Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1369 E. 2019/216 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1369 Esas
KARAR NO : 2019/216
DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 20/12/2017
KARAR TARİHİ: 05/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin——— Sigortası Abonman Sözleşmesi ile teminat altına aldığını, davalı … Yanarın ——plakalı aracın maliki olduğunu, davalı … ——arara konu malları çalan ve satan ——r adına sahte ehliyet tanzim edip kullanan şoför olduğunu, diğer davalılar—-m ile … ise sanki—– gibi değerinin % 8’ine “satın aldıklarını” iddia eden metal ticaretiyle uğraşan baba-oğul olduğunu, müvekkilin sigortalısı dava dışı ———–i, dava dışı —– firması tarafından kendisinin adi ortağı olduğu ——– üretip sattığı muhtelif platform ve korkuluk cinsi yeni üretim “çelik” emtiasının ——— taşınması işini üstlendiğini, müvekkilimiz sigortalısı, taşıma işinin gerçekleştirilmesi için kendini — olarak tanıtan bir kişiyle taşımanın fiilen gerçekleştirilmesi için anlaştıklarını,—–isimli şahıs, —– tarihinde, davalı …’a ait —– plakalı araç ile emtianın yükleneceği adrese gelmiş ve net —-kg kullanılmamış ——emtiasını araca yüklemiş ve taşımayı kendisi yapmak üzere … adına fatura düzenlendiğini, bu kişi, malları aldığına dair malların üreticisi ve satıcısı —- firmasına ait sevk irsaliyesini imzaladığını, dava dışı satıcı firmanın dava dışı alıcı firma adına kestiği sevk irsaliyesinde ——–imzası bulunduğunu, emtia,—– plakalı araca yüklendiği gün — saat 18.10’da yükleme alanından ayrılır ve bir daha ne adının ———-olduğunu beyan eden araç sürücüsünden, ne de emtiadan haber alınamadığını, müvekkilimiz sigortalısı yetkililerinden ——– tarihinde, gerçekleşen güveni kötüye kullanma suçu sebebiyle zarara sebep olanlara karşı savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkilimiz sigortalısı, savcılık soruşturması devam ederken mağduriyetinin sorumlularının bir an evvel bulunabilmesi için kendi imkanlarıyla araştırma yapmış ve bu araştırmaların neticesinde; aslında kendilerine taşımacı niyetiyle gelen şahsın davalı … olduğunu, kendilerine ibraz edilen —– ait sürücü belgesinin ise sahte olduğunu tespit edildiğini, müvekkilimiz sigortalısı emtiayı nasıl ve nerede bulacağının endişesi ile araştırmalarına devam ettiği sırada davalı …’nin aslında aynı sahte sürücü kimliği ve davalı adıyla düzenlenen fatura ile kendi akrabalarını da dolandırdığını ve bu suçu bir çok kez işlerken başka şahıslarla da yardımlaştığını, neticede defalarca dolandırıcılık ve hırsızlık yaptığını öğrendiğini, ardından müvekkilimiz sigortalısı, araştırmaları daha da derinleştirdikçe davanın konusu kullanılmamış çelik cinsi emtiaların tamamının aslında çalındıktan hemen sonra—– ve …’e, davalı … tarafından “satıldığını” öğrendiğini, Müvekkilimiz sigortalısı yetkilisi ——hurdacılar ile derhal iletişime geçmiş ve asıl bedeli 1– TL olan emtianın hurdacılar —-ve …’e – TL’ye satıldığını, satışın kendilerine ibraz edilen aynı sahte sürücü kimlik ve davalıya ait fatura ile yapıldığını öğrenmiş ve bu belgelerin bir kopyasını soruşturma için temin ettiğini, müvekkilinin, sigortalısı ile aralarında düzenlenen poliçe hükümlerine uygun bir şekilde tazminatı ödediğini, düzenlenen poliçe kapsamında —–TL tenzili muafiyet hükmü uygulanarak ve sigortalısının ———TL’lik zararını karşılayarak TTK’nın 1472’nci maddesine göre sigortalısının tüm hak ve alacaklarına halef olduğunu, bütün davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı …,——– gerçekleşecek taşımayı taahhüt ettiğinden ve aracın da maliki olduğundan sorumlu olduğunu, davalı …— sahte kimlik ibraz ederek emtianın taşınması için müvekkil şirketin sigortalısı —-ile anlaşarak davalı …’a ait fatura ve —— plakalı araçla emtiayı çaldığını, davalı hem müvekkilinin sigortalısı ile yapmış olduğu taşıma sözleşmesi hükümlerine aykırı davranarak hem de malları çalıp bir başkasına satması sebebiyle haksız fiil hükümleri doğrultusunda verdiği zarardan sorumlu olduğunu, davalı hurdacı baba-oğul —– … de oluşan zarardan diğer davalılar ile birlikte sorumluduklarını, Öyle ki, —— kg ağırlığındaki ürünün piyasa değerinin %8’i gibi çok düşük bir fiyata,—- TL’ye alınamayacağını, dolayısıyla davalılar — ve …’ün burada iyiniyetli olmadıklarından ve oluşan hasardan da sorumlu olduklarını, izah edilen sebepler neticesinde tüm davalılar dava konusu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, bilerek veya bilmeyerek kötü niyetle alınan ağırlığı –kg olan ——– Şirketinin —- tarihli Seri A sıra ———- numaralı irsaliyelerinde yeni üretim çelik cinsi emtiaların davalılar — ve …’ten aynen iadesine, mümkün değilse müvekkilince ödenen—-TL hasar bedelinin —- tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle müvekkillerinin diğer davalılarla tanışıklığı olmadığı gibi hiç bir ticari, hukuki ilişki, mal alışverişinin bulunmadığını, müvekkillerinin baba oğul olduklarını, oğul İsmail’in baba —- ile ticari hiç bir ilişkisi olmadığı gibi yetkisi , yükümlülüğü , sorumluluğunun da bulunmadığını, davalı sıfatına haiz olmadığını, dava dilekçesinde beyan edilen suç duyurusuna ilişkin olarak da müvekkillerinin ilgisinin bulunmadığını, suç duyurusunda müvekkilleri aleyhine hiç bir delilden bahsedilmediğini ve soruşturmanın akıbetinin belli olmadığını, müvekkil …- ilinde – yılından bu yana toptan hurda alım satımı yaptığını, müvekkili …’ün hurdaları toptan aldığı esnada kendisine ait şahıs şirketine ait dükkanda alım işini tek başına gerçekleştirdiğini, oğlu —-yanında olmadığını, ekte sundukları —– tarihli sözleşme tutanağıyla —– adlı kişiden teslim aldığını, tutanağın arkasına ödediği miktarları ve araç plakasını doluluk, boşluk ve netlik oranını ayrıntılı olarak yazdığını, alınan malın kilogramı, fiyatı, cinsi ve ödeme miktarı ayrıntılı olarak belirtildiğini, fatura düzenlendiğini, iddia edilen sahte kimlikle malı getiren şoför ——– sürücü belgesi de eklendiğini, —– plakalı kamyon aracı ile—– plaka sayılı malı getirenlerden birinin kullandığı otomobil aracının fotoğrafları da müvekkilce çekildiğini, davalı …’ın işyeri şahıs şirketi olup faturalar ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, dava konusu mallar hurda malzemesi olup bir proje için üretilmiş çalıntı, sıfır üretim malları olmadığını, değeri—–TLolduğu iddia edilen sıfır üretim mallarını diğer davalıların – TL bedelle müvekkiline satmaları ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, diğer davalıların her türlü riski alarak bu malları diğer davalıların başka bir hurdacıya — TL’ye satabilmelerinin mümkün olduğunu, davacı şirketin sigortalıları malın aynısına ulaşamadıklarından herhangi bir tespit yaptıramadıklarını, bir malın hurda veya sıfır mal olduğunun anlaşılması için malın öncelikte tespitinin gerektiğini, davacı tarafın bunu ispatlaması gerektiğini, davacı taraf dava dilekçesinde tüm davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirtmiş ancak buna ilişkin ayrıntılı bilgi vermediğini, soruşturmaya izin verilecekse yargılamanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, sonuç olarak Müvekkillerinin ikametgahının —– olması nedeni ile dosyanın yetkisizlik nedeni ile Bursa Mahkemesine gönderilmesini, davacı yanın açtığı haksız ve mesnetsiz, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini savunmuştur.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkiline yöneltmiş olduğu davanın hukuki ve maddi dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini, şöyle ki; müvekkilinin bu davanın açıldığını —– kayıtlarını incelerken öğrendiğini, tebligatın da ne şekilde yapıldığını —-tarihinde öğrendiğini, postacı tarafından T.K’nun 21. Maddesi uyarınca muhtara tebliği yapılmış olduğunu ve bu tebliğ işleminin yasaya aykırı olduğunu, davacının davaya konu hırsızlık eyleminin —–tarihinden önce —–plakalı aracınını olaydan iki gün önce sattığını, cevap dilekçesi ekinde yer alan satış sözleşmesinde görülebileceği üzere olayın meydana geldiği zaman araç—– isimli kişiye satıldığını, sattığına ilişkin ayrıca araç satış faturası kesildiğini, iddia edilen olaya ilişkin de müvekkilinin de haberinin olmadığını, davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacı tarafça mahkemeye sunulan nakliye faturasının sahte olduğunu, ve bu fatura üzerindeki adreslerin birbiriyle örtüşmediğini, müvekkilinin kullandığı faturaların seri numaralı ile davaya konu faturaların seri numaraları birbirinden farklı olduğunu, müvekkilinin vergi dairesinin Turhal vergi dairesi olduğunu, bu nedenlerle müvekkili aleyhinde açılan bu mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
Davalı …’ye usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı, dava dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara da katılmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Hukuki niteliği itibariyle; davacı … şirketinin dava dışı sigortalısı olan————taşıma sözleşmesi kapsamında üstlenmiş olduğu taşıma işini gerçekleştirmesi sırasında çelik emtiasının çalınması nedeniyle ödemiş olduğu emtia bedelinin davalılardan rücuen tazmini talepli maddi tazminat davasıdır.
Davacı dava dilekçesinde, davalılardan …’ın emtiayı —–e taşıma işini gerçekleştirecek kişi olduğunu, …’nin emtianın taşınması için dava dışı sigortalı ile anlaşmış olduğu ve —– plakalı araç ile emtiayı çalan kişi olduğunu, diğer davalılar olan … ve …’ün hurdacı olduğunu ve çeliği satın alan kişiler olduğunu belirtmiştir.
Dava dilekçesi davalılardan … ve …’e —— tarihinde tebliğ edilmiş ve davalılar vekili ——tarihinde süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunarak– Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyan etmişlerdir.
Davacı sigortalıya çalınan emtianın bedelini ödeyerek, sigortalı haklarına halef olmuştur. Bu nedenle yetki itirazı bulunduğu takdirde, yetkili mahkeme belirlenirken dava dışı sigortalının davayı hangi yetkili mahkemelerde açabileceği tespit edilip, sigortacının da ancak belirlenen yerlerde dava açabileceğinin kabulü gerekmektedir. Nitekim—- tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. 3 sayılı kararında bu durum : “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Dava haksız fiilden kaynaklanmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin birinci fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.Yine aynı Kanunun 16. maddesinde ise “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Birden fazla yetkili mahkemede dava açılabileceği durumlarda davacıya seçimlik hak tanınmıştır. Davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasının bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Dava dışı sigortalının yerine geçtiği ————– şirket merkezinin——— olduğu anlaşılmaktadır. Haksız fiilin işlendiği iddia edilen yer ise—-. Dava konusu haksız fiilin gerçekleştiği yer, zarar, zarar görenin yerleşim yeri dahil olmak üzere hiçbir durumda Mahkememizin yetkili hale gelmediği anlaşılmaktadır. Davacı——-tarihli celsede para alacağı olması nedeniyle alacaklının yerleşim yerinin yetkili mahkeme olacağını ve dava dışı şirketin zararı ödenerek zarar gören konumuna sigortacı şirketin geçmiş olduğunu beyan etmiş ise de yukarıda açıklandığı üzere, halefiyetten kaynaklanan davalarda sigorta şirketi ancak yerine geçtiği sigortalısı hangi yetkili mahkemelerde dava açabilir ise , o yer mahkemelerinde dava açabilecektir.
Davacı, seçimlik haklarından hiç birisinde dava açmadığından, seçme hakkı davalılara geçmiştir. Bu durumda davalıların yetki itirazını değerlendirmek gerekmiştir. Davalılardan …’ün ve …’ün yerleşim yerleri ——. Davalıların HMK’nın 6.maddesi gereği kendi yerleşim yerleri olan Bursa Mahkemeleri’ni yetkili göstermeleri nedeniyle, yetki itirazı yerinde bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle, Dosyanın davada davalı olarak gösterilmiş olan ve yetki itirazında bulunmayan diğer davalılar … ile … yönünden tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş, davalı … ile …’ün yönünden HMK 6, 16. maddeleri uyarınca mahkememizin yetkisizliği sebebiyle davanın usulden REDDİNE karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dosyanın davada davalı olarak gösterilmiş olan … ile davalı … yönünden tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine, dosyanın bir örneğinin yeni esas alınan dosyaya eklenerek yargılamanın bu dosya üzerinden yürütülmesine,
2-Davalı … ile …’ün yönünden HMK 17 ve 18 Md uyarınca mahkememizin yetkisizliği sebebiyle davanın usulden REDDİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde başvuru halinde dosyanın yetkili Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-HMK.nun 331/2 maddesi gereği yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içinde istinaf yolu kabil olmak üzere davacı vekilinin ve Davalı … ve … Vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/03/2019