Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1322 E. 2023/574 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1322
KARAR NO : 2023/574

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 20/02/2012
KARAR TARİHİ : 06/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı kooperatifin davalı üyeden aidat alacağı bulunduğunu, aidatların tasfiye yönetimince her yıl yapılan genel kurullarda tespit edilip üyelere bildirildiğini, alacak likit olup borcun ödenmediğini, bu alacağın tahsili için —–İcra Müdürlüğünün —— Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibine giriştiklerini, davalının icra dairesinin yetkisine ve borca haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve %40 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İş bölümü ve zamanaşımı itirazlarında bulunulmuş, esas yönünden ise, müvekkilinin istifa etmek suretiyle kooperatif üyeliğinden ayrıldığını, 1163 sayılı Kanunun 81/2.fıkrasında 2010 yılında yapılan değişikliğe göre istifa eden kooperatif üyesinin tasfiye giderlerinden sorumlu olacağı iddiasına dayalı olarak takibin ve iş bu davanın açıldığını, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, çünkü anılan yasa değişikliğine göre “Konut yapı kooperatifleri, ana sözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır. Amacına ulaşarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamaz; ancak, bu eski ortaklar daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılabilirler” düzenlemesinin getirildiğini, buradaki amacın, kooperatiften konut veya işyeri alıp da kooperatif üyeliğinden beklenen menfaat gerçekleşince, üyelikten çıkan veya çıkarılan ortakların sırf bu sebepten tasfiye masraflarından kurtulmasının engellenmesi olduğunu, ancak davalının davacı kooperatifte konut veya işyeri sahibi olmadığını, bu nedenle anılan yasal düzenlemenin müvekkili hakkında uygulanamayacağını, davacı icra takibine konu ettiği tasfiye masraflarının 2005 ila 2010 yıllarına ait olup müvekkilinden talep edilmesi mümkün olmadığını, yasanın geriye dönük olarak uygulanamayacağını, müvekkilinin kooperatife hiçbir aidat ve tasfiye borcunun bulunmadığını, çünkü müvekkilinin 2002 ve 2003 yıllarında kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, kooperatif yönetiminin haksız ve hukuka aykırı olarak bu istifayı uygulamadığını, davacı tarafın davalı hakkında yaptığı suç duyurusu üzerine açılan zimmet davasından müvekkilinin beraat ettiğini, en sonunda müvekkilinin —– Noterliğinin 23/06/2011 tarihli —– Yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ederek istifa beyanını tekrarladığını, müvekkilinin maaşına haksız olarak haciz konulduğunu, müvekkilinin kooperatife borçlu bulunmayıp alacaklı olduğunu, —–. Asliye Ticaret Mahkemesinin —–Esas sayılı dosyasıyla kooperatif aleyhine alacak davası açtıklarını, yine davalı kooperatif tarafından—–Asliye Ticaret Mahkemesinin—— sayılı dosyasıyla davalı aleyhine zimmetine geçirdiğini iddia ettiği paraların tahsili için alacak davası açtığını, ceza davasından beraat edince anılan davanın konusuz kaldığını, davacının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi yaptığını belirterek davanın reddine ve %40 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava ilk olarak —– Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış, —– Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —–Esas —– Karar sayılı kararı ile—– Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, dosya Mahkememize tevzi edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle kooperatif tarafından üyesi aleyhine aidat alacaklarının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.Eldeki dava görevsizlik kararı sonrası, mahkememizin——Esas sırasına kaydedilmiş, Mahkememizin 06/05/2014 tarih ve —– Esas —–Karar sayılı kararı ile temyiz yolu açık olmak üzere davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Söz konusu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay —- Hukuk Dairesi, —–Esas —– Karar sayılı ilamı ile;
“1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, kooperatif tasfiye giderlerinin tahsiline yönelik başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.Kooperatif ile ortağı arasında parasal yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıklarda 818 sayılı BK’nın 126/4. maddesi hükmü gereğince zamanaşımı süresi 5 yıldır. Bu süre borcun muaccel olduğu tarihten başlar. Dava konusu aidat ve işlemiş faizleri tasfiye giderlerine ilişkin olup, kooperatif genel kurulunca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı BK’nın 101/2. (6098 sayılı TBK’nın 117. ) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur.
Bu durumda mahkemece, takip konusu alacağın bir kısmının yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda takip tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra istendiği ve BK’nın 131. maddesi uyarınca asıl alacak zamanaşımına uğradığı takdirde fer’ilerinin de zamanaşımına uğrayacağı gözönünde bulundurulup, bilirkişiden zamanaşımına uğramayan asıl alacak ve işlemiş gecikme faizi tutarının hesaplanması yönünden ek rapor alınıp, davalının savunmasında bildirdiği takas mahsup defi de tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” hususlarına yer vererek kararın bozulmasına karar vermiştir.
Taraf vekilleri tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. Yargıtay —–Hukuk Dairesi’nin —– Esas—— Karar sayılı kararı ile karar düzeltme ile ilgili parasal sınırın altında kalması nedeniyle karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
Bozma ilamı sonrası dosya, Mahkememizin —- Esas sırasına kaydedilmiş ve bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Kapatılan —–. İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı icra dosyasında 09/09/2011 tarihinde Tasfiye Halinde —- Kooperatifi tarafından … aleyhine 1.750 TL asıl alacak ve 1.200 TL işlemiş faiz olmak üzre toplam 2.950 TL alacak için icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı olarak tasfiye genel kurulu kararlarına istinaden 2005, 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 yılların ait ödenmeyen aidat borcu olduğunun belirtildiği görülmüştür.

Mahkememizce dosyanın daha önce rapor tanzim eden bilirkişi—– tevdi edilerek Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapmak sureti ile ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen 28/09/2018 tarihli raporda özetle; asıl alacak miktarı takip tarihine göre 09/09/2006 tarihinden sonraki alacak olduğu, bu tarihten önceki alacakların 5 yıllık zamanaşımına uğradığı, buna göre 2005 yılına ait Ağustos ve Eylül aidatları olan 200-TLnin zamanaşımına uğradığı, zamanaşımına uğramayan 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 yılı alacakları toplamının 1.450-TL olduğu, sonuç olarak davacının takip tarihi itibariyle 1.450-TL asıl alacak ve 655,93-TL işlemiş faiz talep edebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunmuştur.Davalı vekili, temyiz dilekçesinde davalı kooperatiften alacaklı olduğunu, davalının, davacı aleyhine —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyası ile açtığı alacak davasının devam ettiğini, bu nedenle davalının takas-mahsup hakkının da bulunduğunu ileri sürmüştür.
—–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—– Esas sayılı dosyasının—–. Asliye Ticaret Mahkemesinin ——Esas sayılı dosyası olarak devam ettiği anlaşılmış, davalı vekilinin takas-mahsup Def’inin incelenmesi için dosya celbedilmiştir. Davalının, davacı kooperatife karşı açtığı alacak davasında—-. Asliye Ticaret Mahkemesi; —-Esas —– Karar sayılı kararı ile kooperatiften herhangi bir alacak bakiye bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Söz konusu kararın istinaf edilmiş olması ve dosya sonucunun takas-mahsup def’i açısından Mahkememiz dosyasını da etkileceği nedenleriyle istinaf sonucu beklenmiştir. —-Bölge Adliye Mahkemesi—- Hukuk Dairesi, 07/12/2022 tarih ve—- Esas —-Karar sayılı kararı ile —– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—–Esas—– Karar sayılı kararına ilişkin yapılan istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir.Davalının takas-mahsup def’i için beyan ettiği —– İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı icra dosyası ise imha edilmiş olması nedeniyle incelenememiştir. Ancak davacının, 2005 yılından itibaren olan aidat borçlarını talep ettiği görülmekle bu tarihten önceki alacak-borçların takas-mahsup def’inde değerlendirilemeyeceği kabul edilmiştir.Böylelikle davalının takas-mahsup def’inin değerlendirilmesini gerektiren bir alacağı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Uyulmasına karar verilen Yargıtay ilamı gereğince ve tüm dosya kapsamının incelenmesinden; davacı kooperatif tarafından 09/09/2011 tarihinde davalı aleyhine 2005-2010 yılları arası aidat borcu için icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğu, bu nedenle işbu itirazın iptali davasının açıldığı, Yargıtay ilamında belirtildiği üzere kooperatif ile ortağı arasında parasal yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıklarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, kooperatif genel kurulu tarafından belirlenen ödeme günü tarihinin kesin vade oluğu ve kooperatif üyesinin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesinin gerek olmadığı, bu durumda davacının 2006-2010 yılları arasındaki aidat borçlarını ve işlemiş faiz isteyebileceği, 28/09/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının 2006-2010 yılları arasında ilişkin talep edebileceği aidat borcu ve işlemiş faiz miktarının hesaplandığı, buna göre davacı kooperatifin 1.450-TL asıl alacak ve 655,93-TL işlemiş faiz talep edebileceği yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır. Denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi ek raporuna itibar edilmiştir. Yukarıda yer verildiği üzere davalının, davacı kooperatiften takas-mahsup def’ini değerlendirilmesini gerektiren bir alacağının bulunmadığı da görülmüştür. Bu nedenle, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın kısmen haksız olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, davanın kısmen kabulüne ve fazlaya ilişkin alacak isteminin reddine, alacak miktarının likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından dava tarihinde yürürlükte bulunan hali ile İİK 67/2 maddesi uyarınca asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
—-İcra Müdürlüğünün (Kapatılan —-İcra Müdürlüğünün) ——Esas sayılı icra takibinde davalı tarafın itirazının kısmen iptali ile 1.450,00-TL asıl alacak ve 655,93-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.105,93-TL üzerinden takibin devamına, Asıl alacak tutarına takip tarihinden tahsil tarihine kadar TBK.120.maddesi uyarınca yıllık % 18 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan asıl alacak (1.450,00-TL) üzerinden dava tarihindeki hali ile İİK.67/2.maddesi uyarınca %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Davanın reddedilen bölümü için davacının kötü niyeti sabit görülmediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Davalının —–. İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı icra dosyası ve —-Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—– Esas —– Esas sayılı dava dosyası (Kapatılan —–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —— Esas sayılı dosya) kapsamında takas-mahsup edilebilecek alacağı bulunmadığından davalının takas-mahsup def’inin reddine,
5-Alınması gerekli 179,90-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 26,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 153,90-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 26,00-TL peşin harç, 21,15-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 47,15-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından harç dışında harcanan 1.152,00-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%71,39 Kabul %28,61 Ret) 822,41-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından harcanan 135,00-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%71,39 Kabul %28,61 Ret) 38,62-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 2.105,93-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 844,07-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.