Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1293 E. 2019/1241 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1293 Esas
KARAR NO: 2019/1241
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/11/2017
KARAR TARİHİ: 21/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı ile davalı arasında —–kapsamında — tarihinde ———mzalandığı, davalı şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyerek taraflar arasında imzalanan anlaşmaya aykırı hareket ettiği, bunun üzerine davacı tarafça davalı hakkında Ankara 28. İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrine binaen davalı şirketin yetkiye, takibe, borca ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği, davalı yanın yetki itirazı neticesinde ilgili dosyanın İstanbul Anadolu 14.İcra Müdürlüğü’nün —-E. sırasına kayıt edildiği, İstanbul Anadolu 14.İcra Müdürlüğü’nün ——dosyası ile devam eden takibe yönelik ödeme emrine karşı borçlu yanın ——–7 tarihinde haksız itirazı ile takibin durdurulmasına sebebiyet verdiği, davacının, davalıya — sunduğu, bu hizmet karşılığında davalıya — yıllarına ait toplam —- TL tutarlı— adet fatura düzenlendiği, davacı şirketin — adet faturaya ilişkin alacağı olup; işbu hizmet kapsamında davalı yanın borcunu ödemediği, dilekçe ekinde sunulan cari hesap ekstresine göre, — tarihli — TL alacağın çekine binaen borçlu yanın ödemiş olduğu tutarın mahsup edilerek, toplam — TL tutarında bakiye borcu kaldığı, dolayısıyla — TL tutarında asıl alacağa dayanılarak davacı tarafça davalı aleyhine icra takibi başlandığı, davalı her ne kadar borcu olmadığını iddia etse de dilekçe ekinde sunulan ticari faaliyet çerçevesinde düzenlenen faturalar arasındaki borç ilişkisinin ispatlandığı, taraflar arasındaki fatura ilişkisi çerçevesinde oluşan cari hesap kapsamında davacı şirkete borcu olduğunun sabit olduğu, bu kapsamda borçlunun ödeme emrine karşı itirazının haksız olduğu, davalı tarafından alacağın gerçek miktarı bilindiği ve ya bilinebilecek durumda olduğu, borçlunun likit bir alacağa itiraz etmesi halinde iyi niyetle takibe itiraz ettiğini ileri sürse bile, bu durumun icra inkar tazminatının reddini gerektirmeyeceği, çünkü itirazın haksız olması bakımından, davalının kötü niyetli olup olmadığının bir önemi olmadığı, mesnetsiz itirazda bulunan davalı yanın icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin talep edildiği, bu nedenlerle, itirazın iptaline, —- TL tutarındaki asıl alacağa ilişkin takibin devamıyla davalının takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen yasal faiziyle ödemeye, İİK. m.72/5 gereğince davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin başlattığı icra takibin itirazın öğrenilmesinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde dava açılmamış olması halinde davanın ilgili yasa hükümleri gereğince reddinin talep edildiği, davacı firma ile davalı firma arasında imzalanan bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, davalı firmaya davacıdan gönderilen usulüne uygun imzalı bir fatura irsaliyesi ve cari hesap bulunmadığı, davacının sunacağı teslim alanının imzası ve tarihi olmayan herhangi bir fatura veya cari hesabın kabul edilmeyeceğinin bildirildiği, davacının davalı firmaya gönderdiğini iddia ettiği malların teslim edildiğinin ispat etmesi gerektiği, davacının cari hesap alacağının dayandığı faturaların ibrazını sayın mahkemenize sunması gerektiği, faturalara konu bu malların teslimini kanıtlama yükümlülüğünün davacıda olduğu kabul edilerek, teslim ve alacağın varlığını ispat yönünden davacı delilleri toplanıp, ticari kayıtları da incelmesi gerektiği, bu nedenle öncelikle davacının iddialarını ispat etmesi gerektiği, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun noter açılış ve kapanışların yapılmamış olması halinde söz konusu eksikler nedeniyle defterlerinin delil niteliği taşıyamacağını ve bu konuda davalı muvafaktinin olmadığının bildirilmek istendiği, bu nedenle davacının ispat etmesi için cari hesap sözleşmesi ve ticari defterlerini sunması gerektiği, davalı şirketin iddia edildiği gibi bir borcunun olmadığı, icra inkar tazminatı bir yana davacı tarafın alacaklı olduğu iddiasının somut bilgi ve belgelerle ispatlayamadığı, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için davalı şirketin davacı yana borcu olduğu düşünülse dahi yapılan hesaplamaların dayanaksız olup, neye göre belirtilen bedelin ortaya çıktığı anlaşılmadığı, davacı yanın açmış olduğu davasını ispatlaması gerektiği, iş bu açıklanan ve mahkemenizce de araştırılacak nedenlerle de somut delilllerle ispatlanamayan davanın reddine, davacı taraf aleyhine icra takip tutarının %20sinden az olmamak üzere kötü niye tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacının başlatmış olduğu cari hesaba dayalı İstanbul Anadolu 14. İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Başlatılan icra takibinde davalı tarafa ödeme emri —-7 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça 7 günlük itiraz süresi içerisinde —- tarihinde itiraz edildiği, davacı tarafından mahkememize 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında— imzalandığı görülmüş, Mahkememizce vergi kayıtları getirtilmiştir.
Uyuşmazlığın tacirler arasında olması nedeniyle Mahkememizce tarafların vergi kayıtları da getirtilerek, ticari defterlerin incelenmesi için taraflara gün verilmiş, davalı taraf belirlenen gün ve saatte defterlerini ibraz etmemiş, davacı ise defterlerini ibraz etmiştir. Mahkememizce re’sen seçilen mali müşavir bilirkişinin —- tarihli raporunda özetle:” Taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği hizmetlerin verilmeye başlandığı tarihten itibaren her ayın 30’unda fatura edileceği, hizmet kaşılığı aylık — kişi arası –TL KDV üzeri için kişi başı -TL Kdv olarak hizmet kaşılığının tahakkuk edileceği şeklinde düzenlendiğinin görüldüğü, Davacı yana ait – yıllarına ait ticari defterlerinin takdiri mahkemeye ait olmak üzere sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğunu, davacının davalı yana her ay fatura düzenlediği, iş bu faturaların davacı yanın defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı yan tarafından – tarihinde –TL ödeme yapıldığı, incelenen davacı yan ticari defter kayıtlarına göre; davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibari ile -.-TL alacaklı olduğunu, tarafların diğer taleplerinin mahkemenin takdiri içinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır” şeklinde raporunu sunmuştur.
Davalı bilirkişi raporuna itiraz etmiş, Mahkememizce tarafların BS , BA formları celp edilmiş ve bilirkişiden ek rapor alınmış olup, Bilirkişinin – tarihli ek raporunda özetle: “Davacı tarafından 2016 yılında aylar itibariyle 1 adet fatura olmak üzere toplamda – adet fatura karşılığı –TL bedelli faturanın beyan edildiği, davalı yan tarafından da aynı fatura adeti ve toplam fatura bedeli miktarın beyan edildiği, yine davacı tarafından – yılında ise aylar itibariyle 1 adet fatura olmak üzere toplamda 5 adet fatura karşılığı –TL bedelli faturanın beyan edildiği, davalı yan tarafından da ise 5 adet fatura karşılığı -.-TL beyan edildiği, davacı yan cari hesap ekstresinde –TL kdv dahil olarak gösterilen bedelin, BS formların –TL olarak beyan edilmesinin, davacı tarafından düzenlenen faturaların 9/10 kdv tevkifatlı olarak davalı adına düzenlenmiş olması sebebiyle olduğu, tarafların diğer taleplerinin sayın mahkemenizin takdiri içinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur.
Davalı vekili BS BA formlarında rakam itibariyle farklılık bulunduğundan değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirterek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sunmuştur.
Taraflar arasında akdedilmiş sözleşme incelendiğinde davacı tarafından davalı yana KDV hariç aylık –TL tutarında hizmet verilmesi konusunda anlaşıldığı, davacı tarafın vergi kayıtları ve cari hesaba kaydedilen alacak kalemleri incelendiğinde, –TL sözleşme bedeli kadar her ay davalı yana fatura düzenlediği, yine davalının vergi kayıtları incelendiğinde davacının cari hesabına uyumlu biçimde toplam 16 adet faturanın vergi dairesine bildirildiği, davalı tarafça bildirilen faturalardan birinde %18 KDV tutarı olan -TL de eklenerek beyanda bulunulduğu, neticeten her iki tarafın BS BA formlarının birbiriyle uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere HMK’nın 222. Maddesi gereği davacı tarafın defterlerinin sahibi lehine delil teşkil etmesi için davalı tarafın aynı şartlarla uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter ve kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmış olması gerekir. Öte yandan fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir. Belirtilen belgeler imzalı sevk irsaliyesi, mutabakatname, vergi kayıtları gibi her türlü ispata yarar yasal delil olabilir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davalı taraf davacı ile yapılan sözleşme kapsamında belirlenen bedeli vergi dairesine bildirmiştir. Her iki tarafın vergi kayıtları birbiri ile uyumludur. Davacı davalıya hizmet verdiğini vergi kayıtları ile ispatlamış, bu nedenle fatura içeriği ürünlerin/hizmetin davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir. Hal böyle olunca karine gereği ispat yükü davalı taraf üzerinde kalmış ve davalı taraf borçlu olmadığını, hizmet almadığını ispatlayamamıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde: Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafça davalı tarafa bu ticari ilişki kapsamında faturalar düzenlendiği, ancak davalı tarafça ödeme yapılmadığından icra takibine geçildiği anlaşılmış, Mahkememizce alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli ve denetlenebilir bulunmuş, davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmediğinden davacı defter ve kayıtları ile davalının defter ve kayıtları karşılaştırılamamış ise de her iki tarafın vergi kayıtlarının ve sözleşme gereği kesilen faturaların birbiri ile uyumlu olması nedeniyle malın/hizmetin eksiksiz biçimde davalı tarafa teslim edildiği anlaşılmış, hizmetin teslim alınmadığına ilişkin ispat yükü kendisine ait olan davalının aksini ispata yarayan yazılı belge sunmaması nedeniyle davacı tarafa borçlu olduğu kabul edilmiş, sunulan deliller ve sözleşme kapsamında bilirkişi raporu gereğince davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş, itirazın iptaline karar verilmiş talep gibi tahsil tarihine kadar yasal faiz işletilmesine hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kabulü ile, davacının İstanbul Anadolu 14. İcra Müdürlüğü’nün -E. Sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptaline, takibin –TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile aynen devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli —–TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan —TL peşin harcın mahsubu ile bakiye –TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40-TL başvurma harcı, 1.356,03-TL peşin harç toplamı olan 1.387,43-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.646,70-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 9.084,44-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 21/11/2019