Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1310 E. 2021/850 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1310 Esas
KARAR NO : 2021/850
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2017
KARAR TARİHİ : 29/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin — tütün mamulü dağıtımı ve satışı konusunda — denetimlerine bağlı olarak faaliyet gösteren yetkili bir firma olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı — aralarındaki ticari ilişkiye dayalı olarak, davalı şirketin——-adresindeki şubesine dava konusu fatura içeriğindeki malları satıp teslim ettiği halde defalarca talep edilmesine rağmen fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla ———- dosyasında davalı aleyhinde ilamsız takip başlatıldığını, davalının yetkiye, borca, faiz ve ferilerine yönelik itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğunu, icra takibine konu edilen irsaliyeli fatura konusu alacağın, davalının yetki itirazının yasal bir dayanağı bulunmadığını, davalı tarafın itirazında sebep göstermediğini, soyut olarak borcu bulunmadığından bahisle itiraz ettiğini, müvekkili şirket tarafından davalı yana cari hesap özeti ve dayanak faturalarda da anlaşılacağı üzere daha önce de pek çok defa ürün satışı yapıldığını, dava konusu fatura dışındaki tüm faturaların bedellerinin ödendiğini, davalı şirketin alımları önceleri peşin satış iken daha sonra vadeli alımları olduğunu, davalının —- tarihinde satın ve teslim aldığı mallara ilişkin olarak, aynı gün —- bedelli takip konusu bir adet fatura düzenlediğinde davalı yanın daha önceki vadeli mal satışından kaynaklanan borçları bulunduğundan, — tarihinden sonraki ödemelerin öncelikle vadesi daha erken olan fatura borçlarından mahsup edildiğini, davacı şirketin bugüne kadar davalı yana sattığı mal ve fatura bedelinin toplam — olduğunu, davalı şirketin ödemelerinin toplamı — olduğunu, buna göre müvekkili şirketin davalı taraftan ——–alacaklı olduğunu, bu nedenlerle davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takip başlatılan icra müdürlüğünün yetkisiz olduğunu, davaya konu takipte yetkili icra dairelerinin ———-İcra daireleri olduğunu, davacı tarafın her ne kadar takip ve fatura konusu malların teslim yerinin şube adresi olduğunu iddia etmiş ise de söz konusu fatura ve fatura konusu malların müvekkili şirkete teslim edilmediğinden iş bu husustaki yetki itirazlarının reddine karar verilmesine dair asılsız taleplerin reddi gerektiğini, yetkisiz yerde başlatılan icra takibinin ve huzurdaki davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, ortada bir teslim olmadığından davacının ikametgahı mahkemesinin yetkisinden bahsedilemeyeceğini, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı taraf ile müvekkili şirket arasında süregelen bir ticari ilişki olduğunu, bu ticari ilişki kapsamında davacı tarafın müvekkili şirkete sigara tedarik etmekte karşılığında müvekkili şirketçe ürün bedellerinin ödendiğini, bu süreç içerisinde şube istasyonda çalışan personeller ile davacı tarafın personellerinin de içinde bulunduğunu düşündükleri yirmiye yakın şüphelinin, hileli hareketlerde bulunarak müvekkili şirketi ——- bedelli ürünlerle ilgili zarara uğrattığını, söz konusu zararın müvekkili şirketçe tespit edildiğinde istasyon market çalışanları ile organize olarak müvekkili şirketi dolandırdıkları inancıyla — ——- bulunduklarını, bahsedilen dolandırıcılık kapsamında gerçekte var olmayan bir ticari ilişki faturalar üzerinden var gösterilerek şüpheliler tarafından haksız kazanç elde edildiğini, davacı tarafın alacağına dayanak olarak sunmuş olduğu fatura da hileli davranışlar sonucu oluşturulduğunu, davacı tarafın fatura içeriğinde belirtilen hizmeti sağladığını ispata muhtaç olduğunu, faturaların içeriğindeki malların teslim edildiğine dair kesinlik kazandıran herhangi bir belge bulunmadığını, fatura içeriği hizmet verilmeksizin, ticari kayıtlarda fatura tanzim edilmiş olmasının da borç doğuran bir işlem olmadığını, dosya kapsamında sunulan tüm faturalar incelendiğinde yalnızca takibe konu fatura üzerinde kaşe imza olduğunu, kim tarafından imzalandığının belli olmadığını, takibe konu alacağın likit alacak olmadığından icra inkar tazminatı talebinin hukuka uygun bir nitelik arz ettiğini, bu nedenlerle açılan davanın reddini, haksız ve kötü niyetli olan davacı alacaklının mezkur takibin en az %20 oranında olmak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle —- bedelli faturaya dayalı olarak davacı tarafça başlatılan —– takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş, incelenen icra dosyasında icra takibinin — tarihinde başlatıldığı, davalının süresi içerisinde —-tarihinde borca ve yetkiye itiraz ettiği anlaşılmıştır. Tarafların defterlerinin incelenmesi amacıyla mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişinin ——– tarihli raporunda özetle; dava konusu faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı ticari defterlerinde ise kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu sonrası tarafların vergi kayıtları celp edilmiş, incelenen vergi kayıtlarında — formlarının uyumlu olmadığı tespit edilmiş, savcılık dosyası celp edilmiştir. Savcılık dosyasında davalının —–kişi hakkında suç duyurusunda bulunduğu, savcılık tarafından delil olmaması sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve bu karara karşı yapılan itirazın reddedildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekiline sevk irsaliyesini sunması için süre verilmiş, davacı tarafça faturaya dayanak sevk irsaliyesinin de sunulduğu anlaşılmıştır. Davacının dava konusu malları davalı çalışanı dava dışı — ettiğini beyan etmesi üzerine, — tanık olarak dinlenmesine karar verilmiştir. —- yeminli tanık ifadesinde:”Çalıştığı yerin market bölümünde, malları genelde kendisinin teslim aldığını, kendisinin olmadığı zamanda başkalarının teslim aldığını, dava konusu faturayı kendisinin teslim alıp almadığımı hatırlamadığını, faturadaki imzanın kendisine ait olmadığını, ancak kendisi almadığı zaman pompacı, marketçinin aldığını, — irsaliyeli fatura konusu ürünlerin —– adına teslim alındığını, sigarayı getiren arkadaşı gide gele tanıdığını, dava konusu ürünleri de getirdiğini, ancak davalı şirketin kabul etmediğini, oraya ürün gelmez ise —– kaşesinin basılmayacağını, ürün gelmiş ise kaşe basılıp ve imzalanacağını, eğer ürünü kendisi yerine başkası almış ise başkasının da atabileceğini, süreç önceki tarih olduğundan takip konusu malları kendisinin teslim alıp almadığımı hatırlamadığını, ancak tek bildiği şeyin kaşe ve imza basılmış ise bu malların kesinlikle teslim alınmış olacağını, faturadaki imzanın kime ait olabileceğini bilmediğini, savcılık aşamasında ve şirket içindeki yazışmalarda ki beyanlarının malların teslim tarihine göre daha yakın olduğundan daha doğru olacağını, her ne kadar yukarıda ki beyanında imzanın kendisine ait olmadığını söylemişse de; faturayı yeniden incelediğinde imzasının kendisinin önceki imzalarına benzediğini düşündüğünü, ödenmeyen faturaları bilgisayar içeriğine girdiklerinden iyi bildiklerini, gösterilmiş olan faturanın da davalı şirketçe ödenmediği ve bakiye borç olarak bilgisayara girdiğiklerinden emin olduğunu” beyan etmiştir. Davalı taraf tanığın husumetli olması ve çelişkili beyanı sebebiyle beyanlarının hükme esas alınamayacağını belirtmiştir.
Bilindiği gibi fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir. Belirtilen belgeler imzalı sevk irsaliyesi, mutabakatname, vergi kayıtları gibi her türlü ispata yarar yasal delil olabilir. Bilirkişi raporunda davalının dava konusu faturaları defterlerine işlemediğini belirtmiştir. Faturanın üzerinde davalı şirket kaşe ve imzası mevcuttur. Şirket yetkilisi isticvap beyanında yetkili istasyon müdürünün gelen ürünlere imza atacak kişi olduğunu belirtmiştir. Davalı şirket suç duyurusunda dinlenen tanığı istasyon sorumlusu olarak tanımlamıştır. Her ne kadar suç duyurusu sebebiyle ——– davalı arasında husumet olacağı düşünülse ve iddia edilse bile; davalının suç duyurusunda bulunmadan bir gün evvel tanıktan savunma aldığının şikayet dilekçesi eklerinden anlaşıldığı, tanığın savunmasında dava konusu fatura içeriği ürünleri teslim aldığını ancak bedelinin ödenmediğini belirttiği, henüz husumetli değilken dahi tanığın ürünlerin alındığına ilişkin açık beyanının bulunduğu, yine mahkememizce dinlenen yeminli ifadesinde de kaşe basıldığından malların teslim alınmış olacağını beyan ettiği anlaşılmıştır. Davalının şirketinin zarara uğratıldığı iddiasının delil yetersizliğinden kovuşturulmadığı, mevcut dosya kapsamında da bu yönde bir delil bulunmadığı anlaşılmış, dava konusu fatura içeriğinde davalı şirketin kaşesinin bulunması, yine imza bulunması, tanığın hem davalı şirket nezdinde vermiş olduğu savunma hem Mahkememizce alınan yeminli tanık beyanı nazara alınarak davacının dava konusu ürünleri davalıya eksiksiz teslim ettiği kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca ispat yükünün davalı üzerine geçtiği nazara alınarak davalıya yemin teklifi hatırlatılmıştır. Davalı vekili yemin deliline dayandıklarını bildirdiğinden Mahkememizce davacı şirket yetkilisine yemin metni tebliğ edilmiş, davacı şirket yetkilisi —— tarihli duruşmada yeminli beyanında icra takibine dayanak fatura içeriğindeki tüm ürünleri davalı şirkete eksiksiz teslim ettiğini ifade etmiştir.
Gelinen aşamada dosya kapsamı, tanık ve şirket yetkilisinin yeminli beyanları nazara alınarak, ürünlerin davalıya teslim edildiği sabit olduğundan ve ödeme yapıldığı ispat edilmediğinden asıl alacak yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, davacı taraf icra takibinde işlemiş faiz talep etmiş ise de; davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından, yine fatura üzerinde vade tarihi yazılmış ise de; fatura üzerinde yazılı olan ödeme tarihlerinin temerrüt tarihi olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmış, bu nedenle işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiş, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Nitekim benzer nitelikte bir davada ——–ilamında: “Alacağın muaccel olması ile temerrüt birbirinden farklı olgulardır. Somut olayda, faturaya dayalı alacak yönünden takip öncesinde bir temerrüt uyarısının bulunmadığı sabittir. Fatura üzerinde yazılı olan ödeme tarihleri temerrüt tarihi olarak kabul edilemez. VUK hükümlerince faturanın muhteviyatı belirlenmiş olup, fatura üzerinde yazılı bulunan vadenin alacağın muaccel olduğu tarihi göstermesi ve salt faturaya itiraz edilmemesi sebebiyle taraflarca kararlaştırılmış kesin vade olarak kabul edilemeyeceğinden, davacının işlemiş faiz isteminin reddine ilişkin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” gerekçesi ile bu hususa değinilmiştir. Dava konusu alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiş, reddedilen işlemiş faiz yönünden davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı istemi reddedilmiş, davalının yetki itirazı TBK 89 uyarınca yerinde görülmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1—-icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin —- asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca yıllık %9,75 ve değişen artan oranlarda işleyecek avans faizi yürütülmek sureti ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Reddedilen kısım yönünden davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gerekli 658,03-TL harçtan peşin alınan 166,23-TL harcın mahsubu ile bakiye 491,80-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 166,23-TL peşin harç, 31,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 197,63-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından harç dışında harcanan 1.692,00-TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%98,97 Kabul %1,03 Ret) 1.674,57-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından sarf edilen 85,60-TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%98,97 Kabul %1,03 Ret) 0,88-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 100,35-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 29/06/2021