Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1347 E. 2020/234 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1347 Esas
KARAR NO : 2020/234

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan), Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2017
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan), Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili hakkında İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün ——- Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ilamsız takiplere ilişkin ödeme emrinin müvekkiline tebliğe çıkarıldığını, icra dosyası incelendiğinde tebligatın, davacının taşındığı iddiası ile muhtara bırakıldığının görüldüğünü, bu nedenle davacının alacaklı yasal süreleri içerisinde itiraz hakkını kullanamadığını ve icra dosyasının kesinleştiğini, davacı borçlu hakkında haciz işlemlerine dahi başlandığını, davacının ikametgahından taşınmasının söz konusu olmadığını, tebligatın da bu nedenle geçersiz olduğunu, müvekkilinin icra takibine konu faturadan dolayı borçlu olmadığını aksine toplam —– alacaklı olduğunu, bu nedenle İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı dosyasına hiçbir borcunun bulunmadığına dair menfi tespit davacı açtıklarını ve borçlarının olmadığının tespit edilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin davalıya toplam —— fatura karşlığı borçlu olduğunu ve bunun karşlığı olarak da toplam 62.249,48 TL’lik ödeme yaptığını, alacak ile borç mahsup edildiğinde müvekkilinin 39.655,92 TL alacaklı olduğunun ortaya çıktığını beyanla icra dosyasına borçlu olmadıklarının tespiten karar verilmesini, dava sonuçlanana kadar ödemelerin yapılması durumunda menfi tespit davasının istirdat davası olarak kabulüne ve ödenen bedellerin ödeme günündeki avans faizi ile birlikte iadesine, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, 39.655,92 TL alacağın dava tarihi itibari ile işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibi neticesinde borçlu taraf ile uzlaşma sağlanarak borç alacak ilişkisinin sona erdirildiğini, davaya konu icra takibine ilişkin ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine borçlu tarafça da borcun varlığının kabul edildiğinden borca itiraz edilmediğini, taraflar arasında yapılan görüşme neticesinde icra dosyasına konu borç bedelinde indirim yapılması halinde ödeme yapılacağının ve bu şekilde borç alacak ilişkisinin sona erdirileceğinin borçlu tarafından müvekkiline teklif edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin alacaklı olduğu bedelden iyi niyetle indirim yaparak bir kısım alacağı borçludan aldığını, kalan bedelden icra dosyası üzerinden feragat ettiğini, karşılıklı uzlaşma neticesinde taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin sona erdiğini, müvekkilini aldatarak icra dosyasına konu alacağından feragat etmesini sağlayan borçlunun bu işlemi takiben kötü niyetli olarak alacaklı aleyhine kötü niyetli olarak dava ikame yoluna gittiğini, borçlu tarafından iş bu dava ile tahsil edilmek istenilen bedelin haksız olduğunu, alacağın likit de olmadığını, bunun dışında alacaklı olduğundan bahsedilen işin hangi ticari ilişkiden kaynaklandığının da belirtilmediğini, davacının alacağını ispat yükü ile mükellef olduğunu, ayrıca davacı tarafından işbu icra dosyasına ilişkin açılan usulsüz tebligatın iptali davasının da halen İstanbul Anadolu —- İcra Hukuk Mahkemesi —- Esas sayılı dosyası ile devam ettiğini beyanla davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini, davanın kötü niyetli olarak açılması nedeniyle uğrayacakları zararlara ilişkin dava açma haklarının saklı kaldığını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacının davalı tarafça takip başlatılan İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün —–. Sayılı dosyasına borçlu olmadığının tespiti istemli menfi tespit davası ile davacının toplam 39.655,92-TL davalıdan alacaklı olduğundan bahisle açılan alacak davasıdır.
Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş olup, celp edilen icra dosyası incelendiğinde; davalının davacı yana işlemiş faiz dahil toplam 11.011,54-TL tutarında faturaya dayalı takip başlattığı, davalı takip alacaklısının 05/01/2018 tarihinde dava tarihinden sonra icra müdürlüğüne vermiş olduğu dilekçe ile, borçludan haricen 7600,00-TL tahsil edilmiş olduğu bu nedenle bakiye alacaktan vazgeçildiğine ilişkin dilekçe sunduğu görülmüştür. Davacının takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istediği ancak işlemiş faize ilişkin harç yatırmadığı görülmekle, bu hususta beyanda bulunması için süre verilmiş ve işlemiş faize ilişkin eksik harcı tamamladığı anlaşılmıştır. Mahkememizce —– müzekkere yazılarak davacının ödeme yaptığını bildirdiği çeklerin ibraz edildiği tarihte ödenip ödenmediği araştırılmış, bankadan gelen yazı cevaplarından çek bedellerinin ödendiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın tacirler arasında olması nedeniyle Mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için gün verilmiş, belirlenen gün ve saatte tarafların ticari defter ve kayıtlarını sunduğu görülmüştür. Mahkememizce re’sen seçilen mali müşavir bilirkişinin 19/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle: ” Davacının defterinin açılış tasdikinin süresi içinde yaptırıldığını, davalının 2016 ve 2017 yıllarına ait yevmiye, kevir ve envanter defterleri incelendiğini, açılış ve kapanış tasdiklerinin süreleri içinde yerine getirildiğini, davacının 2016 yılına ait işletme defteri incelenmiş olup davalı tarafından kesilen 2016 senesine ait 62.259,48-TL tutarındaki faturaların satın alınan emtia sütununda işlenmiş olduğunun tespit edildiği, yapılan çek ödemelerinin faturaların bakiyesinden mahsup edildiğinde kalan 39.655,92-TL tutar davacının alacak bakiyesi verdiğini, davalının ticari defterlerinde 15.07.2017 tarihi itibariyle 34.052,10-TL tutarında davacıya borçlu olduğunun görüldüğü, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 34.052,10 TL alacağının bulunduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu Mahkememize sunmuştur. Bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmuş olup, her iki tarafın defter ve kayıtları incelendiğinde; aradaki tek farkın davalı tarafça davacı adına düzenlenen 12/06/2015 tarihli 5.603,82-TL tutarındaki faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmaması olduğu anlaşılmıştır. Bunun dışında takip tarihi itibariyle davalı tarafın davacı yana 34.052,10-TL tutarında borçlu olduğu görülmektedir. Nitekim davacı vekili 25/02/2020 tarihli duruşmada, cari hesap farkını oluşturan 5.603,82-TL tutarında davalı defterlerinde kayıtlı faturaya bir itirazlarının olmadığını bildirmiştir.
Menfi tespit davalarında ispat yükü, davacının iddiasının dayandığı nedenlerin niteliğine göre değişmektedir. Borçlu borcun varlığını kabul ettiği borcun ödeme nedeni ile düştüğünü ileri sürüyorsa ispat yükü kendisine düşecektir. Hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü ise davalı alacaklıdadır. Eldeki dava dilekçesi bir bütün olarak incelendiğinde, takip konusu fatura inkar edilmeyip bedelinin ödendiği iddia edilmektedir. Bu nedenle ispat yükünün davacıda olduğu anlaşılmıştır. İncelenen defter ve kayıtlar ile bankadan gelen yazı cevapları bir bütün olarak incelendiğinde her iki tarafın defter ve kayıtlarına göre davacının davalı yana takip konusu fatura bedelini takipten önce ödediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının menfi tespit davası açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan dava tarihinden sonra davalı taraf tahsil nedeniyle alacaktan vazgeçtiğini icra müdürlüğüne bildirerek takibi sonlandırmış olup, menfi tespit davasının konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ancak davacı başta dava açmakta haklı olduğundan HMK 331 uyarınca davalının yargılama giderlerinden sorumlu olmasına hükmedilmiştir. Davalı taraf borçlu olmadığını bile bile takip başlatmakta kötü niyetli olduğundan İİK 72. Madde uyarınca tazminata hükmedilmiştir. Nitekim benzer mahiyette İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi — HD’nin —- Sayılı ilamında açıkça: “Her ne kadar mahkemece kötüniyetli takip tazminatı konusunda gerekçe belirtilmemiş ve gerekçe belirtilmemesi doğru değil ise de, gerek davacı- karşı davalının tacir olup bütün fiil ve işlemlerinde basiretli davranması gerektiği, gerekse icra dosyasındaki alacaktan vazgeçme beyanının karşı dava açıldıktan sonra yapılması, gerekse kendi defterlerinde dahi böyle bir alacak gözükmediği halde bunu takibe koymasının basit bir muhasebe hatası olarak kabul edilemeyeceği ve yine kötüniyetin takip tarihi itibariyle değerlendirileceği gözetildiğinde kötüniyetli takip tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamıştır.” gerekçesini haizdir. Dava açıldıktan sonra davacı tarafça takip nedeniyle haciz tehditi altında 7.600,00-TL ödeme yapılmış olunup, bu miktarın da istirdatına karar vermek gerekmiştir. Davalı vekili yapılan ödemelerin içinde vekalet ücreti tahsil harcı gibi bir takım alacak kalemlerinin de olduğunu bildirmiş ise de, davalının takip tarihi itibariyle alacaklı olmadığı ödenen bedelin tamamı üzerinden davacının istirdat hakkının olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği gibi ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davacının diğer talebi olan alacak davası incelendiğinde ise, her iki tarafın defter ve kayıtlarına göre davacının davalı tarafa yaptığı fazla ödemeler nedeniyle dava tarihi itibariyle 34.052,10-TL tutarında alacaklı olduğu sabittir. Davalı taraf kendi aleyhine olan defter ve kayıtlarının aksini ispat etmediği gibi, dava tarihinden sonra toplam 22.000,00-TL davacı yana ödeme yapmıştır. Ödeme yapılan miktar yönünden dava konusuz kalmış olup, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, davacının bu ödemeler nedeniyle dava tarihinden ödeme tarihine kadar faiz hakkı olduğundan talebi gibi ödeme tarihlerine kadar faiz işletilmiş, ödemeler dava tarihinden sonra yapıldığından HMK 331 uyarınca davalının yargılama giderlerinden sorumlu olmasına hükmedilmiştir. Öte yandan alacak davası yönünden dava dilekçesindeki netice-i talep 39.655,92-TL olup, reddedilen 5.603,82-TL tutarlı fatura bedeline isabet eden alacak talebine ilişkin davacı vekili 25/02/2020 tarihli duruşmada bilirkişi raporuna bir itirazlarının olmadığını beyan etmekle bilirkişi raporu doğrultusunda davacının alacak davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davanın takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemli menfi tespit ve alacaklı olduğundan bahisle açılan alacak davası olduğu, dava tarihinden sonra davalı yanın takip alacağından vazgeçtiğini bildirmekle menfi tespit davasının konusuz kaldığı anlaşılmış, Mahkememizce alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmakla, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 34.052,10-TL alacaklı olduğu ayrıca takip nedeniyle borçlu olmadığı halde fazla ödeme yaptığı anlaşılmış, bu nedenle alacak davasının kısmen kabulüne ayrıca 7.600,00-TL’nin istirdatına karar vermek gerekmiş, dava sırasında yapılan ödemeler nedeniyle alacak davasının bir kısmının konusuz kaldığı anlaşılmış, öte yandan davalının takip tarihi itibariyle borçlu olduğunu bile bile takip başlatmakta kötü niyetli olduğu anlaşılmakla ile kötü niyet tazminatına hükmedilmiş, taraflar tacir olduğundan kabul edilen kısım yönünden avans faizine hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen kabulü ile, davacının 12.052,10-TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, alacak davasının 5.603,82-TL yönünden reddine,
2-Bakiye kısım olan davalı tarafça dava sırasında ödenen toplam 22.000,00-TL’lik alacak miktarı yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yapılan ödemenin 3.000,00-TL’lik kısmı yönünden dava tarihinden tahsil tarihi olan 25/11/2019 tarihine kadar, 8.000,00-TL’lik kısmı yönünden dava tarihinden tahsil tarihi olan 07/11/2019 tarihine kadar, 4.000,00-TL’lik kısmına dava tarihinden tahsil tarihi olan 29/01/2020 tarihine kadar, 5.000,00-TL’sine dava tarihinden tahsil tarihi olan 03/02/2020 tarihine kadar, 2.000,00-TL’sine dava tarihinden tahsil tarihi olan 24/02/2020 tarihine kadar avans faiz işletilmesine,
3-Davalı icra takibi alacağından vazgeçmiş olduğunu icra müdürlüğüne bildirmekle, menfi tespit davası konusuz kaldığından konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacının takip nedeniyle haricen ödemiş olduğu 7.600,00-TL alacağın ödeme tarihi olan 28/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
5-Davacının dava açmakta haklı olduğu ve takip tarihi itibariyle de davalının takibinde kötüniyetli olduğu anlaşıldığından İİK’nun 72/5 maddesi uyarınca takip ve dava konusu 11.011,54-TL alacağın % 20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Hüküm altına alınan miktar üzerinden alınması gerekli 1.342,44-TL harçtan peşin alınan 867,53-TL harcın mahsubu ile bakiye 474,91-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Davacı tarafından harcanan 867,53-TL peşin harç, 31,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 898,93-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından harç dışında harcanan toplam 711,50-TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre (%88,94 Kabul %11,06 Ret) hesaplanan 632,81-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından harcanan 19,50-TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre hesaplanan 2,16-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —- göre alacak davası için hesaplanan 5.107,82-TL vekalet ücreti ile menfi tespit davası için hesaplanan 3.400,00-TL olmak üzere toplam 8.507,82-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —–göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.