Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1348 E. 2020/826 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1348 Esas
KARAR NO : 2020/826

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2017
KARAR TARİHİ : 27/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA, SAVUNMA, DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete davalı bankanın —- olan —- bedelli iki adet kesin teminat mektubu tanzim edildiğini, müvekkil şirket tarafından 13/11/2017 tarihinde teminat mektupları geçerlilik süreleri içinde teminat mektuplarının tanzimi talep edildiğini, 15/11/2017 tarihli cevabında mektupların asıllarının ellerinde olduğu ve risk çıkışının yapıldığından bahisle tazmin talebinin reddedildiğini, müvekkil şirket lehtarın kendisine sunduğu banka teminat mektuplarına ve teyit yazılarına güvenerek muhatap olarak lehtara mal sattığını, müvekkil şirket ticari kayıtlarında alacağının sabit olduğunu, müvekkile sunulan teminat mektupları kesin ve şartsız olduğunu belirterek fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 400.000,00 TL’nin tazmin talebi tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının da kabul ettiği üzere, davacının huzurdaki davaya konu talebi sahte teminat mektuplarına dayandığını ve sahte belgelere dayalı bir tazmin talebinin hukuken kabul edilebilmesi mümkün olmadığını, davacı kendisine verilen teminat mektuplarıyla ilgili herhangi bir teyit almadığını, davacı, dava dışı teminat mektubu lehtarının kendisine tevdi ettiği teminat mektuplarıyla ilgili müvekkilinden herhangi bir teyit almadığını, davacı teminat mektuplarını inceleme konusunda da basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davaya konu işlemlerde müvekkillinin olağan bankacılık uygulama, kural ve teamüllerine uygun işlemler tesis ettiğini, müvekkilinin herhangi bir hukuka aykırı ya da haksız işlemi bulunmadığını, müvekkil banka, dava dışı müşterisinin talebi üzerine teminat mektupları düzenlediğini, ancak bu teminat mektuplarının davacıya ulaşmadığını, daha sonra bu teminat mektupları (asılları) müvekkil bankaya iade edildiğini ve müvekkillinin de olağan bankacılık teamül ve kurallarına uygun şekilde risk düşüm işlemlerini gerçekleştirdiğini belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, iki adet banka teminat mektubunu nakde çevirmek için bankaya başvuran davacının, risk düşümü yaparak tazmin talebini geri çeviren bankaya karşı açılan tazminat davasıdır.
Davacı dava dışı —— ticari ilişki içine girdiklerini, dava dışı şirketin davacıya davalı —— bedelli iki banka teminat mektubu verdiklerini, lehdarın kendisine verdiği —– yazısına güvenerek mal sattıklarını, banka teminat mektubunun tazmini için bankaya başvurduklarında bankanın, mektupların asıllarının lehdar tarafından teslim edildiğini, risk düşümlerin yapıldığını ileri sürdüklerini, bankanın kusurlu eylemleri nedeniyle zarara uğradıklarını ileri sürerek şimdilik 400.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı banka ise özetle, lehdarın banka teminat mektuplarının asıllarını getirip iade ettiğini, davacının ibraz ettiği banka teminat mektuplarının sahte olduğunu, risk düşümü yapılan mektuplar için ödeme yükümlülüğünün olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık bankanın, davaya konu —– nedeniyle —- yükümlülüğünün olup olmadığıdır.
Bankacı bilirkişi ve hesap uzmanı bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmıştır. Bilirkişiler, 24/06/2020 tarihli raporlarında özetle “davacının elinde bulunan teminat mektuplarının sahte olduğunu,— olduğunu, dava dışı şirketin teminat mektuplarının asıllarını teslim aldığını, kuvvetle muhtemel sahtelerini hazırlayıp davacıya teslim ettiği, dava dışı şirketin teminat mektupları ile birlikte teyit yazılarının asıllarını da davacıya teslim ettiğini, davalı bankanın mektuplar nedeniyle sorumlu tutulması gerektiğini” mütalaa etmişlerdir.
Davacının elinde olan teminat mektuplarının sahte olduğu, asıllarının bankaya ibraz edilmiş olduğu her iki tarafın da kabulünde olup, davacının dava dışı şirket yetkilileri hakkında yaptığı suç duyurusu sonucu derdest olan ağır ceza mahkemesi yargılamasının beklenmesinde lüzum veya fayda görülmemiştir.
Yargıtay —– belirtildiği üzere, teminat mektubu, mevzuatımızda açıkça düzenlenmemiştir. Pozitif bir temele dayanmayan teminat mektubu kurumu, ticari hayatın bir gereği olarak ve sözleşme serbestisi kapsamında vücut bulmuştur. Muhatap, lehtar ve —eden olmak üzere bünyesinde üçlü bir ilişki içeren teminat mektubu, (doktrinde tartışmalar mevcut olmakla birlikte) esas olarak üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olması nedeniyle bir tür garanti sözleşmesidir. —- Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da teminat mektubunun mahiyeti itibariyle eBK.nun 110. maddesinde sözü edilen üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir. Dairemizin yerleşik uygulamasında da teminat mektubunun eBK.nun 110. maddesi çerçevesinde bir garanti sözleşmesi olduğu yönü benimsenmiştir. Banka teminat mektubu ile— eden banka, kayıtsız ve şartsız bir ödeme yükümlülüğü altına girmemekte, aksine üçüncü kişi durumunda bulunan lehtarın edimini ifa etmemesi ya da sair rizikoların ortaya çıkması halinde muhatabın uğrayacağı zararları teminat altına almayı amaçlamaktadır.
Somut olayda, davalı banka, lehdar olan dava dışı şirketin fiilini garanti altına alan durumundadır. Bankanın banka teminat mektubu hazırlaması ve bunu lehdara (muhatapa götürmek üzere) teslim etmesi ile —- ilişkisi kurulmuştur. Muhatap tarafından tazmin talebi geldiğinde banka, lehdar ile muhatap arasındaki işin esasına girmeden, kayıtsız şartsız biçimde ödeme yapmak durumundadır. Bankanın yapacağı inceleme şekli ve sınırlı olacaktır. Banka, kendisine sunulan mektubun sahte olup olmadığı, süresinin geçip geçmediği, nakde çevrilmemesi için verilmiş tedbir kararı olup olmadığı, teminat mektubunda yazılı riskin gerçekleşip gerçekleşmediği veya en fazla lehdarın elinde muhataptan alınmış bir ibra yazısı olup olmadığına bakarak sorumlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun dışında üstlendiği gibi, kayıtsız şartsız biçimde muhataba ödeme yapma yükümlülüğü vardır.
Dava dışı şirketin, lehdar olarak bankadan aldığı mektuplardan —- bankaya iade iade edip risk düşümlerini yaptırdığı, davalı bankanın da risk düşümü yapmadan evvel mektupların muhatabı olan davacıdan onay almadığı, lehdardan ibra almadığı anlaşılmaktadır. Uygulamada banka teminat mektupları sıklıkla lehdara teslim edilmekteyse de, düşüm yapılırken bankanın mutlaka muhataptan onay alması beklenir. Aksi halde somut olaydaki gibi durumlar yaşanabilir. Bankanın sorumluluktan kurtulduğu savunması mahkememizce kabul görmemiş, davalı banka vekilinin sunduğu emsal yargı kararları da somut olaya ekti eder görülmemiştir.
Öte yandan, TBK’nın 52. Maddesi uyarınca zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Davacı şirket, dava dışı şirketten aldığı banka teminat mektuplarına ilişkin davalı bankadan doğrudan kendisi teyit yazısı almamış, dava dışı şirketin kendisine sunduğu teyit yazısı ile yetinmiş, teminat mektuplarının doğruluğu konusunda araştırma yapmamış ve bu şekilde zararı doğuran fiilin doğmasında etkili olmuştur. Davacının kendisinden beklenen basiretli davranışı sergileyemediği nazara alınmış, takdiren %20 indirim yoluna gidilmiş, aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. (—– sayılı kararında benzer olayda müterafik kusurun varlığı kabul edilmiştir.) Talep tutarı olan 400.000 TL den %20 müterafik kusur indirimi yapılarak 320.000 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının temerrüt tarihinden itibaren avans faiz talebi yönünden, dosya kapsamında bulunan evraklardan davacının bankaya 13/11/2017 tarihinde tazmin talebiyle başvurduğu, bankanın 15/11/2017 tarihinde tazmin taleplerini geri çevirdiği anlaşılmıştır. Bu durumda bankanın 15/11/2017 tarihinde temerrüde düşürüldüğü kabul edilmiş, 320.000 TL nin 15/11/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Kısmen kabul kararı verilmiş olup, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği gibi, müterafik kusur indirimi durumunda, tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirim mahiyetinde olduğundan, reddedilen tutar için davalı banka lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilememiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
320.000 TL maddi tazminatın, 15/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine;
Fazlaya ilişkin kısmın reddine;
2-Alınması gerekli 21.859,20TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 6.831,00TL harcın mahsubu ile bakiye 15.028,20TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40TL. başvurma harcı, 6.831,00TL peşin harcın toplamı olan 6.862,00TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.945,00TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- Kabul edilen kısım için—– göre davacı vekili için takdir olunan 30.850,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına;
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.