Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/159 E. 2019/1332 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/863 Esas
KARAR NO : 2019/1286
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2017
KARAR TARİHİ : 03/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı —-. ile arasında bulunan ticari ilişkiye istinaden — Tarihli —–numaralı bir proforma fatura (—- ) bulunduğunu, yazışmaların var olduğunu ayrıca bir adet sipariş formunun onaylandığını davalı tarafın davacı tarafa söz konusu faturaya istinaden — tarihinde faturaya konu ürünleri teslim etmesi konusunda mutabık kalındığını, buna ek olarak yukarıda belirtilen onaylanan sipariş formu kapsamında müvekkili olan şirketin davalı tarafa — tarihinde — banka havalesiyle mal bedeli karşılığı ödeme yaptığını,— tarihinde ise faturanın kalan tutarı olan —-de davalı tarafa banka aracılığıyla ödediğini, davalı tarafa önceden anlaşılan koşullar dahilinde mal bedeli olarak toplamda —- ödeme yapmasına rağmen davalı tarafın herhangi bir ürün teslim etmediğini ve davalı tarafla imzalanan sözleşmeye istinaden iş ilişkisini haklı nedenle tek taraflı fesh ettiklerini ve iade alamadıkları tutara ilişkin Gebze —-Noterliğinden —-tarihinde ihtarname çekerek sonrasında da icra sürecini başlattıklarını, İstanbul Anadolu— İcra Müdürlüğü’nün —-. numaralı dosyası ile başlatılan icra takibine borçlu tarafın haksız ve dayanaksız itirazı sonucu durdurulan takibin devamına, itirazın iptaline. %20 den az olmamak kaydı ile borçlunun icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanların kabul edilmesinin mümkün olmadığını, Bu durumun ticari tarafların defterlerinden anlaşılacağı üzere davacı şirkete müvekkili olan şirketin herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafın taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşmeden bahsetmekte olmasına rağmen taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, borcu kabul etmemekle birlikte TTK 87,88 ve 95 maddeleri uyarınca taraflar arasında akdedilmiş herhangi bir cari hesap mukavelesi de bulunmadığını, bu nedenle de likit bir alacaktan da söz edilemeyeceğini, TTK, BK gerekse de emsal kararlardan anlaşılacağı üzere peşin satışlarda mal tesliminin aynı anda yapıldığının kabul edilmiş sayıldığını, bunin bir ticari karine olduğunu, zira demir çelik işinde de peşin satışla birlikte mal teslimi yapıldığını, bu nedenle davacının iddialarının bu açıdan yersiz ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddini ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında kurulmuş alım satım sözleşmesi kapsamında davacı yana mal tesliminin yapılmaması sebebine dayalı ödenen bedelin iadesi amacıyla davacı tarafça başlatılan İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —-. Sayılı icra dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar isteminden ibarettir.
Başlatılan icra takibinde davalı tarafa ödeme emri 12/07/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça 7 günlük itiraz süresi içerisinde 13/07/2017 tarihinde itiraz edildiği, davacı tarafından mahkememize 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça davalı yana yapılan ödeme belgeleri ve proforma fatura örneği sunulmuş olup, fatura incelendiğinde teslim tarihinin 30/03/2017 olduğu, ödeme şeklinin siparişte KDV hariç peşin, mal tesliminde KDV tutarının ödenmesi şeklinde düzenlendiği, bu faturada herhangi bir imza kaydının olmadığı, sipariş başlıklı diğer delilde ise teslim tarihinin —– olduğu, sözleşme kapsamında ödenecek bedelin —-bedelinin ise —- olduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafça itiraza uğramayan taraflar arasındaki mail yazışmalarından proforma faturanın davalı şirket tarafından davacıya gönderildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce davacı şirketin adresinin —-yargı çevresi sınırları içerisinde olması sebebiyle öncelikle davalının defterlerinin incelenmesi için ara karar oluşturulmuş, davalı tarafın belirlenen inceleme gün ve saatinde defterlerini sunmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf ticari defter ve kayıtları Mahkememize ibraz edeceğini bildirdiğinden Mahkememizce talimat yazılmaksızın davacı tarafın defter ve kayıtları incelenmiştir. Dava konusu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin dosya —- konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Mahkememizce re’sen seçilen bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen —tarihli raporda özetle: “Mahkeme kaleminde gerçekleştirilen inceleme sırasında davalı tarafın defter ve belge sunmaması nedeniyle görüş oluşturulamadığını, dolayısı ile davalı tarafın kendi lehine yasal defter ve belgelerini mahkemeye sunmaktan vazgeçtiği kanaatinin oluştuğunu, davacının yasal defter ve kayıtlarının kendi lehine kesin delil oluşturduğu kanaatine varıldığı, davacı tarafından—- tarihli ——– tarihli——– ödeme yapıldığı, davalıya banka aracılığıyla yapmış olduğu toplam —- tutarındaki ödemelerinin ticari defter kayıtlarına intikal ettirildiğinin görüldüğünü, dosyaya sunulan deliller ışığında yapılan incelemede davacı tarafından davalıya gönderilen tutarlar karşılığında dava konusu malın teslim edildiğini kanıtlar nitelikte herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanamadığını, görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde raporu Mahkememize sunmuşlardır. HMK’nın 222. Maddesi gereği davacı tarafın defterlerinin sahibi lehine delil teşkil etmesi için davalı tarafın aynı şartlarla uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter ve kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmış olması gerekir. Davalı taraf kesin süreye rağmen defterlerini sunmamış ise de davacı tarafından dava açılırken HMK 222/5. Maddesine dayanılmadığından HMK 222/5 madde hükmünün uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
Bilindiği gibi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 207/2. maddesi uyarınca sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine adet bulunmadıkça satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Satıma konu mala ilişkin paranın ödendiği tarihte malların teslim edildiğinin kabulü gerekir. Bunun aksini yani malın teslim edilmediğini ispat yükü davacı alıcıdadır. (Emsal nitelikte Yargıtay —-. HD’nin ———. Sayılı ilamı) Davacı tarafından sunulmuş ve davalı tarafça itiraza uğramayan maillerde gönderildiği belirtilen proforma faturada her ne kadar ödeme şekli siparişte KDV hariç miktar peşin ibaresini taşımakla TBK 207/2. Maddesinin aksinin kararlaştırıldığı anlaşılmakta ise de ; davacı tarafça dava dilekçesinde belirtildiği gibi KDV tutarının —tarihinde davalı yana ödendiği sabit olmakla, yine aynı proforma faturada peşin satış düzenlemesi dışında ayrıca, -mal tesliminde KDV tutarının ödenmesi- şeklindeki açık düzenleme dikkate alındığında davacı tarafça KDV tutarının dahi ödenmiş olduğu görülmüş, bu nedenle mal tesliminin davalı tarafından eksiksiz yerine getirildiğinin kabulü gerekmiştir. Bu durumda davacı tarafça dayanılan delillerden proforma faturada KDV tutarının teslimle birlikte ödeneceği düzenlendiği ve KDV tutarı dahi davacı tarafından ödendiği halde mal teslim edilmediğini iddia eden davacı yanın ispat yükü kendi üzerinde kalmış, Mahkememizce— tarihli duruşmada davacı vekiline yemin deliline dayanıp dayanmadığı sorulmuş, davacı vekili yemin deliline dayanmadıklarını bildirdiğinden mevcut dosya kapsamına göre davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında alım satım ilişkisi kurulduğu, bu ilişki kapsamında davacı tarafından mal teslim edilmediği iddiasıyla davalı yana ödenen bedellerin iadesi amaçlı icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça takibe süresinde itiraz üzerine takibin durduğu ve itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmış, davacı tarafın defter ve kayıtlarına göre sözleşme kapsamınd——-olmak üzere sözleşme bedelinin tamamının ödendiği anlaşılmış, avans olarak ödeme yapıldığını iddia eden davacı yanın ispat yükünün kendi üzerinde olduğu, öte yandan davalı yanın da itiraz etmediği dayanak mail yazışmalarından davalı tarafça gönderildiği anlaşılan proforma faturada avans ödeme yapılacağının kararlaştırıldığı anlaşılmış, her ne kadar TBK 207/2. maddesinin aksi ispat edilmiş ve avans ödeme yapıldığı anlaşılmış ise de yine proforma faturada — bedelinin mal tesliminde ödeneceği ve davacının — bedelini de ödeyerek ödenen tarihte malı teslim aldığı kanaatine varılmış, yemin delili hatırlatılan ancak yemin deliline dayanmayan davacının davasını ispat edemediği görülmekle davanın esastan reddine karar vermek gerekmiş, her iki taraf da sözlü yargılama için ayrıca süre talep etmediğinden taraflara süre verilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın esastan REDDİNE,
2-Alınması gerekli —- harçtan peşin alınan —- harcın mahsubu ile artan —- harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —-gereğince hesaplanan — vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı