Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/303 E. 2018/452 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ E
ESAS NO : 2017/303 Esas
KARAR NO : 2018/452
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2017
KARAR TARİHİ : 10/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı/karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket tarafından bireysel sağlık sigortası poliçesi ile sigorta edilen davalının kızı …..’in yatarak tedavisi için yapılan başvuru esnasında özofagus ve jejunal atrezi (doğumsal hastalık) olduğununun saptandığını, davalının bireysel sağlık sigortası başvuru formunda yer alan beyanında, bu rahatsızlığa dair beyanının bulunmadığını, davalının eşinin doktor olduğu düşünüldüğünde beyanın kasten gizlendiği, eksik beyan neticesinde “sağlıklı bebek” değerlendirmesine istinaden müvekkili şirket tarafından poliçe düzenlendiğini, müvekkili şirketin Tıbbı Risk Değerlendirme Birimi tarafından yapılan değerlendirmeye göre, hastalığın komplikasyonlarını ayırt etme imkanı olmadığı için özofagus ve jejunal atrezi(doğumsal hastalık) hariç tutarak da poliçe düzenlenemediğini, açıklanan nedenlerle dava dışı kuruma ödenen 15.943,00-TL alacağın ödeme tarihinden işleyecek avans faizi, yargılama gideri ve avukatlık ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı karşı davalı vekili vermiş olduğu karşı davaya cevap dilekçesinde karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı sigorta şirketi tarafından yapılan poliçenin geçerli bir poliçe olduğunu, davacı tarafından poliçenin iptal edildiği bildirildikten sonra dahi primlerin tahsil edilmeye devam edildiğini, meydana gelen riskin poliçe kapsamında olduğunu beyan ederek esas davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf karşı dava ile davacı şirketin davalı sigorta ettiren ile yapmış olduğu 30/03/2016 başlangıç 30/03/2017 bitiş tarihli …….. nolu Bireysel Sağlık Sigortası Poliçesinin ve bu poliçeye bağlı olarak yenilenen poliçenin feshinin geçersizliğinin tespitine ve yenilenen poliçenin primlerinin davacı tarafından ödenmesi şartı ile devamına karar verilmesini, her iki dava açısından yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
İncelenen tüm dosya kapsamına göre, asıl dava ile davacı sigorta şirketi tarafından bireysel sağlık sigortası ile sigortalanan davalının kızı ……..’in yatarak tedavisi esnasında yapılan tedavilerin kendisine bildirilmemiş olan hastalıktan kaynaklandığı, bu nedenle bu giderlerin poliçe teminatı kapsamında olmadığı iddiası ile dava dışı kuruma ödenen tedavi giderlerinin davalıdan tahsilinin talep edildiği, karşı dava ile ise davacı tarafından yapılan sigorta poliçesinin feshinin geçersizliğinin talep edildiğini anlaşılmıştır.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
Diğer yandan 28/11/2013 Tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 2. Maddesinde; ”Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmü yer almakta, aynı kanunun 3. Maddesinde ise tüketici işlemi tanımlayan ”mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” hükmü yer almaktadır. Ayrıca aynı kanunun 83.maddesinde de ”taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilerek 6502 Sayılı Kanunun tüketici işlemlerinde mutlak uygulama alanı bulacağı ayrıca vurgulanmıştır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73 .maddesinde de, ”Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda dava 15/03/2017 tarihinde açılmış olup, davacı/karşı davalı sigorta şirketi, dava dışı kuruma ödenen tedavi giderlerinin bireysel sağlık sigortası poliçesinin tanzimi sırasında kendisine bildirilmediğini iddia ettiği hastalıktan kaynaklandığı ve poliçe kapsamında olmadığı iddiası ile dava dışı kuruma ödediği tedavi giderinin davalıdan tahsili talep ettiği, davalı/ karşı davacı ise açmış olduğu karşı dava ile poliçenin halen geçerli olduğunun tespitini talep ettiği anlaşılmıştır. Yukarıda yer verilen düzenlemeler ve dava konusu somut olay birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişki 6502 Sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemi olup uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir, kamu düzenindendir ve dava şartları arasındadır. Açıklanan nedenlerle ve yasal düzenlemeler karşısında mahkememizin görevsizliği ve dava konusu uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması dolayısıyla davanın ve karşı davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
G.D:Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın ve karşı davanın mahkememizin görevsizliği nedeni ile 6502 Sayılı Kanun’un 3., 73. ve 83/2 maddesi, 6100 sayılı HMK.’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usul yönünden REDDİNE
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2. maddesi gereği yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda tarafların talebi üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekilinin yüzlerine karşı (kısa kararda sehven sadece davacı vekilinin yüzüne karşı yazılmıştır) kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/05/2018