Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/250 E. 2021/1241 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/250 Esas
KARAR NO: 2021/1241
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/02/2017
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: —— plakalı, davalı—- sevk ve idaresindeki aracın müvekkili davacı —- çarpması sonucu müvekkilinin ağır yaralanmasına sebep olduğunu, müvekkilinin hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındığını, müvekkilinin yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek durumda olması sebebiyle ——– tedavi gördüğünü, tedavi sonrası müvekkili hakkında——— tarafından engelli sağlık kurulu raporu düzenlendiğini ve müvekkili için fonksiyon kaybının tespitinin yapıldığını, olayla ilgili soruşturma başlatıldığını ve —- sayılı dosya ile kovuşturma açıldığını, kazaya konu aracın —- tarafından sigortalandığını, kaza sonrası oluşan maddi zararların tazmini için sigorta şirketine başvuru yapıldığını, başvuru üzerine —–ödeme yapıldığını, ödenen miktarın müvekkilinin uğradığı zarar ile karşılaştırıldığında çok az kaldığını, müvekkilinin —- ikamet ettiğini ve bu kaza sebebiyle defalarca —- gitmek zorunda kaldığını, maddi anlamda büyük zorluk yaşadığını, kaza sebebiyle bir çok hastaneye başvurduğunu ve özürlülük raporu aldığını, müvekkilinin bu süreçte ne davalı ne de araç sürücüsü tarafından hiç aranmadığını, davalıların manevi olarak hiçbir destekte bulunmadıklarını, kaza tespit tutanağında müvekkilinin alkollü olduğundan dolayı kusurlu olduğuna ilişkin tespitler yapıldığını, bunu kabul etmediklerini, müvekkilinin alkollü olsa da kazada kusurlu olmadığını, müvekkilinin aklı melekelerini kaybedecek ölçüde alkollü olmadığını, normal bir şekilde yürüyebilecek, dikkat yeteneği yerinde olacak kadar az miktarda alkol aldığını, kazanın meydana geldiği yerin ışıklı ve yaya geçici olan bir mevki olduğunu, kazanın sebebinin müvekkilinin alkollü olması değil araç sürücüsünün hız sınırını aşmış olması ve aracı durduramaması olduğunu, bu nedenle araç sürücüsünün mutlak ve tam kusurlu bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —- kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, — — manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sürücü — ruhsat sahibi davalı—- müştereken ve müteselsilen müvekkiline verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı — tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen — tarihli kazaya karıştığı belirtilen — plakalı aracın, müvekkili sigorta şirketine — tarihleri arasında geçerli olmak üzere —– sigortalı olduğunu, trafik sigortacısı şirketin, üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, işbu dava öncesinde dava konusu kaza sebebiyle müvekkili sigorta şirketine başvuru yapıldığını, müvekkili şirket tarafından — hasar dosyasının açıldığını, davacının maluliyeti sebebiyle — oranı esas alınarak davacının– oranında maluliyeti için — ödeme yapıldığını, yapılan hesaplamada—- uygulandığını, Mahkememiz tarafından aktüer hesabı yapılması halinde yapılan ödeme tutarının yanında faiz güncellemesinin de dikkate alınmasının gerektiğini, müvekkili şirketçe yapılan ödeme tutarının ve ödeme tarihinden hesaplama tarihine kadar geçen süre için hesaplanan faiz tutarı, bilirkişi tarafından hesaplanan tazminat tutarından mahsup edilmesinin gerektiğini, davacıya yapılan ödemenin denetlenmesinde ödeme tarihi olan —- tarihlerindeki verilerin dikkate alınmasının gerektiğini, daha ileri bir tarihteki verilerin dikkate alınması halinde davacı yararına haksız kazanıma yol açacağını,—-Dava trafik kazasından kaynaklaran maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan— tarihli aktüer bilirkişi raporunda davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılan —- esas alınmış, hesaplama yapılmış ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeler mahsup edilmiş ise de; bu şekli ile rapor hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece yapılacak iş, ödemenin vapıldığı tarihteki verilere göre. ödemenin gerçek zararı karşılayıp karşılamadığının değerlendirilmesi, yapılan ödeme gerçek zararı karşılamadığı takdirde —–dikkate alınarak rapor tarihine en yakın tarih itibariyle gerçek zarar miktarı tespit edilerek davacıya yapılan ödemenin, ödeme günü ile maddi tazminatın hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal falzi de hesaplanarak, ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan maddi tazminattan indirilmesi ile bulunacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” olarak belirtildiğini, —— kararında da belirtildiği üzere davacıya yapılan ödemenin denetlenmesinde ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılmasının gerektiğini, hesaplamanın bu şekilde yapılması halinde davacıya yapılan ödemenin tüm zararı karşıladığının tespit edileceğini, yapılacak hesaplama neticesinde zararın karşılanmadığının tespit edilmesi halinde ise; yine alıntı yapılan —– kararında belirtildiği üzere davacıya ödenen sigorta tazminatının faizi ile birlikte güncellenmesinin gerekeceğini, hesaplama yapılırken bilirkişi raporunda bilinen dönem gelirlerinin yasal faizi ile güncellenerek rapor tarihine getirilmesinin gerektiğini, bilinmeyen dönem gelirinin ise en son geçerli ücret esas alınarak hesaplanmasının gerektiğini belirterek, aleyhine hüküm kurulmaması halinde, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş olduğu görüldü.
Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle huzurdaki davanın — değil, —açılması gerektiğini, müvekkilinin ikametinin —- olduğunu, öncelikle yetkisizlik kararı verilerek davanın usulden reddinin gerektiğini, esasa ilişkin itirazları olarak davacının kaza sonrası sigorta şirketinden— ödeme aldığının dava dilekçesinde de geçtiğini,— belirtildiği üzere davacının ——- olduğunu, davacının maddi manevi tazminat davasının hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin araç kiralama işi yaptığını, bu sebeple kazada herhangi bir kusuru bulunmadığını, kazaya karışan aracı —– kiraladığını, müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiş olduğu görüldü.
Davacı vekilinin, davalı sigorta vekilinin cevap dilekçesine karşı vermiş olduğu cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin —– yılında kaza geçirdiğini, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemede kullanılan kusur oranı ve tazminat hesaplamasının, müvekkilinin gerçek zararını karşılar nitelikte olmadığını, %25 kusur oranına göre yapılan ödemenin müvekkilinin zararını karşılamayacağını, müvekkilinin zarara uğradığı tarihin, faiz talepleri için de başlangıç tarihi olduğunu, faizin, kazanın meydana geldiği, müvekkilinin zararının oluştuğu tarihten itibaren hesaplanması ve buna göre karar verilmesi gerektiğini belirtmiş olduğu görüldü.
Davacı vekilinin, davalı — vekilinin cevap dilekçesine karşı vermiş olduğu cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı vekilinin yetki itirazına ilişkin olarak HMK 16. maddesi gereği haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde yetkili olduğunu, müvekkilinin — ikamet ettiğini ve davanın —- açılmasının hiçbir kanuni aksaklığı bulunmadığını, davalının pasif husumete yönelik itirazlarının da yerinde olmadığını, davalı —- aracın işleteni olduğunu, davalıya husumet yöneltmesinin hukuka uygun olduğunu, cezai ve hukuki sorumluluğun birbirinden farklı olduğunu, davalının cezai bir sorumluluğu olmasa bile, araç işleteni olduğu için hukuki sorumluluğu bulunduğunu, bu nedenle davalının savunmalarının reddi ile davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiş olduğu görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle davalı — sevk ve idaresindeki — plakalı aracın davacı yaya konumunda iken —- tarihinde davacıya çarpması neticesinde davacının yaralanarak maddi manevi zararının doğduğundan bahisle araç sahibi, sürücü ve sigorta şirketine karşı açılan tazminat davasıdır.
Mahkememizce ceza dosyası, tedavi kayıtları, hasar dosyası celp edilmiş, maluliyet raporu tanzim edilmesi amacıyla —- tarihli raporunda özetle:—- cetveline göre —- oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği” belirtilmiştir. Mahkememizce alınan raporun kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmeliğe uygun olduğu, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin kaza tespit tutanağının düzenlenmediği anlaşılığından kazaya karışan davacı ve davalının isticvap beyanının alınmasına karar verilmiş, davacı asil — numaralı celsede kazanın meydana geliş biçimine ilişkin beyanda bulunmuş, davalı —- isticvap beyanının alınması amacıyla talimat yazılmış, talimat mahkemesince davalıya usulüne uygun tebligatların çıkarıldığı, davalı —- isticvap için talimat mahkemesince belirlenen duruşma gününe katılmadığı, talimatın bila ikmal kapatılarak mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Olaya ilişkin kaza tespit tutanağı bulunmadığından ve davalı —– husumet itirazı olduğundan Mahkememizce talimat yazılarak davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına ve olaya ilişkin kusur yönünden bilirkişi incelemesinin yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi heyetinin — tarihli bilirkişi raporunda özetle:— Sürücüsü Davalı —- dava konusu trafik kazasında— maddesini ihlal ettiğinden % 50 (Yüzde Elli) oranında kusurlu olduğunu, davacı —- dava konusu trafik kazasında— Bulunan Yayaların, — Davranışlarda Bulunmaları veya Buraları Saygısızca Kullanmaları Yasaktır” maddesini ihlal ettiğinden % 50 (Yüzde Elli) oranında kusurlu olduğu, davalı firmanın— yılı ticari defter kayıtlarının incelendiği, davalı firma ait ticari defter, —- uygun olarak yasal süresinde noter tarafından tasdiklerinin yapıldığının tespit edildiği, davalı — yılında 2. sınıf tüccar olduğu, işletme hesabı defteri tutmakta olduğu, 2.sınıf işletme defterine, gelir ve giderlerini kayıt ettiği, fakat davaya konu kiralama ile ilgi bir kayıt tespit edilemediğine” ilişkin rapor düzenlenmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalılar—-sigorta şirketi rapora itiraz etmiş ise de; alınan rapor yeterli görüldüğünden itirazları yerinde görülmemiştir.
Yargılama devam ederken davalı sigorta şirketinin—- tarihli dilekçesi ile davacı ile sulhen mutabakata varıldığını, poliçeden kaynaklı sorumluluğun tamamen yerine getirildiğini, feragat edilmesi halinde davacı taraftan dava vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan etmiştir. Davacı vekili — tarihli dilekçesi ile maddi tazminat yönünden sigorta şirketi ile sulh olduğunu, bu sebeple dosyada maddi tazminat taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiştir. Hal böyle olunca maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, davacının maddi tazminat talebi yönünden yargılama giderlerini tahsil ettiği anlaşıldığından taraflar üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı —- yargılamanın başından beri aracı diğer davalıya kiralaması sebebiyle husumetinin bulunmadığını iddia etmektedir. Kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde —- artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse —- uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Dosyada araç kira sözleşmesi mevcut olup, aracın kaç günlüğüne kiralandığı ise dönüş tarihi okunaklı olmadığından belli değildir. Ancak Mahkememizin kendi gözleminde aracın çıkış tarihinin — dönüş tarihinin ise —- başladığı kanaatine varılmıştır. Davalı’nın — savcılık beyanında özetle; aracı — sıralarında önceden tanıdığı —isimli şahsa — olduğunu beyan etmiştir. Ceza yargılamasının – numaralı celsesinde de aynı içerikte beyanda bulunmuştur. Yine araç sürücüsü —tarihli ifadesinde özetle; — tarihinde kendi aracı arızalı olduğu için oto kiralama şirketinden —- plakalı aracı kiraladığını beyan etmiştir. Her ne kadar mahkememizce —– yazılan müzekkere cevabından kira sözleşmesinin vergi dairesine bildirilmediği, yine davalı ticari kayıtlarında herhangi bir kayda rastlanılmadığı anlaşılmakta ise de; araç teslim sözleşmesi ve davalıların beyanları bir arada değerlendirildiğinde davalıların beyanlarında istikrar olduğu, kira sözleşmesinde de — dönüş tarihinin belirlendiği yani aracın kaza tarihi de gözetildiğinde kaza tarihinden itibaren —- kiralanmış olduğunun anlaşıldığı kanaatine varılmış, davalı — yönünden davanın husumetten reddine karar verilmiştir. —-gereği davacının araç malikine karşı dava açması durumunda husumetini bilip bilmeme durumuna göre kusuru bulunmamakta ise ; davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemelidir.—— ilamında:”Ancak trafik tescil kayıtlarına dayanılarak araç malikine karşı işleten sıfatı ile dava açılmış olması, uzun süreli kira ilişkisinin davanın açıldığı anda davacı yanca bilinmesinin kendisinden beklenemeyeceği dikkate alınarak davanın salt bu nedenle reddi sebebi ile davalı yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilemeyeceğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesi ile bu hususa değinmiştir. Ne var ki ceza mahkemesinde davacı asilin hazır bulunduğu —- tarihli celsede davalı —– tanık olarak dinlendiği ve aracı bir ay süre ile diğer davalıya kiraladığını beyan ettiği anlaşılmıştır. Dava ise bu ifadeden — yıl sonra açılmış olup, davacının — aracı uzun süreli olarak kiraya verdiğini bildiği ve bilmesi gerektiği anlaşıldığından davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. —– gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. —- Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Dava konusu trafik kazasında tarafların eşit orada kusurunun bulunması, davacının maluliyet oranı, tarafların sosyal ekonomik durumları ve dava konusu kaza tarihi dikkate alınarak takdiren — manevi tazminatın davalı —- talep gibi kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, neticeten davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat davasının feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile takdiren — manevi tazminatın davalı —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ve diğer davalı —- yönünden manevi tazminat isteminin husumet yokluğundan esastan reddine,
3-Alınması gerekli 1.024,65-TL harcın peşin alınan 174,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 850,45-TL harcın davalı —- tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından harcanan 31,40-TL başvurma harcı, 174,20-TL peşin harcın toplamından oluşan 205,60-TL harcın ve manevi tazminat için harcandığı anlaşılan 13,50-TL yargılama giderinin toplamından oluşan 219,10-TL masrafın davalı—- tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından maddi tazminat talebi yönüden yargılama giderinin sigorta şirketince karşılandığı anlaşıldığından kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı —- tarafından yapılan 665,30-TL yargılama giderinin husumetin davacı tarafça baştan bilinebileceği gözetilerek tamamının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan gider avansı bulunması ve talep etmesi halinde gider avansının yatıran tarafa iadesine,
8-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat yönünden davacı — vekili için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı —- tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre husumet nedeniyle reddedilen manevi tazminat yönünden davalı —- yararına takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacı —tahsili ile davalı —- verilmesine,
10-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre feragat nedeniyle reddedilen maddi tazminat yönünden davalı — yararına takdir olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacı — tahsili ile davalı — verilmesine,
11-Davalı —- yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı asilin ve vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 16/11/2021