip üzerine temerüde düşürüldüğü değerlendirilerek ve davacı tarafça takip talebinde yasal faiz istenmiş olması hususu da gözetilerek takibin 42.039,84-TL asıl alacak ve asıl alacağa taleple bağlı kalınarak takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca takip öncesi itibariyle davacı alacağı miktar olarak belirli (likit) olduğundan kabul edilen miktarın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği düşünülerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile; davalının İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin, 42.039,84-TL asıl alacak ve asıl alacağa taleple bağlı kalınarak takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Asıl alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3- Alınması gerekli 2.871,74- TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 662,89,00- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.208,85- TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40- TL. başvurma harcı, 662,89- TL peşin harcın toplamı olan 694,29- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.200,20 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 973,00-TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.974,38 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzlerine karşı, davalının yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.