Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/307 E. 2019/942 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/307 Esas
KARAR NO : 2019/942 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2017
KARAR TARİHİ : 19/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından, davacı aleyhine 31/10/2016 tarihli, 68.611,10-TL tutarındaki fatura bedelinin 9.654,00-TL lik kısmının ödenmediği gerekçesiyle İstanbul Anadolu———-. İcra Müdürlüğünün 2017-3811 Esas dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı ile davacı arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki dolayısıyla davacı şirkete icra takibine konu 31/10/2016 tarihli, 68.611,10-TL bedelli faturanın kesildiği, davacının da davalının kesmiş olduğu fatura bedelini çeşitli tarihlerdeki tahsilat makbuzları ile ödediği, borcun tamamının ödendiği, icra takibine dayanak ödeme emri davacıya tebliği edildiğinde davacı şirket yetkililerince defter incelemeleri yaparak borcun ödendiğini tespit ettikleri, bu durumu davalıya bildirdikleri, davalının kötüniyetli olmayacağı düşünülerek devam eden ticari ilişki nedeniyle icra takiben itiraz edilmediğini, ancak davalının icra tehdidi ile baskı altında alarak haksız kazanç sağlama ve ödenen fatura bedelini mükerrer olarak tahsil etme gayreti içeriğini girdiğini, öncelikle takibin tedbiren durdurulmasına, icra takibinde davacının borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın dosyaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; İstanbul Anadolu——. İcra Müdürlüğünün 2017/3811 Esas sayılı icra takibine ilişkin olarak İİK 72. maddesi kapsamında açılan menfi tespit ve takibin iptaline ilişkindir.
İcra dosyası celp edilmiştir. İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğünün 2017/3811 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; takibin———————tarafından —- aleyhine açıldığı, takip tarihinin —- olduğu, ödeme emrinin davacı borçluya 16.02.2017 tarihinde tebliğ edildiği, görülmüştür.
Dosya konusunda uzman Mali Müşavir bilirkişiye verilerek rapor alınmıştır.Bilirkişi raporunda ,Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede davalı tarafından davacıya toplam 94.430,37-TL bedelli 6 adet fatura kesildiği, davalının kayıtlarında davacı tarafından toplam 45.000,00-TL tutarında tahsilat yapıldığı, bununla birlikte dava dosyasında mübrez belgeler incelendiğinde ise 2017 yılına ait toplam 37.403,00-TL tutarlı 2 adet çeke ilişkin olarak davalı tarafça tahsilat yapıldığını gösterir tahsilat makbuzuna rastlanıldığı, çeklerin davalı tarafından teslim alındığı ve herhangi bir itirazın olmadığı, dava dosyasında mübrez tahsilat makbuzları da gözönünde bulundurulduğunda ve bu makbuzlar uyarınca davalı tarafça tahsilat yapıldığı varsayımında; 94.430,37-TL (45.000,00 TL+37.403,00-TL )= 12.027,37-TL tutarında davacının davalıya borçlu olduğu, başka bir deyişle davalının 12.027,37-TL alacaklı olduğu, şeklinde raporunu sunmuştur.
Mahkememiz 22/11/2018 tarihli ara kararı gereğince; tarafların 2016-2017 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin de incelenmek suretiyle davacı taraf beyanları ve dosyaya sunulu belgeler de incelenerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişinin, 05/08/2019 tarihli ek raporunda; tarafların 2016-2017 yılı ticari defter belgeleriyle dosyaya sunulan bilgiler ve belgeler, davacının itirazları birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafından davacıya toplam 94.430,37-TL bedelli 6 adet fatura kesilidiği, davacı tarafından da 1 adet 11.829,50-TL tutarında iade faturası kesildiği, davalının kayıtlarında davacı tarafından (2016’da 45.000,00TL +2017’DE 37.403,00-TL olmak üzere ) toplam 82.403,00-TL tutarında tahsilat yapıldığı ve taraflar arasındaki cari hesaba göre davalının 197,87-TL cari hesap alacağının bulunduğu şeklinde raporunu sunmuştur.
Tüm dosya kapsamı toplanan deliller ve bilirkişi kök ve ek raporu birlikte değerlendirildiğinde;
Bilirkişi kök ve ek raporları ile, davalı-alacaklı—————, davacıya 94.430,37-TL tutarlı 6 adet fatua kestiği, bunun karşılığında davalının 45.000-TL ve 37.403,00-TL olmak üzere toplam 82.403,00-TL olarak çekle ödeme yaptığı, ayrıca 11.829,50-TL iade faturası düzenlediği ne neticede davacının davalıya 197,87-TL borcu bulunduğu tespit edilmiş ise de 21.02.2017 tarih ve —— sayılı tahsilat makbuzu ile yapılan çekle ödemenin takip tarihinden sonra olduğu, davalı-alacaklının takip yapmakta haklı olduğu, bilirkişinin; davacının davalıya 197,87-TL olduğu yönündeki tespitinin davanın açılma tarihinden sonrası için geçerli olduğu değerlendirilmiştir
Ancak icra ve dava dosyasının incelenmesinde; icra takibinin, adi ortaklılığın ortakları ——— yönlendirilmesi gerekirken ——— aleyhine yapıldığı görülmektedir. Gerçekte böyle bir kişinin olup olmadığının belli değildir, Bu yönüyle takip hatalı bulunmakta olup adi ortaklığın ortaklarını muhatap alan geçerli bir takip bulunmamaktadır. Söz konusu takibe dayalı olarak adi ortaklığın ortakları hakkında icra takip işlemi yapılması hukuken mümkün bulunmamaktadır. Bu yönüyle iş bu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmamakla birlikte; davacı vekilince dosyaya sunulan vekaletnamede,————– ve …ndan vekalet alındığı, ancak davanın … adına açtığı görüldüğünden adi ortaklığın taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmiştir.
TBK’nın 620. maddesinde adi ortaklık sözleşmesi; “İki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
TBK’nın 624. maddesi uyarınca adi ortaklığın kararları, ortaklar çoğunluk ile karar alınması yönünde bir anlaşma yapmadığı sürece tüm ortakların oy birliği ile alınır. Ortaklar çoğunluk ile karar alınması yönünde bir anlaşma yapmışlarsa çoğunluk ortak sayısına göre belirlenir. Kural olarak aksine bir anlaşma olmadığı sürece tüm ortakların yönetim ve temsil hakları bulunur. Ortaklar yönetim ve temsil yetkilerini bir veya daha fazla sayıda ortağa ya da üçüncü bir kişiye devredebilirler TBK’nın 625. maddesi uyarınca yönetime yetkili ortakların her biri diğerleri katılmaksızın işlem yapabilir. Ancak yönetime yetkili diğer ortaklar tarafından işlemin tamamlanması öncesinde itirazda bulunulabilir.
TBK’nın 637. maddesinde; kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunan ortağın, bu kişiye karşı bizzat kendisinin alacaklı ve borçlu olacağı, ortaklardan birinin, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kişi ile işlem yapması halinde diğer ortakların ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı ve borçlusu olacağı, kendisine yönetim görevi verilen ortağın ise ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisinin varsayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda, idare ve temsil yetkisi bulunan temsilcinin yapacağı işlemler, ortakları üçüncü kişilere karşı eşit şekilde sorumlu kılar.
Temsilin sonuçlarını düzenleyen aynı Kanunun 638/son maddesi hükmüne göre; ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar. Diğer bir deyişle, adi ortaklıkta, aksine bir hüküm yer almadığı sürece, idareci ortağın ya da temsil yetkisi verilen üçüncü kişilerin yapacağı işlemler ortakları bağlar.
TTK kapsamında düzenlenen ticaret şirketlerinin aksine adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Üçüncü kişilerle ilişkilerinde bağımsız varlığa sahip olmayan adi ortaklık kendi adına hak veya borç iltizam edemez. Davacı veya davalı olamaz. Ortaklık aleyhine açılacak dava veya yapılacak takiplerde tüm ortaklara husumet yöneltilmesi gerektiği gibi ortaklık lehine açılacak dava veya yapılacak takiplerde tüm ortakların katılımıyla hareket edilmelidir.
Belirtilen sebeplerle adi ortaklığın bir dava veya takipte taraf ehliyeti bulunmadığından davanın HMK 114/b ve 115/2 uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
İcra dosyasının incelenmesinde takibin;————–aleyhine yapıldığı, davacı vekilinin ——– ve … adına vekaletname sunduğu, ancak davayı … adına açtığı, adi ortaklığın taraf ve dava ehliyetinin bulunmadığı görüldüğünden, davanın HMK 114/b ve 115/2 uyarınca usulden reddine,
2-Dosya kapsamında verilen tedbir kaldırılmasına,
2-Alınması gerekli 44,40-TL harcın peşin alınan 169,57-TL harcın mahsubu ile artan 125,17- TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —– Tarifesi uyarınca 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde gider avansının ait olduğu tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.