Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1419 E. 2021/1175 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1419 Esas
KARAR NO : 2021/1175 Karar
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2017
KARAR TARİHİ : 02/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı firmadan —–, kullanılan—- sonucu büyük çaplı zarar meydana geldiğini, —— müvekkilinin —— aldığı —– kaldığını,—— ortaya çıktığını, zarar gören —– yeniden yapılması ve bütün —- sökülüp tekrar ——– müvekkili şirketten talep edildiğini,——– ve yeni ——– toplamda 50.000,00 TL masraf edildiğini, Davalı firmadan alınan —-. tarafından —– harcanmış olan bedelin müvekkili şirketten talep edildiğini, davalı tarafından müvekkiline satılan kusurlu— bedelinin, zararın meydana geldiği tarihten itibaren —–avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu——– davacı tarafından müvekkili şirketten satın alınmadığını, davacı ile bu konuda bir ———- husumet yönlendirilemeyeceğini, bahsi geçen malzemelerin müvekkil tarafından —- edildiğini,—- —– sipariş öncesi ve sonrasında ——— gerektirecek —— bahsedilmediğini, siparişin kendilerine ———- yapıldığını, ——— yüksek olması sebebi ile— kullanılmasının gerekli olduğunu, bunun kendilerine anlatıldığını, ancak kendilerinin yaptıkları diğer işlerin benzer özellikte olduğu ve devamlı surette– ve bir sorun yaşamadıklarını belirttiklerini, sadece–çevirmeyi önerdiklerini davacı firmanın bu iyiniyetli yaklaşımı geri çevirdiğini, daha sonra —alım yoluna gitmeyi—- ancak bu firmadan yapılan alımın —– kusurlu olmadığını, davacı firmanın yanlış malzeme kullanması ——- sonucunda kendi hatası ile olumsuzlukların meydana geldiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, davacı tarafça davalı taraftan alındığı iddia olunan —- dava dışı—– davacı zararının ne kadar olduğu bu zararlardan davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı,— olup olmadığı, ayıplı mal satımı söz konusu ise davalının oluşan davacı zararından sorumlu bulunup bulunmadığı, olayın davacının yanlış malzeme kullanmasından ileri gelip gelmediği noktalarına ilişkin bulunmaktadır.
Dava konusu olayın ne şekilde geliştiğinin belirlenmesi bakımından tarafların göstermiş oldukları tanıkların dinlenmesine karar verilmiş, tarafların gösterdikleri delilleri toplanmış, dosya inşaat mühendisi, makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişiden oluşan ———, bilirkişi raporu alınmıştır.—davalı ——- herhangi bir sözleşme veya tutanak mevcut olmadığı, —, piyasada kullanılan—– kullanıldığı, tanık —- ifadesinde, dava konusu olayın olduğu dönemde davacı şirkette çalıştığını, dava konusu — başladıklarını———- yapabildiklerini, ———- başladığını gördüklerini,——- kaynaklı olduğunu, değiştirdikçe patlamaların devam ettiğini ve nihayet tamamının—–, üretici firmadan yetkililerin geldiğini,– vermediklerini söylediklerini, davalı şirkete ilişkin — tutulduğu, ——- incelemeye —- davacının alacaklı olduğu, şeklide görüş bildirilmiştir.
Mahkememiz—-“Tarafların rapora yönelik beyan ve itirazları alındıktan yada beyan süresi geçirildikten sonra dosyanın aynı bilirkişi heyetine tevdi ile varsa tarafların itirazları da değerlendirilmek suretiyle davalı—– ve dava dışı—- tarafından davacıya satılan ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ürünlerde üretim kaynaklı bir hata bulunup bulunmadığı, söz konusu ürünlerde ayıp varsa bunun açık yada gizli ayıp olup olmadığı kullanımla ortaya çıkabilecek bir ayıbın söz konusu olup olmadığı değilse davacı tarafça işe uygun olmayan ürün mü satın alınmış olduğu hususlarında teknik değerlendirme yapılarak mahkemeye denetlemeye ve hüküm kurmaya elverişli şekilde —- Bilirkişi Ek Raporunda; Dava —- olmadığı ve gizli ayıplı olmadığı, kullanma yerine uygun olmayan—– Davalı taraf —-getirmediğinden birinci derecede (%75 Yüzdeyetmişbeş). oranında kusurlu olduğu, Davacı taraf —– davalıya uygulama yerini bildirmediği — için olayda ikinci derecede (% 25 Yüzdeyirmibeş) oranında kusurlu olduğu, Davacı —- patlaması nedeniyle toplam zarar ve ziyanı 288.710,70-TL olup, davalı taraf %75 oranında kusurlu olduğundan davalı bu bedelin 216.533,30-TL sinden sorumlu olacağı, mütalaada bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında doğrudan bir satım sözkonusu olmayıp davalı şirket davacı ———- ettiğini kabul etmektedir.
Davacı taraf satım konusu ürünlerin ayıplı olduğunu iddia ederek ayıplı maldan kaynaklı olarak oluşan zararının tazminini talep etmektedir. Dava konusu olayı meydana geldiği tarihte davacı şirket ile dava dışı şirket çalışanları tarafından zarara ve zararın giderilmesine ilişkin tutulan —- Tutanak suretleri dosyaya sunulmuştur.
TBK 219 ve devamı maddelerinde satım sözleşmelerinde ayıptan doğan sorumluluk düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 219.maddesinde; Satıcının, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olacağı gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olacağı öngörülmüştür. Aynı Kanunun 227/1. maddesinde satılanın ayıplı———— neler olacağı belirlenmiştir. Söz konusu Kanun hükmünün ikinci fıkrasında alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu düzenlenmiştir.
TTK 23/c maddesi hükmü uyarınca, ticari satışta maldaki ayıpla ilgili ayıbı ihbar süresi 2 gün olarak düzenlenmiştir. Maldaki ayıp açıkça belli değilse, alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelemeli veya incelettirmeli ve bu inceleme sonunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, bu sürede satıcıya bildirmelidir. Anılan kanun hükmünde diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmünün uygulanacağı düzenlenmiştir. TBK 223/2 maddesine göre, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması yani kullanımla ortaya çıkan bir ayıbın söz konusu olması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacaktır.
Ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağı konusunda yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte ayıbın tespiti halinde alıcının sözleşmeyi fesih hakkı da bulunduğundan yani uyuşmazlık fesih sonucunu da doğurabileceğinden ticari satışlarda ayıp ihbarının TTK’nın 18. maddesinde öngörülen usulde ve şekilde yapılması ispat bakımından önem arzetmektedir. Yani davacı taraf süresinde —– bulunduğunu yazılı belgeler ile ispat etmelidir.
Bilirkişi tespiti ile somut olayda, satım konusu ürünlerde ayıp bulunmadığı, davacı tarafça işe uygun malzeme alınmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi tarafından her ne kadar söz konusu olayın meydana gelmesinde davalı şirkete %75 oranında kusur izafe edilmiş ise de bunun somut bir gerekçesi ortaya konulmamıştır. Davalı şirket söz konusu —— konumundadır. Davacı — davalı şirketten doğrudan almamış olup dava dışı şirketten almıştır. Davalının satılan ürünler konusunda davacı ile birebir bir muhataplığı —– olmayıp ürünlerin nerelerde kullanılacağı konusunda davacıyı bilgilendirme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı şirket tacir olup basiretli bir iş insanı gibi davranma yükümlülüğü altındadır. Davacı yaptığı iş gereği, nerede ne malzeme kullanılacağını bilmesi ve işe uygun malzeme seçiminde bilgi ve uzmanlık sahibi olması gerekir.
Somut olayda davacı tarafça işe uygun malzeme seçimi yapılmayarak oluşan zarara kendisinin sebep olduğu, davalı tarafça üretilen malzemenin niteliklerinin belirli olduğu, satılan malzemenin ayıplı olmadığı tespit edilmekle davalıya bir kusur atfedilemeyeceği, kaldı ki az yukarıda belirtildiği üzere satım konusu malların ayıplı olduğunun tespiti halinde davacının davalıya ayıbı anılan kanun hükümlerinin öngördüğü süre içerisinde yazılı olarak bildirmesi gerektiği, belirlenen sürede ayıp ihbarının yapılmaması halinde davacı alıcının satım konusu ürünü ayıplı hali ile kabul etmiş sayılacağı, süresinde ayıp ihbarında bulunulduğuna ilişkin dosyaya sunulmuş yazılı bir delil bulunmadığı gerekçeleri ile davacının söz konusu olayda oluşan zararın davalı tarafdan tazminini isteyemeyeceği sonucuna varılmıştır.
İzah olunan sebeplerle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harçtan peşin alınan 4.807,00-TL harcın mahsubu ile artan 4.747,70-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.