Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1304 E. 2021/361 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1304 Esas
KARAR NO : 2021/361
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/12/2017
KARAR TARİHİ : 03/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil,—— olduğunu, piyasada çok önemli—— çalışmakta hatta ve hatta bazılarının—– yaptığını, bu anlamda son olarak dünyanın en büyük——— yürütüğünü, ——- anlaşması kapsamında, piyasadaki ürüne ihtiyacı olan———— ihtiyaç listesini alan müvekkil şirket söz konusu ürün ve cihazların satış fiyatının ve ne kadara mal olacağı bilgisini müşterilerine vererek, anlaşma olması durumun da, malları ——- satar ve bu satışlardan yaptığı tahsilatla, —- borcunu öder ve kendisi bu satıştan olan komisyon ücretini almakta olduğunu, müvekkilin, müşteri—– hemen hemen tamamına yakınını hastaneler oluşturmakta, ticari ilişkilerin çoğu da iş bu hastaneler ile gerçekleştirdiğini, davalı ——-büyük hacimli işler yaptığı şirket/hastanelerden biri olduğunu, dava konusu husumet yaşanıncaya dek, müvekkil ile—— ticari ilişkiye girmiş, pey der pey ihtiyacı olduğu kadarı ile satış yapılmış ve bu ticari ilişkiden kaynaklı evraklar, faturalar, tahsilat makbuzları sürekli iki şirket arasında meydana geldiğini, davalı—– olağanın dışına çıkarak kısmi değil de, ihtiyacı olan—– ilişkin olarak toplu bir alım yapma isteğini müvekkile ilettiğini, ancak bu satıştan doğacak faturanın kendi himayesinde bulunan yavru ortak şirketi gibi kullandığı—– kesilmesini istediğini, söz konusu teklife, davalı —— sürekli çalıştığı ve güvendiği bir firma olması sebebi sıcak bakan müvekkil, ödemenin her—– tarafından veya onun garantörlüğünde yapılacağı kendisine iletildiği için, teklifi kabul ettiğini ve—– adına kesmiş ve söz konusu bu şirketten—- çek aldığını ve diğer davalı—– yetkilisinin söz konusu bu çekin ön yüzüne kaşe imza yaparak ve ayriyeten de —- yazarak—- olduğunu, müvekkilde her zaman olduğu gibi bu çeki cirolayıp, mallan tedarik ettiği —- verdiğini, ilgili faturada yer alan mallar özel——– edildiğini ve ameliyatlarda kullanıldığını, ürünleri alan ve ameliyatlarında kullanan——tarihli çekin vadesi yaklaştığında, vade tarihinde söz konusu ödemeyi yapmasının güç olduğunu, birkaç ay daha kendilerini idare etmelerini müvekkilden rica ettiğini, hatta bu uğurda ertelemenin kabul edilmesi için, bankadan teminat mektubu verebileceğini dile getirdiğini ve hatta —– olduğu senedi düzenleyip müvekkil şirkete verdiğini, bu vadeyi kabul etmeyen, aynı zamanda faturada ki malların üreticisi ve son ciranta olan —– ,bankaya ibraz ettiğini, ve söz konusu çekin karşılıksız çıktığını, bu durum üzerine, çek—- konulduğunu,—– tarafından da imza itirazı yapılıp, mahkemece kabul görmesinin ardından, müvekkil, davalıların ortak ve kötü niyetli hareketleri neticesiyle müvekkilinin zarara uğradığını, davalılar arasındaki iş bu ilişkinin tespit edilmesi ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak her iki davalının da, söz konusu fatura ve cari ilişkiden sorumlu tutulmasının gerektiğini, Davalı—— konusu ticari ilişkinin hiçbir adımında kendisini olmadığım iddia ederek borçtan kurtulmaya çalışıtığını, müvekkil şirketin ticari ilişki içinde olduğu kurumlardan biri olan davalı —– ihtiyacı olan —– ürünler, yine bu şirketin talebi üzerine, —tarihinde karşılandığını,—– talebi üzerine, iş bu hastane tarafından kullanılan ve kullanılmakta olan ve müvekkil şirketçe, bu şirkete şevki yapılan ürünlere ilişkin faturalar, —– düzenlendiğini, anılan uygulama neticesinde —- sayılı fatura bedeli için, keşidecisinin—- olduğu ve—- işlendiği, ——– ait çek, müvekkile teslim edildiğini, söz konusu çek vadesinde ödenmediği gibi, bu uğurda yapılan icra takibi neticesinde, tamamı ile dava konusu husumette olduğu gibi ticari rizikoyu sıfıra indirgemek için kurulmuş—— herhangi bir mal varlığına rastlanılmadığı gibi, —- olarak sorumluluğuna başvurulan diğer davalı—– söz konusu avale ilişkin imzaya itiraz ederek, dava açmış ve bu dava neticesinde imzanın şirket yetkilisi—— ait olmadığı tespit edilmiş ve—— dolanarak baştan kuruduğu söz konusu bu plan ile ilgili borçtan dolayı ortaya çıkacak sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını, yaşanan bu hadiselerden sonra, müvekkil şirket ile—— yapılan harici görüşmelerde, gerekse de —–yevmiye numaralı ihtarname- —- konusu borcun kendilerine ait olduğu, keza makinelerin sevkinin kendilerine yapıldığı ve yine satışa konu ürünlerin kendileri tarafından ameliyatlarda kullanılmakta olduğuna dair beyanlarda bulunulsa da, söz konusu bu beyanlar davalı—- tarihli, —– çekin vadesini uzatmadıkları ve söz konusu çekten dolayı kendilerine karşı icra takibi yapıldığından mütevellit, her ne kadar ürünleri teslim almış olsalar da, bu ürünlere ilişkin ödemenin kendileri tarafından yapılmayacağını, muhatabının—–olduğu, müvekkil şirkete bildirdiğini, bunun üzerine piyasada araştırma yapan müvekkil şirket,——ortağı bulunduğu şirketlere ait kaşelerin üzerine gerçeğe aykırı imzalar atarak veya attırarak—– piyasayı dolandırdığı, bu şekilde çoğu şirketi mağdur ettiği ve hakkında açılmış birçok savcılık soruşturma ve ceza dosyalan olduğunu tespit etmiş ve nasıl bir oyun ve mağduriyetle karşı karşıya kaldığım ancak o zaman anladığını, bunun üzerine müvekkil şirketçe de —— dosyası ile —– bulunulduğunu, söz konusu soruşturma dosyası aktif ve etkin bir biçimde devam ettiğini, —– konusu yüklü alıma ilişkin ticari ve ekonomik yükten kurtulmak için, hileli hareketler ile müvekkili kandırarak bütün işlemleri paravan şirketi seza gayrimenkul üzerinden yürüttüğünü belirterek faturadan kaynaklı alacağın davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İş bu davada müvekkil şirket aleyhine yapılan iddialan kesinlikle kabul etmediğini, müvekkil şirket—- bulunduğundan—–açılması gereken ticaret davalarının—– Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden yetki itirazında bulunduklarını ve dosyanın —– Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, davacının huzurdaki davaya konu etmiş olduğu —- tutarlı çek üzerinde bulunan—— müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını —–sayılı dosyası ile açıkça tespit edildiğini, davacının bahsettiği senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu hususta bilirkişi incelemesi yapılmasını talep edildiğini, müvekkil şirketin davacı kuruma herhangi bir borcunun olmadığını, davacının iddialarının tamamen asılsız olduğunu, davaya konu edilen —— çeki ve yine davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu — tarihli —- senet ve ikinci tamamen boş senet müvekkil şirket tarafından verilmiş kambiyo senetleri olmadığını, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı şirket müvekkilimiz ile—- bulunduğunu iddia ettiğini, bu iddianın asılsız olduğunu, aynca ilgili şirketlerin Adresleri ve temsilcilerinin tamamen farklı olduğunu, hiçbir hukuki ve idari bağlantı da bulunmadığını belirterek açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, davacı —- dava dışı— aldığı aldığı —- bedelli çekin karşılıksız çıkması ile,— davalı—- çek bedelinden sorumlu olduğunun tespiti ile davaladın tahsili taleplidir.
Davacı, dava dışı——olduğunu, davalı şirkete—- sattığını, ihtilaf çıkana kadar sorun olmadığını, ancak —- tarihinde, olağanın dışına çıkılarak davalının talebi üzerine— teslim edilen ürünler için dava dışı davalının yavru şirketi konumunda—- fatura kestiğini, bu faturaya karşılık—–bir yıl ileri tarihli çek keşide ettiğini, davalı şirket yetkilisi— çekin ön yüzünü—- olarak imzaladığını, kendisinin—- cirolayarak gönderdiğini, çekin vadesi geldiğinde karşılıksız çıktığını,—– imza inkarında bulunduğunu, davalı şirketin malları teslim almış olmasına rağmen bedelini ödemekten kaçındığını,—- hangi bir malvarlığnıın bulunmadığını, yüksek bir zarara uğramış olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı şirket, davacıya ödenmemiş bir borcu olmadığnı, —- ile aralarında hiç bir ticari veya organik bağın olmadığını, çek nedeniyle sorumlu olmadıklarını ileri sürmüştür. Davalı ayrıca süresi içinde yetki itirazında da bulunmuş, çek nedeniyle aralarında akdi ilişki olmadığını ve kendi —– olması sebebiyle—- mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
Davalının yetki itirazı üzerinde durmak gerekir. HMK’nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca TBK.nun 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. ——
Eldeki davada, davacı para alacağını davalıdan tahsil etmek istediğine göre davaya dayanak yaptığı çek bakımından akdi bir ilişki olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Eğer arada akdi ilişki olduğu kabul edilecek olursa para alacağı için davacının kendi yerleşim yerinde dava açmasında bir usulsüzlük yoktur. Ancak arada akdi ilişki bulunmuyorsa davalının yetki itirazı dikkate alınmalıdır.
Tarafların her ikisinin de tacir olması ve TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülüklerinin bulunması karşısında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler raporlarında özetle, davacı şiıketin —- yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtlann düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davalı şirketin —– yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptınlmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfina baiz olduğu, —– yılma ait ticari defterlerinin delil niteliğine haiz olamayacağı, dava dışı —- ticari defter ve belgelerini incelemek—- olarak gözüken—- adresine gidilmiş olup; aynı adreste—- firmanın faaliyette bulunduğu tespit edildiğinden, dava dışı firmanın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davacı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz —– ait ticari defterlerine göre Davalı şirkete — borçlu olduğunu, davalı şİricetin sahibi lehine delil niteliğine haiz —– ait ticari defterlerine göre Davacı şirkete— borçlu olduğunu, somut olaya bakıldığında dava dışı borçlu—–anılan davalı—–nihai takdir yetkisi mahkemeye ait olmak üzere- organik bağın mevcut olmadığını, keşidecisi dava dışı—— Davacı —- şubesine ait —- bedelli çekten Davalı—- sorumlu olamayacağını mütalaa etmişlerdir.
Davacı bilirkişi raporlarına itiraz etmişse de bu itirazlar esasa etkili görülmemiştir.
Asıl olan tüzel kişilik yapısının korunmasıdır; perdenin kaldırılması ise istisnai hallerde ve borçlunun dürüstlük kuralına aykırı hareketleri sonucunda alacaklının menfaatlerinin korunması için uygulanabilecek bir yöntemdir. Borçlu bir tüzel kişi ortaklığın arkasına gizlenerek kanuna karşı hile yapmış, sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü ihlal etmiş ve bu şekilde alacaklıya zarar verilmişse bu MK 2. maddeye aykırı bir davranış olacağından bu durumda tüzel kişi dikkate alınmayarak perdenin kaldırılabileceği ——- başta olmak üzere uygulamada da kabul edilmiştir.
—– yılında davacı, toplu şekilde yüksek miktarda— davalı şirketin——- teslim etmiş olduğu iddiası kabul edilse dahi, bu durum tek başına esasa etkili görülmemiştir. Zira, toplanan deliller, yapılan incelemeler ve defter kayıtlarına göre, davalının çek nedeniyle sorumlu olacağını gösteren somut bir delil bulunamamıştır.
Şöyle ki, davacı yıllık satış hedefini tutturmak veyahut başka bir saikle yüklü miktarda malı bir seferde satış olarak göstermiş, karşılığında——- yıl vadeli çeki alıp medikal ürünleri sipariş ettiği üretici firma olan dava dışı—— cirolamış; davalı da yıl içinde—– gereğince ameliyat ve muayene işlemlerinde kullandığı —- kullandığı hasta bilgileri ile —— kurumuna bildirmesi gerektiğinden, kullandığı her ürün için davacıya parça parça fatura kestirmiş, karşılığında da derhal bir takım çekler vererek ödemesini yapmıştır. Tarafların ticari defterlerinde satılan her mal için ödenen tutar örtüşmektedir. Ne var ki davacı davalıdan aldığı bu çekleri, dava dışı—- kendi defterlerinde—- alacak borç durumunu sıfırlamıştır.——-Bir yıllık ileri tarihli çekin keşide günü geldiğinde çekin karşılıksız çıkması ile davacı zarara uğramış olduğunu farketmiştir. Esasen durumun bu şekilde meydana geldiği anlaşılmaktadır. Ancak tüzel kişilik perdesinin aralanması ve davalının da dava dışı —– keşide ettiği çekten sorumlu tutulabilmesi için iki tüzel kişilik arasında, iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı biçimde örülmüş bir iç ilişki olması gerekir. Davalı ile —– organik ve iktisadi bir bağ bulunmamaktadır. Ayrıca bilirkişi raporunda belirtildiği gibi organik bağ mevcut olsa bile malvarlıklarının karışması, iç içe girmesi —– yönetsel ilişkinin iç içe girmiş olması—- bu durumun alacaklıların zararına kullanılacak biçimde organize edilmiş olması gerekir. Somut olayda —- davalı şirket arasında bu bağlamda bir kardeş şirket ilişkisi tespit edilememektedir. Davalı vekilinin, bir kısım bankadan para çekme, bankaya çek ödemesi yapma gibi işlemlerin tarih ve miktar bakımından birbirine yakın olması iddiası, bilirkişi raporunda bilirkişilerce incelenmiş ve —– kayıtları incelendiğinde muvazaalı bir durumun bulunamadığı belirtilmiş olmakla soyut kaldığı gibi, bir şirket yetkilisinin bir miktar para ödemesi yapması, diğer şirket yetkilisinin yakın miktarda para çekme işlemi yapması tek başına alacaklıları zarara uğratma kastıyla hareket edildiğini kabul etmek için yeterli değildir. Kaldı ki, davacı aldığı hen ürünün bedelini ödemiş olduğunu defter kayıtları ile ortaya koymuştur.
Davalı şirket yetkilisi—- çeki aval olarak imzaladığı ileri sürülmüşse de —– inceleme yapılarak çekteki imzanın ona ait olmadığı tespit edilmiş, davacının da bu davada imzanın—– ait olduğu yönünde bir iddiası olmamıştır.
Yapılan bu tespitlerden sonra, davacının çek nedeniyle arada bir akdi ilişki olduğunu da ispat edemediği, davalının verilen bu çekle ilgili bir bağlantısının olmadığı göz önüne alındığında, davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü yetki itirazına geri dönmek gerekir. (Davacı tarafça sunulan—- tarihli özel hukuki mütalaada, davalı ile dava dışı—- arasında —- mevcut olduğu, tüzel kişilik perdesinin aralanması için yeterli sebep olduğu mütala edilmiştir. Ancak davacı ile davalı arasında, davalının yetki itirazını bertaraf edebilecek, çekten kaynaklı bir akdi ilişkinin varlığı ortaya konamamıştır.)
Arada akdi ilişki olmadığında para alacaklısının (davacının), kendi yerleşim yerinde dava açma seçimlik hakkı bulunmamaktadır. Genel yetki kuralları gereği davanın, davalının muamele merkezinde görülmesi gereklidir. Bu itibarla, davalının süresinde bildirdiği yetki itirazının kabulü ile davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının yetki itirazının kabulü ile, Davanın HMK 6/1 ve 138 maddesi uyarınca, yetkisizlik sebebiyle usulden reddine,
2-HMK 331/2 maddesi uyarınca harç ve masraf yönünden yetkili mahkemece karar verilmesine,
3-HMK’nın 20.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın yetkili ve görevli —— NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde başvurulmadığı takdirde, talep halinde dosyanın ele alınarak açılmamış sayılmasına karar verilip, harç, masraf yönünden hüküm kurulmasına,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili, davalı —- vekili,——-vekili, davacı ve davalı şirket yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 03/03/2021