Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1300 E. 2020/222 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1300 Esas
KARAR NO : 2020/222

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/12/2017
KARAR TARİHİ : 27/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı, davalı şirket çalışanı———– tarafından, davalı şirketle imzaladığı iş sözleşmesinden kaynaklı bir takım tazminat ve ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesinin temini için, müvekkili idare ile işbu davada davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu —.İş Mahkemesi’nin —— alacak davası açtığını, yapılan yargılama neticesinde ———— işçi alacaklarının faizi ile birlikte hem müvekkili iadere ——– davalı şirketten müteselsilen tahsiline karar verildiğini, yapılan temyiz başvurusu üzerine, kararın Yargıtay tarafından onanıp kesinleştiğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu —— İcra Müdürülüğü’nün —–. Sayılı dosyasına konu edilerek müvekkili idare ile davalı şirket hakkında ilamlı icra takibi başlatıldığını, kararın kesinleşmesinden sonra gönderilen muhtıra nedeniyle — borcun müvekkili tarafından ödendiğini, davacı işçiler tarafından açılan iş davalarında davacılar, davalı müteahhit şirketlerin işçisi olduğundan özlük haklarından, işçi alacaklarından asıl sorumluluk davalı ile müvekkili idare arasında düzenlenen sözleşme hükümleri gereğince davalı müeahhit şirketlere ait olduğunu, ilgililerin kanuni haklarını ödemeye yükümlü davalı şirket olduğunu, dava konusu müvekkili idarenin alacağın, davalı ile akdedilen ihale sözleşmeleri hükümleri gereği ödenen miktarın davalıdan rücuen tahsil edilmek istenildiğini ancak davalının müvekkili idareye uhdesinde banka teminat mektubu ya da kesin hesap hak edişleri bulunmadığından bunun mümkün olmadığını, bu nedenlerle ödenen tazminatın tamamının davalıdan tahsili ile müvekkili idareye ödenmesini talep ve dava etmiştir.
İflas idare memuru —— cevap dilekçesinde özetle;——– alacak kayıtlarını yaptığını, iflas idaresince kabul edildiğini, alacaklı tarafın İİK ilgili hükümleri gereği müflis şirketin iflas masasının kurulduğu İstanbul ——. İflas müdürlüğü’nün—- sayılı dosyasına geç alacak kaydı yapmaması gerektiğini, gecikmesi halinde geç kalmasından kaynaklanan sorumluluk kendilerine ait olacağını, İİK. Gereği alcaklı olan herkesin— masasına alacak kaydı yapmasının zorunlu olduğunu, iflas idaresinin alacağı reddi halinde ancak dava açabileceğini, iflas hükümleri nazara alınmadan takip edilen davadan meydana gelecek hak kayıplarının alacaklının kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; dava dışı —– alacaklarından kaynaklı olarak görülmekte olan davasında İstanbul Anadolu—-. İş Mahkemesi’nin —————-. Sayılı dosyasında davacı ve davalı aleyhine hükmedilen karar neticesinde davacının işçinin başlatmış olduğu takipte icra dosyasına yaptığı ödemenin sözleşme hükümleri uyarınca davalıdan rücuen tahsili istemli kayıt kabul davasıdır.
Bilindiği gibi sıra cetveline itiraz davaları İİK 235. Maddede düzenlenmiş olup, iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesi kesin yetkilidir.
Davalı şirket hakkında — tarihinde İst. —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——-. Sayılı dosyasında iflas kararı verildiği ve tasfiye işlemlerinin İstanbul—–. İflas Müdürlüğünün —. Sayılı dosyasında yürütüldüğü anlaşılmıştır. Davaya konu alacak kaleminin ise dava dışı — yılında işten ayrılması neticesinde iflas tarihinden önce doğduğu, davacı tarafça yapılan ödemenin ise iflas tarihinden sonra — tarihinde olduğu anlaşılmıştır. Öncelikle davanın kayıt kabul davası niteliğinde olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.
Yargıtay —-. HD’nin—-. Sayılı güncel tarihli kararında özetle: “Dava, rücuen tahsilat istemine ilişkindir. Rücuen tahsilat isteminin dayanağı olan dava dışı işçilere yapılan ödemelerin kaynağı Manisa —. İş Mahkemesinin —- esas sayılı dosyasındaki yargılama sonucu alınan ilam olup, davalı müflislerin iflas tarihinden önce doğan bir alacaktan kaynaklanmaktadır. Bu itibarla, davanının İİK’nın 235’inci maddesi gereği kayıt kabul istemi olarak görülmesi ve bu istemler yönünden de iflasa karar verilen yer —— Mahkemeleri’nin görevli ve kesin yetkili olduğu anlaşıldığından, mahkemenin görevli olması sebebiyle işin esasına girilip inceleme yapılması gerekirken davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesiyle açıkça rücu talebinin iflas tarihinden önce doğan bir işçi alacağından kaynaklanması sebebiyle kayıt kabul davası olarak görülmesi gerektiğini belirtmiş ve bakanlığın yaptığı ödeme tarihini esas almamıştır. Yine benzer mahiyette İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —-. HD’nin —— Sayılı ilamında: “.. iflas kararının dava dışı işçinin çalışma döneminden sonra 12.10.2009 tarihinde olduğu mahkemece kabul edilmiştir. Somut olayda, İş Mahkemesi kararı ve ilamın ödeme tarihi, müflisin iflas tarihinden sonrada olsa , dava dışı işçinin fazla çalışmaya dair işçilik alacağı , müflis şirketin iflas etmeden önceki dönem içerisinde müflise karşı gerçekleşmiş olan alacağıdır. Somut olayda olduğu gibi, rücu hakkının iflastan sonra doğmuş olması özellikle zamanaşımı süresi içerisinde dava açılabileceği göz önüne alındığında bir kıstas olarak kabul edilemez. Yani dava konusu alacak, iflas açıldıktan sonra bizzat masa tarafından yapılan borçlardan değildir. Bu durumda davanın, İİK 235. maddesinde düzenlenen şekilde kayıt kabul davası olarak Asliye Ticaret Mahkemesince incelenip işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi ve uygulama yeri olmamasına rağmen iş bölümü uyuşmazlığı yaratılmış olması yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın iflastan önce doğmuş iflas alacağı olduğu ve kayıt kabul davası olarak incelenip karar verilmesi gerekirken , yasanın hatalı yorumlanması sonucunda görevsizlik kararı verilmiş olması doğru kabul edilmediğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile Yargıtay kararına uyumlu benzer mahiyette davanın kayıt kabul davası olarak görülmesi gerektğini belirtmiştir. Anılan içtihatlar ve dava konusu uyuşmazlık birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacının ödeme yaptığı tarih iflas tarihinden sonra olsa da; dava dışı işçinin işçilik alacakları iflas tarihinden önce doğmuş olduğundan davanın kayıt kabul davası olduğu anlaşılmış, kayıt kabul davalarında iflas kararı veren mahkemenin yargı çevresi kesin yetkili olmakla, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmış, Mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ sebebiyle davanın usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde başvuru halinde dosyanın sıra cetveline itiraz davaları bakmaya yetkili İstanbul Nöbetçi——– Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.nun 331/2 maddesi gereği yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yetkili Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.