Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/233 E. 2020/156 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/233 Esas
KARAR NO : 2020/156
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 27/02/2017
KARAR TARİHİ: 12/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin davalı şirketin hissedarı olduğunu, davalı şirketin ———- tarihli——— marifetiyle katıldığını, gündemde yer alan bir kısım maddelerin iyi niyet kurallarına aykırı ve ayrıca mahkeme kararlarını yok sayan kararlara karşı olumsuz oy kullandığını, ancak diğer hissedarlar yönetimde yer aldıkları için itirazlara rağmen şirketin zarara uğramasını gözardı ederek kendi menfaatleri uğruna kanuna ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı karar aldıklarını, yönetim kurulu üyelerinin TTK 436/2 Maddesi hükmüne aykırı olarak oy kullandıklarını, bu nedenle TTK 436 maddesine aykırı olarak alınan —nolu kararların iptalinin gerektiğini, aynı toplantının -nolu kararı ile yönetim kurulu üyelerinin her birine——— verilmesine karar verildiğini, icrai hiçbir faaliyeti bulunmayan şirketin gelirinden yarısından fazlasının—– altında şirket için hiçbir mesai harcamayan yönetim kurulu üyelerine ödenmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğundan iptalinin gerektiğini belirterek —tarihli — alınan -yılı faaliyet raporunun kabulüne dair——– hesaplarının kabulüne dair- numaralı, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair alınan- numaralı kar payının kısıtlı ve gecikmeli olarak ödenmesine dair -numaralı ve yönetim kurulu üyelerine –hakkı verilmesine dair -numaralı kararların iptaline, TTK449 mad. Gereğince alınan kararların icrası şirket zararına neden olacağından, dava konusu edilen kararların yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın daha evvel ortaklıktan çıkarılma davası ikamet ettiğini, işbu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarının hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, TK m436 hükmünün yalnızca ibraya ilişkin bir madde olduğunu, davacı tarafın bahse konu kar payı dağıtımı kararına olumsuz oy kullanmamaları nedeniyle iptal davası açma hakkının hukuken mevcut olmadığını, davacı tarafın hukuka aykırı bir şekilde alınan bilirkişi raporunun delil niteliğinde sunulmasınının davacının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini belirterek, —–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- E .sayılı dosyasının iş dava için bekletici mesele yapılmasını, davacının dava konusu edilen kararların yürütülmesinin durdurulması talebinin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, anonim şirkette genel kurul kararlarının iptali taleplidir.
6102 sayılı TTK’nın “İptal sebepleri” başlıklı 445. maddesine göre “446. maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan —- kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” Aynı kanunun “İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446. maddesi ise genel kurul kararlarının iptalinin şartlarını ve usulünü düzenlemiş olup, anılan maddede toplantıda hazır bulunup karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği belirtilmiş olup, bu husus dava şartıdır. Ayrıca bir karara muhalefet olunması ve muhalefetin tutanağa geçirilmesi yolundaki dava şartının gerçekleşebilmesi için muhalefetin alınan karardan sonra tutanağa geçirilmesi gerekmektedir.
Dava tarihi ———–olup, üç aylık hak düşürücü süre içinde iptal davasının açıldığı, dava ve karar tarihi itibariyle davacının, davalı şirketin ortağı olarak aktif husumetinin olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, genel kurulda kendini vekille temsil ettirmiş; — nolu kararlarda olumlu oy kullanmış; — nolu kararlarda ise tümünde olumsuz oy kullanmış, ancak sadece – nolu kararda muhalif olduğunu belirtmiş ve tutanağa geçirtmiştir.
Bilirkişi raporundaki tespitler usul ve yasaya uygun görülmüş,——-nolu kararlar dışında diğer kararlarda iptal koşulları veya yoklukla malul bir durumun olmadığı anlaşılmıştır.
5 nolu karar yönetim kurulunun ibrasına, — nolu karar ise yönetim kurulu üyelerine verilecek huzur hakkına ilişkindir. Bu iki karar üzerinde durmak gerekir.
TTK 436/1. maddesine bakıldığında düzenleme “pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz” şeklindedir. Oy yoksunluğunda yalnızca eş altsoy ve üstsoyun ortağı olduğu şirketlerle yapılacak işler zikredilmiş, kardeşler arasında böyle bir oy yoksunluğu hali düzenlenmemiştir. Kanun koyucunun yasa maddesinde açıkça altsoy ve üstsoy ibarelerine yer verdiği, kardeşler arasında ise TMK 17. maddesinde de ifade edildiği üzere yansoy hısımlığı bulunduğu, bu durumda, yönetim kurulu üyelerinin kardeş olması nedeniyle söz konusu genel kurul maddesinin oylamasında oydan yoksun olacağı şeklinde yorum yapılamayacaktır. ——-Eldeki davada, davacının olumsuz oy verdiği belirtilmişse de bu maddeye ilişkin bir muhalefet şerhine rastlanmamışsa da —–sayılı kararında da belirtildiği gibi, TTK.nun 436. maddesi emredici nitelikte olduğundan muhalefet şerhi olmasa da mahkemece oy yoksunluğu halinin olup olmadığı her yönetim kurulu üyesi açısından ayrı ayrı resen değerlendirilmelidir. Somut olayda yönetim kurulu üyeleri kardeş olup yukarıda açıklandığı üzere birbirlerinin oylamalarında oy hakkına sahiptir. Ayrı ayrı oylama yapıldığında ibra kararı için gerekli çoğunluk sağlandığına göre bu madde yönünden iptal talebi yerinde görülmemiştir.
Davacının muhalefet şerhini yazdırdığı tek madde 7 nolu karardır. Genel kurulun 7. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin her birine aylık 10.000 TL huzur hakkı tanınmıştır. Huzur hakkı her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebilir. Ücretin miktarı ise şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulunun bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Ücretin, şirketin finansal durumuna, geçmiş uygulamalarına uygun olması ve pay sahiplerinin kardan pay almalarını engelleyici olmaması beklenir. Bilirkişi raporunda tespit edildiği gibi — ücret davalı şirketin ortaklık yapısına ve mali durumuna göre yüksek bir tutar olup, iptali talep edilebilir görülmüştür. Keza, dosyaya emsal olarak sunulan davalı şirketin— yılına ait ——-iptali talepli davada da başka bilirkişiler şirketin yıllık cirosu, geliri göz önüne alındığında — TL huzur hakkını yüksek bulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne;
2—- tarihli — yılına ait olağan — nolu, yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ilişkin kararın İPTALİNE;
3-Diğer maddelerin iptali taleplerinin reddine;
4—– yılına ait olağan genel kurulun- nolu kararın yürütmesinin tedbiren durdurulmasına,
5-Alınması gerekli 54,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 23,00TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40 TL. başvurma harcı, 31,40TL peşin harcın toplamı olan 62,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.582,60TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%50 kabul %50 ret oranında) olmak üzere 731,30TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından sarfedilen toplam 15,00TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%50 kabul %50 ret oranında) olmak üzere 7,50TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
10-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 3.400 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen miktar üzerinden davalı vekili için takdir olunan 3.400TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 12/02/2020