Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/214 E. 2019/400 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/315 Esas
KARAR NO : 2019/227
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/03/2016
KARAR TARİHİ: 07/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davanın taşımacılık ticari iş niteliğinde olduğundan Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, davalı şirketin genel müdürlüğünün ———— olduğu sebeple genel yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkil davacılar ile çocukları———-ile birlikte tatil için ——– tarihinde – iline davalı şirket ile seyahat ettiklerini, —–ulaştıklarında müşterek bavulların gelmediğini, kaybedildiğini öğrendiğinden kayıp bagaj formu doldurduklarını, kayıp olan bagajda tatil elbiseleri ve çocuklarının ilaçlarının bulunduğu, kayıp olmasından dolayı mağduriyet yaşadıklarını, şirket tarafından mağduriyetin giderileceğini söylediklerini, davalıya — Noterliğinin ——— tarih ve———– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sulh taleplerini ve toplamdaki zararın tazminine ilişkin talepte bulunmuşlarsa da bu zamana kadar olumlu-olumsuz bir cevap alamadıklarını, davalı şirketin ihmalkar ve dikkatsiz davrandığını, davacı tarafların bavul içerisindeki eşyaların Kurban Bayramı gibi örf ve ananelere uygun olarak yeni alınan kıyafetlerle dolu olduğunu, içerisinde neredeyse hiç giyilmemiş bayramlık elbiseler olduğunu, bayram için özel emek ve çaba sarf ederek arayıp buldukları kıyafetler olduğunu, bayram için ayırdıkları bütçeyi kendilerine ve çocuklarına kıyafet alarak kullanmak zorunda kaldıklarını ve bayramda bir takım ritüelleri yerine getiremediklerini ve üzüntü duyduklarını, müşterek çocuğun kullandığı şurubun bavulda kaybedilmiş olması , aileyi büyük bir tedirginliğe sürüklediğini, gerçekten de maddi olayda sadece giysisiz kalınmamış, ayna zamanda örfi vecibeleri layıkıyla yerine getirilmemesinden ciddi bir üzüntü yaşanarak müvekkillerince halen akıllarda yer aldığını, fazlaya ilişkin taleplerinin gizli kalması sebebiyle maddi zararın tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL’sinin zarara neden olan olaydan itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkillerine verilmesini, davalının neden olduğu manevi zararın maddi olay nezdinde değrelendirilerek 20.000,00 TL olarak belirlenerek müvekkillerine verilmesine, dava giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; taşımanın———— gerçekleştiğini, Dava konusu kayıp bagaja ilişkin olayda da Müvekkilimiz Şirketin sorumluluğunun belirlenmesinde, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununda açık hüküm bulunmaması nedeniyle aynı kanun gereği, Türkiyenin taraf olduğu, Havayoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme Montreal Konvansiyonu hükümleri uygulanabileceğini, bu nedenle davacıların iddia ve taleplerinin reddi gerektiğini, taşıyıcının sorumluluğu her bir yolcu için güncellenmiş olarak 1131 Özel Çekme Hakkı (SDR) ile sınırlandırıldığını, bu miktar üst sınır olduğunu, davacı, bu sınır dahilinde sadece değerini fiş, fatura gibi ispat vesikaları ile ispat ettiği ölçüde, tazminata hak kazanacağını, davacı yolcular da, taşıma öncesi davalıya şirkete teslim etmiş olduğu bagajına ilişkin daha özel bir fayda bildiriminde bulunmamış, sigorta yaptırmamış ve ek ücret de ödemediğini, ayrıca bagajında var olduğunu iddia ettiği eşyaların değerine ilişkin herhangi bir fiş veya fatura gibi ispat vesikaları da sunamadığını, davacı tarafların bu denli önemi haiz olduğunu iddia ettiği kayıp eşyaları için özel bildirimde bulunmaması, ek ücret ödememesi meydana gelen zararda davacı tarafların da ihmalinin olduğunu, kayıp eşyalara ilişkin de ek ücret ödememesi veya bildirimde bulunmaması davacının ihmalinin de varolduğundan maddi tazminat isteminin reddi gerektiğini, davacı tarafın manevi tazminat talebinin de haksı ve mesnetsiz olduğunu, manevi zararlara uğradığını ıspat etmesi gerektiğini, manevi tazminat isteminin şartlarının yokluğundan reddi gerektiğini, buna ilişkin Yargıtay kararlarının olduğunu, yasal dayanaktan yoksun olan davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava; Hukuki niteliği itibariyle hava taşımacılığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteminden ibarettir.
Dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4.maddesinde hangi dava ve işlerin ticari dava olduğu belirtilmiştir. Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
Bunun yanında 28/11/2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasanın 3.maddesinde tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Aynı yasanın 73.maddesinde ise tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli kılınmıştır.
Somut davada; davacıların tacir olmadığı dava konusu uyuşmazlığın ticari işler ile ilgili olmadığı, biletlerin de tatil amaçlı satın alındığı anlaşılmaktadır.
Davacıların tacir olduğu, uçuşun ticari amaçla yapıldığını gösterir hiç bir bilgi yoktur. Dava nisbi ticari dava olmadığı gibi mutlak ticari dava da değildir. Davacılar, hizmet alan tüketici, davalı da hizmet veren konumundadır. Bu bakımdan ticaret ve tüketici mahkemeleri arasında karşılıklı görevsizlik kararı verildiğinde İstanbul BAM, 13. HD.nin 2017/27 E,15 K sayılı ilamı ile tüketici mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Yine aynı doğrultuda, tüketici mahkemelerinin verdiği kararlara karşı yasa yoluna gidildiğinde istinaf mahkemelerince kararların görev nedeniyle kaldırılmadığı görülmüştür. İstanbul BAM, 13. HD.nin 2017/27 e, 2017/15 K; Samsun BAM, 5. HD, 2017/894 E, 1021 K; Ankara BAM, 20. HD.nin 2017/994 E, 1060 K ve İstanbul BAM 13. HD.nin 2017/648 E, 850 K sayılı ilamlarından da davaya tüketici mahkemesinin bakacağı anlaşılmaktadır.
Açıklanan sebeplerle 6502 sayılı yasanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın 09.03.2016 tarihinde açıldığı dikkate alınarak mahkememizin HMK.nun 114/c ve HMK.nun 20. maddeleri uyarınca görevsizliğine, dosyanın talep halinde görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itbaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup,usulünce anlatıldı.22/04/2019