Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1407 E. 2019/250 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/581 Esas
KARAR NO : 2019/409

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2016
KARAR TARİHİ : 16/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı ile imzaladığı sözleşme ile 2012 yılından dava tarihine kadar elektrik satın aldığını, bu süre içerisinde elektrik abonesi olarak bütün faturaları ödediğini, faturalar incelendiğinde elektrik enerji bedeli ve kanunen alınabilecek olan ——-katkı payının yanında başkaca kalemlerle müvekkilden haksız olarak bedeller tahsil edildiği tespit edildiğini, ekte sundukları faturalardan da anlaşılabileceği gibi iletim bedeli, kayıp bedeli, kayıp bedeli, dağıtım ve trafo kayıp bedeli adı altında ek ücrteler alındığını, anılan bedellerin iadesine ilişkin Yargıtay kararlarının olduğunu, mevzuat ve Yargıtay içtihatları da göz önüne alındığında davalı tarafından tahsil edilen davaya konu bedellerin hukuka aykırı olduğu ve hakkın doğum tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile beraber iadesi gerektiği anlaşılmış olup, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile davanın kabulüyle davalı tarafından haksız olarak tahsil edilen kayıp, iletim, dağıtım ve trafo kayıp bedellerinin hakkın doğum tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile beraber iadesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Taraflar arasındaki sözleşme gereği davanın yetkili İstanbul Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, dava konusu bedeller belirlenebilir nitelikte olduğundan söz konusu bedellerin belirsiz alacak davasına konu edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinin HMK 119 maddesi uyarınca eksik olduğu, davacının taleplerinin açıkça ortaya konulmasının gerektiğini, talep sonucunu içermeyen bir dilekçenin dava dilekçesi olarak nitelendirilemeyeceğini, bu nedenlerle davacıya bu eksikliğin giderilmesi için bir haftalık kesin süre verilmesi gerektiğini, eksiklik tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, dava konusu bedeller belirlenebilir nitelikte olup bu bedellerin belirsiz alacak davasıyla talep edilmesi mümkün olmadığından davanın usulden reddine, aksi halde süre verilerek harcın tamamlattırılmasına, bu sürede harç tamamlanmaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, herhalde dava konusu bedeller EPDK’nın kurul eliyle almış olduğu kararla ve mevzuat hükümleri çerçevesinde uygulamaya konulduğundan ve söz konusu EPDK kararı ve mevzuat hükümleri, iptal edilmedikçe ve yürürlükten kaldırılmadıkça elektrik piyasasındaki tüm şirketler ile abonelerin bu bedellerin tahsili ile yükümlü olduğundan, davacının elektrik tedarikçisini seçme hakkına sahip bir serbest tüketici olarak müvekkili ile yaptığı elektrik satış sözleşmesi çerçevesinde, dava konusu bedelleri ödemeyi üstlendiğinden, özel hukuk hükümlerine tabi sözleşme, taraflarca serbestçe müzakere edilerek akdedildiğinden ve davacı , dava konusu bedelleri ödemeyi kabul ettiğinden, davacı dava konusu faturalara itiraz etmediğinden faturaları kabul etmiş sayılacağından müvekkilinin temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz taleplerinin mümkün olmadığına, davanın reddine ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli ve trafo kayıp bedelinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli —————– Esas – ——————— karar sayılı hükmü ile Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73 maddesinde: ” Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık , istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden Kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından ; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Davada hukuk genel kurulunun bu kararına dayalı olarak 11/05/2016 tarihinde açılmıştır.
Dava tarihinden sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin birinci , üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fakrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile ” kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi , bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Maddede ” bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise ” kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım ,sayaç okuma, perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetimi ile sınırlamıştır.Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ve yapılan değişikliklerin 17/06/2016 yürürlük tarihinde önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayalı olarak tahsil edilmiş ve dava konusu edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerin ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka davanın devamı sırasında dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayrımenkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun veya Anayasa mahkemesinin iptali kararı ile davanın konusuz kalması mümkün olup davanın bu şekilde konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair bir hüküm kurulmakta olup böyle bir karar aynı zamanda dava konusu hakkın artık mevcut kalmadığının da tespiti niteliğindedir. Taraflar mazeret sunmuş ise de dosyanın gelinen aşaması itibariyle artık karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davanın konusuz kalması halinde dava tarihindeki haklılık önem kazanmış olup hangi taraf haklı ise o taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretinin taktiri gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/11/2009 tarih —————- Karar sayılı ilamında ; benzer bir olayda “dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının , davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından , dava davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir” şeklindeki kararı dikkate alınmıştır. Ön inceleme tutanağı imzalanmadığı anlaşıldığından —— 6. Madde dikkate alınmıştır.
Belirtilen HGK kararı gereğince davasında haklı olan ve 6719 sayılı yasa kabul edilmese talep ettiği fazladan tahsilatı geri alabilecek konumda olan davacının ; dava tarihi itibariyle haklı olduğu; bu nedenle yargılama harç ve giderlerinin kural olarak HMK 326/1 maddesi uyarınca haksız çıkan aleyhine yükletileceği ve yine aynı şekilde HMK 330/1 maddesi gereğince vekalet ücretinin de dava anında haksız olan tarafa yükletileceğine ilişkin usul hukuku düzenlemeleri çerçevesinde ve İstanbul BAM, —– HD, 2017/2210E, 2018/1142 K: Ankara BAM, ——–. HD.nin 2016/12 E, 2016/12 Karar sayılı hükmü de nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 44,40-TL harcın peşin alınan 1.707,75-TL harçtan mahsubu ile artan 1663,35-TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan 55,00-TL posta masrafı, 4,30 Vekalet Harcı , 29,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 88,50-TL masrafın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.362,50-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.