Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/13 E. 2018/760 K. 10.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/13 Esas
KARAR NO : 2018/760
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 04/01/2017
KARAR TARİHİ : 10/10/2018
Mahkememizde görülen Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket (temlik alan) ile dava dışı üçüncü kişi olan ………. (temlik eden) arasında 15.02.2016 tarihinde alacağın temliki sözleşmesi yapıldığını, bu temlikname ile ….. (temlik eden) davalı …Ş. ile aralarında yaptığı 15.02.2016 tarihli ……Sözleşmesinden 03.12.2025 tarihine kadar doğmuş/doğacak prim alacaklarından 2.000.000,00 TL kısmını müvekkile temlik ettiğini, Müvekkil şirket borçlu davalı …’e temliknameyi ……. tarihinde bildirdiğini, şirketçe yapılacak hesaplaşma neticesinde temlik edenin şirketten alacağının bulunması halinde haciz alacaklılarına ödeme yapılacağı şeklinde cevap verildiğini, ancak davalı taraf, müvekkil şirkete gönderilen yazıyı takiben İstanbul Anadolu 14 Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak tevdi mahali tayin edilmesini istediğini ve bunun üzerine ……. D. İş E. Ve …. D. İş K. Sayılı dosyasından verilen 16.05.2016 tarihli kararı ile …….. nezdinden oluşan hak ve alacağına ilişkin bedellerin ödenmesi için ödeme yeri olarak …..Bankası…..Şubesinde açılacak hesapta depo edilmesine karar verildiğini belirterek bu nedenle temlikname gereğince alacağın müvekkil şirkete ait olduğunu ve bu suretle müvekkil şirketin temlik eden yerine kaim olarak davalı taraftan alacaklı olduğunun tespitine, davalının tevdi mahalline yatırmış olduğu temlik eden alacağından muaccel olduğu beyan edilen 470.000-TL nin müvekkil şirkete ödenmesine, dava sonuçlanana kadar tevdi mahalinde bulunan paranın 3. Kişilere ödenmesinin ihtiyati tedbir suretiyle önlenmesine, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı olmak koşuluyla dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faize hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile dava dışı ……. arasında imzalanan . tarihinde ihtarname aracılığı ile feshedildiğini, dava dışı …… müvekkil şirketten hak ve alacaklarını …… tarihli temlikname ile temlik ettiğini, bunun müvekkilce…… tarihinde haberdar olunduğunu, müvekkili şirket alacağın kime ödeneceği noktasında yaşanan tereddüt nedeni ile tevdi mahalli talep ettiğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu 14 Sulh Hukuk Mahkemesince ……. D. İş E. Ve …. D. İş K. Sayılı dosyasından verilen . tarihli kararı ile “……. nezdinden oluşan hak ve alacağına ilişkin bedellerin ödenmesi için ödeme yeri olarak ……….. Adliyesi Şubesinde açılacak hesapta depo edilmesine karar verildiğini ve bu hesaba ödendiğini, dolayısıyla müvekkilinin dava dışı ….firmasına borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davacıya karşı herhangi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının hakkı olmadığı bir bedeli talep ve dava etmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu 14 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. D.iş sayılı dosya aslı ve Zonguldak 1. İcra Dairesi’nin……9 E. Sayılı dosyasının uyap çıktısı dosya içine alınıp incelenmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava; Hukuki niteliği itibariyle temlik alan tarafından, borçluya karşı açılan alacak davasıdır.
Davacı …., dava dışı …. teknoloji Ürünleri…… ile aralarında 15.02.2016 tarihinde temlikname düzenlediklerini, bu sözleşme ile dava dışı. şirketinin davalı .. şirketinden olan alacağını kendisine temlik ettiğini, temlik aldığına dair davalıya 24.03.2016 tarihinde bildirimde bulunduklarını ileri sürerek borçlu ….. kendisine ödeme yapmasını talep etmektedir.
Davalı ise temlik sözleşmesinin kendisine ….. tarihinde bildirildiğini, ancak bu sözleşmeyi 16.03.2016 tarihinde feshettiklerini, temliknamenin, asıl sözleşmenin temlik yasağı içermesi nedeniyle geçersiz olduğunu, öte yandan dava dışı …… şirketinin alacaklılarının yaptığı çok sayıda icra takibinin bulunduğunu ve bu icra müdürlüklerinden kendilerine İİK nun 89. maddesine göre haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, bu sıraya göre ödeme yapılacağını, ayrıca borcun ödemesi için tevdi mahalli tayini için mahkemeye başvurduklarını, Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesin ……D.İş sayılı, …. tarihli kararıyla borcu . Adliye şubesinde açtıkları bir hesaba yatırarak borçtan da kurtulduklarını ileri sürerek, pasif husumet yokluğundan, hukuki yarar yokluğundan ve esastan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ile dava dışı …. şirketi arasında 26.11.2008 tarihli sözleşmedir. Bu sözleşmenin varlığı her iki tarafın da kabulündedir. Temlik sözleşmesi ise 15.02.2016 tarihinde yapılmış, davalıya 24.03.2016 tarihinde bildirilmiştir. Her ne kadar davalı 16.03.2016 tarihinde asıl sözleşmeyi feshettiğini beyan etmişse de, temlik anında alacak geçmiş olacağından, temlik anında sözleşme ayakta ve geçerli olduğundan, davalının buna ilişkin savunmalarına itibar edilmemiştir.
Öte yandan, 6098 sayılı TBK.nun 183. maddesinde belirtildiği üzere, “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez”.
26.11.2008 tarihli asıl sözleşmenin 7.2. maddesine göre …., bu sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerini ……şirketinin izni olmadan üçüncü kişiye devredemeyeceği taahhüdünde bulunmuştur. Bir diğer deyişle sözleşme ile temlik yasağı getirilmiştir. Buna rağmen …… şirketi, bu taahhüdüne aykırı olarak alacağını davacıya temlik etmiştir.
TBK.nun 188. maddesine göre Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebileceğinden davalının bu temlik yasağını davacıya karşı ileri sürmesi mümkün ve haklıdır.
Davacı, temlik aldığı alacağın varlığını, sözleşme ile temlik yasağı getirilip getirilmediğini denetlemeden temlik almıştır. Davacı vekili, müvekkilinin bunun araştırma yükümlülüğünün olmadığını ileri sürmüşse de , temlik alan, hangi sözleşmeye göre doğan hangi alacağı temlik aldığını net biçimde araştırmak ve bilmek durumundadır. Asıl sözleşmeyi görmeden temliknameyi imzaladığı savunması, devri …….şirketinin rızası şartına bağlanmış olan temliknameyi davalı için bağlayıcı hale getirmez. Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, temliknamede alacağı temlik alan kişi olduğundan hareketle bu davayı açmış olup, temlik yasağı üzerine davacının gerçekte temlik alan olamayacağı, ancak yargılamada esasa girilerek tespit edilebildiğinden davanın usulden değil esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının dayanağı olan temliknamenin geçersiz olması nedeniyle dava dışı …. şirketinin davalıdan alacağı olup olmadığı, ne kadar alacağı olduğu hususları önem arz etmediğinden başkaca bir inceleme yapmaya da gerek görülmemiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 35,90 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 8.026,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.990,53 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 32.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili taraflara iadesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı 10/10/2018